Independence gay: alle origini del Gay Pride
In: Controcorrente 36
In: Storia e memoria 13
343 Ergebnisse
Sortierung:
In: Controcorrente 36
In: Storia e memoria 13
Dünya tarihinde en ilgi çekici dönemlerden birisi Soğuk Savaş yıllarıdır. II. Dünya Savaşı'nın son bulmasıyla başlayan ve SSCB'nin dağılması ile sona eren dönem dünyayı küresel ve yerel sorunlara gebe bırakmıştır. Yaşanan yerel doğum sancılarının en acı şekilde hissedildiği bölgelerden birisi de Balkanlar olmuştur. Bu bölge sahip olduğu kaotik yapısı ve konumu itibariyle bilhassa Soğuk Savaş sonrası yıllarda uluslararası güçlerin hesaplaşma alanı olmuştur. Soğuk Savaş sonrası Balkanlar üzerinde yaşanan karmaşık gelişmeler sonucunda, Sırpların Kosava'ya saldırması kaçınılmaz olarak Kosava'nın bağımsızlığına giden süreci başlatmıştır. Bu çalışmada ise Soğuk Savaş sonrasında Kosava'nın bağımsızlığına giden süreç ve Kosava'nın bağımsızlığını kazanmasında NATO'nun Soğuk Savaş sonrası dönüşümü ve KFOR'un bu sürece etkisi kronolojik olarak anlatılmıştır. ; The period of The Cold War is one of the most interesting periods in the world history. The period, wich starting with the end of World War II finished with disintegration of the USSR caused global and local problems. From this point of view, the Balkans is one of The regions strongly effected by these problems . International actors, especially after the Cold war used this zone as a competition area because of its importance. In this study (after the Cold War) complicated developments, chronological cries in this region are clarified. Moreover, the process going towards the independence of Kosovo after the Cold War, NATO?s transformation on the path of gaining Kosovo?s independence, and KFOR?s effects on the process are explored. Regarding the developments encountered the independence of Kosova, KFOR and these effects on the period are denoted.
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-024
Bağımsızlık süreci ve bağımsız bir Makedonya Cumhuriyeti'nin kurulması bir devletin uluslararası tanınma mücadelesi olarak dünya tarihine geçmiştir. Makedon siyasi elitleri ve liderleri, YSFC'nin dağılmasını hazırlıksız karşılamış ve günümüze kadar bulunmuş olduğu durumun üstesinden gelmeye çalışmıştır. Makedonya'nın bağımsızlığa giden bu yolda, kendi bağımsız devletinin oluşmasını sağlamak için yasal, politik ve aynı zamanda tarihsel açıdan bakıldığında zorluklarla karşılaştığını görebiliriz. Makedonya bağımsızlığı, 8 Eylül 1991 referandumuyla başlayıp ardından da bir iç konsolidasyon, komşu ve diğer ülkelerle yakın ilişki kurma çabaları ve bunu uluslararası tanınma süreci izledi. Makedonya Cumhuriyeti'nin diplomatik girişimleri, BM (eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti'nin geçici referansına kadar) üyeliği ile sonuçlandı. Türkiye, bağımsızlığını ilan ettikten sonra Makedonya Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biridir ve ilk günden itibaren devleti uluslararası toplumun bir üyesi olma yolunda desteklemiştir. Coğrafi, tarihi ve kültürel değerleri paylaşan iki ülke geleneksel olarak iyi ilişkilere sahiptir. Makedon kökenli Türk vatandaşları ile Türk kökenli Makedon vatandaşlar, her alandaki işbirliği için çok sayıda anlaşma imzalamış olan iki ülkenin dostane ilişkilerini daha da güçlendirmiştir. Ortak bir sınırı olmamasına rağmen, Türkiye ve Makedonya komşu olarak kabul edilir ve siyasi ilişkileri ile iyi komşuluk ilişkileri tüm bölgeler için güzel bir örnektir. ; Period of independence and establish of independent Republic of Macedonia of anew state's recognition passed into world history. The leaders and elite class of Macedonia were non prepared at splitting period of Social and Federal Republic of Yugoslavia and they have been up to this situation until today. At the independency period of Macedonia, Macedonia faced to many political, historical, and legal hurdles for its own independence. Independence of Macedonia started on 8 th September in 1991 with referendum and then continued with interior consolidation, relations with neighbors and other states and international recognition period follows this. The diplomatic initiatives resulted with the membership of Republic of Macedonia (until the temporary reference the former Yugoslav Republic of Macedonia - FYROM) in United Nations. Turkey is the first country that recognized independence of Republic of Macedonia and Turkey has been supported Republic of Macedonia to be a member of international nations. These two countries traditional have good relations because both of them have familiar culture, geology and historical background. Macedonian origin Turkish citizens and Turkish origin Macedonian citizens entered inti many agreements at many different sections and those agreements made their relations more powerful than before. Ever there is no common frontier between Turkey and Macedonia, these two country known as neighbors country and they are a good example of neighbor relations for other neighbors countries with their own political relations.
BASE
I. Dünya Savaşı'ndan mağlup olarak çıkan Osmanlı İmparatorluğu kendisine dayatılan Mondros ve Sevr Anlaşmaları ile fiilen sona ermiştir. İmparatorluğun sahip olduğu topraklar yabancı güçler tarafından işgal edilmeye başlanmıştır. Mustafa Kemal'in liderliğinde bu işgallere karşı başlatılan Türk Kurtuluş Savaşı hem işgalci güçlerin durdurularak Anadolu'dan çıkarılması hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması açısından oldukça önemlidir. Kurtuluş Savaşı döneminde Mustafa Kemal'in sahip olduğu anlayış üzerinden dış politika şekillenmiştir. Bu olağanüstü dönemde Türk ulusunun bağımsızlığını sağlamak dış politikanın temel hedefi olmuştur. Dış politikada bu hedefi gerçekleştirmek için son derece dikkatli ve gerçekçi bir yaklaşım sergilenmiştir. Bu dönemde benimsenen dış politika ilkeleri ve gerçekleştirilen dış politika uygulamalarını anlamak oldukça önemlidir çünkü bugünde geçerli olan Türk dış politikasının temellerini oluşturmuştur. ; The Ottoman Empire, which was defeated in World War I, ended in de facto with the Mondros and Sevr Agreements imposed on it. Then, the Ottoman territories began to be occupied by foreign powers. The Turkish War of Independence which was organised Mustafa Kemal against these occupations is very important both for the removal of the occupied forces from Anatolia and the establishment of the Republic of Turkey. Therefore, it is not a surprise that Turkey's foreign policy was shaped through the understanding of Mustafa Kemal during the War of Independence. Ensuring the independence of the Turkish nation during this extraordinary period has been the main goal of foreign policy. In this direction, a careful and realistic approach has been taken in foreign policy. It is very important to understand the foreign policy principles adopted during this period and the foreign policy practices carried out because this has formed the foundations of Turkish foreign policy even today.
BASE
This article explains the present situation of the Lithuanian libraries in the light of what happened during the period of the Soviet Union occupation and after regaining the independence in 1990.Lithuania has a very old and important tradition in the library field that can be traced to the Fourteenth Century. When Lithuania was a independent nation its libraries developed in a way similar to the other European libraries, till the Soviet Union occupation. In fact, after the second world war the Soviet librarianship was introduced in Lithuania with negative and positive consequences. The regaining of the independence in 1990 became a landmark for Lithuanian society and libraries as fundamental reforms have been changing the political, economic and cultural framework of the State.The article describes the present system of the Lithuanian libraries and the recent juridical and administrative measures, with their consequences on the development of libraries. It has reserved the biggest attention to the public libraries as them are more undergone to the changing.The last part of the article is devoted to the analysis of the future prospects of the main aims to pursue for improving the quality of Lithuanian libraries and librarians. What is more, it is also given prominence to the help and cooperation that some international organisation and institution, expecially Scandinavians, are supplying to the Lithuanian libraries.
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 77, Heft 2, S. 451-453
ISSN: 1309-1034
Emekli topçu yarbayı Amerikalı askeri tarihçi Edward J. Erickson'ın The Turkish War of Independence: A Military History, 1919-1923 adlı yeni kitabı Mayıs 2021'de California'da Praeger Yayınları tarafından basılmıştır. Erickson, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Orta Doğu'da sahra topçuluğu ve kurmay hizmetlerinde bulunmuş, İzmir'deki NATO Güneydoğu Avrupa Kara Kuvvetleri Karargâhında görev yapmış, İngiltere'deki Leeds Üniversitesi'nden tarih doktorası almış ve şimdiye kadar on altı kitap ve çok sayıda makale yayınlamıştır. Birinci Dünya Savaşında Orta Doğu konusunda uzmanlığıyla tanınmıştır. Birinci kitabı olan Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War'ın önsözünü zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu yazmıştır. Halen New York'ta ikamet eden Erickson Antalya Bilim Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörüdür.
1980'li yıllarda devletin ekonomik rolünde değişim yaşanmıştır. Bu bağlamda, müdahaleci devletten düzenleyici devlet modeline geçilmiştir. Düzenleyici devletin temel aktörleri Bağımsız Düzenleyici Kurumlar (BDK) olmuştur. Hükümetler önemli düzenleyici yetkilerini BDK'lara devretmişlerdir. BDK'lar Amerika Birleşik Devletleri'nde uzun bir geçmişe sahip olmasına rağmen, BDK'lar Avrupa ülkelerinde yeni bir yapılanmadır. 1980'li yıllarla birlikte, Avrupa'da BDK'ların sayısı hızla artmıştır. Türkiye de düzenleyici devlet ve BDK'lara geçişi yaşamış ülkelerden biridir. Ancak, Türkiye BDK'ları oluşturmakta geç kalmış bir ülkedir. Türkiye 1990'ların sonunda bu kurumları yoğun bir şekilde kurmaya başlamıştır. Türkiye'deki BDK'lar her zaman tartışmalı kurumlar olmuşlardır. Bu kurumlara yönelik tartışmaların başında BDK'ların bağımsızlığı gelmektedir. Bu bağlamda, bu tez çalışmasının amacı, Çok Boyutlu Ölçekleme Analizi yöntemini kullanarak, Türkiye'deki BDK'ların formel bağımsızlık seviyelerini ölçmektir. Bu tezdeki ampirik çalışmanın bulgularına göre, Tükiye'deki formel bağımsızlık seviyesi en yüksek kurum Radyo ve Televizyon Üst Kurulu iken, en düşük kurum Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'dur. Ayrıca, 2011 yılında çıkarılan 643 ve 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler BDK'ların formel bağımsızlıklarını olumsuz etkilemektedir. ; The economic role of state has changed in 1980s. In this context, there has been transition from interventionist state to regulatory state model. Independent regulatory agencies (IRAs) has become main actors of regulatory state. Governments have delegated their important regulatory powers to IRAs. Although IRAs have a long background in United States of America, IRAs are new institutions in European countries. In 1980s, number of IRAs increased rapidly in Europe. Turkey is also one of countries which experienced transition to regulatory state and IRAs. Nevertheless, Turkey is a lated state for establishing IRAs. Turkey started to establish these institutions concentratedly in the late 1990s. IRAs in Turkey have always been controversial institutions. Independence of IRAs is the leading debate about these institutions. In this context, the aim of this thesis study, measuring the level of formal independence of IRAs in Turkey by using Multidimensional Scaling Analysis. According to findings of empirical study conducted in this thesis, while Radio and Television Supreme Council has highest level of formal independence, Tobacco and Alcoholic Beverages Market Regulation has the lowest. Besides, decree having force of law no. 643 and 649 which enured in 2011 has been affecting negatively the formal independence of IRAs.
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 43, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
anemon ; Scotland Which is a part of the United Kingdom sought answer to the question "Does Scotland should be independent?" with referendum in 18 september 2014. Although the referendum decision taken in 2012, it was not kept on the agenda much in the world community before the referendum. The reason for not keeping referendum on the agenda can be shown as possible "No" result. Increasing number of voices in the direction of "Yes" before the referendum, brought 'I wonder what will happen' question in the international arena. Indeed, unlike the results of a survey conducted before the referendum was the direction "no". On the one hand 55 percent of Scots voted 'No', on the other hand 45 percent voted 'Yes'. The aim of this study is to analyse the reason of 'No'. And also, impact of referendum of independence on Scotland's political and economic situation and on the international arena will be examined. ; Birleşik Krallığın bir parçası olan İskoçya 18 Eylül 2014 referandumu ile "İskoçya bağımsız olmalı mı?" sorusuna yanıt aradı. Referandum öncesi Dünya kamuoyunda, referandum kararının 2012 yılında alınmasına rağmen, pek gündemde tutulmadı. Gündemde tutulmamasının olası sebebi olarak referandum sonucunun "Hayır" yönünde beklenmesi gösterebilir. Referandum öncesi "Evet" yönündeki seslerin artması uluslararası platformda acaba ne olacak sorusunu beraberinde getirdi. Nitekim sonuç referandum öncesi yapılan anketlerin aksine "hayır" yönünde oldu. İskoçların yüzde 55'i 'hayır' yönünde oy kullanırken, yüzde 45'i 'evet' yönünde oy kullandı. Bu yazının amacı referandumda "hayır" sonucunun çıkmasının nedenini analiz etmektir. Bağımsızlık referandumunun, İskoçya'nın siyasi ve ekonomik durumu ile uluslararası platform üzerindeki etkisi incelenecektir. ; 22318
BASE
In: https://morethesis.unimore.it/theses/available/etd-11192018-210427/
Il 1 Ottobre 2017 si è svolto il Referendum per l'indipendenza della Catalogna. Circa il 90% degli oltre 2 milioni di votanti si è espresso a favore dell'indipendenza. Tale risultato ha peggiorato il già esistente conflitto tra il governo catalano e il governo centrale spagnolo, generando così un'incertezza politica che ha superato i confini spagnoli riverberandosi sugli altri stati membri dell'Unione Europea. Oggetto della mia tesi è l'analisi degli effetti economici nel settore finanziario e turistico in Catalogna verificatisi a seguito della conseguente incertezza politica e conflittualità istituzionale. In particolare, l'obiettivo di questo studio è quello di esaminare i dati forniti da report trimestrali e annuali di fonti statistiche confrontandoli con la personale visione di importanti figure del commercio italo – catalano circa lo scenario economico post Referendum. Partendo da un excursus storico, ho quindi esaminato l'evoluzione del rapporto intercorso fra la regione catalana ed il resto della Spagna. Indubbiamente, questa relazione politica si è rivelata controversa e difficile durante i secoli passati, tanto da far nascere e diffondere nella popolazione catalana, un sempre più forte sentimento d'indipendenza dallo stato centrale. L'apice di tale forza indipendentista è stato raggiunto con l'illegale proclamazione della Repubblica Catalana Indipendente il 27 Ottobre 2017. Nel secondo capitolo, ho rivolto particolare attenzione agli scenari economici prospettati dagli esperti del settore, qualora la Catalogna si proclamasse uno stato indipendente. Nell'analisi ho quindi esaminato le possibili conseguenze per le multinazionali presenti nel territorio e la discutibile permanenza del nuovo stato nell'Unione Europea e nell'Euro zona. Gli effetti economici causati dall'instabilità politica sono stati dimostrati dal report annuale della BBVA, ma specialmente dalle oltre 3,000 aziende che hanno trasferito la loro sede legale al di fuori della Catalogna. Le conseguenze nel settore finanziario e turistico sono state confermate dalle interviste e dai dati raccolti con un questionario rivolto ai ristoratori italiani presenti nella capitale catalana. Nel terzo capitolo, quindi, ho riscontrato che, malgrado la dislocazione di banche e aziende e la riduzione del flusso turistico, la Catalogna e, in particolare Barcellona, si confermano essere un polo economico di attrazione mondiale per la forte presenza di investimenti e start-up. Infine, nel quarto capitolo ho ritenuto interessante studiare il ruolo assunto dalla lingua catalana nella Catalogna. Negli ultimi decenni, le leggi promosse dal governo catalano, in favore di un processo di "immersione" linguistica nella società, hanno creato uno squilibrio tra le due lingue ufficiali. La decisione da parte di multinazionali spagnole e straniere di utilizzare o meno il catalano nei loro siti web è forte oggetto di discussione, data l'assenza di una normativa che ne obblighi il suo utilizzo. La lingua catalana è compresa e parlata dalla maggior parte della popolazione, ma secondo i dati raccolti da un questionario rivolto ai catalani, il desiderio dei partiti pro-indipendentisti di renderla la prima lingua ufficiale di uno Stato Catalano Indipendente, avrà forti ripercussioni nell'economia, nell'educazione, nella politica.
BASE
Yüksek Lisans Tezi ; Modern zamanların gerçekleri göstermektedir ki, enerji gelişmiş ülkelerde ve daha az gelişmiş ülkelerde, yaşamın çeşitli alanlarında, ekoloji, politika, ekonomi ve diğer alanlarda özel bir ağırlığa sahiptir. Enerji politikaları devlet politikalarının en önemli yanlarından birini oluşturmaktadır. Enerji güvenliği alanında yapılan araştırmalar, farklı ülkelerin bu alanda çeşitli politikaları izlediğini göstermektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nde de enerji alanında önemli politika yürütülmektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti, zengin enerji kaynaklarının verimli kullanılmasıyla uluslararası düzeyde enerji güvenliğinin sağlanmasında kilit aktörlerden biri haline gelmiştir. Tez, esas olarak Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Azerbaycan'ın enerji politikasının oluşumu ve geliştirilmesine ve bu süreçte Türkiye etkisine odaklanmaktadır. Bu doğrultuda enerji politikalarının en önemli araçlarından olan petrol ve doğal gaz politikaları üzerinden Azerbaycan enerji politikası incelenmiştir. Çalışmanın temel amacı Azerbaycan'ın enerji politikası kapsamında petrol ve doğal gaz politikası analiz etmek ve Azerbaycan'ın enerji politikasında Türkiye'nin rolünü incelemektir. Bağımsızlık sonrası kurulan Azerbaycan Devlet Petrol (neft) Şirketi'nin faaliyeti ve "Asrın Anlaşması'nın" imzalanması süreci ve petrol ve doğal gaz endüstrisinde yapılan yatırımlar araştırılmıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra belirlenmemiş Hazar'ın hukuki statüsü kapsamında kıyıdaş ülkelerin görüşleri ve Azerbaycan'ın enerji güvenliği kapsamında mevcut tehdit ve tehlikeler araştırılmıştır. Enerji hatları kapsamında Bakü-Novorossisk boru hattı ile başlayan petrol sektöründeki gelişmeler ve Türkiye ile iş birliği kapsamında devam eden TANAP ve TAP gibi doğal gaz projeleri ile yeni bir boyut kazanmıştır. ; The realities of modern times show that Energy has a special weight in developed and less developed countries, in various areas of life, ecology, politics, economy and other fields. Energy policies constitute one of the most ...
BASE
Hassas ve teknik boyutları olan alanlarda regülasyon işlevini üstlenen düzenleyici ve denetleyici kurumların en önemli özelliği bağımsız olmalarıdır. Bağımsızlık bu kurumlar için, hiçbir otorite ve grubun baskısı altında kalmadan düzenleme ve denetleme yapmaları anlamına gelmektedir. Türkiye'de 2000'li yıllardan itibaren yerleşmeye başlayan ve diğer kamu kurumlarından farklı nitelikte olan bu kurumların bağımsızlıkları tam olarak sağlanabilmiş değildir. Siyasi organların dışında ve onlardan bağımsız olması gereken bu kurumların bağımsızlığını etkileyen birçok faktör söz konusudur. Çalışmada, bu faktörler hukuki ve idari açıdan incelenerek bağımsızlığa yönelik çözüm önerilere sunulmaya çalışılmıştır. ; The most important feature of regulatory and supervisory agencies that undertake regulatory functions in the areas of sensitive and technical dimensions is to be independent. Independence means for these agencies making regulation and supervision without being under the pressure of any authority or group. In Turkey independence of these agencies which has begun to settle since 2000s and have different characteristics from other public institutions has not been fully achieved. There are many factors that affect the independence of these agencies which must be independent and out of political organs. In study, these factors were examined from legal and administrative perspectives and tried to be presented solution proposals for the independence.
BASE
20. yüzyılda dünyada yaşanan gelişmeler, önemli değişimlere neden olmuştur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra 1960'lı yıllardan 1990'lı yıllara kadar devam eden kutuplaşma (bu kutuplaşmaya "kapitalist ve sosyalist karşı durması" da denilebilir) son bulmuş. Soğuk Savaş dönemi, ilk önce "Doğu Bloğu" sonra da bu bloğa önderlik eden SSCB'nin dağılması sonucunda sosyalizm çıkmaza girmiştir. Sonuçta Doğu Bloğu'nu oluşturan ülkeler ve SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan ülkeler yeni düzene liberal politikalara geçiş yaptılar. Eskiden kapalı devlet yapısına sahip olan bu ülkeler küreselleşmenin de etkisiyle yeniden yapılanmaya gidildi. SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, çağdaş dünyaya uyum sağlamak için demokratikleşme sürecine geçiş yaptı. 1990'lı yıllara kadar demokrasi açısından nerdeyse hiç deneyimimi olmayan Azerbaycan, kısa süre içerisinde ilerleyişler elde etti. Fakat bu süreç halen istenilen düzeyde değildir. Bu tezde öncelikle genel olarak demokrasinin günümüze kadar olan değişim süreci ele alınmıştır. Özellikle Kapitalizm ve Sosyalizm, Liberal demokrasi ve Sosyal demokrasi karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Daha sonra Azerbaycan'da demokratikleşme süreci ele alınmıştır. ; Developments in the world of the twentieth century, has led to significant changes. The Union of Soviet Socialist Republics (USSR) after the collapse continued polarization (this polarization "to stand up against the capitalist and socialist" in the know said) has ended up to 1990 from 1960. The first so-called cold war period "Eastern Bloc", then the result of the dissolution of the USSR entered Socialism impasse that leads to this blog. The result after the collapse of the Eastern bloc countries that make up the country gained its independence from the USSR and made the transition to liberal policies of the new order. These countries used to having a closed state structures were restructured with the impact of globalization. Azerbaijan gained independence after the collapse of the USSR, the transition to the democratization process in order to adapt to the modern world made of. In terms of the democracy until the 1990s almost no experience without Azerbaijan, pleaded with the progress achieved in a short time. However, this process has not reached the desired level. This thesis is primarily dealt with the overall process of change to present democracy. Especially Capitalism and Socialism, Liberal democracy and Social democracy were comparatively investigated. Then democratization process in Azerbaijan were discussed.
BASE
20. yüzyılda dünyada yaşanan gelişmeler, önemli değişimlere neden olmuştur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra 1960'lı yıllardan 1990'lı yıllara kadar devam eden kutuplaşma (bu kutuplaşmaya "kapitalist ve sosyalist karşı durması" da denilebilir) son bulmuş. Soğuk Savaş dönemi, ilk önce "Doğu Bloğu" sonra da bu bloğa önderlik eden SSCB'nin dağılması sonucunda sosyalizm çıkmaza girmiştir. Sonuçta Doğu Bloğu'nu oluşturan ülkeler ve SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan ülkeler yeni düzene liberal politikalara geçiş yaptılar. Eskiden kapalı devlet yapısına sahip olan bu ülkeler küreselleşmenin de etkisiyle yeniden yapılanmaya gidildi. SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, çağdaş dünyaya uyum sağlamak için demokratikleşme sürecine geçiş yaptı. 1990'lı yıllara kadar demokrasi açısından nerdeyse hiç deneyimimi olmayan Azerbaycan, kısa süre içerisinde ilerleyişler elde etti. Fakat bu süreç halen istenilen düzeyde değildir. Bu tezde öncelikle genel olarak demokrasinin günümüze kadar olan değişim süreci ele alınmıştır. Özellikle Kapitalizm ve Sosyalizm, Liberal demokrasi ve Sosyal demokrasi karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Daha sonra Azerbaycan'da demokratikleşme süreci ele alınmıştır. ; Developments in the world of the twentieth century, has led to significant changes. The Union of Soviet Socialist Republics (USSR) after the collapse continued polarization (this polarization "to stand up against the capitalist and socialist" in the know said) has ended up to 1990 from 1960. The first so-called cold war period "Eastern Bloc", then the result of the dissolution of the USSR entered Socialism impasse that leads to this blog. The result after the collapse of the Eastern bloc countries that make up the country gained its independence from the USSR and made the transition to liberal policies of the new order. These countries used to having a closed state structures were restructured with the impact of globalization. Azerbaijan gained independence after the collapse of the USSR, the transition to the democratization process in order to adapt to the modern world made of. In terms of the democracy until the 1990s almost no experience without Azerbaijan, pleaded with the progress achieved in a short time. However, this process has not reached the desired level. This thesis is primarily dealt with the overall process of change to present democracy. Especially Capitalism and Socialism, Liberal democracy and Social democracy were comparatively investigated. Then democratization process in Azerbaijan were discussed.
BASE