Traditional Culture
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 23, Heft 4, S. 1
ISSN: 1309-1034
178 Ergebnisse
Sortierung:
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 23, Heft 4, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: Scripta minora 1990/91, 3
Bir ülkenin gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı izlediği politikaların doğruluğu ve etkinliği kadar, sahip olduğu askerî ve ekonomik gücün yanında yumuşak güç potansiyeli de kamu diplomasisinin başarısını belirleyen unsurlar arasındadır. Yumuşak güç terimi, bir ülkenin başkaları tarafından ne kadar cazip ve örnek alınmaya değer görüldüğünü de ifade eder. Kavramı formüle eden Joseph Nye'e göre yumuşak güç, bir ülkenin kültürünün, siyasi fikirlerinin ve politikalarının çekiciliğini ifade eder. Bir ülkenin izlediği politikaların başkaları ııez-dinde meşru kabul edilmesi, o ülkenin ince güç kapasitesini de arttırır. Türkiye'nin sahip olduğu yumuşak güç, hem biçimi hem de kapsamı itibarıyla diğer ülkelerden farklılıklar arz eder. Balkanlarda başlayıp Orta Asya'nın içlerine kadar uzanan Türkiye'nin yumuşak güç potansiyeli, askerî yahut teknolojik üstünlükten ziyade, tevarüs ettiği tarih ve kültür derinliğinden kaynaklanmaktadır. özellikle günümüzde hâlâ Türk tarih ve kültürünün canlı bir şekilde yaşadığı coğrafyalardan biri olan Balkanlar, bu bağlamda Türk diplomasisinin önemli yumuşak güç sahalarından biridir. ; Along with its suitable and effective domestic and foreign policies, soft power potential of a country determines the success of public diplomacy as well as its military and economic power. the term soft power also denotes how a country is seen worth appealing and being modeled by the others. Joseph Nye, who developed the concept soft power, defines it as the power of attraction of a country's culture, political values and policies. If the policy of a country is regarded as legitimate by the others, soft power capacity of that country increases. Turkey's soft power is different from the other countries soft power in terms of its profile and scope. Soft power potential of Turkey, which involves the Balkans and extends to the inner parts of the Middle Asia, derives from its historical and cultural depth rather than military or technological superiority. in this context, the Balkans, one of the areas where Turkish history and culture have still been alive, is one of the important soft power areas of Turkish diplomacy.
BASE
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile 18.06.2018 tarihli "Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge" gereğince tam metin erişime açılmıştır. ; Bağımsızlıktan sonra Azerbaycan Cumhuriyeti dünya siyasetinde bölgesel aktörlerin ve küresel güçlerin çıkar kesişmesinin odağında olan bir devlet olmuştur. 1991 yılında tekrar bağımsızlığını kazanan Azerbaycan Cumhuriyeti, 1918-1920 yılları arasında mevcut olmuş olan Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin resmi varisi olmuştur. Bu çalışmanın ana konusu ise Azerbaycan Cumhuriyetinin stratejik kültürünü incelemek ve İran ile ilişkilerde rolünü tespit etmektir. Tezin temel iddialarından birisi Azerbaycan-İran ilişkilerinde stratejik kültür yaklaşımının açıklayıcı bakış açısı sunduğu yönündedir. Bu çerçevede tez çalışmamızda temel birkaç soruya cevap aranmaktadır: a) Azerbaycan'ın stratejik kültürünün oluşmasında hangi etkenler ön plandadır? Bu soruya cevap bulmak için Azerbaycan'ın tarihi geçmişini, devlet olma sürecinde sembollerin ortaya çıkmasını ve etkisini, bağımsızlık sonrası ekonominin stratejik kültür üzerinde etkisi gibi konular araştırılmıştır. b) Stratejik kültür etkisi Azerbaycan ile İran arasında yaşanan politik gelişmelerde gözlemlene bilir mi? Nasıl gözlemlenir? Bu soruya cevap bulmak için ise Hazar'ın statüsü konusu incelenmiştir. Bu soruların etrafında şekillenen tezde şu bulgulara ulaşılmıştır: a) Azerbaycan'ın stratejik kültürünün oluşmasında sembolik ve çevresel etkenler ön plandadır. Özellikle İran ve Rusya'dan belirli ölçüde tehdit algılaması Azerbaycan'ın stratejik algılamasının Batı yanlısı olmasını sağlamıştır. b) İki ülkenin stratejik kültürleri çelişmektedir. Azerbaycan'ın stratejik kültürü mümkün kadar fazla sayıda Batılı güçlerle iyi ilişkiler kurmayı öğütlerken, İran tam tersi olarak bu durumdan tehdit algılamaktadır. ; After the Independence, the Republic of Azerbaijan became the focus of the intersection of regional actors and global powers in world politics. The Republic of Azerbaijan, which gained its independence in 1991, became the official heir of the Azerbaijan Democratic Republic, which was present between 1918-1920. The main subject of this study is to examine the strategic culture of the Republic of Azerbaijan and to determine its role in relations with Iran. One of the main claims of the thesis is that the strategic culture approach in the relations between Azerbaijan and Iran provides an explanatory point of view. In this framework, the answer to the basic questions is sought in our thesis study: a) Which factors are at the forefront in the formation of Azerbaijan's strategic culture? In order to find the answer to this question, the historical background of Azerbaijan, the emergence and effects of symbols in the statehood process and the effects of the post - independence economy on the strategic culture were examined. b) Can the impact of the strategic culture be observed in the political developments between Azerbaijan and Iran? How is it observed? In order to find an answer to this question, Hazar's status is examined. The following findings were found in the thesis which was formed around these questions: a) Symbolic and environmental factors are in the foreground in the formation of Azerbaijan's strategic culture. Particularly the perception of threat from Iran and Russia has made Azerbaijan's strategic perception to be pro-Western. b) Strategic cultures of the two countries are contradictory. While Azerbaijan's strategic culture prefers to establish good relations with as many Western powers as possible, Iran, on the contrary, threatens this situation.
BASE
Ülkemizde ve dünyada giderek daha fazla üzerinde durulmaya başlanan mobbing olgusu örgütler için ciddi bir tehlike halini almıştır. Mobbing olgusu dünyanın her yerinde, farklı sektörlerde ve farklı kurumlarda, doğrudan veya dolaylı olarak karşılaşılabilen sinsi ve örgütsel bir hastalık olarak nitelendirilmektedir.Mobbing örgütsel ilişkileri bozabilen ve örgüt üyeleri üzerinde yıkıcı etkiler yaratabilen bir olgudur. Yapılan literatür taramasında mobbinge neden olan etmenlerden birinin de örgüt kültürü olduğu saptanmıştır.Bu çalışmanın amacı; mobbing ile örgüt kültürü arasında nasıl bir ilişki olduğunu tespit etmek ve mobbingle mücadele yöntemlerini ortaya koymaktır.Çalışmanın birinci bölümünde örgüt kültürü kavramı incelenmiştir. İkinci bölümde mobbing kavramı ayrıntılı olarak incelenmiş, nedenleri üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde ise mobbing ile örgüt kültürü arasındaki ilişki incelenerek çözüm önerileri sunulmuştur. ; The mobbing fact, on which is concantrated increasingly, in our country and in the world became a serious danger for organizations. Mobbing phenomenon is common across all over the world, different sectors and different institutions directly or indirectly are defined as a disease is insidious, and organizations.Mobbing is a phenomenon that can disrupt the organizational relationship and make devastate effects on members of organizations.The aim of this study is to determine the relationship between mobbing and organizational culture and to state the contentions of mobbing.In the first chapter of study, organizational culture, ın the second chapter of the study mobbing phenomenon has been examined. The relationship between organizational culture and mobbing has been examined and focused on solutions in the third chapter of this study.
BASE
Türkiye'de demokrasinin pekişmesinde (consolidation) karşılaşılan sorunların siyasal kültürden kaynaklanan temellieri olup olmadığını araştıran, bu amaçla kişisel güven, dernekleşme, toplumsal hoşgörü, siyasal etkinlik duygusu ve siyasal katılma eğilimlerinin çizdiği görüntüyü saha araştırmalarından derlenen verilerle irdeleyen bir çalışmadır.
BASE
Anayasa ve anayasa yapım süreçleri, siyasal kültürün özelliklerinin izlenebileceği temel alanlardan biridir. Çünkü her anayasa, ait olduğu toplumun siyasal kültürünün bir yansıması ve ifadesidir. Ülkelerin sahip oldukları anayasalar farklı olduğu gibi anayasaların yapım süreçleri ile ilgili uygulamalar da birbirinden farklıdır. Bu farklılığı oluşturan unsurlardan bir tanesi de vatandaşların sahip olduğu siyasal kültürdür. Bu çalışma, Türkiye'deki anayasa yapım süreçleriyle ilgilidir. Anayasa ile siyasal kültür arasındaki ilişkiler üzerine eğilmektedir. Ayrıca siyasal kültürün anayasa, anayasanın ise siyasal kültür üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. Bu bağlamda özellikle Türkiye'deki anayasa yapım süreçlerinin ne gibi temel hususlara sahip olduğu, toplumun bu sürece ne kadar dahil olup olmadığı, anayasa yapım işleminin ne şekilde gerçekleştiği incelenmiştir. Bu çalışmada, farklı zamanlarda yapılmış olsa da anayasa yapım sürecinin birbirine benzer özellikler taşıdığı tespit edilmiştir ; The features of political culture may have an impact on the constitution and the stages of constitution-making in any country constitutions, reflects the political culture of the country where they belong. There are several constitutions types as well as constitution-making stages and practices among countries. One of the main reasons of these differences is the variations in political culture and perceptions among them. This study examines the relationship between the constitution-making stages and political culture in Turkey. In addition, this study investigates whether the constitution-making stages have the basic features of political culture in this country; to what extent people participate in constitution-making stages; how constitution-making is realized. It is found that whenever the constitution amendments take place in Turkey, the making has process the similar pattern.
BASE
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile 18.06.2018 tarihli "Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge" gereğince tam metin erişime açılmıştır. ; Uluslararası ilişkilerde temel aktörlerin davranışlarını açıklamak için birçok teori geliştirilmiştir. Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde bu aktörlerin davranışlarını açıklamada kültürel unsurlara giderek daha fazla önem verilmiştir. Bu doğrultuda güvenlik çalışmalarında önemli bir yere sahip olan stratejik kültür devletlerin dış politika tercihlerini ve karar alma süreçlerini şekillendiren kültürel unsurları, kimliği, norm ve mitlerin oluşumunu ve etkilerini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Bu çalışma, İran'ın devrim sonrası dönemde sergilediği güvenlik ve dış politika yaklaşımını stratejik kültür bağlamında ele almakta ve İran'ın stratejik kültürünün dış politikaya yansımasını incelemektedir. Dünya siyasetinde gerek söylemleri gerek eylemleri ile sıkça tartışma konusu olan İran'ın davranışları Alastair I. Johnston'un kavramsallaştırdığı stratejik kültür çerçevesinde analiz edilmektedir. Buna göre çalışmada başlıca araştırma sorular şunlardır: a) İran İslam Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden bu yana tutarlı bir stratejik kültürü var mıdır? Evet ise, bu stratejik kültürün temel özellikleri nelerdir? b) İran'ın stratejik kültürü dış politika kararlarını ve davranışlarını etkilemekte midir? c)Evet ise, İran'ın stratejik kültürünün dış politika davranışı üzerindeki etkisi hangi örnek olay veya eylemlere yansımaktadır? Alaistair Johnston'un kavramsallaştırmasında stratejik kültür devletleri başlıca üç kategoride değerlendirmektedir; uzlaşmacı, savunmacı ve saldırgan. Yukarıdaki sorular ve bulgular ışığında bu çalışma İran'ın temelde savunmacı bir devlet olduğunu ileri sürmektedir. İran'ın savunmacı bir anlayışı benimsemesinin temelinde etrafının sürekli düşmanlarla çevrili olduğu algısı vardır. İranlı karar alıcıların zihinsel arka planında yatan bu düşünce dış politika seçeneklerini daraltmış ve güvenlik eksenli bir tutum sergilenmesi sonucunu beraberinde getirmiştir. Bu stratejik düşüncenin doğal sonucu olarak İran'ın dış politikada alanı daralmış ve bu alanda en belirgin araç olarak caydırıcılık stratejisi yer almıştır. Stratejik kültürün operasyonel kısmını oluşturan bölümde ise İran'ın stratejik kültürünün davranış üzerindeki etkisi İran-Irak Savaşı üzerinde test edilmektedir. ; Several theories have been developed to explain the behavior of key actors in international relations. Especially in the post-Cold War period, cultural elements are given more importance in explaining the behaviors of these actors. In this direction, the strategic culture, which has an important place in security studies, aims to reveal the cultural elements, identity, formation and effects of the norms and myths that shape the foreign policy preferences and decision-making processes of the states. This study examines Iran's security and foreign policy approach in the post-revolutionary era in the context of strategic culture and investigates the reflection of Iran's strategic culture on foreign policy. The behavior of Iran, which is a subject of frequent debates in world politics with its rhetoric and actions, is analyzed within the framework of strategic culture that Alastair I. Johnston conceptualizes. Accordingly, the main research questions in the study are: a) Does the Islamic Republic of Iran have a consistent strategic culture since its inception? If yes, what are the main characteristics of this strategic culture? b) Does Iran's strategic culture influence foreign policy decisions and behaviors of Iran? c) If yes, In which case events or actions does Iran's strategic culture influence its foreign policy behavior? In the conceptualization of Alaistair Johnston, strategic culture evaluates states in three main categories; accommodationist, defensive and offensive. In the light of the above questions and findings, this study suggests that Iran is essentially a defensive state. On the basis of Iran adopting a defensive understanding, there is a perception that its environment is constantly surrounded by enemies. This idea, which lies in the mental background of Iranian decision makers, narrowed its foreign policy options and the result of a security-oriented attitude has brought along. As a natural consequence of this strategic thinking, Iran's foreign policy has narrowed and a deterrence strategy has been the most prominent tool in this field. In the section that constitutes the operational part of the strategic culture, the influence of Iran's strategic culture on behavior is tested on the Iran-Iraq War.
BASE
Değişmekte ve gelişmekte olan küresel piyasalarda insan gün geçtikçe daha önemli bir unsur haline gelmektedir. Sıradan ve monoton bir düşünce yapısının aksine fark yaratmaya odaklı bir gelişim söz konusudur. Bu gelişimi, örgüt içerisinde yer alan farklılıklara yönelmekle gerçekleştirmek mümkün olmaktadır. Her farklılık, işletme içerisinde farklı bir yaklaşım ve düşünce akımı sağlamaktadır. İşletmeler, başarısını arttırabilmek için farklılıklara açık olmakla yetinmemeli ve bu durumu örgüt içerisinde kültür haline getirmelidir. Farklı bakış açıları yenilik getirmektedir, işletmeyi iyileştirmekte ve yükseltmektedir. Örgüt içinde farklılıkların yönetilmesi işletmelere birçok avantaj sağlar. Farklılıkların yönetimi, örgüt yapısını esnek bir hale getirerek karar almada ve sorunların çözümünde büyük rol oynamaktadır. Farklılıklar etkin yönetilmediğinde, çalışanlar ve yöneticiler arasında ön yargılardan kaynaklı çatışmalar ortaya çıkmakta ve tehdit olarak algılanabilmektedir. Bu çatışmaların önüne geçmek ve farklılıklara karşı olan olumsuz tutumları ortadan kaldırmak için örgüt içerisinde düzenlemelere gitmek gerekmektedir. Oluşturulacak yazılı ve yazısız kurallar ile bu düzenlemeleri kültür haline getirmek mümkün olmaktadır. ; In changing and developing global markets, people are becoming more and more important. Contrary to ordinary and monotonous thinking, there is a development focused on making a difference. It is possible to realize this development by turning to the differences within the organization. Each difference provides a different approach and current of thought within the enterprise. Businesses should not confine with being open to differences to increase success, it should turn this into a culture within the organization.Managing differences within the organization provides businesses with many advantages. Diversity management plays a major role in decision-making and problem solving by making the organizational structure flexible. When differences are not managed effectively, conflicts arising from prejudices between employees and managers arise and can be perceived as threats. In order to prevent these conflicts and eliminate negative attitudes towards differences, it is necessary to make arrangements within the organization. With written and unwritten rules to be created, it is possible to transform these arrangements into culture.
BASE
In: İletişim: Araştırmaları Dergisi, Band 4, Heft 2, S. 45-78
Millet olmanın en temel gerekçelerinden birisi, onu diğer milletlerden ayıran kendine ait bir kimliğinin ve bu kimliğin şekillenmesinde etkili olan kültürel ögelerin varlığıdır. Bu kimlik ve kültür tarihsel süreç içerisinde şekillendiği için diğer milletler tarafından benimsenmesi kolay olmamaktadır. Kimliğin ve kültürün aktarımı esnasında her türlü araç, devletler tarafından sıklıkla kullanılmaya çalışılmaktadır. Bu durum kimi zaman bilinçli ve sistematik bir şekilde, kimi zaman ise rastlantısal olarak gerçekleşmektedir. Posta pulları kimliğin ve kültürün nakli aşamasında kullanılabilecek araçlar içerisinde yer almaktadır. Yeni Türk devletlerinin (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan) posta pulları incelendiği zaman Türk kimliği ve kültürü ile ilgili çeşitli tarihlerde basılmış posta pullarının var olduğu görülmektedir ; One of the basic requirements of being a nation is the existence of an identity that distinguishes it from other nations and the existence of cultural elements effective on the formation of this identity. It is not easy for other nations to arbitrarily adopt that identity and culture as they are formed in a historical process. States use many different means of transmission of identity and culture. This is sometimes done deliberately and systematically, and states sometimes do this unintentionally. Postage stamps are among the instruments that can be used in the transmission process of identity and culture. When the postage stamps of New Turkish states (Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Uzbekistan and Turkmenistan) are analyzed, it is seen that there exist postage stamps of various years regarding Turkish identity and culture.
BASE
Siyasal kültür, bireyin veya toplumun, siyasal düşünce ve davranışlarını belirleyen siyasal yapı, gelenek veeğilimler toplamıdır. En basit ifadeyle kültürün siyasal yönüdür. Siyasal kültürün oluşmasında bireylerin, siyasalsistem karşısındaki inanç, tutum ve faaliyetlerinin rolü bulunmaktadır. Siyasal kültür, farklı yöntem veçalışmalarla açıklanabilir bir kavramdır. Bu çalışmaların başında bir bölge üzerinde, alan araştırmasıyapılarak sonuçların değerlendirilmesi gelmektedir. Ancak bu çalışmada, siyasal kültürün bir sonucu olarakkabul edilen seçim sonuçları üzerinden siyasal kültür analizi yapılmaktadır. Çalışma, 1991-2015 yıllarıarasındaki genel seçim sonuçlarını, Yozgat-Bayburt örneği üzerinden karşılaştırma yaparak ortaya koymaktadır.Çalışmanın amacı, siyasal kültürün nihai sonucu olarak değerlendirilen seçim sonuçları üzerinden o ilin siyasalkültürünü anlamlandırmaktır. Seçim sonuçlarının değerlendirilmesi şeklinde bir yöntem belirlenen çalışmada,sonuçtan sebebe doğru bir yaklaşım ön plana çıkarılmıştır. Kısacası siyasal kültürün sonucu olarak seçmentercihleri, başlı başına çalışmanın merkezine alınmış ve tümdengelim biçiminde sonuçlar üzerinden siyasalkültür çıkarımı yapılmıştır. "İki ilin siyasal kültürü de muhafazakar-milliyetçi temelde benzerdir" hipotezi,çalışma sonucunda doğrulanmış ve sonuç olarak iki ilin siyasal kültürüne yönelik benzerlik ve farklılıklarıbelirlenmiştir. ; Political culture is the sum of the political structure, traditions and tendencies that determine the individual's orsociety's political thought and behavior. In its simplest terms, the culture is the political direction. In theformation of political cultures are the role of individuals, their beliefs, attitudes and actions in relation to thepolitical system. Each region's political culture emerges as a factor that determines voter preferences andtherefore election results. Political culture is a concept that can be explained by different methods and studies.At the beginning of these studies, must to survey is carried out on an area to evaluate the results. However, inthis study, it is carried out political culture analysis on the results of elections which are accepted as a result ofpolitical culture. The results of the general elections between 1991 and 2015 are presented in the study by beingmake a comparison with the example of Yozgat-Bayburt. The aim of the study is to make sense of the politicalculture of the province through the election results evaluated as the final result of political culture. In the study,which is a method of evaluating the election results, an approach towards the cause has been highlighted.Briefly, as a result of the political culture, the voter preferences were taken to the center of the study and thepolitical culture was deduced from the deductive results. The hypothesis that "the political culture of the twoprovinces is similar on a conservative-nationalist basis" accepted as a result of the study and as a resultdetermined the similarities and differences for the political culture of the two provinces.
BASE
Bu çalısma, 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra toplumsal ve siyasal dönüsümler sonrasında Türkiye'de demokrasi kültürünün geldiği seviyeyi ifade edebilmek amacıyla hazırlanmıstır. Yoğun modernlesme asamalarından geçerek günümüze kadar geldiğimiz süreçte, demokrasimiz Cumhuriyet öncesi dönemde sıkça görülen askerin siyasete müdahaleleri sonucu kesintiye uğramıstır. 12 Eylül'de de bu olayların tekrarının yasanması ve sonrasında siyasi hayatın değisime zorlanması, toplumun siyasetten mümkün olduğunca uzaklastırılmaya çalısılmasıyla yeni bir sürece girilmistir. Dünyada meydana gelen siyasal gelismeler, teknolojinin ilerlemesiyle kapalı toplum kavramının yavas yavas ortadan kalkması ve toplumların birbirlerinden olabildiğince etkilenir hale gelmesi dünyada olduğu gibi Türkiye'de dönüsümlerin yasanmasına neden olmustur. Liberal ekonomik ve siyasal politikaların etkisiyle hızla dısa açılan Türkiye, 12 Eylül öncesi dönemden toplumsal ve ekonomik bağlamda daha farklı bir noktaya gelmistir. ?ste bu dönüsümler Türkiye'de demokrasinin algılanısını ve demokrasi kültürünü de değistirmistir. Demokrasi daha çok tartısılır bir hal almıs, demokrasi kültürümüzün geldiği seviye tartısılır olmustur. Demokrasimizi mevcut durumundan daha iyiye nasıl götürmemiz gerektiği konusunda gelişmeler yaşanmıştır. ; This study has been prepared to show the level of democracy culture in Turkey after 12 September military interference and political changes. Living intense modernization stages till today, our democracy has been interfered as it was in the time before Republican term. Living similar things during and after 12 September and forcing people to change their lives a new period started by means of getting people away from politics. Changes happening all over the world, that internal society model has been replaced with external society model after technological advances and societies have affected each other, same changes have happened also in Turkey. Turkey that becomes an external society with the effect of liberal economic and social polities has came to be very different point from political and economical points. These changes have also changed democracy understanding and democracy culture in Turkey. Democracy and democracy culture have also been started to be discussed. Improvements to do with developments of democracy to further points have been seen all over.
BASE