Son yıllarda devletlerin önemli bir araç olarak kullanılan kamu diplomasisi ülkelerin dış politikalarında büyük etki kazandığı kavram haline gelmiştir. Türkiye'de ve Rusya'da da "kamu diplomasisi" ve "yumuşak güç" kavramları sıklıkla hem siyasi hem akademik dilde yer etmeye başlamıştır. Bu tezde Sovyet sonrası dönemde Türkiye'nin ve Rusya'nın Orta Asya ülkelerindeki kamu diplomasisi faaliyetleri incelenmektedir. İki ülkenin bu alanda faaliyet gösteren kamu kurumları, bölgesel uluslararası örgütler, medya ve hükümet dışı aktörleri, uyguladıkları kamu diplomasisi mekanizmaları ve kamu diplomasisi yaklaşımlarının ideolojik içeriği ele alınmıştır. Böylece, iki ülkenin Orta Asya bölgesine yönelik kamu diplomasisi uygulamalarının avantajları ve zayıf noktaları analiz edilmiştir. ; In recent years, the concept of public diplomacy, which has been used as an important tool gained influence in goernments' foreign policies. In Turkey and Russia the concepts of "public diplomacy" and "soft power" also became a part of political and academic discourses. This thesis seeks to examine Turkey's and Russia's public diplomacy practices in Central Asia in post-Soviet era. The study focuses on public institutions, regional international organizations, media and non-governmental organizations performing public diplomacy activities, the public diplomacy mechanisms used and the ideological componenet of public diplomacy approach of both countries. Thus, the advantages and weaknesses of the two countries' public diplomacy activities in the region of Central Asia were analysed.
Küresel siyasette son dönemde adından söz ettiren görece yeni bir bölgesel/uluslararası oluşum olan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), enerji güvenliği anlamında da etkin olmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda, ŞİÖ Enerji Kulübü'nün kurulmasıyla bu yöndeki çalışmalara ağırlık verilmiştir. Bu çalışmada, ŞİÖ'nün Çin-Rusya ilişkilerine enerji güvenliği politikaları bağlamındaki etkileri araştırılacaktır. Bu kapsamda, araştırmada, ŞİÖ Enerji Kulübü'nün de desteğiyle hayata geçirilen Rusya-Çin eksenli enerji projeleri üzerinden vaka analizi yapılacaktır. ; Being a relatively new regional/international organization that has been mentioned frequently in the global politics recently, Shanghai Cooperation Organization (SCO) tries to be an international actor also in terms of energy security. In that sense, the organization established SCO Energy Club in order to increase its activities in that field. In this research, SCO's effects towards Chinese-Russian relations will be analyzed from the perspective of energy security politics. Within this context, the study will be based on the case study of Russian-Chinese energy projects that are supported by the SCO Energy Club.
Neoliberal Kurumsalcılık, uluslararası ilişkiler teorisinde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra liberal-idealist politik paradigma fikirlerini geliştiren bir okuldur, uluslararası siyasi kurumların, devletlerin uluslararası ilişkilerde başarılı bir şekilde işbirliği yapmalarına izin verebileceğini savunmaktadır. Neoliberal Kurumsalcılık yaklaşımı özellikle Batı Avrupa ülkeleri arasında gerçekleşen işbirliğini ve bütünleşme sürecini açıklayıcı bir niteliğe sahiptir. Fakat bölgesel kurumsallaşma dinamiklerinin zayıf olduğu bir bölge olan Orta Asya'nın istikrarsız bölgelere yakınlığı ve bölge içinde süregiden çatışmalar hem Orta Asya devletleri için hem de bölgeye komşu devletler için bir tehdit oluşturmaktadır. Bu bakımdan, tezin temel amacı, Neoliberal Kurumsalcılık yaklaşımını kullanarak iki farklı örgütün ŞİÖ ve BRICS'in örneklerinde önemini açıklamaya çalışmaktır. ; Neoliberal institutionalism is a school in international relations theory that develops liberal-idealist political paradigm ideas after the Second World War, arguing that international political institutions can allow states to cooperate successfully in international relations. The approach of Neoliberal institutionalism is particularly descriptive of the cooperation and integration process between Western European countries. However, as a region where regional institutionalization dynamics are weak, the proximity of Central Asia to unstable regions and ongoing conflicts within the region pose a threat to both Central Asian states and neighboring states. In this respect, the main purpose of thesis is to explain the importance of two different organizations in the examples of SCO and BRICS by using Neoliberal Institutionalism approach.
20. yüzyıla gelindiğinde uluslararası arenada devletler kadar devlet dışı aktörlerinde söz sahibi olduğu bir dönem içerisine girilmiştir. Bu devlet dışı aktörlerin en önemlilerinden birisi olan uluslararası örgütler, uluslararası sistemin devamlılığının sağlanması, bölgesel veya küresel boyutta devletler arasında işbirliğin arttırılması ve güven ortamının oluşması gibi hususlarda etkin ve kurucu bir rol oynamaktadır. Ortak tarih, dil ve kültüre sahip, Türk dili konuşan ülkeler arasında mevcut bağların ve işbirliği alanlarının da güçlendirilmesi adına 2009 yılında, resmi adı Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi olan Türk Keneşi/Konseyi uluslararası bir örgüt olarak kapsamlı bir şekilde kurulmuştur. Bu çalışmada Türk Keneşi'nin örgütleşmesine giden yolda devletlerin attığı adımlar incelenirken, kurumsallaşmayla birlikte uluslararası örgütlerin ortak işlevleri açısından Türk Keneşi'nin durumu analiz edilmiş, küresel ve bölgesel düzlemdeki etkileri ele alınmış ve Türk Dünyası açısından önemi değerlendirilmiştir. Öncelikle genel olarak uluslararası örgütler hakkında teorik bir bölüm hazırlanmış, ardından Türk Keneşi'nin örgütleşmesine giden yolda atılan adımlar ele alınmış ve amacı, kapsamı ve yapısı değerlendirilmiştir. Bu çalışma sonucunda Türk Keneşi'nin uluslararası örgüt yapısı ve işleyişine ilişkin ulaşılan sonuçlar ortaya koyulmuştur. Türk Keneşi'nin kurulması, Türk tarihi, Türk Dünyası ve uluslararası ilişkiler açısından çok önemlidir. Türk Keneşi, modern Türk tarihinde devletlerin kendi rızası ile bir araya geldiği örgütlü ve kurumsal düzleme sahip tek oluşum olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca bağımsız olmayan özerk Türk devletlerinin de Türk Keneşi'ne üye olabileceklerinin önünün açılması söz konusu olabilirse, örgütün çok geniş bir coğrafyaya hitap edebilmesi mümkün olacaktır. Tezimizin konusu büyük bir coğrafyayı kapsamasından ve daha önce bu konuda detaylı bir şekilde çalışmadığından dolayı çok geniş bir literatür taraması yapılmış ve veriler bir araya getirilerek kapsamlı bir şekilde ortaya konulmuştur. Türk Keneşi'nin resmi yayın organları tarafından paylaşılan veriler, uluslararası örgütler yazını, bilimsel çalışmalar ve resmi belgeler çalışmanın en önemli kaynaklarını oluşturmuştur ; In the 20th century, the international arena entered a period in which non-state actors as well as states had a say. International organizations, one of the most important of these non-state actors, play an effective and founding role in matters such as ensuring the continuity of the international system, increasing cooperation between states at regional or global scale and creating an atmosphere of trust. The Turkish Council, whose official name is the Cooperation Council of Turkish Speaking Countries, was established comprehensively as an international organization in 2009 in order to strengthen the existing ties and cooperation areas between Turkic-speaking countries with a common history, language and culture. In this study, while examining the steps taken by the states on the way to the organization of the Turkish Council, the situation of the Turkish Council in terms of the common functions of international organizations with institutionalization was analyzed, its effects on the global and regional level were discussed and its importance for the Turkish World was evaluated. First of all, a comprehensive study has been conducted on international organizations. Then, the steps taken on the way to the organization of the Turkic Council were discussed and its purpose, scope and structure were evaluated. As a result of this comprehensive study, the dimensions of the Turkish Council in terms of international organizations have been revealed. The establishment of the Turkish Council is very important in terms of Turkish history, Turkish World and international relations. The Turkish Council emerges as the only formation in Turkish history where states came together with their own will. In addition, paving the way for non-independent autonomous Turkish states to become members of the Turkish Council reveals that the organization addresses a very wide geography. Since the subject of our thesis covers a geography and has not been studied in detail on this subject before, a very extensive literature review has been made and the data have been brought together and presented comprehensively. The data shared by the official media organs of the Turkish Council, the international organizations literature, scientific studies and official documents constituted the most important sources of the study.
Bu çalışmada Kırgız Cumhuriyeti'nin güvenlik alanında uluslararası örgütlerle olan işbirliği ve bu işbirliğinin pespektifleri ele alınmıştır. Kırgız Cumhuriyeti, bağımsızlığını elde etmesiyle beraber acil ve etkili bir çözüm gerektiren bir takım sorunla karşı karşıya kalmıştır. Bağımsızlığını yeni kazanmış olan Kırgız Cumhuriyeti'nin gündemindeki en önemli sorunlardan biri de ülkenin güvenlik sorunu olmuştur. Bunun da nedeni, SSCB'nin dağılmasından önce var olan uluslararası, bölgesel ve iç güvenlik mekanizmalarının ve sistemlerinin, ulusal çıkarlarını koruma konusunda zengin bir tecrübeye sahip olmayan Kırgızistan gibi yeni uluslararası aktörleri tehdit eden çağdaş sorunların çözümünde etkisiz kalmasıdır. Böyle bir durumda Kırgız Cumhuriyeti kendi ulusal güvenliğinin korunmasını sağlayabilmek için yeni mekanizmalar aramak zorunda kalmıştır. Bu bağlamda, Kırgızistan için ulusal güvenliğin korunmasını amaçlayan kendi sisteminin oluşturulmasına yönelik ana mekanizmalardan biri, güvenlik alanında çeşitli uluslararası ve bölgesel örgütle yapılan işbirliği olmuştur. Uluslararası ilişkilerin ve uluslararası hukukun gelişiminin bugünkü aşamasında uluslararası örgütlerin rolünün önemli ölçüde arttığını ve güçlü bir işbirliği merkezi haline geldiğini söylemek mümkündür. Hükümetler arası ve uluslararası birçok sivil toplum kuruluşu, resmi ve gayri resmi kuruluşun Orta Asya bölgesinde ve Kırgızistan'daki güvenlik, barış ve istikrar konularında Kırgız Cumhuriyeti ile işbirliğinin gelişmesine ciddi bir önem gösterdiğini de belirtmek gerekmektedir. Bu da büyük ölçüde, Kırgızistan'ın bölgedeki istikrarsızlık merkezlerinin (örneğin Afganistan) ve bunun yanı sıra Rusya ve Çin gibi büyük uluslararası oyuncuların yakınında yer alan jeopolitik konumundan kaynaklanmaktadır. Kırgızistan da, dünya topluluğunun pek çok ülkesi ile yakınlaşmaya, karşılıklı fayda çerçevesinde işbirliği yapmaya ve kurmuş olduğu kapsamlı ve adil ilişkileri geliştirmeye çalışmaktadır. Böylece, uluslararası işbirliği ve güvenlik konusuyla alakalı olarak uluslararası kuruluşlara olan aktif katılım Kırgızistan'ın yeni jeopolitik stratejisi haline gelmiştir. Bu bağlamda, çalışmanın ana amacı çeşitli uluslararası örgütlerin Kırgız Cumhuriyeti'nin ulusal güvenliğini oluşturma süreci üzerindeki etkisini incelemek, bu işbirliğinin etkinliğini değerlendirmek ve Kırgızistan'ın çeşitli uluslararası örgütlerle güvenlik alanında işbirliğinin geliştirilmesine yönelik beklentileri değerlendirmektir. ; This paper is devoted to the analysis of cooperation and its perspectives established by Kyrgyz Republic with international organizations in the field of security. Since declaring independence, Kyrgyz Republic has been faced with a myriad of problems that require urgent and effective solutions. One of the main issues on the agenda of the new independent state was the problem of security. The reason lied in the fact that the international, regional and internal security mechanisms, which existed before the collapse of the USSR system, became ineffective in dealing with the current problems that threatened new international actors such as Kyrgyzstan, which did not have enough experience in protecting their national interests. Thus, Kyrgyz Republic needed to establish new mechanisms with the purpose of protecting its national security. In this respect, cooperation with various international and regional organizations in the field of security has become one of the main strategies for the formation of a new system in protecting national security for sovereign Kyrgyzstan. Indeed, at the present stage as far as the development of international relations and international law is concerned, the role of international organizations has significantly increased, and they have become centers of cooperation on many global and regional issues. It is also worth noting that many international, governmental and non-governmental organizations have shown significant interest and displayed initiative in the development of cooperation with Kyrgyz Republic on the issues of security, peace and stability in the country and in the Central Asian region. This is largely due to the geopolitical position of Kyrgyzstan, which is located near precarious regions (for example, Afghanistan), as well as major international players as Russian Federation and China. Kyrgyz Republic, in turn, strives for closer and mutually beneficial cooperation with most countries of the world with a view to establish comprehensive and equitable relations with them. Thus, international cooperation, active participation in international security organizations became the new geopolitical strategy of Kyrgyzstan. In this context, the aim of this study is to investigate the influence of various international organizations in the process of forming national security for Kyrgyz Republic at different levels, to evaluate the effectiveness of this cooperation as well as to consider the prospects of further development.
Dünya üzerinde üretimi ve kaçakçılığı günden güne artan uyuşturucu madde kaçakçılığı uluslararası düzeyde ele alınması gereken bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Terör örgütlerinin finans kaynağını oluşturması ve dünya üzerindeki genç nüfusu etkisi altına alması sebebiyle de tüm ulusların ayrıca önlem almasını gerektirmektedir. Dünyanın doğusunda yetiştirilen uyuşturucu ham maddesi batıya ulaştırılmaya çalışılırken bunun karşılığında batıdan da sentetik uyuşturucuların ham maddeleri olan kimyasallar da doğuya aktarılmaktadır. Bu döngü gerçekleşirken tüm ülkelerin gümrüklerine bu noktada önemli görevler düşmektedir. Bu çalışmada uyuşturucu madde kaçakçılığı gümrük kaçakçılığı yönüyle ele alınmıştır. Türkiye'nin coğrafi konumu itibariyle bu kaçakçılıktan nasıl etkilendiği de incelenmiştir. Türkiye'nin kara, hava, deniz gümrüklerinde gümrük muhafaza teşkilatının operasyonları sonucu ele geçirilen uyuşturucu madde çeşitleri ayrı ayrı sınıflandırılmış ve operasyonlar sonucu yakalanan maddelerin sayısal değerlerine ilişkin istatistiklere yer verilmiştir. Küresel bir sorun ve tehdit haline gelen uyuşturucu madde kaçakçılığı, tüm toplumların ortak sorunu olduğundan, çözüm yolunun da tüm toplumlar tarafından bulunmaya çalışılması gerekmektedir. Bu anlamda Türkiye'nin uyuşturucuyla uluslararası mücadele kapsamında yaptığı iş birliği anlaşmaları değerlendirilmiştir. Çalışmamızda son olarak uluslararası iş birliğiyle gerçekleştirilen son dönem uyuşturucu madde yakalama operasyonlarına da yer verilmiştir. ; Increasing drug trafficking and smuggling on the world is a problem that needs to be addressed at the international level. It also requires all nations to take measures because terror organizations form the source of finance and influence the young population in the world. While the raw material in the world is raised to the west, the raw materials of synthetic drugs from the west are transferred to the east. While this cycle is taking place, the customs of all countries have important duties at this point. In this study, drug smuggling is handled in terms of customs smuggling. As Turkey's geographical position has also studied how this is affected by smuggling. Turkey's land, air and sea customs enforcement organizations of the results of operations of narcotics seized in customs varieties classified separately and statistics related to the numerical values of the substances captured as a result of the operations are included. Since the smuggling of drugs, which is a global problem and a threat, is a common problem of all societies, the solution should be tried to be found by all societies. This makes sense as part of international cooperation agreements to combat drug trafficking in Turkey is evaluated. Finally, in our study, recent drug capture operations carried out with international cooperation were included.
Avrupa Birliği (AB) içinde son dönemde artan fikir ayrılıkları ve liderlik mücadelesi üye ülkeleri yeni arayışlara sevk etmiştir. Özellikle görece küçük veya güçsüz üye ülkeler güçlüler arasında sıkışmak yerine adeta bir tür küçükler dayanışmasına gitmek, bu şekilde daha fark edilir olmayı tercih etmişlerdir. Bu arayış bir tarafta başta yeni işbirliklerinin önünü açarken, yeni jeostratejik ilişkiler ve müttefik arayışlarını da teşvik etmiştir. Bu çalışmada Trimarium düşüncesi, jeopolitik teori ve Avrupa kuşkuculuğu çerçevesinde değerlendirilmiştir. Polonya'nın jeopolitik yaklaşımı göz önünde tutularak henüz yeni bir minilateral işbirliği modeli olan Trimarium'un Avrupa bütünleşmesine olan katkısı tartışılmaktadır. Bu bağlamda bu girişimin Avrupa'da var olan uçurumu derinleştiren mi, yoksa tarafları birleştiren bir etki mi yaratığı sorusuna cevap aranacaktır. ; The recent divergence of opinion and struggle within the European Union (EU) has led the member states to search for new ones. Especially the small member states have preferred to be more noticeable in this way rather than being squeezed among the strong.While this quest paved the way for new collaborations encouraged new geostrategic relations and the search for allies. In this study, Trimarium thought has been evaluated within the framework of geopolitical theory and Euroscepticism. Considering Poland's geopolitical approach, the contribution of Trimarium, which is a new minilateral cooperation model, to European integration is discussed. In this context, an answer will be sought to the question of whether this initiative has deepened the gap in Europe or created an effect that unites the parties.
20.yy sonu itibariyle dünya siyasetinde Sovyetler Birliğinin dağılması ile alt üst olan dengeler küresel ve bölgesel anlamda geniş etkilere sebep olmuştur. Bu bağlamda dünya siyasetine hazırlıksız şekilde çıkan Orta Asya devletleri küresel ve bölgesel anlamda yoğun dikkatleri üzerine toplayanların başını çekmişlerdir. Bölgede var olan güvenlik endişeleri komşu olan devletleri bir araya gelerek sorunları çözme fikrinin doğmasına vesile olmuştur. Böylece daha önce amacı doğrultusunda benzeri görülmemiş bir güvenlik topluluğu olan Şanghay İşbirliği Örgütü kurulmuştur. Orta Asya istikrarı için önem teşkil eden bu örgüt kapsamı genişleyerek tüm Asya adına güvenlik sağlayıcı bir role bürünmüştür. Bölgesel bir örgüt olarak değerlendirilmesi yanı sıra küresel boyutlarda ses getiren Şanghay İşbirliği Örgütü savunduğu ilkeleri ve içerisinde barındırdığı Çin, Rusya, Hindistan gibi önemli güçler sayesinde "Yeni Asya Bloğu" olarak değerlendirilmiştir. Bu anlamda astronomik ölçülerde sahip oluğu sınır genişliği, nüfusu ve ekonomik büyüklüğü olan Şanghay İşbirliği Örgütü küre üzerindeki yenidünya düzeninin kurmaylarından biri olmaya aday bir topluluk olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanında yeni küresel güçler arasında bulunan Çin ve Rusya tarafından bölgeselleşme hareketlerine ağırlık verilerek Avrasya Ekonomi Birliği, Bağımsız Devletler Topluluğu gibi çeşitli örgütlenmeler sağlanmıştır. Söz konusu çalışmanın kapsamı bağımsızlık sonrası bölgeselleşme çalışmalarının odağı olan Orta Asya'dan yola çıkılarak bir Şanghay İşbirliği Örgütü üyelerinden oluşmaktadır. Temel amaç bölgeselleşme çalışmalarının küresel dünya üzerinde yarattığı yankıların anlaşılması ve bu düzene getirdiği faydalar ve zararların anlaşılmasıdır. Söz konusu bölge üzerinde yazılmış binlerce bilimsel yazının incelenmesi sonucunda Orta Asya'nın dünyanın mihveri olma iddiasını sürdürdüğü anlaşılmış ancak bölgenin şu anki en büyük gücü Çin'in yakın gelecekte hakimiyet kazanacağı tespit edilmiştir. ; As of the end of the 20th century, the balances in world politics, which were turned upside down with the disintegration of the Soviet Union, have caused wide effects in the global and regional sense. In this context, the Central Asian states, which emerged unprepared for world politics, took the lead among those who attracted intense global and regional attention. The security concerns in the region led to the idea of coming together with neighboring states to solve the problems. Thus, the Shanghai Cooperation Organization, an unprecedented security community, was established in line with its purpose. This organization, which is important for the stability of Central Asia, expanded its scope and assumed a security role for the whole of Asia. Besides being evaluated as a regional organization, the Shanghai Cooperation Organization, which has made a global impact, has been evaluated as the "New Asian Bloc" thanks to the principles it advocates and the important powers such as China, Russia and India. In this sense, the Shanghai Cooperation Organization, with its astronomical border width, population and economic size, is considered as a candidate to be one of the staff of the new world order on the globe. In addition to this, various organizations such as the Eurasian Economic Union and the Commonwealth of Independent States have been established by focusing on regionalization movements by China and Russia, which are among the new global powers. The scope of the said study consists of Shanghai Cooperation Organization members, which is based on Central Asia, which is the focus of post-independence regionalization studies. The main purpose is to understand the repercussions of regionalization studies on the global world and to understand the benefits and harms it brings to this order. As a result of the examination of thousands of scientific articles written on the region in question, it has been understood that Central Asia continues to claim to be the axis of the world, but it has been determined that China, the current biggest power of the region, will gain dominance in the near future.
Dünya ekonomik sisteminde ülkeler, karşılıklı uluslararası bağımlılığı arttırmak ve kendi ülke çıkarlarını koruyarak daha yüksek refaha sahip olmak için liberalleşme olgusuna daha sıcak bakmaktadırlar. Rekabet koşullarıyla mücadele etmek, üretim hacmini ve verimliliklerini arttırmak gibi amaçlarla ticaretin serbest olduğu ekonomik birlikler oluştururlar. Bu entegrasyonlar üye ülkelerin birbirleri arasındaki ticaretinde olumlu sonuçlar yaratsa da üye olmayan ülkeler ile yapılan ticarette dışlama etkisi yaratabilmektedir. Türkiye'nin ekonomik entegrasyonlar çerçevesinde Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin sancılı geçmesi Gümrük Birliği (GB) Anlaşması'nı tartışılır hale getirmiştir. Bu durumda Türkiye'nin GB'ye farklı bir seçenek olarak değerlendirilebilecek olası Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üyeliğinin dış ticaretimiz üzerinde yaratacağı etki ülkenin uluslararası iktisat politikasına ışık tutması açısından önemlidir. ŞİÖ Orta Asya'da kapsadığı alan bakımından zengin doğal kaynaklara sahiptir ve örgüt sınırlarının çevresinde güçlü devletlerin varlığı söz konusudur. Bu bakımdan önemli bir jeopolitik ve stratejik bölge statüsündedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye'nin örgüte üyeliğinin önemi açığa çıkmaktadır. Nitekim hem siyasal hem de ekonomik anlamda küresel bir aktör olma hedeflerine katkı sağlayabilecektir. Türkiye tarihsel ve kültürel bağları bulunan bu örgüte üyelik konusunda çekimserdir. ŞİÖ de Türkiye'nin şimdiye kadarki üyelik taleplerine sıcak bakmamıştır. Ancak hem örgütün hem de Türkiye'nin reddedemeyeceği bir durum vardır. ŞİÖ sınırlarına komşu olduğu ve Avrupa ile arasında bir köprü görevi gören Türkiye ile ilişkilerini daha sıkı tutmak ve ilerletmek zorunda kalacaktır. ŞİÖ ile gerçekleşecek olası bir üyelik hem siyasi istikrar, hem genişleyen dış ticaret hacmi hem de artan DYY seviyesi ile Türkiye'deki yatırımları tetikleyecek, ülkenin siyasi ve ekonomik durumundaki iyileşmeye paralel olarak gelişen yurtdışı finansman olanakları sayesinde yurtiçi faiz oranları düşük seviyelerde izleyecek ve sonuç olarak yatırımlar üzerindeki dışlama etkisi azalacaktır. ; The countries in the world economic system, enhancing international mutual dependence and their country's interests to have the higher prosperity maintaining liberalization phenomenon warmer. Withstand the competitive conditions, production capacities and raise their productivity is free trade for purposes such as economic units. This integration of member countries ' trade between each other and create positive outcomes in non-member countries made trade with the exclusion of the impact it may cause. Turkey's economic integration within the framework of the European Union (EU) membership process is painful to go through the Customs Union (GB) agreement will be discussed. In this case, Turkey could be viewed as a potential alternative to the GB the Shanghai Cooperation Organization (SCO) will have impact on our membership of the foreign trade of the country in terms of international economic policy, it is important to hold the light. The SCO in Central Asia, the area that is rich in natural resources and with the presence of powerful States surrounding a major geopolitical and strategic region. From this perspective the importance of Turkey's membership in the organization. Indeed, both political and economic sense to be a global actor contribute to their destination. Located in the historical and cultural ties to Turkey's membership to the Organization even though abstaining and about Turkey's membership in the SCO prompts hot looked at the two sides and has a real hold. SCO borders the neighborhood and serves as a bridge between Europe and Turkey and will have to enter into a closer relationship. SCO will take place with a possible membership and political stability, as well as increasing expanding external trade and foreign direct investment levels to trigger investments in Turkey, with the country's political and economic situation improvement thanks to overseas funding opportunities developed in parallel with domestic interest rates at low levels to watch and, as a result, the effect of the exclusion would be reduced investments.
Türkiye-Rusya ilişkileri 500 yıldan fazla bir geçmişe sahiptir. İnişli çıkışlı ve savaşlarla dolu bu iki ülke ilişkileri tarihinde 2000'li yıllar ile birlikte değişim yaşanmıştır. Bu makalede Türkiye-Rusya ilişkilerinin Ak Parti dönemindeki seyri incelenmiştir. İki ülke arasındaki ilişkilerde fırsatların ve krizlerin neler olduğu ve nasıl ortaya çıktığı ele alınmıştır. Yaşanan bölgesel ve küresel gelişmelerin iki ülke arasındaki ilişkilere ne yönde etki ettiği ve bu gelişmelere karşı iki ülkenin kendilerini nasıl konumlandırdığı incelenmiştir. Özellikle siyasi gelişmeler üzerinden bir değerlendirme yapılmış ve ekonomik ilişkilere değinilmemiştir. Son olarak bu makalede iki ülke ilişkilerindeki bu değişimin nedeni anlaşılmaya çalışılmış ve her iki ülkenin bölgesel gelişmelere karşı nasıl bir politika izlemesi gerektiği vurgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Rusya, Suriye Krizi, Enerji, Uçak Krizi ; Turkey-Russia relations have more than 500 years history. The history of these two countries, which are bumpy and full of wars, has changed with the years of 2000's. In this article Turkey and Russia relations were examined in the course of Justice and Development Party (JDP). What are the crises and opportunities and how they emerged in the relations between these two countries was discussed. It has been explored how regional and global events affect the relations between the two countries and how they have positioned themselves against these events. An assessment has been made especially on political developments and the economic relations have not been mentioned. Finally, this article tried to understand the reason for this change in relations and how the two countries should follow a policy towards regional incidents. Key Words: Turkey, Russia, Syrian Crisis, Energy, Warplane Crisis
Soğuk Savaş'ın bitişi, yeni siyasi gelişmelere eş zamanlı olarak uluslararası ilişkiler disiplini içerisinde geleneksel teorilere karşı alternatif yaklaşımların yükselişe geçtiği bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu alternatif yaklaşımlar arasında Joseph Nye tarafından 1990'lı yıllarda kavramsallaştırılan ve geleneksel yaklaşımların göz ardı ettiği kültürün, ve siyasi değerlerin, cazibe ve gündemi yaratmanının önemini temel alan 'yumuşak güç' yaklaşımı şüphesiz ki çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada yumuşak güç yaklaşımı çerçevesinde Türkiye'nin Balkanlara yönelik politikası analiz edilmiş ve bu kapsamda yumuşak gücün uygulayıcısı konumundaki Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ve Yunus Emre Enstitüsü'nün faaliyetleri ve Türkiye'nin Balkan ülkeleriyle ilişkilerine etkileri incelenmiştir. ; The end of Cold War opened a new era in which the rise of alternative approaches -opposing to the traditional theories- in international relations discipline coincided with the new political developments. Among these new approaches the 'soft power' concept, conceived by Joseph Nye in 1990's, keeps an important part in contemporary discussions as it founded on culture, political values, attractiveness and agenda setting in foreign policy that has been long ignored by traditional theories. In this thesis Türkey's Balkan policy analyzed in the context of soft power approach. With in this framework the operations of the Turkish Cooperation and Coordination Agency and Yunus Emre Enstitute and the effects they have on Turkey's relations with the Balkan countries examined.
En başından beri Sırpların çoğunluğu, Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni sadece Sırpları cezalandırmak için kurulmuş Sırp karşıtı bir mahkeme olarak değerlendirmişlerdir. Bu düşünce, doğal olarak mahkeme ile işbirliği konusunda ciddi bir dirence neden olmuştur. Buna ilaveten, Avrupa Birliği ve ABD'nin Sırplara milli kahraman olarak gördükleri kişileri bu mahkemeye teslim etmeleri yönündeki baskıları, Sırpların yine kurban edildikleri yönündeki tarihi inançlarının canlanmasını da beraberinde getirmiştir. Ancak savaş yorgunu Sırplar, o yıllarda ekonomik ve siyasi anlamda aşağılanmış, izole olmuş ve çaresiz durumda olduklarından; bu umutsuz vaziyetlerinden kurtulmak ve Avrupa'ya dönebilmek adına AB ile kurumsal ilişkiler kurmayı alternatifsiz ve hayati olarak görmeye başlamışlardır. Mahkeme ile işbirliği konusu ise, Sırpların karşısına AB tarafından çok net ve vazgeçilmez bir koşul olarak ortaya konmuştur. İlişkilerin sadece başlayabilmesi için bile bir ön şart niteliğinde olmuştur. Bu nedenle mahkemeyle işbirliği yapmamak yönündeki istikrarlı ve net duruş, zaman içerisinde değişmeye başlamıştır. Buna ilaveten, AB ile kurumsal ilişkilerin başlaması, Rasyonal Seçim Kurumsalcılarının öngörülerine uygun olarak, AB'nin Sırplar üzerindeki etki kapasitesini daha da arttırmıştır. Nihayetinde AB'nin çekim ve etki gücü, Sırpların direncini kırmayı başarmış ve birçoğunun eskiden kahraman olarak gördükleri kişilikleri Lahey'e teslim etmelerini sağlamıştır. ; From the very beginning, the majority of Serbs have evaluated the International Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia (ICTY) both as anti-Serb and as an instrument created to punish Serbs only. This feeling created a strong resistance among them against cooperation with the Tribunal. Furthermore, the pressure from the European Union and the United States of America as well as the threats on Serbs to extradite their war heroes, revived the historic Serbian anti-West victim based feelings. However, since war-thorn Serbia was so humiliated and isolated both politically and economically that Serbs couldn't figure out any other alternative then to build institutional relations with the EU in order to get rid of this desperate situation and return back to Europe. Nevertheless, cooperation with the ICTY was put forward by the EU as a precise and indispensable condition for even the initiation of such relations. Therefore, both the Serbian public's and politicians' initial consistency on noncooperation started to change. Besides, in accordance with the rational choice institutionalists' assumptions, the building of institutional relations with the EU had even increased EU's impact capacity on Serbia. Ultimately, magnetic and transformative impact of the EU overcame and successfully convinced Serbia to extradite its most important leaders and former war heroes to The Hague.
Küreselleşme ile uluslararası ticarette sınırlar ortadan kalkmış, ülkeler arasındaki ticari ilişkiler güçlenmiştir. 1980 sonrası bölgeselleşme süreci hız kazanmış ve ekonomik bütünleşmelerin hem sayısı hem de etkinliği artmıştır. Kurulan yeni dünya düzeninde uluslararası ekonomik aktörler zamanla ticari blokların oluşmasına neden olmuştur. Çalışmada, esas olarak Türkiye'nin bölgesel aktörlerle günümüzdeki dış ticaret ilişkisi incelenmiş, AB ile olan ekonomik ilişkileri ise bu çerçevede analiz edilmeye çalışılmıştır. Tezin birinci bölümünde küreselleşme ve bölgeselleşme kavramlarının evrensel tanımları açıklanmış ve tezin teorik altyapısının oluşmasını sağlayan ekonomik işbirliği ve bütünleşme aşamalarına ve etkilerine değinilmiştir. İkinci bölümde, çok kutuplu ekonomik düzende kendine yer edinmiş, dünya ekonomisinde önemli paylara sahip olan bölgesel entegrasyonlardan NAFTA, APEC, ASEAN, GCC ve AEC seçilerek, bu bölgesel aktörlerin Türkiye ile olan ticari ilişkileri analiz edilmiştir. Bu analizler ekonomik veriler, tablolar ve grafikler aracılığıyla açıklanmış ve değerlendirilmiştir. Tezin son bölümünde, Türkiye'nin en büyük ticari ortağı olan AB ile olan ekonomik ilişkileri dış ticaret boyutuyla, Gümrük Birliği öncesi ve sonrası olarak ayrıntılı olarak incelenmiştir. AB'nin üçüncü ülkelerle imzalamış olduğu ve gelecekte imzalayacağı STA'ların Türkiye ekonomisine etkileri TTIP ve CETA örnekleri üzerinden ayrıca incelenmiştir. Gümrük Birliği sürecinde Türkiye için başka alternatiflerin olup olmadığı sorgulanmış ve Çekim Modeli kullanılarak seçili örgütlerin ihracat üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Son olarak Gümrük Birliği'nin diğer ekonomik bütünleşmeler ve anlaşmalar ile farklılıkları vurgulanmış, revize edilmesi yönündeki önerilere yer verilmiştir. ; In international trade, the borders have disappeared and commercial relations between countries have strengthened with globalization. After 1980, the process of regionalization has accelerated and both the number and effectiveness of economic integrations have increased. International economic actors eventually caused the formation of commercial blocks in the new world order. In this study, essentially Turkey's current foreign trade relations are examined with the regional actors and economic relations with the EU have been tried to be analyzed in this framework. In the first part of the thesis, the universal definitions of the globalization and regionalization concepts are explained, and the phases and effects of economic cooperation and integration have been mentioned which providing of the theoretical infrastructure of the thesis. In the second part, NAFTA, APEC, ASEAN, GCC and AEC were chosen from the regional integrations which have a place in the multi-polar economic regime and have significant roles in the world economy and the commercial relations of these regional actors with Turkey have been analyzed. These analyzes have been explained and evaluated through economic data, tables and graphs. In the last part of the thesis, the economic relations with the EU, which is Turkey's biggest trading partner, have been examined in terms of foreign trade with detail before and after the Customs Union. The impacts of the STA's on the Turkish economy that the EU has signed with third countries and will sign in the future are also examined especially through examples of TTIP and CETA. During the process of Customs Union, it was questioned whether there were other alternatives for Turkey or not and analyze the effects of selected organization on export by using Gravity Model. Finally, the differences are emphasized between the Customs Union and other economic integrations and agreements and the recommendations for the revision are mentioned.
ÖZET AYGÜN, M. Fatih. Avrupa Birliği Entegrasyon Teorileri Işığında Türkiye-Suriye-Ürdün-Lübnan Arasındaki Yüksek Düzeyli Dörtlü İşbirliği Konseyi'nin Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2014 Bu çalışmada Türkiye-Suriye-Ürdün-Lübnan arasında kurulmak istenen "Yüksek Düzeyli Dörtlü İşbirliği Konseyi" mekanizmalarının da yer aldığı bölgesel vizyon temelinde bütünleşme süreci, Avrupa Birliği'ni konu alan entegrasyon teorileri ışığında incelenecek ve entegrasyon teorilerine kısaca değinilecektir. Avrupa Birliği Bütünleşme Teorileri içerisinde bütünleşmeyi tamamıyla açıklayabilecek tek bir teori olduğunu söylemek zordur. Bu görüşten yola çıkarak Türkiye'nin entegrasyon ihtiyacını, entegrasyon arayışını ve en başta yakın komşularını kapsayan yeni bölgesel entegrasyon vizyonunu en iyi açıklayabilecek teoriler incelenecektir. Anlatılan teoriler ışığında gerçekleştirilmek istenen bütünleşme sürecinin başarısız olma sebepleri araştırılacaktır. ; ABSTRACT AYGÜN, M. Fatih. An Evaluation of the High Level Quartet Cooperation Council between Turkey-Syria-Jordan-Lebanon in the Light of the European Union Integration Theories, Master's Thesis, Ankara, 2014 In this study, the integration process on the basis of regional vision including the High Level Quartet Cooperation Council mechanisms that are wanted to be established between Turkey-Syria-Jordan-Lebanon will be assessed in the light of the European Union Integration Theories and the integration theories will briefly be touched upon. It is hard to state that there is not a single theory which fully explains the integration among the European Union Integration Theories. In this context, the theories that can explain in the best way of Turkey's need for integration, its search for integration and especially its new regional integration vision covering its close neighbors will be analyzed. The reasons for failure in the integration process that is aimed to be conducted will be researched in the light of mentioned theories.