MILITARY EXPENDITURE, ECONOMIC PERFORMANCE, AND POLITICAL ECONOMY OF CONFLICT RESOLUTION IN GREECE AND TURKEY
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-023
29 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-023
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 78, Heft 3, S. 479-503
ISSN: 1309-1034
Bu makale, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (AGİT) örneğine odaklanarak bölgesel örgütlerin çatışma çözümündeki konumlarını anlamaya çalışmaktadır. Mevcut literatür, bölgesel örgütlerin çatışma çözümündeki konumlarını çoğunlukla avantajları ve sınırlılıkları açısından küresel örgütlerle karşılaştırmaktadır. Makale, özellikle Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra bölgesel örgütlerin çatışma çözümündeki konumlarını analiz edebilmek için kurumsallaşma kapasitesi, ortak tarih ve/veya ortak değerlere sahip olma, coğrafi yakınlık, homojenlik, çatışmaya aşinalık, demokratik üyelere sahip olma ve sahip olunan kaynaklar şeklinde yedi spesifik kriter belirlemektedir. Détente döneminde konferanslar serisi olarak ortaya çıkan AGİT, bu yedi kriteri incelemek için güçlü bir bölgesel örgüt örneği sunmaktadır. Makale, üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm, uluslararası belgeleri inceleyerek bölgesel örgütlerin çatışma çözümündeki rolüne işaret eder ve çatışma çözümündeki pozisyonlarını analiz etmek için yedi kriter belirler. İkinci bölüm, AGİT'in çatışma çözümü yaklaşımının gelişimini tartışır. Üçüncü bölüm ise belirlenen kriterler çerçevesinde AGİT'in
çatışma çözümündeki avantajlarını ve sınırlarını analiz etmektedir. Makale, çatışma çözümünde bölgesel örgütler için avantaj olarak tanımlanan kriterlerin AGİT'in çatışma çözümü eylemlerinde belirleyici bir avantaj oluşturmadığı sonucuna varmaktadır.
In: Ortadoğu etütleri: siyaset ve uluslararası ilişkiler dergisi = Middle Eastern studies : journal of politics and international relations, Band 14, Heft 1, S. 49-77
Suriye çatışma çalışmaları literatüründe yer bulan önemli örneklerden birisidir. Suriye'deki olayların çok sayıda sebebi mevcut olsa da mezhepsel kimlikler, bu kimliklerle bağlantılı gelişen materyal kazanımlar ve bunun etrafında şekillenen bir çatışma döngüsü göze çarpmaktadır. Suriye'deki şiddet sona erdiğinde ya da farklı bir biçime dönüştüğünde çatışma öncesi ve sırasında olduğu gibi çatışma sonrası süreçlerde de kimlik vurgusu ve mezhepsel kimlikler, siyasi ve toplumsal hayatta yer bulmaya devam edecektir. Bu nedenle çatışma sonrası çözüm ve uzlaşma gibi süreçlerinin gerçekleştirilmesi ve bu süreçlerde kimliklerin ve kimlik dönüşümlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Ülkede kimliklerin araçsallaştırılarak çatışma unsuru haline getirilmesinin önüne geçilmesi önem arz etmektedir. Bu süreçler ülkede hakiki anlamda barışın gelmesi ve şiddetin tekrarlanmaması için gereklidir. Çatışma çözümleri ve uzlaşma literatüründe somut çözümlerle beraber kimlik dönüşümlerinin gerçekleştirilmesi en çok bahsedilen konulardan birisidir. Bu süreçler uygun şekillerde gerçekleştirilmezlerse şiddetin belli dönemlerde tekrar eden döngüsel bir niteliğe bürünmesi sık rastlanan bir durumdur. Çalışmada Suriye'deki mezhepsel kimlikler, çatışma sonrası beklenen çözüm ve uzlaşma süreçlerinde kimliğin yeri ve kimlik dönüşümleri ile olası toplumsal uzlaşma yaklaşımlarından bahsedilecektir.
Çevresel sorunların ve çevresel bozulmaların ozon tabakasının seyrelmesiyle beraber 1980'li yıllarda insan hayatını etkilemeye başlaması sonucunda çevre faktörü Soğuk Savaş'ın ardından başlayan güvenlik tartışmalarında yer edinmeye başlamıştır. Güvenlik kavramının genişletilmesi ve güvenlikleştirmeyle birlikte hızla küreselleşen dünyada çevre meselesi önemli bir güvenlik unsuru olarak görülmeye başlamıştır. Çevresel güvenlik kavramının güvenlik çalışmalarında ayrı bir alan olarak yer tutmasıyla birlikte çatışmaların, özellikle şiddetli ülke içi çatışmaların ardında yatan çevresel nedenler ihtiyaç ve kaynak temelli çatışmalar açsından çeşitli çalışma gruplarında irdelenmeye başlamıştır. Bu çalışma, çevresel güvenliğin kavramsal gelişimine ışık tutarak Ruanda ve Burundi'nin tarihsel sürecini çevresel güvenlik kaygıları açısından değerlendirmekte ve bu analiz üzerinden ihtiyaç ve kaynak temelli çatışmalara dair çatışma çözümleme örnekleri sunmaktadır. ; The environmental factor started to take its place in security debates introduced right after the Cold War as environmental problems and environmental derogation start to have a negative effect on human life with the depletion of ozone layer in the 1980s. The environmental factor became an important security issue in a very globalizing world with the extension of security concept and securitization. Environmental causes underlying conflicts especially the violent internal ones started to be studied among different study groups in terms of needs-based and resource-based conflicts since the concept of environmental security was introduced as a separate field in security studies. This study highlights the conceptual development of environmental security and evaluates the historical context in Rwanda and Burundi in terms of environmental security concerns. It also offers conflict resolution samples for needs-based and resource based conflicts with this analysis.
BASE
Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti, Yugoslavya'nın dağılma sürecine girmesiyle 1991'de Makedonya Cumhuriyeti adıyla bağımsızlığını ilan etmiştir. Ancak Yunanistan, güvenlik ve kimlik temelli olarak, Makedonya'nın ismi başta olmak üzere, bayrağında ve banknotlarından kullandığı semboller ile anayasasındaki bazı maddeleri gerekçe göstererek tepki göstermiştir. Bu tepkinin bir yansıması olarak hem Üsküp'ü uluslararası arenadan izole etmeye çalışmış hem de ekonomik ambargolar uygulamıştır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB)'nin araya girmesiyle iki taraf arasında 1995'te imzalanan Geçici Uzlaşı ile bayrak, banknot ve anayasa konusu çözüme kavuşturulduysa da isim meselesi Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde ileri bir tarihe ertelenmiştir. Bu çalışma BM'nin isim sorununa yaklaşımını Johan Galtung'un çatışma çözümleme yönteminden faydalanılarak incelemeyi amaçlamaktadır. Bu hedefle Galtung'un transcend yöntemi kapsamında BM'nin arabulucu olarak görevlendirdiği Mattew Nimetz'in sürece katkısı tartışılmaktadır. Galtung'a göre bir sorunun çözülmesi o sorunun pozitif bir şekilde aşılması anlamına gelmektedir. Buna göre bulunan çözümün, pozitif bir aşma ifade edebilmesi için taraflar arasındaki hem ilgili sorunu çözebilmeli hem de onlara yeni gerçekler yaratabilmelidir. Nimetz'in inşa ettiği ve Atina ile Üsküp arasında 2018'de imzalanan Prespa Antlaşması her ne kadar taraflara yeni gerçekler yaratmış olsa da isim sorununun çözümü noktasında pozitif bir aşmayı ifade etmektedir. ; The Socialist Republic of Macedonia declared its independence in 1991 with the name of the Republic of Macedonia after Yugoslavia began the process of dissolution. However, on the basis of security and identity, Greece reacted by citing Macedonia's name, the symbols it used on its flag and banknotes, as well as some articles in its constitution as a reason. As a reflection of this reaction, it tried to isolate Skopje from the international arena and applied economic embargoes. Although the issue of flag, banknote and constitution was resolved with the Provisional Agreement signed between the two parties in 1995 with the intervention of the United States (USA) and the European Union (EU), the name issue was postponed to a later date under the supervision of the United Nations (UN). This study aims to examine the UN's approach to the name issue by using Johan Galtung's conflict resolution method. With this goal, the contribution of Mattew Nimetz, who was appointed by the UN as a mediator within the scope of Galtung's transcend method, is discussed. According to Galtung, solving a problem means overcoming that problem in a positive way. Accordingly, in order to express a positive transcendence, the solution should be able to both solve the relevant problem and create new facts for them. Although the Prespa Agreement, which was built by Nimetz and signed between Athens and Skopje in 2018, created new realities for the parties, it expresses a positive surpass in the solution of the name problem
BASE
BM örgütünün en temel görevi; uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumaktır. Bu görevi doğrultusunda, uluslararası güvenliği tehdit eden durumlarda çeşitli yöntemlerle soruna müdahale etmektedir. BM barış gücü misyonları, BM'nin çatışma çözümü yöntemleri arasında önemli bir yere sahiptir. BM Güvenlik Konseyi'nce görevlendirilen barış gücü misyonları, çatışan taraflar arasında konuşlandırılan çok taraflı güçlerdir. Fakat her çatışma alanında faaliyetleri ve sorunun çözümüne etkileri aynı olmamaktadır. Bu çalışmanın amacı; BM barış gücü misyonlarının uluslararası çatışmaların çözümündeki rolünü araştırmaktır. Çalışmada, BM barış güçlerinin uluslararası çatışmaların çözümündeki rolü, üç örnek olay çerçevesinde incelenmiştir. UNFICYP, UNIIMOG ve UNSMIS örneklerinin karşılaştırılarak BM barış gücü misyonlarının hangi durumlarda daha etkin olduğu açıklanmıştır. Çalışmada varılan sonuç ise bir barış gücü misyonunun başarısını etkileyen en önemli unsurların, uluslararası toplumun ve çatışan tarafların desteğine sahip olmasıdır. Nitekim UNIIMOG, uluslararası toplumun ve çatışan tarafların ortak barış isteği ile oluşturulmuş, bahsi geçen diğer örneklere kıyasla daha başarılı olmuştur. ; The principal duty of the UN is to ensure and protect international peace. In accordance with this duty, in cases where international peace is threatened, it intervenes in the problem adopting various methods. UN peacekeeping missions have an important place among the conflict resolution methods of the UN. Peacekeeping missions assigned by the UN Security Council are multilateral forces deployed between conflicting parties. However, their activities and level of efficacy for the resolution of the problem vary in each conflict. The objective of this study is to investigate the role of UN peacekeeping missions in the resolution of international conflicts. In the study, the role of UN peacekeeping forces in the resolution of international conflicts are examined within the framework of three case studies. Comparing the cases of UNFICYP, UNIIMOG and UNSMIS, it is explored in what situations UN peacekeeping missions are more effective. The study concludes that the most important factor that affects the success of a peacekeeping mission is the support of the international community and the conflicting parties. Indeed, UNIIMOG was created as a result of the common desire of the international community and the conflicting parties for peace, thus became more successful compared to the other two cases.
BASE
Bu çalışmada, bir uluslararası uyuşmazlık çözüm yöntemi olan ve aynı zamanda BM Şartı'nın "Uyuşmazlıkların Barışçıl Yollarla Çözülmesi" başlığını taşıyan 6. bölümünün 33. maddesinde anlatım bulan çözüm yöntemlerinden de biri olan arabuluculuk, Bosna-Hersek ve Dağlık Karabağ vakaları çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışmanın ana amacı, söz konusu vakaları karşılaştırmak suretiyle uluslararası arabuluculuğun başarısına etki eden koşullar ve etkenler üzerine test edilmeye açık bir takım hipotezlere ulaşmaktır. Veri toplama tekniği bağlamında çalışma, ulaşılabilen ilgili ya da uzman kişilerle röportaj ve diğer her türlü ikincil veriye dayanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde temel olarak arabuluculuk kurumu detaylı bir biçimde betimlenmiş, ikinci bölümde Bosna-Hersek Krizi hakkında bilgi verilmiş ve söz konusu krizde arabuluculuk süreci incelenmiş, üçüncü bölümde ise yine ilk olarak Dağlık Karabağ sorunu hakkında bilgi verilmiş ve ardından bu sorunda arabuluculuk girişimleri irdelenerek başarılarına ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur. Ulaşılan sonuçlara göre, daha önce benimsenen kriterler ışığımda, Bosna-Hersek krizinde uluslararası arabuluculuk faaliyetleri başarılı olarak değerlendirilirken, Dağlık Karabağ sorununda arabuluculuk süreci genel anlamda başarısız olarak değerlendirilmiştir. Bu bulgu temelinde uluslararası arabuluculuğun başarısına etki eden temel bazı faktörler üzerine bir takım tespit ve önerilerde bulunulmuştur. ; In this study, mediation, which is an international dispute resolution method and also one of the resolution methods expressed in the 33rd article of the 6th chapter of the UN Charter, titled "Peaceful Resolution of Disputes", is discussed within the framework of the Bosnia-Herzegovina and Nagorno-Karabakh cases. The study's primary purpose is to reach a set of hypotheses that are open to testing on the conditions and factors that affect the success of international mediation by comparing the cases in question. As for data collection technique, the study relied on interviews with ...
BASE
İş uyuşmazlıklarının çözüm yolları çok çeşitlidir ve uyuşmazlıkların çözümü için kullanılan alternatif çözüm yöntemleri de her ülkede farklılık göstermektedir. Ülkemizde de, iş uyuşmazlıklarının çözümünde alternatif çözüm yollarına başvurulması uzun yıllardır benimsenen ve uygulanan bir yöntemdir ve uygulama alanının gelişimi için de halen çalışmalar devam etmektedir. İş mahkemelerinin giderek artan iş yükü bu çözüm arayışını da beraberinde getirmiştir. Hukukumuzda iş uyuşmazlıkları bireysel ve toplu iş uyuşmazlıkları olarak ayrılmaktadır. Uyuşmazlıkların mahkemeler haricinde çözümü için ise her iki uyuşmazlık türü bakımından farklı alternatif çözüm yollarına başvurulmaktadır. Barışçıl çözüm yolları olarak da adlandırılan bu yöntemler, arabuluculuk ve tahkim kurumlarıdır. Çalışmamızda bu alternatif çözüm yollarından arabuluculuk ve tahkim ile özellikle 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı Kanun ile getirilen zorunlu arabuluculuk prosedürü incelenecektir. ; There are many ways of resolutions of labour conflicts and alternative resolution methods differ in every country. In our country, resort to alternative resolution methods is also adopted an used for many years and the study still continues for the development of the field of application. The increasing workload of the labour courts has brought along this search for solutions. In Turkish Law, labour conflicts are separated as individual labour conflicts and collective labour conflicts. For both types of conflict, there are different alternative dispute resolutions for settlement of disputes extrajudicially. These methods which are called peaceful resolution methods are mediation and arbitration institutions. In our study, these alternative dispute resolution methods; mediation, arbitration and especially compulsory mediation procedure introduced by the Law No. 7036 which entered in force on the date of 01.01.2018 will be examined.
BASE
Bu çalışmanın amacı, değişik düzeylerde cereyan eden devlet içi ve uluslararası çatışmalara üçüncü taraflarca müdahale edilmesi ve ihtilaf giderme-azaltma süreçlerinin yürütülmesi açısından önemli bir yere sahip olduğu varsayılan arabuluculuk mekanizmasını kavramsal ve teorik düzeyde tahlil etmektir. Makale, arabuluculuğun temel bazı varsayımlarına değindikten sonra kimlerin ya da hangi kurumların arabuluculuk faaliyeti yürütme kapasitesine sahip oldukları tartışmasını yapmaktadır. Müteakiben, arabuluculuğa neden ihtiyaç duyulduğu konusu çatışmaların içeriği ve özgün koşulları göz önünde bulundurularak "çıkmaz yol" kavramı aracılığıyla incelenmektedir. Arabuluculuk faaliyetinin çatışan tarafların hangi temel ihtiyaçlarını giderdiği, çatışmaların hangi aşamasında gerekli olduğu ve taraflarca neden kabul edildiği gibi hususlar ise "koşulların olgunlaşması" ve "müzakere öncesi dönem" ekseni etrafında ele alınmaktadır. Öte yandan, tarafsız, güce dayalı, dahili/harici ve kolaylaştırıcı gibi arabuluculuk modelleri bazı vakalar eşliğinde tahlil edilmektedir. Çalışmanın son kısmında ise arabuluculuğun hangi durumlarda başarılı olabileceği konusu bazı öneriler ışığında normatif bir bakış açısı ile ele alınmaktadır. Çalışmada, bilhassa uzun süreli çatışmalar sonucunda taraflar arasında oluşan güvensizliğin yarattığı çıkmazın aşılması ve diyalog-müzakere ortamı yaratılması bakımından arabuluculuğun fonksiyonel olduğu sonucuna varılmaktadır. Doğru zaman ve doğru yöntem tatbik edildiği takdirde, arabuluculuk mekanizması yalnızca arızi çözümlerin üretilmesine yönelik değil, tarafların çatışmanın belirleyici nedenlerini bizatihi kendi perspektifleriyle bertaraf ederek uzun vadede ulaşacakları adil ve sürdürülebilir bir barışa katkı sunma işlevi görebilmektedir. ; This study aims to examine mediation as a conflict resolution tool at a conceptual and theoretical level. After making some basic assumptions about mediation, it discusses who or which organizations can mediate between the parties to a conflict. Subsequently, it seeks an answer to the question of why mediation is a particularly suitable method in conflict transformation and peace building. To do so, it uses Zartman"s concept of "mutually hurting stalemate" taking into consideration the nature and content of the conflict. The questions of what basic needs are met through mediation mechanism, at what stage of conflicts it might be effective and under what conditions it is accepted by the parties will be reviewed around the notions "ripe moment" and "pre-negotiation phase". In the study, some mediation models such as neutral/impartial, mediators with muscle, internal-external and facilitation will also be analysed in the context of the conflict to which they are related. In the last part, the extent to which mediation can be considered successful will be studied from a normative perspective. The study basically argues that mediation is effective in order to overcome the impasse created by the deep distrust between the parties and create a constructive dialogue. When applied with right method in "ripe moment", mediation not only produces provisional solutions, but also contribute to a sustainable peace that the parties to the conflict will be able to achieve by eliminating root causes of the conflict with their own efforts.
BASE
"Uluslararası Uyuşmazlıkların Çözümünde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Rolü" başlıklı tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde, teze yönelik destek nitelikte teorik alt yapı oluşturulmuş ve Birleşmiş Milletler'in yetkileri, görevleri ve kurumsal yapısı ele alınmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun kurumsal yapısı özet nitelikte incelenmiş ve Genel Kurul'un uluslararası uyuşmazlıkların çözümüne yönelik etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bölümde ayrıca BM Genel Kurulu'nun yetkileri ve görevleri tez konusuyla ilişkilendirilerek aktarılmıştır. Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde ise ilk iki bölümdeki açıklamalar, bilgiler ve değerlendirmeler doğrultusunda özellikle uluslararası uyuşmazlıkların çözüm yolları sunulmuş ve Genel Kurul'un uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde üstlendiği rol örnek nitelikteki uyuşmazlıklarla açıklanmaya çalışılmıştır. ; This thesis study entitled "The Role of The United Nations General Assembly In Resolution of International Conflicts" consists of three parts. In the first part of the study, it is made a theoritical/conceptual framework in order to support the thesis and it is also presented the authority, functions and the institutional structure of the United Nations. In the second part of the study, the institutional structure of the United Nations General Assembly is briefly examined and the effect/role of the General Assembly in resolution of international conflicts is tried to be determined. In this part of the study it is also presented the authority and the functions of the General Assembly by linking the topic of the thesis. In the third and the last part of the study, it is presented the methods of resolving international conflicts in accordance with explanations, informations and evaluations of previous parts of the study and the role taken by the United Nations General Assembly in resolution of international conflicts is explained with examples of conflicts.
BASE
ÖZETBu çalışmanın amacı, evli bireylerin bağlanma stillerinin ve çatışma çözüm stillerinin çift uyumlarını yordamadaki rolünü test etmektir. Ayrıca, araştırmada evli bireylerin bağlanma stilleri, çatışma çözüm stilleri ve çift uyumu puanları cinsiyet, yaş, evlilik süresi ve çocuk sayısı değişkenlerine göre incelenmiştir.Araştırma, ilişkisel tarama modelinde yapılandırılmıştır. Araştırmada oransız eleman örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya, İstanbul ili Avrupa yakasında yaşayan 152 kadın, 139 erkek toplam 291 evli birey katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, Kişisel Bilgi Formu, İlişki Ölçekleri Anketi, Çift Uyum Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği kullanılmıştır. Bağlanma stilleri, çift uyumu ve çatışma çözüm stilleri puanlarının demografik değişkenlere göre farklılaşmasını incelemek amacıyla bağımsız gruplar t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA); değişkenler arasındaki ilişkiyi tespit etmek için Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Son olarak, bağlanma stilleri ve çatışma çözüm stillerinin çift uyumunu yordama gücünü belirlemek için regresyon analizi yapılmıştır.Araştırma sonucunda, evli bireylerin bağlanma stilleri, çatışma çözüm stilleri ve çift uyumlarının bazı demografik değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Bağlanma stillerinin çift uyumunu ; çatışma çözüm stillerinin çift uyumunu ve bağlanma stilleri ile çatışma çözüm stillerinin çift uyumunu düzeyinde yordadığı tespit edilmiştir. --- ABSTRACTThe aim of this study is to investigate the prediction power of married individuals attachment styles and conflict resolution styles on dyadic adjustment. In the study, the married adults' levels of attachment styles, dyadic adjustment and conflict resolution styles have been examined according to gender, age, marital period, number of children, as well.The research has been structured in the relational screening model. Simple random sampling method was used in the study. The study was carried out with a total of 291 married individuals, 152 female and 139 male living in the European Side of İstanbul. As data collection tools, personal information form, Relationship Scale Questionnaire, Dyadic Adjustment Scale, Conflict Resolution Styles Scale has been used.Independent groups t test and one-way ANOVA analysis have been used in order to examine differences the attachment styles, dyadic adjustment and conflict resolution styles scores of the married adults according to demographic variables; and Pearson correlation analysis has been used to determine the relationship between variables. Finally, Regression analysis was performed for the levels of dyadic adjustment to the attachment styles and conflict resolution styles. As a result of the study, it has been found that the married adults' attachment styles, dyadic adjustment and conflict resolution styles differ according to some demographic characteristics. It was determined the attachment styles predicted the dyadic adjustment at 32%; the conflict resolution styles predicted the dyadic adjustment at 42%; the attachment styles with the conflict resolution styles predicted the dyadic adjustment at 50%.
BASE
ÖZET Bu çalışmanın amacı, evli bireylerin bağlanma stillerinin ve çatışma çözüm stillerinin çift uyumlarını yordamadaki rolünü test etmektir. Ayrıca, araştırmada evli bireylerin bağlanma stilleri, çatışma çözüm stilleri ve çift uyumu puanları cinsiyet, yaş, evlilik süresi ve çocuk sayısı değişkenlerine göre incelenmiştir. Araştırma, ilişkisel tarama modelinde yapılandırılmıştır. Araştırmada oransız eleman örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya, İstanbul ili Avrupa yakasında yaşayan 152 kadın, 139 erkek toplam 291 evli birey katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, Kişisel Bilgi Formu, İlişki Ölçekleri Anketi, Çift Uyum Ölçeği ve Çatışma Çözüm Stilleri Ölçeği kullanılmıştır. Bağlanma stilleri, çift uyumu ve çatışma çözüm stilleri puanlarının demografik değişkenlere göre farklılaşmasını incelemek amacıyla bağımsız gruplar t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA); değişkenler arasındaki ilişkiyi tespit etmek için Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Son olarak, bağlanma stilleri ve çatışma çözüm stillerinin çift uyumunu yordama gücünü belirlemek için regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda, evli bireylerin bağlanma stilleri, çatışma çözüm stilleri ve çift uyumlarının bazı demografik değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Bağlanma stillerinin çift uyumunu ; çatışma çözüm stillerinin çift uyumunu ve bağlanma stilleri ile çatışma çözüm stillerinin çift uyumunu düzeyinde yordadığı tespit edilmiştir. --- ABSTRACT The aim of this study is to investigate the prediction power of married individuals attachment styles and conflict resolution styles on dyadic adjustment. In the study, the married adults' levels of attachment styles, dyadic adjustment and conflict resolution styles have been examined according to gender, age, marital period, number of children, as well. The research has been structured in the relational screening model. Simple random sampling method was used in the study. The study was carried out with a total of 291 married individuals, 152 female and 139 male living in the European Side of İstanbul. As data collection tools, personal information form, Relationship Scale Questionnaire, Dyadic Adjustment Scale, Conflict Resolution Styles Scale has been used. Independent groups t test and one-way ANOVA analysis have been used in order to examine differences the attachment styles, dyadic adjustment and conflict resolution styles scores of the married adults according to demographic variables; and Pearson correlation analysis has been used to determine the relationship between variables. Finally, Regression analysis was performed for the levels of dyadic adjustment to the attachment styles and conflict resolution styles. As a result of the study, it has been found that the married adults' attachment styles, dyadic adjustment and conflict resolution styles differ according to some demographic characteristics. It was determined the attachment styles predicted the dyadic adjustment at 32%; the conflict resolution styles predicted the dyadic adjustment at 42%; the attachment styles with the conflict resolution styles predicted the dyadic adjustment at 50%.
BASE
Günümüzün uluslararası aktörlerine düşen görev, karşılaştıkları uyuşmazlıkları her bakımdan daha insani olan barışçı yollar ile çözme yoluna gitmektir. Bu çözüm yolları içerisinde en dikkat çekici ve sonuca yatkın olan ise arabuluculuk yöntemidir. İnsanlık tarihi ile paralel bir şekilde gelişme gösteren arabuluculuk, neredeyse tüm uygarlıklarda tercih edilen bir yöntem olmuştur. Arabuluculuk uyuşmazlık halindeki iki devletin, üçüncü bir uluslararası hukuk kişisi tarafından bir araya getirilmesi ve barış için çözüm üretilmesi sürecidir. Bu sürecin başarılı bir şekilde sonuçlanmasında arabulucunun tarafsızlığı, statüsü ve taraflar üzerindeki baskı gücü önemli bir rol oynamaktadır. Arabulucu konumundaki üçüncü kişi, bir devlet olabileceği gibi, uluslararası bir örgüt veya gerçek kişi de olabilmektedir. Arabuluculuğun en önemli özelliklerinden biri, arabulucunun tarafları bağlayıcı nitelikte bir karar verme yetkisinin bulunmamasıdır. Bu bakımdan arabulucu, sadece uyuşmazlık halindeki tarafları bir araya getirmekte ve çözüm önerileri sunmaktadır. Arabuluculuk yönteminin zamandan tasarruf sağlaması, arabuluculuk yapan kişilerin alanında uzman olması, yargı organlarının yükünü azaltması ve gizliliğin daha kolay korunabilmesi gibi nedenler ile diğer barışçı çözüm yollarına göre daha çok tercih edildiği görülmektedir. ; The duty of today's international actors is, to settlement the international disputes they faced in peaceful ways which are more humane than all respects. Within these peacfeul ways, most remarkable and liable to result is mediation. As developing parallel with the history of humanity, mediation has been a preffered method in almost all civilizations. Mediation is a process of bringing together and finding solutions to the conflict parties by a third party person. To have a successful conclusion in this process, the impartiality, the status and the leverage of the mediator plays an important role. The third party person as a mediator, may be a state and may also be an international organization or natural person. One of the most important characteristics of mediation is the mediator can not give a decision that is binding on parties. In this regard, mediator only brings the conflict parties together and offers solutions. Mediation way is more preferable than other peaceful solutions in such reasons as the time savings of mediation, being expert persons as a mediator, reducing the burden of the judicial organs and being easier to protect confidentiality.
BASE
In: Ortadoğu etütleri: siyaset ve uluslararası ilişkiler dergisi = Middle Eastern studies : journal of politics and international relations, Band 15, Heft 2, S. 163-186
Scholars have so far examined Turkey's Kurdish resolution/peace process (2013-2015) from various perspectives. While some works have pursued a rational choice approach and focused on the Justice and Development Party (AKP) government's strategic calculations vis-à-vis the PKK in initiating a peace process and maintaining it until 2015, others have analyzed Turkey's experience within the framework of the conflict resolution scholarship. Instead, this paper's starting point is the idea that the 2013-2015 resolution process was not merely a policy to put an end to an internal conflict, but it rather constituted a key aspect of the AKP's ongoing endeavor to turn Turkey into a regional power. This paper places the 2013-2015 resolution process within the framework of regional and global dynamics and argues that from the mid-2000s onwards, the AKP government's efforts to put an end to the PKK terrorism and resolve the Kurdish question in Turkey reflected the policy of a middle-power country, i.e. Turkey, to increase its power and influence in the region instead of a mere domestic peace process. Thus, the end of the resolution process in 2015 constrained Turkey's potential achievements in the Middle East and beyond.