THE CITIZENSHIP DEBATE OF THE 2000s IN PERSPECTIVE: SECURITIZED CITIZENSHIP AND THE MODERN DILEMMA
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-021
43 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-021
WOS: 000461078400001 ; Citizenship education was influenced by fundamental changes that happened following the end of the Cold War in 1989. Traditional citizenship education aiming to build a monolithic national identity, disseminate an image of homogeneous society and transmit the knowledge of political system has evolved towards modern citizenship education characterised by an emphasis on human rights, democracy, the rule of law, respect for diversity and a concern to develop students' political participation skills. The transition to modern citizenship education in Turkey started with the pushing of international educational projects and is still underway. Drawing on critical discourse analysis, this study explores what kind of citizenship education the 2018 Social Studies Courses Programme of Study envisages. The study found that the new programme intensely reflects the characteristics of traditional citizenship education. Taking into account this study's findings might lead to more effective implementation of the programme and increase the success of future curriculum reforms.
BASE
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 46, Heft 0, S. 107-131
Mevcut anayasa da (1982) dahil olmak üzere Türkiye'de inşa edilen anayasalar ciddi sosyolojik, siyasal ve hukuksal problemlere sahiptir. Anayasalar genellikle askeri müdahalelerin akabinde vücuda getirilmiştir. Dolayısıyla demokratik değerlerlerin karşısında konumlandırılacak bir mahiyet arz etmektedir. Bilindiği üzere, Cumhuriyeti kuran siyasi iradede, Osmanlı yönetim yapısının tebaaya yönetici karşısında edilgen bir konum biçtiği ve bu durumun aşılması gerektiği düşüncesi hakimdi. Bu amaçla tebaa yerine vatandaş kavramı ön plana çıkarıldı. Yapılan analizlerde edilgen tebaanın yerine ikame edilmeye çalışılan etkin vatandaş profilinin aslında pek de inşa edilmediği görülmektedir. Egemenlik ilişkisinin Osmanlı'nın aksine Cumhuriyet tarihinde demokratik bir temele oturduğunu söylemek zordur. Osmanlı'da yöneten-tebaa ilişkisi Cumhuriyet Türkiyesi'nde devlet anayasası-vatandaş biçimine evirilmiştir. Anayasaların tanımladığı vatandaş, belli bir kesimi temsil etmekten öteye geçememiştir. Ancak son dönemlerde küresel konjonktürün de etkisiyle hem devlet kanadında hem de halk içerisinde insan haklarına dayalı sosyal mutabakatın yani yeni bir anayasanın inşası yönünde olumlu bir irade hakim. Bu makale, Türkiye'deki demokrasi ve insan hakları konusunda yaşanan ve gelinen süreci de göz önünde bulundurarak anayasa ve vatandaşlığa dair bir değerlendirme niteliğini taşımaktadır. ; All Constitutions written in Turkey have had some serious sociological, p olitical and j udicial p roblems including the last one drawn up in 1982. Constitutions in Turkey have generally been established f ollowing military coups and theref ore have some f eatures that can be p ositioned against democratic values. As known, the p olitical p ower which f ounded the Turkish Rep ublic was strongly against the idea of commoners being p assive subj ects of the Ottoman rulers. Furthermore, they firmly believed that this situation had to be transcended. To this end, instead of a subj ect the concep t of citizenship was endorsed. However, up on analysis, it is observed that trying to substitute an active citizen profile instead of a passive one could not quite be accomp lished. In contrast to the Ottomans, in the history of the Turkish Republic, it is difficult to affirm the notion that sovereignty was based on democracy. The relationship between rulers and subj ects evolved to f orm the basis of the constitution and citizenship in the Rep ublic of Turkey. The citizen, who was defined by constitutions, has not been able to go beyond representing a certain group. In recent years, however, with the influence of the global conj uncture, both at the state level and in the p ublic sp here, there is a consensus to construct a social deal, i.e. a new constitution embracing human rights. This article, aims to assess the constitution and citizenship taking into consideration some develop ments regarding democracy and human rights in Turkey.
BASE
Bu makale Çayhan Yıldırım'ın İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü için hazırlamış olduğu Yüksek Lisans Tezinden türetilmiştir. ; Bu araştırmanın amacı öğretmenlerin örgütsel sosyalleşme düzeylerinin örgütsel vatandaşlık davranışlarının yordayıcısı olup olmadığını belirlemektir. Yordayıcı ilişkisel tarama türünde desenlenmiş olan araştırmanın örneklemini İstanbul ili Esenyurt İlçesinde bulunan 14 lisede görev yapan 480 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Örgütsel Sosyalleşme Ölçeği ve Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre lise öğretmenlerinin örgütsel sosyalleşme düzeyleri genel puan ortalamaları çok katılıyorum düzeyinde iken en yüksek algıladıkları boyut amaç ve değer boyutu tamamen katılıyorum düzeyinde, en düşük algıladıkları boyut örgüt dili ve tarihi boyutu katılıyorum düzeyindedir. Öğretmenlerinin örgütsel vatandaşlık düzeyleri genel puan ortalamaları tamamen katılıyorum düzeyinde iken en yüksek algıladıkları centilmenlik boyutunda tamamen katılıyorum düzeyinde, en düşük algıladıkları sivil erdem boyutu çok katılıyorum düzeyindedir. Öğretmenlerin örgütsel sosyalleşme düzeyleri ölçeğinin mesleki yeterlik, kişilerarası ilişkiler, örgüt tarihi ve dili, örgüt politikası, örgütsel amaç ve değerlere uyum düzeyi ile örgütsel vatandaşlık düzeyleri ölçeğinin centilmenlik, vicdanlılık, sivil erdem ve yardımlaşma boyutları arasında orta düzeyde pozitif ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada, ayrıca, öğretmenlerin örgütsel sosyalleşme düzeylerinin örgütsel vatandaşlık davranışlarını yordadığı sonucuna ulaşılmıştır ; Summary of this research is to determine whether the level of organizational socialization of teachers is the predictor of their organizational citizenship behaviors. The sample of the research that is in the form of predictive relational screening is composed of 480 teachers working in 14 high schools located in the metropolitan Istanbul's district of Esenyurt. The "Organizational Socialization Scale" and the "Organizational Citizenship Behavior Scale" were used as tools. According to the results obtained reseain the research, the organizational socialization levels of the high school teachers are at the level of agreement on the general scores, while the highest agree is being on shared values and the lowest being language and the historical dimension. The level of organizational citizenship of the teachers is at the level of agreeing fully with the overall score, while at the level of fully agreeing with the courtesy and cooperative dimensions that they perceive the most, the level of civil virtue that they have the lowest level is very agreeable. It was concluded that the level of organizational socialization levels of teachers was moderately positive between gender competences, interpersonal relations, organizational history and language, organizational politics, organizational goals and values, organizational citizenship levels, gender, conscience, civic virtue and helpfulness dimensions. The survey also found that organizational socialization levels of teachers has a good predictions on their organizational citizenship behaviors
BASE
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 42, Heft 0, S. 153-157
Sivil toplum olgusu Batı siyasal ve toplumsal formasyonu içinde ortaya çıkmıştır. Bu formasyonda temel aktör burjuva sosyal sınıfıdır. Sivil toplum özünde modernitenin bir ürünüdür. Kavram modern dönemde yurttaşlık, demokrasi, kamusal alan ve çoğulculuk kavramlarıyla birlikte sıkça gündeme gelmektedir. Çoğulculuk sivil toplumun doğasını oluşturmaktadır. Sivil toplum örgütlerinin bu çoğulcu yapıları iki yönden incelenmektedir. Bir yandan sivil toplumun çoğulcu yapısının örgütlülük içinde demokratik değerlerin oluşmasına ve yerleşmesine taban teşkil ettiği savunulmakta, diğer yandan ise sivil toplumun çoğulculuğunun tam anlamıyla sivilliğe ve demokratikliğe karşılık gelmediği vurgulanmaktadır. Bu yaklaşım sivil toplum alanının tam bir özgürlük alanı olarak çerçevelenmesinin yanıltıcı olduğunu vurgulamaktadır. Sivil toplumun çoğulcu temelinin demokrasi üzerindeki olası etkileri farklı düşünürlerin kuramsal yaklaşımlarıyla desteklenerek incelenmektedir. ; The fact of civil society was born in the Western political and social formation. In this formation the main actor is the bourgeoisie class. Civil society, in reality, is the product of modernity. The concept of civil society in modern era goes together with the concept like citizenship, democracy, public sphere, and plurality. Plurality is the nature of civil society. The plural structure of civil society organization is considered from the point of two perspectives. The in the first point of view that the plurality of the structure of the civil society serves for the basis of the formation and the establishment of democratic values; on the other hand it is pointed out that the plurality of civil society does not directly cover or not equivalent to cicility and democratization. The second approach emphasizes that it is rather describe the civil society area as a total of freedom. The possible effects of the basic pluralism of civil society on democracy are examined through the theoretical approaches by various thinkers.
BASE
Bu çalışmanın amacı, sendika örgütü özelinde akademisyenlerin örgütsel vatandaşlık davranışlarının düzeyini, örgütsel kimlik algılarını ve bu değişkenler arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Ayrıca çalışmada, akademisyenlerin sendikalara yönelik örgütsel vatandaşlık davranışları ve örgütsel kimlik algılarının demografik değişkenlere göre anlamlı biçimde farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemekte amaçlanmıştır. Çalışmaya ilişkin veriler çeşitli üniversitelerden tesadüfi olarak seçilen 119 akademisyenden elde edilmiştir. Araştırmada "Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Ölçeği" ve "Sendikal Kimlik Ölçeği" kullanılmıştır. Çalışmanın verilerine ilişkin tanımlayıcı analizler yanında korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır. Sendika özelinde yapılan bu araştırmada örgütsel vatandaşlık ve örgütsel kimlik arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. ; The purpose of this study is to reveal the level of academicians' organizational citizenship behavior, their perception of organizational identity and the relationship among these specific variables to union organizations. In addition, in this study, it was aimed to determine academicians' organizational citizenship behavior and their perception of organizational identity towards unions change or not according to demographic variables. The data about the survey were obtained from randomly selected 119 academicians at various universities. In the research, "The Organizational Citizenship Behavior Scale" and "The Unionist Identity Scale" has been used. Correlations and regression analyzes were performed along with descriptive analyzes of the data of the study. A positive association between organizational citizenship and organizational identity was found in this union-specific research.
BASE
Bu çalışmanın amacı, sendika örgütü özelinde akademisyenlerin örgütsel vatandaşlık davranışlarının düzeyini, örgütsel kimlik algılarını ve bu değişkenler arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Ayrıca çalışmada, akademisyenlerin sendikalara yönelik örgütsel vatandaşlık davranışları ve örgütsel kimlik algılarının demografik değişkenlere göre anlamlı biçimde farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemekte amaçlanmıştır. Çalışmaya ilişkin veriler çeşitli üniversitelerden tesadüfi olarak seçilen 119 akademisyenden elde edilmiştir. Araştırmada "Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Ölçeği" ve "Sendikal Kimlik Ölçeği" kullanılmıştır. Çalışmanın verilerine ilişkin tanımlayıcı analizler yanında korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır. Sendika özelinde yapılan bu araştırmada örgütsel vatandaşlık ve örgütsel kimlik arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. ; The purpose of this study is to reveal the level of academicians' organizational citizenship behavior, their perception of organizational identity and the relationship among these specific variables to union organizations. In addition, in this study, it was aimed to determine academicians' organizational citizenship behavior and their perception of organizational identity towards unions change or not according to demographic variables. The data about the survey were obtained from randomly selected 119 academicians at various universities. In the research, "The Organizational Citizenship Behavior Scale" and "The Unionist Identity Scale" has been used. Correlations and regression analyzes were performed along with descriptive analyzes of the data of the study. A positive association between organizational citizenship and organizational identity was found in this union-specific research.
BASE
Url: http://josc.selcuk.edu.tr/article/view/1075000405 ; Devlet-sivil toplum-demokrasi üçgeninin ağırlık merkezinde yer alan basının Batı'lı ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de yurttaşlık haklarının gelişmesinde doğrudan katkısı olmuştur. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de yurttaşlık haklarının olgunlaşmasının, özellikle yazılı basındaki gelişmelere koşut bir paralellik gösterdiğinin irdelenmesidir. Betimleyici bir yaklaşımın sergilendiği çalışmanın başlangıç noktasını, Osmanlı'nın son dönemindeki Batılılaşma hareketleri ve basının üstlendiği misyon oluşturmuştur. Bu dönemde, yüzü Batı'ya dönük gazetecilerin yenileşme ve hak arayışları ön plana çıkarken; karşılaştıkları önemli engellemeler, sağlanan kazanımların sınırlılığına neden olmuştur. Bağımsızlık savaşı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti döneminde ise, Batı'lı anlamda bir toplum projesi oluşturulmuştur. Bir yandan temel hak ve özgürlükler anayasal güvence altına alınırken; diğer yandan modern bir yurttaş profili gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, dönemin gerek iç gerekse dış politikasındaki konjonktürel gelişmeler demokrasi fikrinin yaşama geçirilmesinde gecikmelere yol açmıştır. Özellikle bu dönemde, basından beklenilen işlev, kurulan yeni düzeni ve devrimleri desteklemesi ve bu konuda halkı bilinçlendirmesi olmuştur. Kuşkusuz bu dönemde, Cumhuriyet idealine muhalif olan basın üzerinde önemli kısıtlamalara gidilmiştir. Sonuç olarak çok partili siyasal hayata geçiş öncesindeki dönemin ele alındığı bu çalışmada, basının kimi zaman karşılaştığı sınırlamalara rağmen, yurttaşlık haklarının gelişiminde önemli ancak yeterli olmayan bir rol oynadığı vurgulanmıştır. ; Press is to be taken part in the gravity's center of the triangle of state-civil society- democracy that has been contributed directly to the development of citizenship rights in Turkey like western countries. The aim of this study, it is mentioned that the development of citizenship rights shows a conditioned parallellism towards the development of the written press. In the last period of the Ottoman's westernization movements and mission of the press have constituted the begin-ning point of this study that has been exhibited a descriptive approach. At this term, when jour-nalists whose faces became towards West, surpassed their modernization and right seeking, the limitations of the acquired rights were caused by the importance prohibitions. After Independence War and the Republician of Turkey was established, a social project was formed in Western context. Fundemental right and freedoms were taken by constitutional guaranty. And also, the profile of modern compatriot was constituted. However, the concept of democracy was constituted to be delayed by the conjuncturel developments about both internal and external pol-itics. Especially at this period, it was expected that the function of the press supported the estab-lishing, new deal and revolutions and also, educated to public about this subject. Definitely at this term, importance prohibitions on the press which was related to opposition of the ideal of republician, were constituted by the government. As a result of this study which was related to the term about before the plural political life, although the press was confronted with limitations from time to time, it played a significant role about the development of citizenship rights. But, this role did not become efficent for citizenship rights and democracy.
BASE
In: International journal of new approaches in social studies: IJONASS = Uluslararası Sosyal Bilgilerde Yeni Yaklaşımlar Dergisi
ISSN: 2618-5725
2011 yılının Mart ayında başlayan Suriye'deki iç karışıklıklar sebebiyle, birçok Suriye vatandaşı ülkemize sığınmak zorunda kalmıştır. Türkiye bu sığınmacıları "Açık Kapı" politikası uygulayarak, geçici koruma kapsamında ülkeye kabul etmiştir. İlk yıllarda savaş mağdurundan kalıcılığa doğru ilerleyen göçmen kabulü son yıllarda yabancı düşmanlığına dönüşen toplumsal bir sorun olmuştur. Göçmenlerin toplumsal uyum konusundaki isteksizliği ve Türk toplumundaki göçmenlere ilişkin hoşnutsuzluk, yetkililer tarafından vatandaşlığa kabul kolaylaştırılarak çözülmeye çalışılmıştır. Yaşanan bu durum Mersin'de geçici koruma altında yaşayan Suriyelilerin sosyal uyum ve T.C. vatandaşlığına ilişkin görüşlerini araştırmanın nedenini de oluşturmaktadır. Çalışma, göçten en fazla etkilenen illerin başındaki Mersin ilinin Mezitli ilçesinde gerçekleştirilmiştir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne göre geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı 26.05.2022 tarihi itibariyle 3.763.652 olup Mersin'de ise bu rakam, 26 Mayıs 2022 tarihi itibariyle 243.411, Mersin'in yerel yöneticilerine göre ise bu rakam 500.000 i aşmıştır.
Bu çalışmada Mersin ili Mezitli ilçesinde yaşayan, geçici koruma kapsamındaki Suriyeli bireylerin uyum sorunlarını ve T.C. vatandaşlığı ilgili görüşlerini ve Türk vatandaşlığını tercih etme nedenlerinin tespiti amaçlanmıştır. Bunun için çalışmada nitel bir araştırma yöntemi olan Fenomenoloji (olgubilim) yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada görüşme formu kullanılmış olup, ortak deneyimlere sahip, farklı demografik özellikteki 15 Suriyeli bireyle görüşülmüştür. Görüşme soruları yarı yapılandırılmış olarak hazırlanmış olup, çalışma sonunda değerlendirme yapılmış ve öneriler sunulmuştur.
In: İstanbul Bilgi Üniversitesi yayınları 471
In: Sosyoloji 18
The impact of mass influxes on national citizenship regimes is emerging as a significant question today when the number of international immigrants, refugees and displaced persons reach millions. After the breaking out of the civil war in Syria in 2011, Republic of Turkey opened its borders to millions of Syrians and has been hosting them for eight years. This is why Turkey comes out as a significant case worth to search in order to figure out the impact of mass influxes on national citizenship regimes. This study aims at researching the impact of Syrians under temporary protection on the national citizenship regime in Turkey. To this end, the study focuses on the parliamentary parties' discourses on Syrians during the last eight years and analyzes them in a comparative way. The study is a qualitative research based on a case study. The data is collected using document analysis and interviewing technics. Considering the impact of Syrians under temporary protection on the national citizenship regime in Turkey, the main claim of the study is that both the discourse perpetuating the national citizenship regime and the one challenging it are mutually gaining strength. The first chapter of this study gives coverage to literature on citizenship, nation state –citizenship and immigration and citizenship. The second chapter is on the features of the national citizenship regime in Turkey. The third chapter encompasses the general information about Syrians in Turkey. The fourth chapter of this study is on the discourses of the parliamentary parties' on Syrians and the comparative analysis of these discourses in respect of national citizenship regime. Keywords National Citizenship Regime, Parliamentary Parties, Syrians, Temporary Protection, Mass Influx, International Migration ; Uluslararası kitlesel göç akınlarının ulusal vatandaşlık rejimlerine etkisi uluslararası göçmenlerin, sığınmacıların ve yerinden edilmiş insanların sayısının milyonlarla ifade edildiği günümüzde önemli bir sorunsal olarak karşımıza çıkmaktadır. 2011 yılında Suriye'de çıkan iç savaşın ardından kapılarını milyonlarca Suriyeliye açan ve sekiz yıldır sınırları içerisinde barındıran Türkiye Cumhuriyeti örneği, kitlesel akınların ulusal vatandaşlık rejimlerine etkisini anlamak bakımından araştırmaya değer bir alan sunmaktadır. Bu çalışma, Türkiye'de geçici koruma kapsamında bulunan Suriyelilerin Türkiye'de ulusal vatandaşlık rejimine etkisini araştırmak amacıyla Türkiye'de parlamenter partilerin Suriyelilere yönelik 2011'den günümüze geçen sekiz yıllık süre içerisinde ürettikleri söylemlerinin ulusal vatandaşlık rejimi bağlamında karşılaştırmalı bir analizini yapmak üzere tasarlanmıştır. Çalışma bir durum/vaka analizini içeren nitel bir araştırma olarak tasarlanmıştır. Araştırma kapsamında veriler belge analizi ve bireysel görüşme teknikleri aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmanın temel savı, parlamenter partilerin Türkiye'de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyelilere yönelik söylemleri değerlendirildiğinde, bir tarafta ulusal vatandaşlık rejimi ile örtüşen diğer tarafta ise Türkiye'de ulusal vatandaşlık rejiminin ötesine geçen söylemlerin güçlendiğidir. Çalışmanın ilk bölümünde vatandaşlık, ulus devlet-vatandaşlık ve göç-vatandaşlık bağlamındaki literatüre yer verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde, Türkiye'de ulusal vatandaşlık rejiminin niteliğine, üçüncü bölümünde Türkiye'de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeliler ile ilgili genel bilgilere yer verilmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümü ise parlamenter partilerin Suriyeliler ile ilgili söylemleri ve bu söylemlerin ulusal vatandaşlık rejimi bağlamında karşılaştırmalı bir analizini içermektedir. Anahtar Sözcükler Ulusal Vatandaşlık Rejimi, Parlamenter Partiler, Suriyeliler, Geçici Koruma, Kitlesel Akınlar, Uluslararası Göç
BASE