Bu çalışmanın amacı, değişik düzeylerde cereyan eden devlet içi ve uluslararası çatışmalara üçüncü taraflarca müdahale edilmesi ve ihtilaf giderme-azaltma süreçlerinin yürütülmesi açısından önemli bir yere sahip olduğu varsayılan arabuluculuk mekanizmasını kavramsal ve teorik düzeyde tahlil etmektir. Makale, arabuluculuğun temel bazı varsayımlarına değindikten sonra kimlerin ya da hangi kurumların arabuluculuk faaliyeti yürütme kapasitesine sahip oldukları tartışmasını yapmaktadır. Müteakiben, arabuluculuğa neden ihtiyaç duyulduğu konusu çatışmaların içeriği ve özgün koşulları göz önünde bulundurularak "çıkmaz yol" kavramı aracılığıyla incelenmektedir. Arabuluculuk faaliyetinin çatışan tarafların hangi temel ihtiyaçlarını giderdiği, çatışmaların hangi aşamasında gerekli olduğu ve taraflarca neden kabul edildiği gibi hususlar ise "koşulların olgunlaşması" ve "müzakere öncesi dönem" ekseni etrafında ele alınmaktadır. Öte yandan, tarafsız, güce dayalı, dahili/harici ve kolaylaştırıcı gibi arabuluculuk modelleri bazı vakalar eşliğinde tahlil edilmektedir. Çalışmanın son kısmında ise arabuluculuğun hangi durumlarda başarılı olabileceği konusu bazı öneriler ışığında normatif bir bakış açısı ile ele alınmaktadır. Çalışmada, bilhassa uzun süreli çatışmalar sonucunda taraflar arasında oluşan güvensizliğin yarattığı çıkmazın aşılması ve diyalog-müzakere ortamı yaratılması bakımından arabuluculuğun fonksiyonel olduğu sonucuna varılmaktadır. Doğru zaman ve doğru yöntem tatbik edildiği takdirde, arabuluculuk mekanizması yalnızca arızi çözümlerin üretilmesine yönelik değil, tarafların çatışmanın belirleyici nedenlerini bizatihi kendi perspektifleriyle bertaraf ederek uzun vadede ulaşacakları adil ve sürdürülebilir bir barışa katkı sunma işlevi görebilmektedir. ; This study aims to examine mediation as a conflict resolution tool at a conceptual and theoretical level. After making some basic assumptions about mediation, it discusses who or which organizations can mediate between the parties to a conflict. Subsequently, it seeks an answer to the question of why mediation is a particularly suitable method in conflict transformation and peace building. To do so, it uses Zartman"s concept of "mutually hurting stalemate" taking into consideration the nature and content of the conflict. The questions of what basic needs are met through mediation mechanism, at what stage of conflicts it might be effective and under what conditions it is accepted by the parties will be reviewed around the notions "ripe moment" and "pre-negotiation phase". In the study, some mediation models such as neutral/impartial, mediators with muscle, internal-external and facilitation will also be analysed in the context of the conflict to which they are related. In the last part, the extent to which mediation can be considered successful will be studied from a normative perspective. The study basically argues that mediation is effective in order to overcome the impasse created by the deep distrust between the parties and create a constructive dialogue. When applied with right method in "ripe moment", mediation not only produces provisional solutions, but also contribute to a sustainable peace that the parties to the conflict will be able to achieve by eliminating root causes of the conflict with their own efforts.
Günümüzün uluslararası aktörlerine düşen görev, karşılaştıkları uyuşmazlıkları her bakımdan daha insani olan barışçı yollar ile çözme yoluna gitmektir. Bu çözüm yolları içerisinde en dikkat çekici ve sonuca yatkın olan ise arabuluculuk yöntemidir. İnsanlık tarihi ile paralel bir şekilde gelişme gösteren arabuluculuk, neredeyse tüm uygarlıklarda tercih edilen bir yöntem olmuştur. Arabuluculuk uyuşmazlık halindeki iki devletin, üçüncü bir uluslararası hukuk kişisi tarafından bir araya getirilmesi ve barış için çözüm üretilmesi sürecidir. Bu sürecin başarılı bir şekilde sonuçlanmasında arabulucunun tarafsızlığı, statüsü ve taraflar üzerindeki baskı gücü önemli bir rol oynamaktadır. Arabulucu konumundaki üçüncü kişi, bir devlet olabileceği gibi, uluslararası bir örgüt veya gerçek kişi de olabilmektedir. Arabuluculuğun en önemli özelliklerinden biri, arabulucunun tarafları bağlayıcı nitelikte bir karar verme yetkisinin bulunmamasıdır. Bu bakımdan arabulucu, sadece uyuşmazlık halindeki tarafları bir araya getirmekte ve çözüm önerileri sunmaktadır. Arabuluculuk yönteminin zamandan tasarruf sağlaması, arabuluculuk yapan kişilerin alanında uzman olması, yargı organlarının yükünü azaltması ve gizliliğin daha kolay korunabilmesi gibi nedenler ile diğer barışçı çözüm yollarına göre daha çok tercih edildiği görülmektedir. ; The duty of today's international actors is, to settlement the international disputes they faced in peaceful ways which are more humane than all respects. Within these peacfeul ways, most remarkable and liable to result is mediation. As developing parallel with the history of humanity, mediation has been a preffered method in almost all civilizations. Mediation is a process of bringing together and finding solutions to the conflict parties by a third party person. To have a successful conclusion in this process, the impartiality, the status and the leverage of the mediator plays an important role. The third party person as a mediator, may be a state and may also be an international organization or natural person. One of the most important characteristics of mediation is the mediator can not give a decision that is binding on parties. In this regard, mediator only brings the conflict parties together and offers solutions. Mediation way is more preferable than other peaceful solutions in such reasons as the time savings of mediation, being expert persons as a mediator, reducing the burden of the judicial organs and being easier to protect confidentiality.
Tez No: 555085 ; Yüksek Lisans ; Lojistik sektörü, dünyada ve ülkemizde hızla gelişmekte olup, ekonomik sistemin önemli bir parçası haline gelmektedir. Hem içerisinde kapsadığı faaliyetlerin fazla olması hem de doğrudan üretim, pazarlama ve uluslararası ticaret firmaları ile de bağlantılı olması nedeni ile kişiler arası, şirketler arası ya da kişi ve şirketler arası geniş bir ilişki ağına sahiptir. Bu nedenle de uyuşmazlık ve anlaşmazlıklarla her lojistik faaliyette yoğun olarak karşılaşılmaktadır. Lojistik sektöründe yer alan çalışanlar, işverenler, şirketler hem İş Hukuku hem de Ticaret Hukuku açısından zorunlu arabuluculuk sürecine dâhil olmaları nedeni ile arabuluculuk yönteminin uygulanmasında ve gelişmesinde önemli bir yere sahiptirler. Bu nedenle tezin birinci bölümünde lojistik tanımı, kısa bir tarihsel gelişimi ve lojistik faaliyetler anlatılacaktır. Uyuşmazlıkların çözümü için günümüzde yargı mercilerinin yanı sıra alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına da insanlar başvurmaktadır. Ülkemizde uygulanan alternatif çözüm yollarından en yaygını ve tercih edileni de arabuluculuktur. Bu nedenle tezin ikinci bölümünde arabuluculuğun tarihsel gelişimi, dünyada yer alan diğer ülkelerdeki uygulanma şekilleri, arabuluculuk süreci ile dava şartı arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk konuları anlatılacaktır. Tez kapsamında lojistik sektörü özelinde arabuluculuk uygulamaları inceleneceğinden, tezin üçüncü bölümünde lojistik sektöründe arabuluculuk yönteminin uygulanmasındaki kapsamı hususları anlatılacaktır. ; The Logistics sector is rapidly developing in the world as well as in our country and becoming an important part of the economic system. Since it involves both many activities and has relationships with direct manufacturing, marketing and international trade companies. It has a wide network of interpersonal, intercompany or between persons and companies. For this reason, it encounters disputes and conflicts intensively for every logistics activity. Those who work in logistics sector, employers and companies have an important place in the implementation and development of mediation methods since they are included in the mandatory mediation process for both the Labor Law and the Trade Law. Therefore, in the first part of the thesis, the definition of logistics, a brief historical development and logistic activities will be explained. Today, people apply to alternative dispute resolution methods besides judicial authorities in order to solve the disputes. One of the most common alternative resolution methods that is applied and preferred in our country is mediation. For this reason, in the second part of the thesis, the historical development of mediation, the ways of implementation of mediation in other countries of the world, the mediation process as well as cause of action mediation and voluntary mediation will be explained. Since the mediation applications will be examined specifically in terms of the logistics sector within the scope of the thesis, it will detail the issues and principles of the application of mediation method in logistics sector in the third part of the thesis.
Bir çatışma yönetimi formu olarak uluslararası arabuluculuk, eski çağlardan bu yana yaygın biçimde kullanılan bir üçüncü taraf müdahalesidir. 21. yüzyılla birlikte, çatışmaların değişen nitelikleri, aktörlerin çeşitlenmesi ve artan uluslararası bilinç gibi nedenlerle uluslararası arabuluculuğa dair geleneksel yöntemler etkinliğini kaybetmeye başlamıştır. Bu süreçte, uluslararası arabuluculuk kuramsal ve kurumsal bazda yeniden ele alınmış ve başta çok aktörlü arabuluculuk olmak üzere, yeni yaklaşımlar, uluslararası arabuluculuğa dahil edilmiştir. Bu çalışmada, değişen arabuluculuk anlayışı incelenmekte ve bu süreçte Türkiye'nin yeni yaklaşımların kurumsal düzenlemelere dahil edilmesindeki rolü analiz edilmektedir. Çalışma, Türkiye'nin bölgesel ve küresel çapta etkin arabuluculuğun kurumsallaşması hususunda önemli bir etkiye sahip olduğunu ileri sürmektedir. ; International mediation as a form of conflict management is a third-party intervention that has been widely used since ancient times. With the 21st century, traditional methods of international mediation began to lose their effectiveness due to reasons such as changing characteristics of conflicts, diversification of actors and increased international awareness. In this process, international mediation is reconsidered on a theoretical and institutional basis and new approaches, especially multi-actor mediation, are included in international mediation. In this study, the changing concept of mediation is examined and the role of Turkey in including new approach into institutional arrangements in this process is analyzed. The study argues that Turkey has a significant impact on institutionalization of effective mediation processes in regional and global scale.
İş uyuşmazlıklarının çözüm yolları çok çeşitlidir ve uyuşmazlıkların çözümü için kullanılan alternatif çözüm yöntemleri de her ülkede farklılık göstermektedir. Ülkemizde de, iş uyuşmazlıklarının çözümünde alternatif çözüm yollarına başvurulması uzun yıllardır benimsenen ve uygulanan bir yöntemdir ve uygulama alanının gelişimi için de halen çalışmalar devam etmektedir. İş mahkemelerinin giderek artan iş yükü bu çözüm arayışını da beraberinde getirmiştir. Hukukumuzda iş uyuşmazlıkları bireysel ve toplu iş uyuşmazlıkları olarak ayrılmaktadır. Uyuşmazlıkların mahkemeler haricinde çözümü için ise her iki uyuşmazlık türü bakımından farklı alternatif çözüm yollarına başvurulmaktadır. Barışçıl çözüm yolları olarak da adlandırılan bu yöntemler, arabuluculuk ve tahkim kurumlarıdır. Çalışmamızda bu alternatif çözüm yollarından arabuluculuk ve tahkim ile özellikle 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı Kanun ile getirilen zorunlu arabuluculuk prosedürü incelenecektir. ; There are many ways of resolutions of labour conflicts and alternative resolution methods differ in every country. In our country, resort to alternative resolution methods is also adopted an used for many years and the study still continues for the development of the field of application. The increasing workload of the labour courts has brought along this search for solutions. In Turkish Law, labour conflicts are separated as individual labour conflicts and collective labour conflicts. For both types of conflict, there are different alternative dispute resolutions for settlement of disputes extrajudicially. These methods which are called peaceful resolution methods are mediation and arbitration institutions. In our study, these alternative dispute resolution methods; mediation, arbitration and especially compulsory mediation procedure introduced by the Law No. 7036 which entered in force on the date of 01.01.2018 will be examined.
Bu tez Karacadağ Türkmen aşiretinin sosyo-kültürel yaşamı doğrultusunda arabuluculuk ve arabuluculukta dinin etkisini ortaya koyma amacıyla hazırlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine bağlı Karacadağ bölgesinde yer alan ve 58 köyden oluşan Karacadağ Türkmen Aşireti ele alınmaktadır. İki bölümden oluşan bu tezin birinci bölümünde aşiret, aksakallı (Risıpi) ve arabuluculuk kavramları üzerinde durulmakta ve Karacadağ ile Karacadağ Türkmen aşireti (Türkan, Tırkan Aşireti) hakkında genel bilgilere yer verilmektedir. Bunun yanı sıra araştırmanın amacına, kapsamına ve veri toplama tekniklerine bu bölümde yer verilmektedir. Tezin ikinci bölümünde ise arabuluculuk gerektiren sosyal sorunlar ve örnek olaylar yer almaktadır. İkinci bölümde arabuluculuk gerektiren sosyal sorunlar yedi başlık altında toplanmış olup, bu sosyal sorunlar yaşanan örnek olaylarla desteklenerek değerlendirilmektedir. Çalışmanın konusuyla ilgili yazılı kaynaklar çok sınırlı olması sebebiyle genel olarak sözlü kaynaklara başvurulmuştur. Karacadağ Türkmen Aşireti arabulucuları araştırmamıza önemli ölçüde kaynaklık etmiştir. Öncelikle bir ön hazırlık olarak aşiret içinde bilinen arabulucuların katıldığı sohbetlere katılım gerçekleştirilmiştir. Ardından ve ilerleyen süreçlerde aşirette arabuluculukta etkin olan arabulucularla (örneğin Hacı Hasan Kaya ve Hacı Abdülkerim İrim) yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bölgede konuşulan dilin Kürtçe/Kurmançca olması, görüşmelerin çoğunun Kürtçe olarak icra edilmesini beraberinde getirmiştir ve görüşmelerde ses kaydı da kullanılmıştır. Bu ses kayıtları tekrar incelendikten sonra Türkçe çevirisiyle yazıya geçirilmiştir. Aksakallılar arabuluculuğun işlevselliği adına önem taşırken aşiret içinde ve aşiretler arasında saygınlık kazanan şeyhler ve din adamları da bu işlevselliğin önemli bir parçası konumundadırlar. Bu doğrultuda arabuluculukta dinin etkisi bu sistemin işlevselliğinde büyük bir etkendir. Bu çalışmada bunlar dikkate alınarak şeyhlerin ve diğer din adamların hem katıldığı hem de katılmadığı örnek olaylar ele alınıp arabuluculuk ve arabuluculukta dinin etkisi ortaya konulacaktır. Anahtar Kelimeler: Karacadağ, Türkmen, Aşiret, Arabuluculuk, Anlaşmazlık, Aksakallı(Risıpi) ; This thesis has been prepared in order to reveal the effect of religion in mediation and mediation in the direction of socio-cultural life of Karacadağ Turkmen tribe. In accordance with this purpose, Karacadağ Turkmen Tribe, consisting of 58 villages and located in the Karacadağ district of Şanlıurfa's Siverek district, was dealt with. This thesis consists of two parts. In the first chapter, the concepts of tribe, whitebearded (Risıpi) and mediation are emphasized and general information about karacadağ and Karacadağ Türkmen tribe (Türkan, Tırkan Aşireti) is mentioned. At the same time, the purpose, scope and data collection techniques of the research were included in this section. In the second part of the thesis, social problems and case examples that require mediation are included. In this section, social problems that require mediation are collected under seven headings and these social problems are supported by case studies. Most of the oral sources have been referred to in the light of the fact that the written sources about this work are very limited. The Karacadağ Türkmen tribe has been an important source of the research. First of all, as a preliminary preparation, participation in the conversations attended by known mediators in the tribe took place and in later stages structured interviews were carried out with mediators (eg Hacı Hasan Kaya and Hacı Abdülkerim İrim) who were active in tribal mediation. Since the language spoken in the region is Kurdish / Kurmanchi, most of the interviews were made in Kurdish and audio recordings were used in the talks. After reviewing these sound recordings, they were transcribed in Turkish. While the whitebearded are important to the functioning of the mediator, the sheikhs and clerics, who are respected in the tribe and among the tribes, are also an important part of this function. In this direction, the effect of religion on mediation is a great influence on the functionality of this system. In this study, these are taken into consideration and the different case studies on which the sheikhs and other religious men participated and disagreed were discussed and the effect of religion on mediation and mediation is revealed. Key words: Karacadağ, Türkmen, Tribe, Mediation, Conflict, Whitebearded (Risıpi)
Bu çalışmada, bir uluslararası uyuşmazlık çözüm yöntemi olan ve aynı zamanda BM Şartı'nın "Uyuşmazlıkların Barışçıl Yollarla Çözülmesi" başlığını taşıyan 6. bölümünün 33. maddesinde anlatım bulan çözüm yöntemlerinden de biri olan arabuluculuk, Bosna-Hersek ve Dağlık Karabağ vakaları çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışmanın ana amacı, söz konusu vakaları karşılaştırmak suretiyle uluslararası arabuluculuğun başarısına etki eden koşullar ve etkenler üzerine test edilmeye açık bir takım hipotezlere ulaşmaktır. Veri toplama tekniği bağlamında çalışma, ulaşılabilen ilgili ya da uzman kişilerle röportaj ve diğer her türlü ikincil veriye dayanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde temel olarak arabuluculuk kurumu detaylı bir biçimde betimlenmiş, ikinci bölümde Bosna-Hersek Krizi hakkında bilgi verilmiş ve söz konusu krizde arabuluculuk süreci incelenmiş, üçüncü bölümde ise yine ilk olarak Dağlık Karabağ sorunu hakkında bilgi verilmiş ve ardından bu sorunda arabuluculuk girişimleri irdelenerek başarılarına ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur. Ulaşılan sonuçlara göre, daha önce benimsenen kriterler ışığımda, Bosna-Hersek krizinde uluslararası arabuluculuk faaliyetleri başarılı olarak değerlendirilirken, Dağlık Karabağ sorununda arabuluculuk süreci genel anlamda başarısız olarak değerlendirilmiştir. Bu bulgu temelinde uluslararası arabuluculuğun başarısına etki eden temel bazı faktörler üzerine bir takım tespit ve önerilerde bulunulmuştur. ; In this study, mediation, which is an international dispute resolution method and also one of the resolution methods expressed in the 33rd article of the 6th chapter of the UN Charter, titled "Peaceful Resolution of Disputes", is discussed within the framework of the Bosnia-Herzegovina and Nagorno-Karabakh cases. The study's primary purpose is to reach a set of hypotheses that are open to testing on the conditions and factors that affect the success of international mediation by comparing the cases in question. As for data collection technique, the study relied on interviews with ...
Bu tez Karacadağ Türkmen aşiretinin sosyo-kültürel yaşamı doğrultusunda arabuluculuk ve arabuluculukta dinin etkisini ortaya koyma amacıyla hazırlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine bağlı Karacadağ bölgesinde yer alan ve 58 köyden oluşan Karacadağ Türkmen Aşireti ele alınmaktadır. İki bölümden oluşan bu tezin birinci bölümünde aşiret, aksakallı (Risıpi) ve arabuluculuk kavramları üzerinde durulmakta ve Karacadağ ile Karacadağ Türkmen aşireti (Türkan, Tırkan Aşireti) hakkında genel bilgilere yer verilmektedir. Bunun yanı sıra araştırmanın amacına, kapsamına ve veri toplama tekniklerine bu bölümde yer verilmektedir. Tezin ikinci bölümünde ise arabuluculuk gerektiren sosyal sorunlar ve örnek olaylar yer almaktadır. İkinci bölümde arabuluculuk gerektiren sosyal sorunlar yedi başlık altında toplanmış olup, bu sosyal sorunlar yaşanan örnek olaylarla desteklenerek değerlendirilmektedir. Çalışmanın konusuyla ilgili yazılı kaynaklar çok sınırlı olması sebebiyle genel olarak sözlü kaynaklara başvurulmuştur. Karacadağ Türkmen Aşireti arabulucuları araştırmamıza önemli ölçüde kaynaklık etmiştir. Öncelikle bir ön hazırlık olarak aşiret içinde bilinen arabulucuların katıldığı sohbetlere katılım gerçekleştirilmiştir. Ardından ve ilerleyen süreçlerde aşirette arabuluculukta etkin olan arabulucularla (örneğin Hacı Hasan Kaya ve Hacı Abdülkerim İrim) yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bölgede konuşulan dilin Kürtçe/Kurmançca olması, görüşmelerin çoğunun Kürtçe olarak icra edilmesini beraberinde getirmiştir ve görüşmelerde ses kaydı da kullanılmıştır. Bu ses kayıtları tekrar incelendikten sonra Türkçe çevirisiyle yazıya geçirilmiştir. v Aksakallılar arabuluculuğun işlevselliği adına önem taşırken aşiret içinde ve aşiretler arasında saygınlık kazanan şeyhler ve din adamları da bu işlevselliğin önemli bir parçası konumundadırlar. Bu doğrultuda arabuluculukta dinin etkisi bu sistemin işlevselliğinde büyük bir etkendir. Bu çalışmada bunlar dikkate alınarak şeyhlerin ve diğer din adamların hem katıldığı hem de katılmadığı örnek olaylar ele alınıp arabuluculuk ve arabuluculukta dinin etkisi ortaya konulacaktır. ; This thesis has been prepared in order to reveal the effect of religion in mediation and mediation in the direction of socio-cultural life of Karacadağ Turkmen tribe. In accordance with this purpose, Karacadağ Turkmen Tribe, consisting of 58 villages and located in the Karacadağ district of Şanlıurfa's Siverek district, was dealt with. This thesis consists of two parts. In the first chapter, the concepts of tribe, whitebearded (Risıpi) and mediation are emphasized and general information about karacadağ and Karacadağ Türkmen tribe (Türkan, Tırkan Aşireti) is mentioned. At the same time, the purpose, scope and data collection techniques of the research were included in this section. In the second part of the thesis, social problems and case examples that require mediation are included. In this section, social problems that require mediation are collected under seven headings and these social problems are supported by case studies. Most of the oral sources have been referred to in the light of the fact that the written sources about this work are very limited. The Karacadağ Türkmen tribe has been an important source of the research. First of all, as a preliminary preparation, participation in the conversations attended by known mediators in the tribe took place and in later stages structured interviews were carried out with mediators (eg Hacı Hasan Kaya and Hacı Abdülkerim İrim) who were active in tribal mediation. Since the language spoken in the region is Kurdish / Kurmanchi, most of the interviews were made in Kurdish and audio recordings were used in the talks. After reviewing these sound recordings, they were transcribed in Turkish. While the whitebearded are important to the functioning of the mediator, the sheikhs and clerics, who are respected in the tribe and among the tribes, are also an important part of this function. In this direction, the effect of religion on mediation is a great influence on the functionality of this system. In this study, these are taken into consideration and the different case studies on which the sheikhs and other religious men participated and disagreed were discussed and the effect of religion on mediation and mediation is revealed.
Aracılık ve düzenleyicilik modellerini birleştiren çalışmalar, psikoloji araştırmalarında oldukça yaygındır. İstatistik ve bilgisayar bilimlerindeki gelişmeler, psikoloji, sosyoloji ve sağlık araştırmalarında yapılan karmaşık hipotezlerin test edilmesini kolaylaştırmaktadır. Bu yöntemlerin ve araştırmaların özellikle istatistiksel varsayımlarının test edilerek doğru uygulanması önemli bir noktadır. Bu tez çalışmasının amacı, düzenleyicilik ve aracılık modellerin matematiksel alt yapısını ortaya koyarak, yapılacak araştırmalarda yöntemin doğru bir şekilde yürütülebilmesi konusunda araştırmacılara katkı sağlamak ve düzenleyiciliği ve aracılığı birleştirmek için kullanılan yeni metotların ortaya çıkaracağı problemlerden nasıl kaçınılacağını göstermektir. Bu tez çalışmasında aynı zamanda düzenleyicilik ve aracılık modellerinin daha karmaşık modellere nasıl uyarlanabileceği ve bu modellerin ortaya çıkardığı kısıtlamaların, nasıl yönlendirileceği açıklanmaya çalışılmıştır. Bu amaçla, ergenlerde şiddete yönelimin doğrudan ve dolaylı sonuçlarının ölçülmesi için; aile bağlılığı, aile merkezciliği, aileye bakışın cinsiyete göre farklılıkları ve aile memnuniyeti bağımsız değişkenlerini etkileyen, aile içi çatışması ve olumsuz ebeveyn tutumu aracı değişkenleri ile aracılık etkisi araştırılmıştır. Son olarak, bu tez, düzenleyicilik ve aracılık modellerini birleştiren teorik sorulara daha iyi ve sağlam cevaplar sunmak için hazırlanmıştır. Araştırmaya göre ergenlerin yaşları, annenin ve babanın eğitim düzeyleri, ailenin parçalanmış olması veya geniş aile olması ve ekonomik düzey değişkenlerine göre şiddete yönelim davranışında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı, olumsuz ebeveyn tutumunun ve aile içi çatışmasının ergenleri daha çok şiddete yönelttiği sonucuna ulaşılmıştır. Gelecekteki çalışmalarda, farklı yaş grupları ve farklı değişkenlerle şiddete yönelimin aracı etkileri incelenerek literatüre katkıda bulunulabilir ; Studies that combine mediation and moderation models are very common in psychological research. Developments in statistics and computer science make it easier to test hypotheses in psychology, sociology and health research.It is an important point to test these methods and especially the statistical assumptions of the researches correctly. The purpose of this thesis is, demonstrating the mathematical subdivision of moderation and mediation models and showing how researchers can contribute to the correct execution of the method in the research to be done and how to avoid problems that might arise from new methods used to combine moderation and mediation. In this thesis, at the same time, it was tried to explain how moderation and mediation models can be adapted to more complex models and how the constraints that these models emerge will be guided. For this purpose, in order to measure the direct and indirect consequences of the violence orientation in adolescents, mediating effects were investigated with independent variables such as family loyalty, family centrism, differences according to sex of the family and family satisfaction of family conflict and negative parent attitude. Finally, this thesis is prepared to provide better and more robust answers to theoretical questions that combine moderation and mediation models. According to the research, the age of adolescents', the level of education of mother and father, the fragmentation of family or extended family, or the level of economic level were not statistically significant, the negative parental attitude and the conflict within the family have led to the more violent orientation of the adolescents. In future studies, literature may be contributed by examining the effects of different types of violence towards different age groups and different variables
Doktrinde anlaşmazlık ve uyuşmazlık terimlerini genellikle birbirinin yerine kullanılmasına rağmen, bu iki terim arasında önemli bir farklılık bulunmaktadır. Anlaşmazlık, birbirine zıt veya düşmanca bir durum ya da bir mücadele veya kavga olarak tanımlanır. Bir uyuşmazlık, dava konusu olabilen meseleler şeklinde ortaya çıkan bir anlaşmazlık çeşidi olarak görülebilir. Uyuşmazlık, müzakere, arabuluculuk veya üçüncü kişinin hüküm vermesi yoluyla çözülebilecek meseleler üzerinde anlaşmazlığa düşülmesini gerektirir. Uyuşmazlık karşı tarafa açıklanan, kişiler arası bir anlaşmazlıktır. Bir anlaşmazlık, birbirine uyumayan bir durumun anlaşılması veya çatışan bir talepte bulunulması şeklinde bir kişiye beyan edilmedikçe uyuşmazlığa dönüşmeyebilir. Alternatif uyuşmazlık çözümü (ADR), mahkemeler tarafından uygulanan şeklî mücadeleci usûllerden, şeklî olmayan usûllere doğru bir yönelişi temsil eder. ADR, dünya çapındaki adalete ulaşma hareketinin çatısı altında görülebilir. ADR nin doğuşu Birleşik Devletler de 1970 e kadar uzanır. Federal bölge mahkemelerinde uygulanan ilk arabuluculuk ve tahkim programı 1970 tarihlidir. Buna ek olarak ADR de diğer bir gelişme 1988?de Birleşik Devletler Kongresinin on adet bölge mahkemesinde zorunlu tahkim programı kurması ve diğer on adet bölge mahkemesini gönüllü tahkim programı oluşturması için yetkilendirmesiyle görülmüştür. ADR nin hızlı gelişimine katkıda bulunan büyük bir etken, 1976 da Amerika Barolar Birliğince düzenlenen Adalet Yönetimindeki Kamusal Tatminsizliklerin Nedenleri Hakkında Ulusal Konferans olmuştur. Bu konferansta, uyuşmazlık çözümündeki alternatif usûllerin, özellikle arabuluculuk ve tahkimin, tıkanmış halde bulunan mah-kemeleri rahatlatacağı, uyuşmazlıkların çözüm süresini kısaltacağı ve giderlerini asgariye indireceği sonucuna varılmıştır. Arabuluculuk hizmeti sunan mahalli adalet merkezlerinin ve çok seçenekli mahkeme teşkilatı programlarının kurulması teşvik edilmiştir. Çok seçenekli mahkeme teşkilatı terimi (ya da çok seçenekli ADR), bir dizi seçimlik uyuşmazlık çözüm usûlü sunan mahkemeleri ifade eder. Bu programlar, ihtilaflı tarafları, onlar için en uygun olan uyuşmazlık çözüm yöntemine yönlendirirler. Bunlar: Kolaylaştırma, arabuluculuk veya tahkimdir. Bazı çok seçenekli mahkeme teşkilatı prog-ramları belli türdeki bütün davaları belirli bir ADR programına havale et-mekteyken, diğer bazı programlar davacılara seçimlik bir liste sunmaktadırlar. ADR, uyuşmazlık çözümü için mahkemeler vasıtasıyla yürütülen davalarda alternatif olarak işleyen, genellikle tarafsız bir üçüncü kişinin aracılığı ve yardımını içeren bir dizi usûller olarak tanımlanır. Doktrine göre ADR usûlleri aşağıdaki yararları içerebilir: 1. Mahkemelerin iş yükünü ve giderlerini azaltmak, 2. tarafların yargılama için harcadıkları giderleri ve zamanı azaltmak, 3. topluluklara veya tarafların ailelerine zarar veren uyuşmazlıkların hızlı bir şekilde çözümünü sağlamak, 4. bireylerin adalet sisteminden daha iyi bir şekilde tatmin olmasını sağlamak, 5. tarafların ihtiyaçlarına uygun olan çözümleri teşvik etmek, 6. tarafların uyuşmazlık çözüm usûllerine gönüllü olarak uymalarını sağlamak, 7. komşuluk ve topluluk değerlerini ve toplulukların ilişkilerini onarmak, 8. ihtilaflı taraflarca ulaşılabilecek usûller oluşturmak, 9. halka, uyuşmazlıkların çözümünde ihlâl ya da dava yolu yerine daha etkili olan usûlleri denemelerini öğretmek, ADR tarafların bir araya getirilmesinde pek çok farklı yöntem gerektirir; bununla birlikte temel ADR usûlleri arabuluculuk ve müzakeredir. Arabuluculuk ve uzlaştırma terimleri eş anlamlı olarak kullanılırlar. Arabuluculuk (veya uzlaştırma), tarafların bir anlaşmayı müzakere etmeleri için onlara yardım eden tarafsız bir üçüncü kişice gerçekleştirilen bağlayıcı olmayan bir müdahaledir. Üç tür arabuluculuk vardır. Bunlar geleneksel arabuluculuk, yargısal arabuluculuk ve modern arabuluculuktur. Arabulucunun yapısı ve işlevi, arabuluculuk usûlünü diğer uyuşmazlık çözüm usûllerinden ayırmaktadır. Arabulucu bir kolaylaştırıcıdır. Arabulucu, ihtilaflı konular üzerindeki kendi kararını taraflara dikte etmemelidir. Arabulucululuk esnek yapısıyla şekillenerek farklı bir usûl haline bürünür. Arabulucunun yaklaşımı doğrudan veya dolaylı ya da bunların arasında bir usûlde kendini gösterebilir. Arabuluculukta bir ya da birden fazla oturum olabilir. Arabuluculuyla caucuses adında ayrı toplantılar yapılabilir. Arabuluculuk oturumları gizlidir ve tarafların iletişimine yadım etmek amacıyla gerçekleştirilir. Arabuluculuk geliştikçe, kolaylaştırma ve değerlendirme arabuluculuğu gibi farklı arabuluculuk türleri ortaya çıkmaktadır. Mahkeme veya arabulucu tarafından hangi arabuluculuk modelinin izlendiğine bakılmaksızın, arabuluculuk usûllerinin çoğu aşağıdaki aşamaları izler: Arabuluculuk öncesi aşama, arabuluculuk aşaması ve arabuluculuk sonrası aşama. Türk hukuk sisteminde Avukatlık Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, İş Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Vergi Usûl Kanunu gibi kanunlarda ADR ile doğrudan ilgili düzenlemeler bulunmaktadır. Türk hukukunda, ADR ye ilişkin iki temel düzenleme mevcuttur. ADR yi destekleyen ilk yasal düzenleme Avukatlık Kanunundadır. Avukatlık Kanunu nun 35/A maddesine göre, müvekkilin talep etmesi halinde bir avukat, dava veya duruşma başlamadan önce ihtilaflı tarafları uzlaştırabilir. Kanun, tarafların uzlaştırma süreci sonunda bir anlaşmaya varmaları halinde, taraflar ve avukatların uyuşmazlığı çözen bir yazılı anlaşma yapmalarını hükme bağlamıştır. Uzlaşma tutanağı olarak adlandırılan bu anlaşma avukatlar ve müvekkillerince imzalanır. Uzlaşma tutanağı diğer mahkeme hü-kümleri gibi icra edilebilir. İkinci düzenleme, 1 Nisan 2005 te yürürlüğe giren yeni Ceza Muhake-mesi Kanunu ve Ceza Kanununda bulunmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesi ve Ceza Kanununun 73. maddesi, savcının veya hâkimin kararına bağlı olarak, bir ceza davasında mağdur-fail uzlaştırmasına ilişkin hükümler içermektedir. Sadece takibi şikâyete bağlı suçlar uzlaştırmaya uygundur. Kanımca, ADR Türk yargı sisteminde medenî hukuk, ticaret hukuku ve ceza hukuku uyuşmazlıklarının çözümünde temel bir işleve sahip olacaktır; zira, yargılama üzerinde çalışan veya dava yolunda büyük güçlüklerle karşılan avukatlar, ADR nin, hukuk davalarının tamamına teşmil edilmesini be-lemektedirler. Hukuk Muhakemeleri Kanunu hâlen, ADR nin kullanılması için gereken yetkiyi vermemektedir. Ancak, ADR yollarının hukuk davalarının tamamında kullanılması için, Hukuk Muhakemeleri Kanunda geniş bir yetki verilmesi gereklidir. Yakın bir gelecekte, özel hukukun bütün alanlarında ADR nin daha önemli ve merkezî bir rol oynayacağı açıktır. There is an essential distinction between conflicts and disputes, though the literature often uses the two terms interchangeably. Conflict is defined as a stole of opposition or hostilities a fight or struggle. A dispute may be viewed as a class or kind of conflict which manifests itself in distinct, justiciable issues. It involves disagreement over issues capable of resolution by negotiation, mediation or third party adjudication. A dispute is an interpersonal conflict that is communicated or manifested. A conflict may not become a dispute if it is not communicated to someone in the form of a perceived incompatibility or a contested claim. Alternative dispute resolution (ADR) represents a movement, away from formal adversarial proceedings on the part of the courts, toward informal processes. ADR can be seen as lying within the framework of the world-wide access-to-justice movement. The beginning of ADR is usually traced to the 1970s in the United States. In the federal district courts, the first mediation and arbitration programs date from the 1970s. Additional expansion of ADR occurred in 1988 when the United States congress authorized ten district courts to implement mandatory arbitration programs and an additional ten to establish voluntary arbitration programs. A major impetus for ADR s rapid growth was a 1976 American Bar Association sponsored National Conference on the Causes of Popular Dissatisfaction with the Administration of Justice. The Conference concluded that alternative forms of dispute resolution, in particular mediation and arbitration, would ease congested courts, reduce settlement time, and minimize costs. The development of neighborhood justice centers (which practice mediation) and multi-door courthouse programs were encouraged. The terms of multi-door courthouse or multi-option ADR describe courts that offer an array of dispute resolution options. These programs direct disputants to the most appropriate dispute-resolving mechanism: facilitation, mediation or arbitration. Some multi-door courthouses refer all cases of certain types to particular ADR programs, while others offer litigants a menu of options. ADR is defined as a range of procedures that serve as alternatives to litigation through the courts for the resolution of disputes, generally involving the intercession and assistance of a neutral and impartial third party. Accordingly in literature the benefits provided by ADR processes may include: 1. lower court caseloads and expenses, 2. reduce the parties? expenses and time, 3. provide speedy settlement of those disputes that were disruptive of the community or the lives of the parties? families, 4. improve public satisfaction with the justice system, 5. encourage resolutions that were suited to the parties? needs, 6. increase voluntary compliance with resolutions, 7. restore the influence of neighborhood and community values and the cohesiveness of communities, 8. provide accessible forums to people with disputes, and 9. teach the public to try more effective processes than violence or litigant for settling disputes. ADR involves many different techniques of bringing parties together, however the main ADR processes are negotiation and mediation. The terms mediation and conciliation are used synonymously. Mediation (or conciliation) is the non-binding intervention by a neutral third party who helps the disputants negotiate an agreement. These are traditional mediation, judicial mediation and modern mediation. The nature and role of the mediator is what distinguishes the process of mediation from other dispute resolution processes. The mediator is a facilitator. The mediator should not impose his or her own judgment of the issues upon that of the parties. Mediation is characterized by its flexibility, taking shape in a variety of models. Mediator approach may manifest in either directive or non directive fashion, or somewhere in between. There may be only one session or several. There may or may not be separate meetings, called caucuses, with the mediator. Mediation sessions are confidential and structured to help parties communicate. As mediations develops, distinct mediation strategies such as facilitative and evaluate are emerging. Regardless of which mediation model a court or mediator follows, most mediations progress through the following stages: Pre-mediation phase, the mediation proper and post-mediation phase. There are direct interested provisions about ADR in the Turkish law system such as Code of Lawyer, Code of Criminal Procedure, Code of Labor, Code of Consumer Protection, and Code of Tax Procedure. There are two main provisions on ADR in the Turkish Law. The first statutory provision that supports ADR is in the Code of Lawyer. According to the article 35/A of the Code of Lawyer if the client claims for conciliation, an attorney may invite the opposite sides to conciliation when the case or the trial is not commenced. If the parties reach an agreement at the end of the conciliation, the statue provides that the parties and the attorneys will execute a written agreement disposing of the dispute. The agreement called conciliation minute? signed by clients and their attorneys. Conciliation minute is enforceable in the same manner as any other final judgment. The second provision is in the new Code of Criminal Procedure and in the Penal Code which came into force on June 1, 2005. Article 253 of the Code of Criminal Procedure and article 73 of the Penal Code, contain provisions about victim-offender mediation in a criminal case, depend on a decision by the prosecution or the judge. Only offenses which can be prosecuted by the public prosecutor only upon complaint of the injured party are suitable for mediation. In my view, ADR will be recognized in Turkish judicial system as having a fundamental role to play in the resolution of civil, commercial and criminal disputes. Because lawyers who work on trials or those who encounter enormous difficulties in litigation expect the ADR to be extended to all civil cases. Nowadays, the Code of Civil Procedure does not provide necessary authority to use ADR. However, a broad authority for using ADR process in all civil actions must be given in the Code of Civil Procedure. It is clear that in all fields of civil dispute resolution ADR will play a central and rather important role in the near future.
Günümüzde teknolojik gelişmelere paralel olarak kişilerarası iletişim hızla artmış ve bu yoğun iletişim süreci birçok uyuşmazlığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ticari ilişkilerin gelişmesi ve artan rekabet karşısında yetersiz kalan hukuk sistemleri, adalet etkinliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve toplumsal barışın sağlanması adına farklı arayışlara yönelerek alternatif çözümler üretmeye başlamıştır. Her toplum kendi sosyal norm ve değerleri çerçevesinde çatışmaların çözümünü adına çalışmalar yapmaktadır. Küresel ekonomilerin gelişmesi ile kişiler arasındaki soyut mesafe kalkmış, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan sorun tüm toplumları etkiler hale gelmiştir. Nitekim, birçok ülkenin yapmış olduğu araştırmalar sonucunda ortak bir anlayış oluşmuş ve uyuşmazlıklara alternatif olarak arabuluculuk yöntemi geliştirilmiştir. Türk hukuk sisteminde de dünyadaki gelişmeleri takiben 2013 yılında 6325 sayılı "Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu" kabul edilmiştir. Kanunun 20.maddesinin öngördüğü şarta göre, arabulucu olabilmek için hukuk fakültesi mezunu ve en az beş yıllık mesleki deneyime sahip olmak gerekmektedir. Ancak arabulucu olarak göreve başlamadan önce adaylar bir eğitime tabi tutulmaktadırlar. Eğitim sonrasında yazılı ve uygulamalı sınavlardan başarılı olabilmeleri halinde arabuluculuk görevlerini yerine getirmeleri beklenmektedir. Temelinde iletişimin kilit faktör olduğu arabuluculuk sisteminin başarılı bir şekilde yürütülmesi arabuluculuk yapacak kişilerin nitelikli eğitim almasına bağlı olarak gelişmektedir. Bu kapsamda Türkiye'de iletişim alanında arabuluculuk eğitimlerine ilişkin yüksek lisan ve doktora düzeyinde bir çalışma yapılmadığı görülmektedir. Bundan hareketle bir ilk olarak arabuluculuk eğitimlerine ilişkin çalışma yapılmıştır. Çalışmanın temel amacı, daha etkin arabuluculuk hizmeti verilmesi amacına yönelik gerçekleştirilen arabuluculuk eğitimlerinin var olan durumunun geliştirilmesi ve zenginleştirilmesinde ortaya çıkabilecek seçenekleri eğitmen tutum ve görüşlerinden yararlanarak değerlendirmektir.Çalışmanın birinci bölümünde arabuluculuk sisteminin genel çerçevesi başlığı altında, arabuluculuk sürecinin içeriği ve işlevleri, uluslararası arabuluculuk modelleri ve Türkiye'deki arabuluculuk uygulaması kanunda belirlenen esaslara göre ele alınmıştır. İkinci bölümde arabuluculuk eğitimlerinin uluslararası örnekleri ve Türkiye'deki mevcut arabuluculuk eğitim sistemi iletişim kavramı ile ilişkilendirilerek irdelenmiştir. Son bölümde ise Türkiye Barolar Birliği çatısında eğitim veren eğitmenlerin arabuluculuk eğitimleri hakkında tutum ve görüşlerine yönelik bir araştırma yapılmıştır. Bu çalışma, nitel araştırma tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Veri toplama tekniği olarak görüşme yöntemi uygulanmıştır. Kalıtımcılarla yapılan yarı yapılandırılmış açık-uçlu görüşmeler sonucunda elde edilen veriler değerlendirilerek yorumlanmıştır. Today, interpersonal communication has increased rapidly in parallel with technological developments. This intensive process of communication has led to the emergence of many disputes. Inadequate legal systems in the face of increased competition and development of trade relations, has focused on different paths and began to produce alternative solutions in order to conduct justice in a healthy way and to establish social peace. Every society works to solve the resolutions of conflicts within the framework of their social norm and values. But the abstract distance between people has been removed with the effects of globalization, and problems that occur in any part of the world has started to affect all societies. A common understanding has evolved based on the results of research conducted by many countries and a mediation method has been developed as an alternative in dispute resolution. Following the developments in the world, "Mediation in Legal Disputes Act" Numbered 6325, was adopted in the Turkish legal system in 2013. According to the conditions stipulated by Article 20 of the Law, in order to become a mediator, one has to be a graduate from law school and must have at least five years of professional experience. But before starting to serve as a mediator, candidates are subjected to a training. If they succeed in the written and practical exam after the training, they are expected to fulfill their duty as a mediator. Successful development of the mediation system, with communication as a key factor in its basis, happens due to mediators receiving a quality education. In this context, it can be seen that there are no studies related to mediation training in the field of communications in Turkey. From this point, the first study on mediation trainings has been conducted.The main objective of the study is to evaluate the options that may arise during the improvement and enrichment of the existing situation of the performed mediation training for providing more effective mediation services, by benefiting from instructor attitudes and opinions.In the first part of the study, under the title of the general framework of the mediation system, the contents and functions of the mediation process, international mediation models and application of mediation in Turkey and functions are addressed according to the principles set out in law. In the second part, international best practices of mediation trainings and existing mediation training system in Turkey is examined with relation to the concept of communication. In the last part, a research is made about the attitudes and opinions of instructors teaching under to roof of the Bar Association of Turkey about the mediation trainings. This study was conducted using qualitative research techniques. Interviews were administered as data collection techniques. Data obtained from the semi-structured openended interviews made with participants were evaluated and interpreted.
Bu çalışmada; Yahudilerin Filistin topraklarına göç etmesi, Arap-Yahudi çatışması, 1948'den itibaren Mısır önderliğinde Arap-İsrail Savaşları ve Mısır-İsrail barış müzakerelerine değinilmiştir. Arap-İsrail Savaşlarında en büyük zarar gören devletlerden biri Mısır olmuştur. Mısır, ülkesindeki yıkım ve zararı gidermek, halkın güvenliği ve istikrarı için ABD'nin arabuluculuğunu (1970-1981 Enver Sedat dönemi) kabul etmiştir. Böylece Mısır, İsrail ile 1973-1979 yılları arasında "adım adım barış" görüşmelerine dâhil olmuştur. ABD'nin arabuluculuğu ile Mısır ve İsrail arasında uluslararası hukuk normlarına uygun bir şekilde Camp David Anlaşması (Mısır-İsrail Barışı) imzalanmıştır. Bu barış anlaşması ile iki ülke arasında; barış inşa edilmiş, güvenlik ve istikrarsızlık sorunu ortadan kaldırılmış ve diplomatik ilişkiler geliştirilmiştir. Bu çalışma, 1948'de başlayan Arap-İsrail savaşları ve 1973'ten itibaren ABD'nin arabuluculuğu ile Mısır-İsrail barışı incelenmasi amaçlanmıştır. Bu çalışma, Mısır ve İsrail arasında güvenliğin sağlanması, çatışma-çözümü meselelerinde iki ülkenin barış inşası ve karşılıklı olarak iki ülkenin egemenliklerinin tanınması ile uluslararası bir anlaşmasının etkililiği yönünde büyük bir önem taşımaktadır. Son olarak çalışmada çıkarılan sonuç; Uluslararası hukuk kişisi olan devletler (ABD, Mısır ve İsrail), uzun yıllar süren çatışma ve savaş durumundan sonra uluslararası uyuşmazlıkların çözüm yöntemleri olan diplomasi ve arabuluculuk ile barış, güvenlik ve istikrar inşa edebilmişlerdir. Camp David Anlaşması, özellikle Kissinger'in proaktif çabası ile şekillenmiş ve günümüze kadar (2021) Mısır ve İsrail arasında diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler geliştirilmesine katkı sağlayan uluslararası bir anlaşma olmuştur. Ayrıca Camp David Anlaşması, diğer Arap devletlerin de İsrail ile barışma ve diplomatik ilişkiler geliştirilmesine ilham kaynağı olmuştur. ; In this study; The immigration of Jews to Palestinian lands, the Arab-Jewish conflict, the Arab-Israel Wars under the leadership of Egypt as of 1948 and the Egypt-Israel peace negotiations have been mentioned. One of the states that suffered the greatest damage in the Arab-Israel Wars has been Egypt. Egypt has accepted the mediation of the USA (1970-1981 period of Enver Sadat) to eliminate the destruction and damage in its country and for the security and stability of the people. Thus, Egypt has been involved in "step by step peace" negotiations with Israel between 1973 and 1979. With the mediation of the USA, the Camp David Agreement (Egypt-Israel Peace) has been signed between Egypt and Israel properly international law norms. With this peace agreement among the two countries; peace has been built, security and stability problems have been eliminated and diplomatic relations have been developed. This study has been aimed to examine the Arab-Israeli wars that started in 1948 and the Egyptian-Israel peace with the mediation of the USA as of 1973. This study is of great importance in terms of ensuring security between Egypt and Israel, peace building of two states in conflict-resolution issues and mutual recognition of the sovereignty of the two countries with a international agreement. Finally, the conclusion drawn in the study; After many years of conflict and war, states that are international law persons (USA, Egypt and Israel) have built peace, security and stability with diplomacy and mediation which are methods of resolving international disputes. The Camp David Agreement has been shaped especially by the proactive effort of Kissinger and has been an international agreement that has contributed to the development of diplomatic, political and economic relations between Egypt and Israel until today (2021). In addition, the Camp David Agreement has inspired other Arab states to develop peace and diplomatic relations with Israel.
Uyuşmazlıkların eskiye göre daha karmaşık ve uzmanlık isteyen hale gelmesi ve insanların ilişkilerini koruma ve devam et-tirme istekleri gibi nedenlerle uyuşmazlık tarafları, ihtiyaçları olan çözüme erişebilmek için yargısal süreçler dışında alternatif yöntem-ler aramışlardır. Bu arayış alternatif uyuşmazlık yöntemlerini do-ğurmuştur. Arabuluculuk, en hızlı yayılan ve tercih edilen alternatif uyuşmazlık yöntemi olmuştur. Arabuluculuk, işçi ve işveren arasında yaşanan anlaşmazlıkların kısa bir zaman zarfında ve düşük maliyet-lerle çözümlenmesini sağlayacak adil ve dostane bir yöntemdir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu kabul edildiği 1950 yılından günümüze kadar çalışma hayatında yaşanan köklü dönüşümler kar-şısında iş uyuşmazlıklarının çözüm yöntemlerinin yetersiz kaldığı gerekçesiyle, mahkemelerin iş yükünü azaltacak alternatif uzlaşma yöntemlerini benimseyen yeni bir kanun (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu) getirilmiştir. 7036 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde, alternatif uzlaşma yöntemlerine olan gereksinim, iş mahkemelerinde artan iş yükünün ve işin yapılma şeklinde yaşanan değişim, nüfus artışı, teknolojide yaşanan olağanüstü gelişim, sosyal güvenlik hukuku alanın genişle-mesi ve işçi-işveren uyuşmazlıklarının çeşitlenmesi nedenlerine bağ-lanmıştır. 01.01.2018 itibariyle yürürlüğe girmiş olan "Dava Şartı Olarak Arabuluculuk" sistemini de içeren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanu-nu bu anlamda çalışma hayatının önemli bir ihtiyacını karşılamış ola-caktır. Dava şartı olarak arabuluculukta, uyuşmazlık taraflarının bir araya getirilerek alanında uzman arabulucuların objektif bir şekilde taraflarla görüşme sağlayarak kendi çözüm yöntemlerini geliştirme-leri sağlanmakta ve iletişim kurmalarına aracı olunmaktadır. Arabuluculuk, Türk hukuk sistemi içerisinde tarafların ihtiyari başvurduğu bir çözüm yöntemiyken, 7036 sayılı Kanun'la yapılan dü-zenlemeyle işçi-işveren uyuşmazlıklarında dava şartı olarak ilk defa yer almıştır. Bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucu-ya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilecek ve mahkeme öncelikli olarak arabulucuya başvurmuş olma koşulunu arayacaktır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile getirilen yeni düzenle-meye göre dava açılmadan önce arabulucuya gitmek zorunlu, ancak tarafların arabulucuda uzlaşmaları zorunlu değildir. Taraflar arasında anlaşma sağlanamazsa anlaşmazlık konusunun iş mahkemelerine götürülmesine herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ancak ilgili kanunla yapılan düzenlemede bazı belirsizliklerin olduğu görülmektedir. Belirsiz konuların başında, arabuluculuk tuta-nağında yer alan boşta geçen süreye ait ücretle ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu'na yapılacak bildirimlerin usul ve esaslarının belirlenmemiş olması gelmektedir. Bu çalışmada, söz konusu belirsizliklere neden olan hususlara yer verilerek, konuya ilişkin değerlendirmelerimiz ak-tarılmaya çalışılmıştır. ; As the conflicts are becoming more complex and de-manding expertise than the previous practices and as people are re-quiring to maintain their relations, the parties to disputes have star-ted to sought alternative methods outside of the judicial procedures in order to access the solution they need. This search has led to the emergence of alternative dispute resolution methods. Mediation has become the fastest-spreading and most-preferred alternative dispute resolution method. Mediation is a fair and amicable way to ensure the resolution of disputes between the employees and emp-loyers within a short period of time and at low costs. A new act (Act No. 7036 Regarding Labour Courts) has been introduced, which adopts alternative methods of resolution to redu-ce the workload of the courts, with the reason that the conventional methods of resolving labour disputes are inadequate in the face of radical transformations occurring in the labour life since 1950, when the Act No. 5521 on Labour Courts was adopted. On the general reason of The Act No. 7036, the need for alter-native methods of reconciliation has been attributed to the increa-sing workload in the labour courts, the radical changes in the ways of doing business, the population growth, the extraordinary deve-lopments in technology, the expansion of social security law, and the diversification of employee-employer disputes. The Act No. 7036 Regarding Labour Courts No. 7036, which includes "the practice of mediation as a condition of trial", which has come into effect as of 1st of January, 2018, is expected to meet the important needs of working life in this sense. In the practice of mediation as a condition of trial, the parties to the dispute are brought together, and experts in the field are ensuring an objective negotiation between the parties to develop their own solution met-hods through communication. While previously, the practice of mediation was a discretionary solution for the disputing parties in the Turkish legal system, for the first time the regulation is being regulated as a condition of trial for all labour disputes between employee and employers. In the labour disputes arising from an individual or collecti-ve labour agreement (employment contract) and based on the employee's or the employer's claim or a compensation demand or a demand for return to work, the application for mediation first will be applied as a precondition for filing a claim at a labour court. According to the new regulation introduced by the Act No. 7036 on Labour Courts, applying to mediation is compulsory before file the suit however to reach a common ground is not compulsory. If there is no agreement between the parties at the end of the medi-ation procedures, there is no obstacle for the dispute to be brought to relevant labour court. However there seems to be some uncertainty in the regulation made with the applicable law. One of the most important uncerta-in topics is the procedures and principles of the notifications to be made to the Social Security Institution regarding the wages for the idle time passed during the mediation sessions are not being deter-mined. In this study, it has been tried to convey our evaluations abo-ut the issue by mentioning the subjects that cause the uncertainties.
DergiPark: 849863 ; klujfeas ; Uluslararası hukukun temel kaynaklarından bir tanesi devletler arasında imzalanan uluslararası antlaşmalardır. Devletler kendi aralarındaki antlaşmalara ahde vefa ilkesi gereği genellikle uyma eğilimi göstermektedirler. Ancak devletlerin kendi aralarında imzaladıkları antlaşmalara zaman zaman uymadıkları da görülmektedir. Anarşik bir uluslararası sistemde devletler arasında uyuşmazlıklar çok sık görülmektedir. Devletler çıkarlarına ters düştükleri durumlarda ister istemez farklı devletler ile uyuşmazlığa taraf olabilmektedirler. Uyuşmazlıkların çözümü için uluslararası hukukta barışçıl çözüm ve yargısal çözüm olmak üzere iki çözüm yolu bulunmaktadır. Yargısal çözüm devletlerin ancak yargı yetkisini kabul ettikleri bir mahkeme veya tahkim ile mümkün olabilmektedir. Barışçıl çözüm yolları Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 33. Maddesinde belirtilmiştir. Bu çözüm yollar görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çözümdür. Bunun yanında bazı uluslararası antlaşmalar kendi yargısal çözüm mekanizmalarını da oluşturmuştur. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Avrupa Birliği'nin yargı organları bu alanda verilebilecek başlıca örneklerdir. Bu çalışmada barışçıl ve yargısal yoldan anlaşmazlıkların çözümü ile uluslararası hukukta uygunluğun sağlanması mekanizmaları karşılaştırılacaktır. ; One of the main sources of international law is international treaties signed between states. States generally tend to comply with the treaties among themselves, as required by the pacta-sunt-servanda principle. However, it is also seen that states sometimes do not comply with the treaties they have signed among themselves. In an anarchic international system, conflicts between states are very common. States may inevitably be a party to disputes with different states when they conflict with their interests. There are two solutions in international law for the settlement of disputes, namely, peaceful and judicial solutions. Judicial settlement can only be possible with a court or arbitration where the states accept their jurisdiction. Peaceful solutions are specified in Article 33 of the United Nations Charter. These solutions are negotiation, investigation, mediation, reconciliation, arbitration and judicial solution. Besides, some international agreements have also created their own judicial solution mechanisms. 1982 United Nations Convention on the Law of the Sea, the judicial bodies of the European Union are the main examples that can be given in this field. In this study, the mechanisms of peaceful and judicial dispute resolution and ensuring compliance with international law will be compared.
Güney Kafkasya (Transkafkasya) bölgesi Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte sürekli sorunların yaşandığı bir bölge olmuştur. Kafkasya bölgesinde yer alan Gürcistan'ın coğrafi konumu, Azerbaycan'ın ekonomik potansiyeli, doğal zenginlikleri sebebiyle önem arz etmektedir. 1991'de Güney Osetya bölgesinde başlayan etnik çatışmalar 1993 yılında Rusya'nın arabulucuğuyla taraflar arasında bir ateşkese dönüşmüştür. Fakat ateşkes ile istenilen barış ortamı sağlanamamış ve çatışmalar son bulmamıştır. Gürcistan'ın anayasal düzeni sağlamak için 2008 yılında Güney Osetya'ya başlattığı operasyon Gürcistan ile Rusya arasında savaşa neden olmuştur. Bu savaş ile birlikte bir anlamda jeopolitik bir mücadele meydana gelmiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bu ülkeden ayrılan Türk Cumhuriyetleri'ne ilgisini arttıran Türkiye, Transkafkasya'yı ve Orta Asya'yı kapsayan geniş bir coğrafyaya açılım kapısı olarak değerlendirmiştir. Bu kapsamda Azerbaycan ile ilişkilerine önem vermiştir. Azerbaycan'dan gelen petrol ve doğalgaz rezervleri hem Türkiye'nin hem de AB'nin enerji ihtiyaçlarını karşılamada önemli rol oynamıştır. Rusya Federasyonu bölgede azalan etkinliğini yeniden elde etmeye çalışırken, Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ve tarihsel bağları olan bölge devletleri ile ilişkilerini her alanda geliştirmeyi ve bu devletlerin RF'ye olan bağımlılıklarını ortadan kaldırmak istemektedir. Ayrıca Transkafkasya'ya bölgesel güçler dışında NATO, AB, ABD gibi küresel güçler de ilgi göstermiştir. ; The South Caucasus (Transcaucasia) region has become a region of constant problems with the dissolution of the Soviet Union. Geographical location of Georgia located in the Caucasus region is important due to Azerbaijan's economic potential and natural wealth. Ethnic conflicts in the South Ossetia region in 1991 turned into a ceasefire between the parties in 1993 with the mediation of Russia. However, the peace environment desired by the ceasefire could not be achieved and the conflicts did not end. The operation Georgia carried out in South Ossetia in 2008 to maintain constitutional order caused a war between Georgia and Russia. In a sense, a geopolitical struggle occurred with this war. After the Soviet Union collapsed leaving this country that increases the interest in the Turkish Republics and Turkey, Transcaucasia and Central Asia were evaluated as door openings, covering a wide geography. In this context, it attached importance to its relations with Azerbaijan. oil and natural gas reserves from Azerbaijan to Turkey have both played an important role in meeting the energy needs of the EU.Decreasing effectiveness of the Russian Federation recovering, Turkey, Turkish Republics and develop its own field of history of their relations with the state, which wants to remove their ties and dependence on RF these states. Moreover, besides regional powers, global powers such as NATO, EU, USA showed interest in Transcaucasia.