Sukuk markets have made significant progress both in terms of market volumes and international awareness in recent years. These financial products are specially designed for investors who avoid interest gain. On the other hand, it is an ongoing issue in the literature whether these markets are a useful alternative for conventional fixed income investors as well. Our main purpose is to explore sukuk market as an investment alternative for conventional fixed income market investors' points of view. Since the integration of assets is one of the key criteria for portfolio investments, this study investigated the long-term comovements between sukuk and other fixed-income indexes via Johansen and Engle-Granger cointegration technique. To proxy international fixed income portfolio, international bond indexes which are prepared by FTSE (Financial Times Stock Exchange Group) are employed. Besides, the vector error correction model is also applied to deepen the results. According to the findings, there is a limited causality in the long run between sukuk markets and conventional bond markets. This can make international sukuk assets highly beneficial diversification alternative to conventional bond portfolios. The study aims to contribute to the literature by examining the benefits of sukuk markets as an investment alternative to conventional, wide-range fixed income markets.
DergiPark: 326281 ; trakyasobed ; The EU-Turkey Customs Union is one of the much important touchstones of one integration organization, having an international dimensional. The cause of gaining such a distinctive qualification to the Customs Union is that it has a power affecting an economy of any country from productive to consumption in all briefly. Turkey has known that they would live the Customs Union reality since the beginning of the application days to be admitted to the European Economic Community. While agreement came into effect after a 22 year timetable, Turkey has encountered difficulties and problems since they could not be ready by themselves in this preparation duration. The argument that these difficulties came also from Turkey was not true, as the European Economic Community, in which we was included, did not fulfill the responsibilities they formally agreed upon mutually and have asserted various reasons. Therefore, in such situation, the EU-Turkey Customs Union duration has affected the economy of Turkey on a large scale. These effects, which are matters in questions for the Turkish economy, were realized much more than the general effects the Customs Union Agreement has caused. ; Gümrük Birliği, uluslararası boyutu olan bir entegrasyon organizasyonunun en önemli mihenk taşlarından biridir. Gümrük Birliği?ne böylesine ayırıcı bir vasıf kazandıran yanı, onun bir ülke ekonomisini, üretimden tüketime kısacası topyekun olarak etkileme gücüne sahip olmasındandır. Türkiye Avrupa Ekonomi Topluluğu(AET)?na adım attığı günlerin başından itibaren, bir Gümrük Birliği gerçeğini yaşayacağını bilmekteydi. 22 yıllık bir zaman diliminden sonra hayata geçtiğinde, Türkiye?yi bekleyen zorluklar ve sorunlar oldu. Çünkü Türkiye, bu sürece kendini hazırlayamamıştı. Bu zorlukların Türkiye?den kaynaklandığı tezi de doğru değildi, çünkü Gümrük Birliği içine dahil olduğumuz Avrupa Birliği de yerine getirmeyi taahhüt ettiği sorumluluklarını çeşitli sebepler ileri sürerek yerine getirmemişti. Bütün bunlar, Türkiye AB?nin tam üyesi olmadan gerçekleşmişti. İşte böyle bir tabloda, Türkiye?nin AB ile Gümrük Birliği süreci, Türkiye ekonomisini büyük oranda etkilemiştir. Türkiye ekonomisi için söz konusu olan bu etkilenme, Gümrük Birliği antlaşmalarının neden olduğu genel etkilenmelerin çok üzerinde gerçekleşmiştir.
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile 18.06.2018 tarihli "Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge" gereğince tam metin erişime açılmıştır. ; Bu çalışmada doğrudan yabancı yatırımların Afganistan ekonomisi üzerindeki rolü ele alınmıştır. Öncelikle doğrudan yabancı yatırımların dünyadaki tarihsel sürecinden yola çıkılarak, doğrudan yabancı yatırım çeşitleri ve ekonomik büyüme ilişkisi, istihdam ilişkisi, gelişmekte olan ülkelerdeki seyri incelenmiştir. İkinci bölümde ise Afganistan ekonomisi genel olarak değerlendirilmiştir. Afganistan, 2001 yılına kadar yaşadığı iç savaşlardan dolayı ekonomik çöküş yaşamış ve bütün sektörler bu savaşlardan etkilenerek zarar görmüştür. 2002 yılında Afganistan ekonomisi, yeni kurulan devlet sistemiyle yeniden canlanmaya başlamıştır. Afganistan'a yapılan dış yardımlar sayesinde ülkedeki bütün sektörler tekrar kendine gelmiştir. Afganistan yeraltı kaynaklarına göre dünyanın en zengin ülkeleri arasında birinci sırada yer almakta ve bu yüzden çalışmamızın ikinci bölümünde, ülkenin doğal kaynakları detaylı şekilde incelenmiştir. Afganistan ekonomisinin en önemli gelir kaynağı tarım sektörüdür. Afganistan az gelişmiş bir ülke olarak orta Asya'nın en yoksul ülkelerinden biridir. İkinci bölümün sonuna doğru ele alınan ithalat ve ihracat kavramları sonucunda Afganistan ithalatçı bir ülke olarak belirlenmiştir. Üçüncü bölümde ise Afganistan'a yapılan yabancı yatırımlar ele alınmıştır. Bu yapılan dış yardımların çoğunluğu inşaat ve tarım sektörü üzerinde işlem görmüştür. Bu bölümde doğrudan yabancı yatırımların ekonomik büyüme, istihdam, tarım, inşaat gibi alanlara etkisi detaylı olarak ele alınmıştır. ; In this study, the role of foreign direct investments on the economy of Afghanistan is discussed. First of all, based on the historical process of foreign direct investments in the world, the relationship between foreign direct investment types and economic growth, employment relations, and the course of developing countries are examined. In the second part, the Afghanistan economy was evaluated in general. Afghanistan had experienced an economic collapse due to the civil wars it lived in until 2001 and all sectors were affected by these wars. In 2002, Afghanistan's economy began to revive with the newly established state system. Thanks to foreign aid to Afghanistan, all sectors in the country have recovered. Afghanistan ranks first among the richest countries in the world according to the underground sources, and therefore in the second part of our study, the natural resources of the country are examined in detail. The most important source of income for the Afghanistan economy is the agricultural sector. Afghanistan is one of the poorest countries in central Asia as a less developed country. As a result of the import and export concepts, which were dealt with towards the end of the second chapter, Afghanistan was determined as an importing country. In the third chapter, foreign investments made to Afghanistan are discussed. The majority of these foreign aid was traded on the construction and agriculture sector. In this section, the effects of foreign direct investments on areas such as economic growth, employment, agriculture and construction are discussed in detail.
Bu çalışmada, 1995-2013 dönemi 10 gelişmekte olan ülke için yolsuzluk ve demokrasinin doğrudan yabancı yatırımlar üzerindeki etkisi ampirik olarak sınanmıştır. Çalışmada panel birim kök testleri, panel eşbütünleşme testi, panel FMOLS eşbütünleşme tahmincisi ve panel VEC nedensellik analiz yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmada yolsuzluk, demokrasi ve doğrudan yabancı yatırımların uzun dönemde eşbütünleşik olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Eşbütünleşme katsayılarının tahmin sonuçları değerlendirildiğinde paneli oluşturan 10 gelişmekte olan ülke için yolsuzluk düzeyinin azalması ve demokrasi düzeyinin artması doğrudan yabancı yatırımları pozitif yönde etkilemektedir. Nedensellik analizine göre ise kısa dönemde yolsuzluktan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına doğru tek yönlü, uzun dönemde ise yolsuzluk ve demokrasiden doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgular demokrasi ve yolsuzlukların doğrudan yabancı sermaye yatırımları üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu yönündeki hipotezleri desteklemektedir. Yabancı yatırımcıların günümüzde ev sahibi ülkedeki politik rejimin güvenilirliğini test ettiği görülmektedir. Ev sahibi ülkelerin, yabancı yatırımcıya yönelik politikalarını gözden geçirmesi önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. ; In this paper, the effects of corruption and democracy on foreign direct investments are examined empirically for 10 developing countries over the period 1995-2013. Panel unit root tests, panel cointegration test, panel FMOLS estimator, and panel vector error correction causality methods are employed in the paper. According to the findings, there is a cointegration relationship among corruption, democracy, and foreign direct investments. Decrease of corruption and increase of democracy level, affect foreign direct investments positively in 10 developing countries which constitute panel, in accordance with evaluating estimate results of cointegration coefficients. According to the findings obtained from the ...
Ülkelerde cari açığın krizin öncü göstergelerinden biri olması, cari açığın belirleyenlerinin araştırılmasına yönelik çalışmaların artmasına neden olmuştur. Literatürde cari açıkla birlikte bütçe açığının varlığı ikiz açık olgusu ile ifade edilirken, ikiz açık olgusuna tasarruf-yatırım dengesizliğinin ilave edilmesi ile sınırlı çalışma sayısına sahip olan üçüz açık olgusundan bahsedilmektedir. Bu çalışma gelişen iki ülke grubu olarak BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) ve MINT (Meksika, Endonezya, Nijerya ve Türkiye) ekonomilerinde 1998-2014 yılları arasında üçüz açık hipotezinin geçerliliğini Dumitrescu ve Hurlin (2012)'nin panel nedensellik testi aracılığıyla analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bulgular, üçüz açık hipotezinin BRIC ülkelerinde geçerli olduğunu, MINT ülkelerinde ise geçerli olmadığını göstermektedir. ; The fact that current account deficit is one of the leading indicators is the reason that the determinants of current account deficit are investigated. In the literature, the presence of current account deficit along with the budget deficit is denoted with the twin deficits notion, while it has been mentioned from triplet deficits, which has a limited number of work, with the addition of the savings-investment imbalance to the twin deficits. The study aims to analyze the presence of the triplet deficits in the BRIC and the MINT as an emerging two groups of countries between 1998 and 2014 via Dumitrescu and Hurlin (2012)'s panel non-causality test. The empirical findings showed that the triplet deficit hypothesis is valid for BRIC, but not for MINT.
Hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler için Doğrudan yabancı sermaye yatırımları önemli bir finansman kaynağıdır. Çalışmada, Türkiye'de istikrar kavramı ile Doğrudan yabancı sermaye yatırımları arasındaki ilişkiyi ölçmek için VAR analizi yapılmıştır. Analizde, 2003-2017 yılları incelenmiştir ve sonuçta çıkan bulgulara göre DYSY'yi en fazla etkileyen değişken yine kendisi olmuş, kendinden sonra Tüfe Bazlı Efektif Döviz Kuru en etkili olan değişken olmuştur. İktisat literatüründe, uluslararası sermaye hareketlerinin ülkelerin iç ve dış denge şartlarında ne tür etkiler yarattığı yoğun tartışılan konular arasındadır. Özellikle son 20 yılda kısa vadeli sermaye hareketlerinin yarattığı küresel krizlerin sayısında yaşanan artış ve bu hareketlerin bir ülkedeki krizi diğer ülkelere taşıma kapasitesi literatürdeki çalışmaların artışında en önemli nedenlerden biridir. Bununla beraber uzun vadeli yatırımların doğru kullanıldığı takdirde makroekonomik istikrara avantaj sağladığı araştırılmalarda sıklıkla görülmektedir. Bu çalışma, Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve makroekonomik istikrar arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, birinci bölümde doğrudan yabancı sermaye yatırımı tanımı ve türlerine ilişkin kavramsal çerçeveye yer verilecektir. İkinci bölümde makroekonomik istikrara ilişkin çeşitli sınıflandırmalar ve istikrarın yabancı sermaye yatırımları açısından önemi incelenecektir. Üçüncü bölümde ise Türkiye'de makroekonomik istikrar ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına ilişkin sayısal verilere yer verilecektir. Son bölümde ise doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve makroekonomik istikrar arasındaki ilişkiyi test etmek amacıyla ekonometrik analiz gerçekleştirilmiştir. Anahtar Sözcükler Doğrudan Yabancı Sermeye Yatırımı, Makroekonomik İstikrar, VAR Analizi, Finansman Kaynakları, Etkileşim. ; Foreign Direct Investment is a major source of financing for both developed and developing countries. In this study, the concept of stability in Turkey, Foreign Direct VAR ...
This study attempts to examine the impact of human rights and economic growth by utilizing two measures of economic growth for developing countries and an unbalanced data spanning from 1961-2017. The hypothesis of the study asserts that improvement in human right protection score increases economic growth in an economy. Firstly I conducted panel unit root test to see if the variables are stationary. After verifying the stationarity of variables at levels (i.e., I(0)) based on panel unit root tests, empirical estimations were conducted without the fear of potential spurious regression problem. According to the estimation results, in parallel to prior expectations, positive statistically significant effect on economic growth was identified for the variables of human right protection, physical capital investment, education investment, openness whereas negative statistically significant effect on economic growth was identified for the variable of inflation in all models estimated. Estimation results indicate that countries trying to reach to higher economic growth, besides the other determinants of economic growth, must pay attention to human right protection and implement policies that prioritizing human right protection.
Turkey needs all kinds of resources for the economic position which is in a rapid growth trend. Due to the limited domestic savings, various studies are carried out by the public sector on the sustainability of the deficit in the current account balance of our country, which is dependent on external resources. Although it is seen as an advantage to be close to fossil energy reserves, energy supply is one of the most challenging issues for our country due to geopolitical risks in these regions. In the introductory part of this study, the production of energy, the installed capacity as a result of the investments made for the generation and the appearance of electricity production in the world and in our country are discussed. Information has been given on renewable and nonrenewable resources and energy policies of our country for the future have been discussed.The importance of the energy supply in terms of Turkey's economy, the current account deficit has investigated the relationship between struggle and energy policies, energy import focused on its impact on economic stability. The supports provided to investments within the framework of renewable energy policies of our country were discussed and energy investments were examined in general. In this study, the research subjects who performed in Turkey / renewable energy plants will be made and compared with the situation of our country and other countries were studied. In the last part of the study, the impact of the rapidly increasing renewable energy investments on the economy has been examined and the import and domestic production of the components used in the energy production of the energy production and the current deficit reducing effect have been emphasized. Theses findings are part of the emerging situation in Turkey it has been included in expenses as a result of possible scenarios and perform for geothermal energy investments. In the conclusion part, suggestions were developed for the policies to be implemented in the future in line with the findings. ; Türkiye hızlı bir büyüme eğiliminde olan ekonomik pozisyonu için her türlü kaynağa ihtiyaç duymaktadır. İç tasarrufların kısıtlı olması nedeniyle dış kaynağa bağımlı olan ülkemizin cari işlemler dengesindeki açığın sürdürülebilirliği konusunda kamu kesimince çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Fosil enerji rezervlerine yakın oluşu bir avantaj olarak görülse de söz konusu bölgelerde yaşanan jeopolitik riskler sebebiyle enerji temini ülkemiz için en zorlu hususların başında gelmektedir. Bu çalışmanın giriş kısmında enerjinin üretimi, üretim için yapılan yatırımlar sonucunda ortaya çıkan kurulu kapasite, Dünya'da ve ülkemizde elektrik üretiminin görünümü konuları ele alınmıştır. Yenilenebilir ve yenilenemeyen kaynaklara ilişkin bilgiler verilmiş olup, ülkemizin geleceğe yönelik enerji politikaları ele alınmıştır. Enerji arzının Türkiye ekonomisi açısından önemi, cari açıkla mücadele ve enerji politikaları arasındaki ilişki araştırılmış, enerji ithalatının ekonomik denge üzerindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Ülkemiz yenilenebilir enerji politikaları çerçevesinde yatırımlara sağlanan destekler ele alınmış olup, enerji yatırımları genel itibariyle incelenmiştir. Bu çalışmanın araştırma konusu olan Türkiye'de yapılan/yapılacak yenilenebilir enerji santralleri ve ülkemizin diğer ülkeler ile karşılaştırmalı durumu incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde, ülkemizde hızla artan yenilenebilir enerji yatırımlarının ekonomi üzerindeki etkisi incelenmiş, enerji üretimi ile cari açığı düşürücü etkisinin enerji üretiminde kullanılan aksamın ithalatı ve yerli üretimi üzerinde durulmuştur. Tezin bulgular kısmında Türkiye'nin jeotermal enerji yatırımları için gerçekleştirdiği harcamalar ve olası senaryolar neticesinde ortaya çıkan duruma yer verilmiştir. Sonuç bölümünde ise elde edilen bulgular doğrultusunda gelecek dönemlerde uygulanacak politikalar için öneriler geliştirilmiştir.
Küresel rekabet ve küresel entegrasyon süreci pek çok ülkenin ekonomik kalkınma politikaları konusundaki paradigmalarında değişime yol açmıştır. Ülkelerin uluslar arası ekonomiye katılımı ve dünya ekonomisine açılımı, rekabet üstünlüğü geliştirecek işbirliği sistemlerine gidişi hızlandırırken, bu gelişimde en fazla odaklanılan olgu yabancı sermaye olmuştur. Türkiye'nin uluslararası platformlardaki avantajlarına rağmen, ülkeye çektiği yabancı sermayenin çok alt düzeylerde kaldığı da bir gerçektir. Halbuki Türkiye'nin dünyada büyük miktarlara ulaşan doğrudan yabancı yatırımlar açısından avantajlı konumunu değerlendirebilmesi, ülkenin geleneksel kalkınma engellerini de aşmasında yardımcı olacaktır. Bu makale, son yıllarda önemli gelişmeler gösteren illerde yapılan ampirik bir çalışma aracılığıyla, yabancı sermayenin büyük potansiyelinden yararlanma konusundaki engelleri iller bazında ortaya koymayı amaçlamıştır. Varılan sonuç, doğrudan yabancı sermaye yatırımları konusundaki çekinme ve çekincelerin büyük oranda yanlış anlama ve bilgi eksikliğinden kaynaklandığı yönündedir. Türkiye'nin ve Türkiye'deki KOBİ'lerin mevcut yapısal özelliklerinden kaynaklanan engelleri aşması durumunda, dünyadaki pek çok ülkenin yabancı sermayeden sağladığı yarardan ülkemizin de pay alması mümkün olacaktır. ; The process of global competition and global integration has changed paradigms about economic development policies of many countries. As involvement of countries into the international economy and openness of their economies accelerate movement towards co-operation systems, which improves competitive advantage vis-à vis other countries, foreign capital has become the most important fact in this development. Despite Turkey's advantages in the international platforms, the level of foreign capital attracted to the country has been so low and unsatisfactory. Whereas, Turkey's success in using her advantages and attracting foreign investment can help Turkey to overcome her longstanding development problems. The purpose of this article, based on empirical study is to reveal the obstacles in front of selected cities which have the desire to benefit from foreign capital. The result shows that refraining from, or being hesitant/apprehensive about direct foreign investment is due to misunderstanding and lack of information. If Turkey and SME (KOBI) can overcome obstacles that are caused by structural reasons, then it will be possible for Turkey to benefit from direct foreign investment.
Küresel rekabet ve küresel entegrasyon süreci pek çok ülkenin ekonomik kalkınma politikaları konusundaki paradigmalarında değişime yol açmıştır. Ülkelerin uluslar arası ekonomiye katılımı ve dünya ekonomisine açılımı, rekabet üstünlüğü geliştirecek işbirliği sistemlerine gidişi hızlandırırken, bu gelişimde en fazla odaklanılan olgu yabancı sermaye olmuştur. Türkiye'nin uluslararası platformlardaki avantajlarına rağmen, ülkeye çektiği yabancı sermayenin çok alt düzeylerde kaldığı da bir gerçektir. Halbuki Türkiye'nin dünyada büyük miktarlara ulaşan doğrudan yabancı yatırımlar açısından avantajlı konumunu değerlendirebilmesi, ülkenin geleneksel kalkınma engellerini de aşmasında yardımcı olacaktır. Bu makale, son yıllarda önemli gelişmeler gösteren illerde yapılan ampirik bir çalışma aracılığıyla, yabancı sermayenin büyük potansiyelinden yararlanma konusundaki engelleri iller bazında ortaya koymayı amaçlamıştır. Varılan sonuç, doğrudan yabancı sermaye yatırımları konusundaki çekinme ve çekincelerin büyük oranda yanlış anlama ve bilgi eksikliğinden kaynaklandığı yönündedir. Türkiye'nin ve Türkiye'deki KOBİ'lerin mevcut yapısal özelliklerinden kaynaklanan engelleri aşması durumunda, dünyadaki pek çok ülkenin yabancı sermayeden sağladığı yarardan ülkemizin de pay alması mümkün olacaktır. ; The process of global competition and global integration has changed paradigms about economic development policies of many countries. As involvement of countries into the international economy and openness of their economies accelerate movement towards co-operation systems, which improves competitive advantage vis-à vis other countries, foreign capital has become the most important fact in this development. Despite Turkey's advantages in the international platforms, the level of foreign capital attracted to the country has been so low and unsatisfactory. Whereas, Turkey's success in using her advantages and attracting foreign investment can help Turkey to overcome her longstanding development problems. The purpose of this article, based on empirical study is to reveal the obstacles in front of selected cities which have the desire to benefit from foreign capital. The result shows that refraining from, or being hesitant/apprehensive about direct foreign investment is due to misunderstanding and lack of information. If Turkey and SME (KOBI) can overcome obstacles that are caused by structural reasons, then it will be possible for Turkey to benefit from direct foreign investment.
ÖZETYEREL YÖNETİMLERİN BİR BORÇLANMA YÖNTEMİ OLARAK TAHVİL İHRACIÖzellikle 1990'lı yıllardan itibaren dünyada hızlanan yerelleşme ve yetki devri süreci, yerel yönetimlere yeni yetki ve sorumluluklar yüklemiştir. Bu çerçevede, bir takım altyapı yatırımlarını içeren yatırım projelerinin gerçekleştirilmesi merkezi yönetimden yerel yönetimlerin sorumluluğuna geçmiştir. Ayrıca, başta gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ekonomilerinde olmak üzere yaşanan hızlı şehirleşme olgusu da altyapı hizmetlerine ve bununla beraber altyapı yatırımlarına olan ihtiyacı artırmıştır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, genelde zaten sınırlı bir mali kapasiteye sahip yerel yönetimlerin finansman ihtiyacı artmış ve böylece, yatırım projelerinin bir finansman kaynağı olarak borçlanma önem kazanmıştır. Bu noktada, yerel yönetimlerin genel olarak başlıca borçlanma kaynaklarını oluşturan bankacılık sistemi ve tahvil ihracı çerçevesinde; daha etkin borçlanma koşullarını sağlaması anlamında tahvil ihracı, daha uzun vadede ve daha düşük faiz oranıyla borçlanma olanakları sağlayabilmesi ile ön plana çıkmıştır. Bu çalışma ile çeşitli ülke deneyimlerinden hareketle Türkiye'de yerel yönetimlerin tahvil ihracı ile borçlanabilme koşulları, yurtiçinde yerel yönetimlerin borçlanabileceği bir tahvil piyasasının tesis edilebilirliği ile ilişkili olarak incelenmeye çalışılmıştır. Türkiye'de yerel yönetim tahvil piyasasının tesis edilmesi için gerekli olan ön koşulların henüz karşılanmadığı görülmüştür. Bu nedenle Türkiye'de yerel yönetim tahvil piyasasının tesis edilmesi uzun vadeli bir proje olarak ele alınmalı ve bu sürece öncelikle İller Bankası bir tahvil bankası sıfatıyla dahil edilmelidir. ABSTRACTBOND ISSUING AS A SOURCE OF LOCAL GOVERNMENT BORROWING Especially since the 1990s, accelerated decentralization and devolution process in the world has transferred new authories/powers and responsibilities to local governments. In this context, carrying out a number of investment projects including some infrastructure investments has been transferred to local governments' responsibilty from central government. In addition, rapid urbanization, particularly in developing countries and transition economies, has increased the need for utilities and nevertheless for infrastructure investments. As a natural consequence, the financing need of local governments that have limited fiscal capacity in general has increased and so, borrowing has become important as a financing source of investment projects. At this juncture, within the frame of banking system and bond issue that compose major borrowing sources of local governments in general; bond issue, in the meaning of offering more efficient borrowing terms has come into prominence by providing borrowing facilities with longer maturity and lower interest rates. By examining different country experiences, the aim of this study has been to analyze the conditions of local government bond issuing in Turkey within the context of forming a domestic bond market that local governments could borrow from. It has been seen that the preconditions of establishing a local government bond market in Turkey has not been met yet. For this reason the establishment of a local government bond market in Turkey should be considered as a long term project and primarily Province Bank should be included into this process as a bond bank.
ÖZETORTADOĞU VE KUZEY AFRİKA'DA DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI ÜZERİNDE KURUMLARIN ROLÜ: 1990-2014Benzer coğrafi, sosyal, ekonomik, kültürel parametrelere sahip ülkelerin ekonomik performansları arasında ciddi farklılıklar bulunabilmektedir. Bu gerçeğe geçmiş dönemlerde çok çeşitli teorik açıklamalar getirilmekte ise de, son dönemde söz konusu ekonomik performans farklılıklarını, kurumları ön plana çıkarmak suretiyle açıklayan kurumsal iktisat ekolü dikkat çekmektedir. Kurumsal iktisat ekolüne göre her bir ülkede/ekonomide, günlük yaşamı düzenleyen anayasa, kanun ve benzeri yazılı hukuki kurallar gibi formel; gelenekler, alışkanlıklar gibi enformel kurumlar mevcuttur. Bu kurumlar toplumsal yaşamın her boyutundaki belirsizlik ve riskleri azalttıkları ölçüde kapsayıcı olmakta, tersi durumda ise dışlayıcı nitelik taşımaktadırlar.Bu bağlamda, doğal kaynaklar ve aktif işgücü miktarı bakımından oldukça zengin olmasına rağmen, özellikle 90'lı yıllardan sonra, kalkınmanın finansmanında en önemli dış kaynak olarak ortaya çıkan küresel doğrudan yabancı sermaye yatırımı akımlarından yeteri kadar pay alamayan Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da, kurumların doğrudan yabancı sermaye yatırımları üzerindeki etkisi panel veri analizi yöntemi ile incelemiştir.Sonuç olarak, doğrudan yabancı sermaye yatırımları üzerinde ifade özgürlüğü ve hesap verilebilirliğin %1 düzeyinde anlamlı ve ters yönlü, düzenlemelerin kalitesinin %1 düzeyinde anlamlı ve aynı yönlü, yönetimin etkinliğinin %5 düzeyinde ve aynı yönlü, hukukun üstünlüğünün düzeyinde anlamlı ve aynı yönlü etkisinin bulunduğu, siyasal istikrar ve şiddetsizlik ile yolsuzluğun kontrolü göstergelerinin ise anlamlı bir etkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir.Anahtar Kelimeler: Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları,Yönetişim Kurumları, Panel Veri,Ortadoğu ve Kuzey Afrika.ABSTRACTROLE OF INSTITUTIONS ON FOREIGN DIRECT INVESTMENTIN THE MIDDLE EAST AND NORTH AFRICA: 1990-2014There are serious differences between economic performances of countries which have similar geographic, social, economic and cultural parameters. Although this reality was explaining with various theoretical forms previously, institutionalism what use institutions for analyzing the subject, take over at the last terms. According to institutionalism, there are some formal institutions like constitution, codes etc. and informal institutions like traditions, practices etc. to organize/regulate the daily life. These institutions may be inclusive or exclusive to their characteristic that rise/fall ambiguity, in social life.In this context, we researched the effects of institutions on foreign direct investments with panel data analysis, in the Middle East and North Africa which a rich region about natural resources and labor force, couldn't take advantage from global foreign direct investment inflows that come up the most important external source for development especially raised after nineties.We found that voice and accountability (%1-positive), regulatory quality (%1-negative), government effectiveness (%5-positive) and rule of law (- positive) have significant; on the other hand political stability-nonviolence and control of corruption have no significant effect on foreign direct investments.Keywords:Foreign Direct Investments,Governance Institutions, Panel Data,The Middle East and North Africa.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağıldıkta bağımsızlığını ilan eden devletlerden biri olan Azerbaycan, komşu devletlerle iyi ilişkiler kurmayı ve bu ilişkileri geliştirmeyi dış politikanın öncelikli alanı olarak belirlemiştir. Azerbaycan, tarihsel ve kültürel bağlılığı olan Türkiye ile bu ilişkileri ileri seviyede sürdürmeye çalışmaktadır. Araştırmada XX. Yüzyılın başlarından başlayarak günümüze kadarki zamanda, Azerbaycan ve Türkiye arasında ilişkiler, özellikle bağımsızlığını kazandıktan sonraki zamanda gerçekleşen karşılıklı yatırım, karşılıklı ticaret hacmi, sektörel ticaret ve ticari işbirliklerine ilişkin veriler yorumlanmakta, her iki devletin karşılıklı yatırım ve ticari ilişkilerinin düzeyi vurgulanmaktadır. Daha sonra bölgenin en önemli projelerinden olan Güney Gaz Koridoru`nun bu devletlerin karşılıklı ekonomik, stratejik ve politik ilişkilerine etkisi karşılaştırma yöntemi ile değerlendirilmektedir. Değerlendirme sonucunda Güney Gaz Koridoru projesinin her iki ülkenin ekonomik, stratejik ve politik ilişkilerine olumlu yönde katkısı olduğuna varılmaktadır. ; Azerbaijan, one of the states that declared its independence in the disintegration of the Soviet Socialist Republics Union, has determined to establish good relations with neighboring states and develop these relations as a priority area of foreign policy. Azerbaijan tries to maintain these relations with Turkey, which has historical and cultural ties. In this study, in the period starting from the beginning of XX century until today, data on the relations between Azerbaijan and Turkey, especially the Mutual Investment, mutual trade volume, sectoral trade and commercial cooperation realized, and the level of mutual investment and commercial relations between the two countries are emphasized. The South Gas Corridor, which is one of the most important projects in the region, is then evaluated by comparing the impact of these states on their economic, strategic and political relations. As a result of the assessment, the South Gas Corridor project has a positive impact on both countries economic, strategic and political relations.
Önder, Hatice Burcu (Arel Author) ; For centuries, countries have always communicated with each other, such as wars, political and economic power struggles, outbreaks, migrations, border changes, technical developments. This communication is sometimes caused by reasons such as political or economic power struggles. Today, countries have to deal with the developments, trade, social, cultural exchanges that are happening within the borders of each other. It is necessary for one country to have a good place in the international arena. Counties need to gain a positive place in international communication. Providing a positive perception in the international arena will feed countries in commercial, economic and political sense. Positive perception will lead to greater investment in the country, increased cooperation and ultimately achieving country interests at the final point.
ÖZETENERJİ SEKTÖRÜNÜN AZERBAYCAN EKONOMİSİ VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDEKİ YERİ (1991-2018)SSCB'nin çöküşünden sonra, 1991 yılında bağımsızlık kazanan Azerbaycan`da uluslararası bir ekonomik ve politik istikrar faktörünün oluşumu ile birlikte, günümüze kadar serbest piyasa koşulları için ekonomik liberal bakış açısıyla bir ekonomik sistem kurulmaya başlandı. 1994 yılında "Yüzyıl Sözleşmesi"`nin imzalanması Azerbaycan ekonomisine, özellikle enerji sektörüne yapılan yabancı yatırımların sayını artırdı. 2003'ten bu yana, diğer sektörlerde yerel ve yabancı yatırımları teşvik etmek için geliştirme programları başlatılmıştır. Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra siyasi, sosyal ve ekonomik büyüme, kalkınma ve bağımsızlık açısından olumlu adımlar attı. Azerbaycan'ın dış ekonomik ilişkiler oluşturmadaki potansiyel ortaklarından biri bu süreçte Türkiye olmuştur. Türkiye-Azerbaycan hem siyasi, hem ekonmik açıdan bir çok ortaklıklara imza atmışlardır. Özellikle enerji sektöründe yapılan sözleşmeler her iki devletin, özellikle genç bir devlet olan Azerbaycan`ın ekonomik kalkınmasında önemli bir yere sahiptir. --- ABSTRACTThe Place of Energy Sector in Azerbaijan Economy and Turkey Relations (1991-2018)After the collapse of the USSR, the formation of an international economic and political stabilization factor in Azerbaijan, which gained independence in 1991, has begun to establish an economic system from an economic liberal point of view for free market conditions to the present day. The signing of the "Century Convention" in 1994 increased the number of foreign investments made in Azerbaijani economy, especially to the energy sector. Since 2003, development programs have been initiated to encourage local and foreign investments in other sectors. After Azerbaijan gained its independence, it took positive steps in terms of political, social and economic growth, development and independence. One of the potential partners in creating Azerbaijan's foreign economic relations was Turkey in this process. Turkey and Azerbaijan have signed many partnership agreements both in political and economic means. In particular, contracts in the energy sector have an important place in the economic development of both states, especially of Azerbaijan, which is a young state.