Kentleşmenin toplumsal boyutları: Adıyaman örneği
In: Ütopya yayınları 241
In: Medya-iletişim dizisi
11 Ergebnisse
Sortierung:
In: Ütopya yayınları 241
In: Medya-iletişim dizisi
In: Ütopya yayınları 226
In: Sosyoloji-felsefe dizisi
In: Ütopya yayınları 203
In: Sosyoloji - felsefe dizisi
In: The journal of international social research: Uluslararası sosyal araştirmalar dergisi, Band 14, Heft (77-4), S. 706-728
ISSN: 1307-9581
In: The journal of international social research: Uluslararası sosyal araştirmalar dergisi, Band 13, Heft (13/73) Sociology-Philosophy, S. 594-609
ISSN: 1307-9581
In: Social sciences studies journal: SSS journal, Band 6, Heft 59, S. 1237-1250
ISSN: 2587-1587
In: Social sciences studies journal: SSS journal, Band 6, Heft 57, S. 881-894
ISSN: 2587-1587
In: Sosyal siyaset konferansları dergisi, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2548-0405
In: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi: Dokuz Eylul University the journal of Graduate School of Social Sciences, Band 24, Heft 1, S. 301-328
ISSN: 1308-0911
Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki kırdan kente göç olgusu, kentsel alanlarda birçok mekansal, sosyal, ekonomik ve kültürel değişimi meydana getirmiştir. Türkiye'de 1950'li yıllarda öne çıkan gecekonduların sayıları, sonraki on yıllarda artmış ve birçok gecekondu mahallesi oluşmuştur. İzmir, söz konusu dönemde gecekondu mahallerinin yaygınlaştığı metropol kentlerden birisidir. Gecekondular başlangıçta kent merkezine yakın mahallelerde oluşturulurken, zamanla kentin dışına doğru yayılma göstermiştir. İzmir'in Buca ilçesindeki Kuruçeşme Mahallesi, iç göçlerle oluşmuş eski bir gecekondu mahallesidir. Mahallede son yıllarda, kentsel dönüşüm uygulaması adı altında yıkılan gecekondu ve eski binaların yerini yeni inşaatlar ve binalar almıştır. Bu çalışmanın amacı, metropol kentin çeperindeki eski bir gecekondu mahallesindeki dönüşüm dinamiklerini ve ortaya çıkan çelişkileri analiz etmektir. Buca, kentleşme ve gecekondulaşma sorunlarının öne çıktığı yoğun nüfuslu bir yerleşim yeri olmasına rağmen, bu konuda bilimsel çalışmalar çok sınırlıdır. Dolayısıyla bu çalışmanın literatüre önemli bir katkısının olması hedeflenmektedir. Sahadan elde edilen bulgulara dayanan betimleyici bu çalışmada; nicel ve nitel araştırma yöntemleri ve bu yöntemlerin teknikleri bir arada kullanılmıştır. Çalışma kapsamında, Kuruçeşme Mahallesi'ndeki 350 haneye yapılandırılmış soru kâğıdı uygulanmış ve 20 kişiyle de yarı yapılandırmış derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Eski bir gecekondu mahallesi olan Kuruçeşme Mahallesindeki dönüşüm, konut piyasası üzerinden şekillenen ranta dayalı birikim rejiminin, kentin çeper bir yerleşiminde de yaşama geçirildiğini göstermektedir. Bu dönüşümün mekâna, nüfusa, sosyal ve ekonomik ilişkilere etkisi ve de çelişkileri, araştırmanın bulguları ışığında analiz edilmiştir.
In: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi: Dokuz Eylul University the journal of Graduate School of Social Sciences, Band 24, Heft ÖZEL SAYI, S. 171-216
ISSN: 1308-0911
Bu araştırmanın amacı Seferihisar örneğinden yola çıkarak geçmişten günümüze ve geleceğe uzanacak sürdürülebilir kentleşme dinamiklerini çevre sorunları perspektifinde sorgulamaktır. Çalışmada nitel araştırma yaklaşımlarından biri olan betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Seferihisar'da çevre sorunları, arazi kullanımı ve sürdürülebilir kentleşme ilişkisinin güçlü bir şekilde vurgulanması ve bu çerçevede çözüm önerilerinin belirtilmesi bu araştırmanın özgün yanlarını oluşturmaktadır. Türkiye'nin ilk Cittaslow (sakin şehir) unvanına sahip olan Seferihisar'da yerel somut ve somut olmayan miras değerlerinin korunması ve bir sonraki nesle nitelikli bir şekilde aktarılması hedef edinilmiştir. Ancak neoliberal politikaların kentleri soylulaştırmasına benzer olarak Seferihisar şehri yakınlarında ve kırsal mahallelerinde yoğun bir yapılaşma süreci yaşandığı görülmektedir. Nitekim Seferihisar son 20 yılda alansal olarak 2 km (%40) büyürken nüfus miktarı da %61 oranında artmıştır. Böylesi bir gelişim süreci sonunda çevre sorunları özellikle yanlış arazi kullanımı Seferihisar'da dikkat çekmeye başlamıştır. Nitekim son 30 yılda ilçede tarla, orman ve mera alanlarında azalma olurken, yerleşim alanlarında belirgin bir artış meydana gelmiştir. Tarım arazilerindeki azalmaya karşın imarlaşmanın hızlanması Seferihisar'da da ilkel birikim sürecinin devam ettiğini ifade etmektedir. Nitekim İzmir ilindeki emlak fiyatlarındaki en büyük artışların gerçekleştiği ilçelerden birisi de Seferihisar'dır. Sonuç olarak sürdürülebilir kentleşme dinamikleri bağlamında Seferihisar'da arazilerin, su kaynaklarının doğal ortam potansiyeline uygun kullanılmadığı görülmektedir. Bu durumun önüne geçebilmek ve yerel değerlerin küreselleşme rüzgârına karşı durabilmesi toplumsal gerçeklik temelli bir yaklaşımı gerektirmektedir. Covid 19 pandemi sürecinin insanlığa özünü yani doğayı tekrar hatırlatması bizler için bir fırsattır. Gıda krizinin hatta emperyalizminin ülkeleri gittikçe zorlamaya başladığı bu süreçte Seferihisar gibi kırsal ile kenti bütünleştirme gayreti olan ilçelerde arazi kullanım deseni, doğal ortam potansiyeline göre şekillenmeli, tarım, orman ve sulak alanlar koruma-kullanma dengesi gözetilerek kullanılmalıdır.
In: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi: Dokuz Eylul University the journal of Graduate School of Social Sciences, Band 23, Heft 2, S. 723-753
ISSN: 1308-0911
Doğal afetlerin ve özelde depremlerin oluşturduğu tehlikelerin üstesinden gelme maksadıyla toplumsal bilinç ve algı düzeyinin belirlenmesi sosyolojik araştırma alanları içerisinde kendisine yer bulmaktadır. Alan yazınında afet algısı farkında olma terimiyle açıklanmaktadır. Sosyal algının inşa edilme sürecinde sosyolojik bakış açısı insanların fiziksel ve sosyal dünyayı anlamasına ve etkileşimde bulunmasına odaklanmaktadır. Deprem riskinin dünyada ve Türkiye'deki yansımaları değerlendirildiğinde yapılan analizlerin; depremin bir doğa olayının yarattığı riskin ötesinde, ülkelerin gerçekliğine bağlı olarak toplumsal bir risk özelliği taşıdığı ifade edilmiştir. Bu araştırma, 30.10.2020 tarihinde İzmir kentinde meydana gelen depremin toplumsal bilinç üzerine yansımalarını incelemektedir. Bu çerçevede metodolojik açıdan nitel araştırma veri toplama teknikleri arasında yer alan görüşme formu önceden hazırlanmış, soru formları sistematik bir biçimde görüşülenin deneyimlerinin elde edilmesini amaçlamıştır. Çalışmaya Bayraklı, Buca ve Bornova ilçelerinden 336 katılım sağlanmıştır. Devamında nicel araştırma yöntemleri arasında yer alan tarama araştırması kapsamında survey tekniğine dayalı tarama deseni sonrası tanımlayıcı veriler yapılandırılmış, görüşme formunda yer alan sorular düzenlenmiş ve veri madenciliği teknikleri arasında sınıflandırma yöntemi uygulanmıştır. Depreme dair depremzedelerin bilgi düzeyinin test edildiği araştırmada"mahalle bilgisi, eğitim durumu, hanede yaşayan birey sayısı, mülkiyetin sağlamlığı düşüncesi, yaş, mülkiyeti edinme nedeni, aylık toplam geliri, mahallede ne kadar yıl yaşandığı ve bina yaşı" değişkenlerinin önemi bulgulanmıştır. Bu açıdan risk teşkil eden ve deprem bölgesinde yer alan fiziki alanlarda ikamet eden bireylerden yerleşim yerinin risk düzeylerine göre imar düzenlemelerinin ivedilikle yerine getirilmesi ve depreme dair özellikle kadınların ev içerisinde daha uzun süre kalmalarından dolayı bilinç düzeylerinin artırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.