1964 yılından itibaren Ankara Antlaşması ile ortaklık ilişkisi içinde bulunan ve 1987'den beri de tamüye olmayı hedefleyen Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin günümüzde de devam ettiğidüşünülürse, bu sürecin neden bu kadar uzun sürdüğü sorusu AB-Türkiye ilişkilerinin ele alındığı herortamda ilk akla gelen sorudur. Türkiye'nin kendinden çok sonra başvuran devletlerin de gerisindekaldığı bu gecikme durumunu salt ekonomik gerilik ve/veya dini farklılıkla açıklamak yeterli değildir.Türkiye'nin zaman zaman siyasi çizgisinde görülen çalkantılar ve demokrasi yolunda meydana gelensapmalar AB-Türkiye ilişkilerini her zaman zora sokmuştur. Bu nedenle Türkiye'nin iç siyasetindeyaşanan darbeler ve/veya darbe girişimleri, iki tarafın da siyasi kararlılığını sekteye uğratan önemlisorunlar olmuştur. Türkiye'nin Birliğe üyeliği konusunda her zaman ihtiyatlı bir tutum sergileyen AB,darbeler veya darbe girişimleri ile girdiği siyasi istikrarsızlık zamanlarında genelde Türkiye'ye karşısoğuk ve mesafeli durmayı tercih etmiştir. Türkiye'nin siyasi istikrarsızlığına neden olan bugelişmelerin, AB-Türkiye ilişkilerinin ele alındığı literatürde yeterince işlenmediği dikkatealındığında, Birlik üyeliğine etkisi incelenmesi gereken bir özellik taşımaktadır.Bu çalışmada özellikle 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin ve öncesinde Türksiyasi hayatında yaşanan askeri müdahalelerin AB-Türkiye ilişkilerine tesiri tartışılacak ve Türkiye'deyaşanan son darbe girişiminin AB üyelik sürecinin geleceğine dair sonuçları görülmeye çalışılacaktır. ; Turkey has been in partnership with the European Union (EU) by the Ankara Agreement since 1964and has aimed to become a full member since 1987. If it is considered that the membership process isstill continuing today, the question of why this process has lasted so long is the first question thatcomes to mind in every environment where EU-Turkey relations are being questioned. Turkey fellbehind some states even though they applied after Turkey, that's why it is not enough to explain thisdelay by purely economic backwardness and / or religious differences. The occasional fluctuations inTurkey's political order and deviations in democracy have always complicated the EU-Turkeyrelations.For this reason, the coups and / or coup attempts in Turkey's domestic politics have been majorproblems that interrupted the political determination of both sides. The EU, which has always beencautious about the membership of Turkey to the Union, preferred to keep the distance between Turkeyin general during the times of political instability because of the coups or coup attempts. Taking intoaccount that these developments which have caused Turkey's political instability have been ignored inthe studies about EU-Turkey relations, so it is significant to analyze the effect of these issues to theUnion membership.In this study, the coup attempt, which took place on July 15, 2016, and the past military interventionsin the Turkish political life and their impact on the EU-Turkey relations will be examined and thestudy will try to reveal the effects of the results of the last coup attempt in Turkey regarding the futureof the process of EU membership.
Türkiye'de demokratikleşme sürecinde 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi ve Kırşehir Basını isimli çalışmamda ilk olarak demokrasi, demokratikleşme, ihtilal gibi kavramların anlaşılması gerektiği düşüncesindeyim. Demokrasi, vatandaşların, devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Cumhuriyet halkın egemenliğine dayanan bir sistem, demokrasi ise cumhuriyetin uygulanış şekillerinden biridir. Demokrasiye uygun bir şekilde yaşama biçimine ise demokratikleşme denilmektedir. İhtilal, Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın kuvvet kullanarak köklü bir değişiklik için yapılan militarist bir hareketidir. Ülkemizde yaşanan askeri müdahalelerin gerekçeleri; ülke bütünlüğünü korumak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak olarak gösterilmiştir. Geçmişte çeşitli sebeplerle yaşanılanlar da göstermiştir ki demokrasinin işlemesi ve yürütülmesi için çalışan parlamento kapatılarak demokrasi ve demokratikleşme sağlanamaz. Müdahaleyi yapanların her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciye başvurulamazlığı sağlayan anayasa maddesi 2010 referandumu sonrası değiştirilmiş ve o dönemle ilgili yargılama 13 Eylül 2010 tarihinde başlamıştır. Şu da bir gerçektir ki hiçbir askeri müdahale ülkeyi rahata, huzura götürememiştir. Müdahale sonrası; ister sağ, ister sol kesimden olsun -Türkiye?nin yarınları, umutları belki de gelecekleri olan büyük çoğunluğu gençlerden oluşan ülkesini milletini seven- birçok insanın mağduriyetine herkes tanık olmuştur. 12 Eylül ülkenin geçmiş birikimini, deneyimini belki de en önemlisi yarınını ortadan kaldırmıştır. Türkiye, 27 Mayıs 1960,12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980?leri yaşayarak, demokrasisi çeşitli sebeplerle askıya alınarak bugünlere gelmiştir. Eğitim seviyesi yükseltilerek ülkenin varlığı ve birliği için çalışan sivil toplum kuruluşlarının daha da yaygınlaşması, temel haklarını bilen vatandaşların yetişmesi ve demokrasinin birlikte yaşama anlayışı olduğunun anlaşılması olarak kabul edilmesi rahat, mutlu, huzurlu ama kesintiye uğramayacak demokratik yarınların göstergesi olacaktır. Evrensel değerler bağlamında amaç birlik ve beraberlik içinde daha güzel, daha mutlu yarınlara ulaşmaktır. Anahtar Sözcükler: Demokrasi, Demokratikleşme, Askeri Müdahaleler ve Basın. ; In my study that named `September 12th, 1980 Military Intervention and the Kırşehir Press in the process of democratization in Turkey?, firstly it should be understood the terms such as democracy, democratization and revolution. Democracy is a form of government that all citizens have equal rights in shaping government policy. Republic is the system that based on the sovereignty of the people, democracy is on the other hand one of the forms of implementation of the republic. Living in accordance with democracy called as `democratization?. The revolution is a wide public movement for a radical change by using force in order to change a country?s political, social and economic structure or layout of the managament. The reasons for military intervention in our country are shown as to protect the integrity of the country, to ensure national unity and solidarity, to prevent a possible civil war and fratricidal quarrel, to re-establish the existence of state authority and to eliminate the raesons that prevent functioning of the democratic system. The events about past for various reasons have shown that by closing the parlament which functioning and executing for democracy, it is not possible to achieve democracy and democratization. Because of their all kind of decisions and possessions for the people who interfere it is not asserted the claim of criminal, financial and legal responsibility and for this purpose it may not be applied any judicial authority. The constitutional court were changed after the 2010 referandum and the trial about that period began 13th September 2010. But this is also a fact that no military intervention take the country to peace and comfort. After the intervention, whether right or left part supporter, many people were lost especially and vast majority of them youngs who are Turkey?s tomorrows, prospects and perhaps the future and this fact has witnessed by many people. September 12th eliminated the country? s past knowledge, experience and perhaps most importantly its future. Turkey has survived until today by living May 27th 1960, March 12th 1971, September 12th 1980 and by suspending its democracy for various reasons. It will be the indicator of comfortable, happy, peaceful but uninterrupted democratic future as the expansion of non-governmental organizations that are working for their country?s existense and cooperation by taking into account or even increasing the level of education,the growth of citizens who know their fundemantal rights and adoption of democracy as the understanding of living together. In the context of üniversal values the aim is to achieve happier and more beautiful future living unity and solidarity. Key words: Democracy, Democratization, military Interventions and Press
DOI:10.17336/igusbd.305500 ; 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye'de gerçekleştirilen başarısız darbe girişimi, medya yayınlarında AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) ile Gülencilerin güç mücadelesi çerçevesinde geniş bir şekilde tartışılmış olmakla birlikte, konuyla ilgili yeterli akademik çalışma vak'anın yeniliği sebebiyle henüz mevcut değildir. Bu nedenle, akademik çalışmalardaki bu eksikliğin giderilmesine katkıda bulunmak ve "güç mücadelesi" anlatısını aşarak, darbenin esaslarını ortaya koymak önem arz etmektedir. Bu çalışmada, anılan darbe girişiminin neden(ler)inin ve amaç(lar)ının, Sivil-Asker İlişkileri teorileri ve Türkiye'deki geçmiş darbeler ışığında açıklanması amaçlanmıştır. Bu bağlamda; askerin siyasete müdahalesini teşvik eden ulusal ve uluslararası dinamiklerin analizi neticesinde, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirenleri cesaretlendiren en belirleyici faktör olarak uluslararası yapının altı çizilmiştir. Bunun yanında, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki benzersizliği açısından darbenin amacı da özellikle vurgulanmıştır. ; Failed coup attempt on July 15, 2016 in Turkey has been largely debated in media releases within the framework of the "power struggle" between the AKP (Justice and Development Party) government and the Gulenists, whereas very few academic studies are available yet on it because of the novelty of the event. Therefore, it is important to make contribution to reduce the lack of academic studies and to identify the bases of the coup by transcending the "power struggle" narrative. This paper aims to explain the reason(s) and aim(s) of the coup attempt in light of the Civil-Military Relations theories and former military interventions in Turkey. In this context, the international structure is highlighted as the most decisive factor encouraging the plotters for the coup on July, 15, after analyzing domestic and international dynamics inciting the military intervention into the politics. Besides, the aim of the coup is emphasized especially in terms of its uniqueness in the history of the Turkish Republic.
Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) uluslararası siyasette tek süper güç olarak kaldığı Soğuk Savaş sonrası dönemde askeri müdahale imkânlarını nasıl kullanacağı, söz konusu dönemin başlangıcından itibaren akademik açıdan ilgi uyandıran bir araştırma konusu haline gelmiştir. Bu doğrultuda; Soğuk Savaş sonrası dönemde gerçekleşen Amerikan askeri müdahalelerinin karar alma süreçlerini incelemeyi amaçlayan bu çalışmada; 1991 Irak, 1995 Bosna ve 2001 Afganistan müdahaleleri karşılaştırmaya tabi tutulmaktadır. Söz konusu örnek olaylar, ABD'nin Soğuk Savaş sonrasında Başkanlık görevini yürüten ilk üç liderinin kararlarıyla yaklaşık on yıllık zaman diliminde üç farklı bölgeye yönelik gerçekleştirilen askeri müdahaleleri temsil etmektedir. Böylece, Amerikan dış politikasında karar alıcı konumunda bulunanların askeri müdahale kararlarını nasıl, hangi koşullarda ve hangi faktörlerin etkisi altında aldıkları ortaya çıkarılmış olacaktır. Kuramsal olarak Graham Allison'un dış politikada karar alma sürecine ilişkin ortaya koyduğu üç modele dayanan bu çalışma, ABD'nin üç askeri müdahalesinin yanı sıra söz konusu üç modeli de karşılaştırma olanağı sunmaktadır. Bu çerçevede, Soğuk Savaş sonrası Amerikan dış politikasında rasyonel aktör modelinin bürokratik siyaset ve örgütsel süreç modellerine kıyasla örnek askeri müdahale kararlarına dair açıklayıcı gücünün daha yüksek olduğu savunulmaktadır. ; Since the beginning of the post-Cold War era, it has become an academically interesting research topic that how the United States of America (USA), remaining the only superpower in international politics, would use its military intervention capability. Accordingly; the 1991 Iraq, 1995 Bosnia and 2001 Afghanistan interventions are compared in this study, which aims to examine the decision making processes of the American military interventions in the post-Cold War era. The case studies in question represent military interventions with the decisions of the first three Presidents of the post-Cold War United States in three different regions in about ten-year time frame. Thus, it will be revealed how, under what circumstances, and under what influence the military intervention decision-makers in American foreign policy make decisions. Theoretically based on Graham Allison's three models of foreign policy decision making, this study offers the opportunity to compare these three models besides the three military interventions. In this context, it is claimed that the rational actor model has higher explanatory power over exemplary military intervention decisions in post-Cold War American foreign policy compared to bureaucratic politics and organizational process models.
Tarih boyunca ülkeler zaman zaman siyasi ve askeri krizlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu krizlerin ekonomik ve sosyal etkileri olduğu aşikardır. Günümüzde de gelişmemiş, gelişmekte olan ve gelişmiş tüm ülkeler farklı etki ve sonuçlar zaman zaman bu tür krizleri yaşamaktadır. Aynı şekilde Osmanlı İmparatorluğundan, Türkiye Cumhuriyetine, Türk siyasi tarihi birçok kez bu krizlere tanıklık etmiştir. Bizim bu çalışmada ki amacımız çok partili hayata geçişle birlikte Demokrat Parti iktidarına karşı yapılan ilk askeri darbe tecrübemiz 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden, 27 Nisan 2007 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına verilen e-muhtıra bildirisine dek geçen tarihsel süreçte ülkemizde yaşanan siyasi-askeri krizler ve bu krizlerin ekonomik yapı üzerinde ki etkileri ve sonuçları hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktır. Sonuç olarak askeri müdahalelerin ekonomik yapı üzerinde orta ve uzun vade de öngörülebilir, kesin ve somut etkilerinin varlığı analiz ve ispat yolu ile ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenle sivil toplum ve demokrasi aygıtının güçlendirilmesi, askerin kışladan çıkmayarak, demokrasiyi enstrüman olarak kullanmaması ve sivil-asker ilişkilerinin sınırlarının kesin çizgilerle belirlenmesi Türkiye ekonomisinin yavaşta olsa sağlam adımlar atılarak büyümesinde etkin rol oynayacaktır. ; Throughout history, countries have confronted political and military crises from time to time. It is obvious that these crises have economic and social effects. Today, all the undeveloped, developing and developed countries experience such crises from time to time. Similarly, from the Ottoman Empire to the Republic of Turkey, Turkish political history has born witness to these crises many times. The goal in this paper is to give information about the political-military crises in our country and the effects and consequences of these crises on economic structure in the historical process from our first military coup on 27 May 1960 coup d'état against the Democratic Party ruling experienced with the transition to a multi-party system to the e-memorandum statement given to the Justice and Development Party ruling on 27 April 2007. As a consequence, the existence of predictable, definite and concrete effects of military interventions on economic structure in medium and long term has been revealed by means of analysis and evidence. For this reason, strengthening the device of civil society and democracy, not using the democracy as an instrument of the military without leaving the quarters and determination of the boundaries of the civilmilitary relations will play an active role in the growth of Turkey's economy by taking firm steps, though slowly.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Makarios, ülkesini Bağlantısızlar Hareketine dahil etmiş ve SSCB başta olmak üzere Doğu Kampıyla iyi ilişkiler geliştirmiştir. Buna, NATO üyesi Yunanistan ve Türkiye ile sorunlar yaşaması ve içeride komünist partinin desteğini alması da eklenince, ABD yönetimleri durumdan rahatsız olmuştur. 1974 Temmuz'unda, cunta yönetimindeki Yunanistan, Kıbrıs'ta bir darbe organize etmiş ve Makarios'u devirmiştir. Bir çok Avrupa ülkesi darbeyi kınarken ABD; yumuşak bir açıklama yapmış, Yunanistan'a askeri yardımını kesmemiş, Makarios'u göreve döndürmek konusunda isteksiz davranmış ve darbeyi ya da ardından gelen Türk müdahalesini durdurmak için güç kullanmayı reddetmiştir. Bu gelişmeler, ABD'nin adayı NATO etki alanına sokmak için darbeye ve devamında Türkiye'nin adanın 'sini ele geçirmesine destek vermiş olduğuna dair argümanların ortaya atılmasına neden olmuştur. Bu çalışma ise söz konusu argümanları destekleyecek yeterli kanıtın mevcut olmadığını savunmaktadır. ABD'nin 1960-1974 arası Kıbrıs ile ilgili öncelikleri, adanın; Türkiye ve Yunanistan arasında çatışma yaratmayacak ve Doğu Akdeniz'deki NATO işbirliğine zarar vermeyecek kadar istikrarlı kalması, Doğu Bloğu ile fazla yakınlaşmaması ve SSCB'yi soruna müdahil edecek bir fırsat yaratmaması olmuştur. ABD açısından Makarios, bu önceliklere yönelik, ortadan kaldırılmasını gerektirecek kadar büyük bir tehdit oluşturmamıştır. ; Makarios, the president of the 1960 Republic of Cyprus, had incorporated his country into the Non-Aligned Movement and developed good relations with the East Camp, and particularly the USSR. In addition to these, he had problems with NATO Allies Greece and Turkey and took support from the communist party of Cyprus. Naturally, the US administrations had been discontent with these developments. In July 1974, Greece under junta rule, organized a coup in Cyprus and overthrew Makarios. While many European countries condemned the coup; USA gave a soft response, refrained from cutting its military aid to Greece, was reluctant to reinstate Makarios and refused to use force to stop the coup or subsequent Turkish intervention. These developments created arguments, which defended that the United States supported the coup and Turkey's military intervention, in order to put Cyprus under NATO influence. However, this study defends that there is not enough evidence to support these arguments. The priorities of the USA on Cyprus between 1960-1974 were, ensuring the island's stability so that it won't; cause a clash between Turkey and Greece, weaken the NATO cooperation in the Eastern Mediterranean, seek alliance with Soviets and create an opportunity for USSR to be involved in the problem. Within the framework of these priorities, Makarios did not pose a serious threat to the US.
ÖZETTÜRKİYE'DE ASKERİ MÜDAHALELERİN SİYASAL İSTİKRAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİTürkiye'de, çok partili demokratik siyasal yaşama geçildiği 1950'den bugüne kadar siyasete belli aralıklarla (yaklaşık 10 yıl) doğrudan ve dolaylı olarak birçok askeri müdahalenin yapıldığını, sistemin restore edildiğini, daha sonrada ordunun gönüllü olarak yönetimi sivillere devrettiğini görüyoruz. Yine aynı döneme baktığımızda şunları da görmekteyiz: 60 hükümet ve 186 siyasal partinin kurulması, sürekli değiştirilen seçim sistemleri, ekonomik istikrar paketleri ve devalüasyonlar, her askeri müdahale sonrası tamamen veya kısmen değiştirilen anayasalar, kurumlar ve kuralları sayabiliriz. Sadece bu veriler bile bize, söz konusu dönemde Türkiye'de ciddi bir siyasal istikrarsızlığın yaşandığını işaret ediyor. İşte bizim de bu çalışmamızda sorduğumuz ve yanıtını aramaya çalıştığımız soru ya da sorular; Türkiye'de ordu-siyaset ilişkisi ve demokratik sivil yaşama yapılan askeri müdahaleler ile bu dönemde yaşanan yoğun siyasal ve ekonomik istikrasızlık ve sivil hükümetlerin başarısızlıkları arasında bir ilişki var mıdır? Diğer bir deyişle Türkiye'de yaşanan ve yaşanmakta olan siyasal istikrarsızlıkta askeri müdahalelerin rolü ve etkisi var mı, varsa ne kadardır? Bu anlamda siyasal istikrarsızlığın nedenleri nedir ve askeri müdahalelerin ne gibi sonuçları vardır? Sorularının yanıtlarını aramaya çalıştık Yapılan teorik ve rakamsal araştırma ve incelemeler sonucunda, Türkiye'de siyasete yapılan askeri müdahalelerin siyasal istikrarsızlık üzerinde önemli oranda rolünün ve etkisinin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani bir anlamda Türkiye'de askeri müdahale ve sonrası dönemlerde, siyasal istikrarın unsurlarıyla sürekli oynanarak adeta istikrarsızlığın beslendiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle Türkiye'de siyasal istikrarın sağlanabilmesi ve sürdürülebilmesi için diğer önlemlerin yanında, ordu-siyaset ilişkisinin de mutlaka modern demokratik standartlara çekilmesi ihtiyacı önümüzde durmaktadır. ABSTRACTTHE EFFECTS OF MILITARY INTERVENTION ON POLITICAL STABILITYSince civilian democratic rule era (1945), a series of free and popular parliamentary elections that led to civilian democratic rule, The military, however, has intervened directly or indirectly almost every ten years in the name of restoration of rule and order, and after fulfilling its duty, voluntarily handed power back to civilian hands.We look at the same era, established 60 governments and from the political scene established 186 political parties, continuous efforts for changing election systems, package of economic stability programs and devaluations, after the military intervention, the changes made partially of entirely to pattern of constitutions, institutions and rules to be traced throughout the four preceding decades. In this data show us, during the era of Turkey had experienced serious political stability.In light of our study, we asked question and search for answers; the relationship between military and politics and a common underlying condition in Turkey was a high degree of political and economic ineffectiveness and the failure of the civilian government to contain the army. In other words, it had rendered itself incapable of reengaging in political instability of Turkey, Is there any relationship between military intervention role on political instability or it is, how much? In these meanings, What are the causes of political instability and how is the come out of military interventions? We aimed at find out above questions.In terms of theoretical and empirical research and examinations, we can speak out it is so important that the effects and role of military intervention on political stability in Turkey. In other words, during the military intervention or after the military intervention era, it had been feeding for re-establishing and continuous efforts of assessing and main parts of political instability. In this course, taking measures, providing and sustainability of political stability, we will need to make modern democratic standards combined with the relationship army-politics.
Türkiye demokrasisi geçmişten bugüne dek birçok kez ülkede meydana gelen askeri müdahalelerden ötürü sekteye uğramıştır. 28 Şubat Postmodern Darbesi de bunlardan birisini teşkil etmektedir. Bu meyanda sözü edilen askeri müdahaleye ilişkin ayrıma varılan noktalardan biri 28 Şubat'ın açık bir şekilde gerçekleştirilen ve sürece yayılan bir özellik taşımasından ileri gelmektedir. 28 Şubat'a dair sözü edilen farklılığın bir diğer noktasını ise askeri müdahalenin meydana gelmesinde süreçte rol oynayan aktörler oluşturmaktadır. Dolayısıyla TSK ile birlikte 28 Şubat aktörlerinin de dâhil olduğu bir askeri müdahale söz konusu olmaktadır. Ancak tüm bu belirtilenlerin yanında 28 Şubat'ta diğer askeri müdahalelerden farklı olarak fiili bir müdahale gerçekleşmemesinden ötürü askeri bir darbe olarak görülmeyebilmektedir. Dolayısıyla 28 Şubat'ın demokrasiye aykırı bir nitelik taşımadığı, aksine demokrasinin önünü açan bir süreçten ibaret olduğu olgusu bu döneme dair tartışma konusu yapılan bir husus olmuştur. Bu çalışmada 28 Şubat'ın Türkiye'nin yakın tarihinde önemli bir siyasi olay olduğu, ardından 28 Şubat'ın demokratik yaşamı zedeleyen bir süreç olduğu kabulünden hareketle 28 Şubat ve sürecin aktörleri ele alınacaktır. Çalışma her ne kadar genelde TSK-siyaset ilişkisine temas etmiş olsa da, özelde çalışmanın esas konusunu 1993-2000 yıllarını kapsayan 28 Şubat ve sürecin aktörlerinin değerlendirilmesi oluşturmaktadır. ; From past to present, Turkish democracy has been interrupted many times by military interventions in the country. The February 28th Postmodern Coup is one of them. In this context, one of the points of distinction regarding the military intervention mentioned is that has a feature that was carried out openly and spread throughout a process. Another point of the difference mentioned is the roles that played by the actors of the military intervention. Therefore, there is a military intervention involving the Turkish Armed Forces and the February 28th actors. However, in addition to all the mentioned aspects it ...
Askerî darbe, askerlik mesleğince benimsen emir-komuta zinciri zihniyetine tabi, eyleminde ve söyleminde şiddet barındıran, toplumsal ve siyasal alana müdahaledir. Bu müdahale toplumların demokratikleşme yolundaki adımlarını geriletir ve durdurur. Askerî darbelerin yaşandığı ülkelerde siyaset ve yönetim, darbe ihtimali ile her zaman kıskaç altındadır. Bu ihtimal bireylerin hafızalarının bir köşesinde saklanır. Darbenin etkisi, sadece hafızalarda değil, toplumsal alanı düzenleyen en önemli metinlerde, anayasalarda da saklıdır. Türkiye'de anayasaların oluşturulması, darbeler sonucunda olmuştur. Bu anayasalar, darbe mimarı askerî yenin kendi özerklik alanını toplum karşısında güçlendiren düzenlemelerini de bol miktarda içermektedir. Eğitim, sağlık, barınma, personel rejimi gibi pek çok açıdan farklı uygulamalara tabi olan askerî kesimin yaptığı ve yaptırdığı darbe ürünü anayasalar ayrıca askere özgü yargı kurumlarını da oluşturmuştur. Böylelikle devletin temeli olan yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinden diğerlerini denetleyebilme niteliğini haiz yargı kuvvetini kendisi için özerkleştirmiştir. Askerî bürokrasi, askerî yargı mevzuat ve kurumlarını, 1960 ve 1980 darbeler sonrası Anayasaları ile sivil yargı alanının karşısında üretmiştir. Bu çalışmada Türkiye'de 1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi ve 2016 darbe girişimi sonrasında askerî yargı kurumlarının nasıl şekillendiği açıklanmıştır. Askerî n özellikle yargı alanında etkinliğini kuvvetlendirecek kurumlar oluşturarak, sivil bürokrasi aleyhine özerklik alanını genişlettiği gözlenmiştir. ; The military coup, subject to the mentality of the chain of command embraced by military profession, thus is violent in its act and the rhetoric, is an intervention to social and political arena. This intervention halts and reverses the process of democratization of societies. In the countries where military coups were experienced once, politics and government are under claws of possible coup d'etat. This possibility stored in the memories of the individuals: The effects ...
Bu tezin amacı; 1989-2001 yılları arasında Afganistan güvenliğini etkileyen iç ve dış dinamikler çerçevesinden incelenmiştir. Çalışmada; Sovyetler Birliği'nin Afganistan'dan çekilmesi ile iç ve dış faktörlerin yarattığı güvenlik sorunlarının askeri, siyasi, ekonomik, sosyal boyutları incelenirken aynı zamanda 11 Eylül saldırıları sonrası ABD'nin Afganistan askeri müdahalesine yer verilmiştir. Bu çalışmanın ilk bölümünde güvenliğin tarihsel gelişimi ve farklı teorik perspektiflerden güvenliğin ele alınması, ikinci bölümünde Afganistan'ın coğrafi yapısı, etnik yapısı ve ekonomik kaynakları detaylı bir şekilde analizine yer verilmiştir. Ayrıca, Afganistan'ın istikrarsızlık nedenlerini daha iyi anlamak adına ülkenin jeostratejik önemi ve bu nedenle bölgede yaşanan hâkimiyet mücadelesinden bahsedilmiştir. Üçüncü bölümde ise iç ve dış faktörlerin yaratığı iç savaş, mücahit gruplar arasındaki iktidar mücadelesi, Taliban'ın ortaya çıkışı ve tüm bu gelişmelerin yaratığı sonuçlar incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise 11 Eylül saldırıları ve ABD'nin askeri müdahalesi, NATO ve BM kararlarına yer verilmiştir. Sonuç kısmında; ülkedeki iktidar kavgası askeri, siyasi, etnik, sosyal ve kültürel gibi iç dinamiklerin yanı sıra başta ABD, Pakistan ve Suudi Arabistan olmak üzere dış devletlerin ülkeye doğrudan müdahalesi gibi etmenlerin de Afganistan'da güvenlik sorunlarının oluşmasına neden olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca, ABD'nin askeri müdahalesinin hukuki boyutu ve 2001 sonrası Afganistan'ın genel durumu değerlendirilmiştir. ; The aim of this thesis is to examine internal and external factors that were affecting the security of Afghanistan between 1989 and 2001. In this study, military, political, economic and social dimensions of the security problems caused by internal and external factors with the withdrawal of the Soviet Union from Afghanistan were examined. At the same time, the military intervention of USA in Afghanistan after the September 11 attacks were also examined. In the first chapter of this study, historical development of the security concept and different theoretical perspectives will be analyzed. In the second chapter, geographical structure, history, ethnic structure and economic sources of Afghanistan will be analyzed. This chapter also examines the struggle for dominance in this region because of the geostrategic importance of the country in order to better understand the causes of instability in Afghanistan. In the third chapter, the struggle of power between Mujahid groups in the country, the emergence of the Taliban and the consequences of these developments will be analyzed. In the final chapter, the September 11 attacks and USA military intervention and also the UN Charter and NATO resolutions will be examined. In conclusion, it was concluded that in addition to the domestic factors like political, social and cultural factors, the direct interventions of foreign states, especially Pakistan, Saudi Arabia and USA, cause major security problems in Afghanistan. In addition, the legal dimension of the US military intervention and the general situation of Afghanistan after 2001 were evaluated.
Askeri darbelerin sık rastlandığı Batı Afrika alt bölgesinde, bu darbelerin açıklanmasına dair pek çok iç siyasal faktör öne çıkarılmıştır. Bununla birlikte, eski sömürge ülkelerin siyasi, askeri ve ekonomik olarak dışa bağımlılıkları bu ülkeleri dış nüfuza da açık hale getirmektedir. Nitekim eski sömürgeci güçler veya güçlü devletlerin, gelişmekte olan ülkelerle kurdukları eşitsiz ilişki bilerek veya bilmeyerek istikrarsızlığa neden olabilmektedir. Rejimin durumu, etnik mücadele, pretoryanizm, ordunun iç güvenlik konularında görevlendirilmesi ve kaynakların dengesiz dağılımı gibi sivil-asker ilişkilerini etkileyen faktörlere dış etkenlerin de dahil edilmesi söz konusu ilişki dikkate alındığında elzem görünmektedir. İç dinamiklerin dış etkilere karşı savunmasız hale getirdiği bir ülkede dış aktörler siyasal krizlerde etkili şekilde rol alabilmektedirler. Ordunun eğitimi, yabancı askeri danışmanlar, dış yardımlar, yabancı askeri üs ve yatırım gibi araçlar, ordunun siyasete yönelik müdahalesine destek veya engel teşkil edebilecek bir dış nüfuzu üretmektedir. Dolayısıyla ordu mensuplarının dış sosyalizasyonu, sivil-asker ilişkileri analizlerinde dikkate alınması gereken bir unsur olarak belirmektedir. Bu çalışmada Liberya'da 1980 yılında gerçekleşen askeri darbe örneği üzerinden dış aktör olarak ABD'nin rolü ve etkisi sorgulanacaktır. ; In the sub-region of West Africa, where military coups are common, many domestic political factors have been brought forward to explain these coups. However, the political, military and economic dependence of the former colonial countries on the outside makes them vulnerable to external influence. As a matter of fact, the unequal relationship established by the former colonial powers or powerful states with the developing countries can cause instability deliberately or unknowingly. The inclusion of external factors in the factors affecting civil-military relations, such as the state of the regime, ethnic struggle, preterianism, the deployment of the army on internal security issues and the unbalanced distribution of resources, is essential when considering this relationship. In a country where internal dynamics make it vulnerable to external influences, external actors can play an active role in political crises. The training of the military, foreign military advisers, foreign aid, foreign military base and investment instruments produce an external influence that may constitute support or obstacle to the military's intervention in politics. Therefore, the external socialization of the members of the army appears to be a factor to be considered in the analysis of civil-military relations. In this study, the role and impact of the US as an external actor will be questioned through the example of military coup in 1980 in Liberia.
Ülkemizde siyasi iktidar ve silahlı kuvvetler arasındaki ilişki sürekli gündemde olan bir konu olmuştur. Özellikle toplumlar devlet haline dönüşmeye başladıktan sonra yöneticilikle askerlik görevleri birbirinden ayrılmaya başlamış ve bu ilişkiler daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. Türkiye'de siyasi hayat ve demokrasinin işleyişine ilişkin süreçte ordu varlığını her zaman hissettirmiştir. Çalışmada bu süreç kimi zaman doğrudan kimi zaman dolaylı müdahalelerin örnek gösterilmesiyle yerini almıştır. Milli Mücadele Döneminden itibaren değerlendirilen ulus devlet bilinci Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşunda temel anlayışlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır Literatür taramasıyla, bu dönemden günümüze değin ordunun ulus devlet süreci konusundaki değerlendirmeleri ışığında Türkiye'nin bu konu ile ilgili durumu ve beraberinde yaşananlar üzerine bilgi verilmiştir. Taramanın temel amacı, ordu siyaset ilişkisini ulus devlet anlayışı ile analiz ederek bu süreçte birbirleriyle olan ilişkilerini ve birbirlerine olan etkilerini daha net ve anlaşılır hale getirmektir. Bu çalışmada ülkemizde ulus devlet anlayışının temelinde ordunun olduğu belirtilerek günümüzde de küreselleşme ile birlikte AB sürecinde yaşanan ordu ve ulus devlet anlayışının çeşitli uygulamaları ele alınarak sistematik bir bütün haline getirilmeye çalışılmıştır. ; The relationship between the political government and armed forces is always a popular topic in our country. Especially administration and soldiering duties were diverged from each other and these relationships gained more importance after socities started to transform into governments. Military is always substantive in the process of political life and democracy mechanism in Turkey. In the study, this process sometimes attends directly and sometimes with giving examples of indirect interventions. The nation government knowledge, analysed starting from the National Struggle Period, is standing as one of the basic mentalities in the foundation of Turkish Republic Government. Information about Turkey?s situation related with this subject and subsequent happenings is given in the literature search by the help of military?s evaluations about nation government process beginning from that period till now. The fundamental purpose of the search is to make the relationships between military politics relationship and nation government discipline and effects to each other be understood more clear and perceptible by analyzing the military politics relationship with nation government discipline. In this study, some applications of military and nation government discipline seen in EU process with globalization are analyzed and are tried to be integrated while indicating that military is fundamental in nation government discipline in our country.
Petrol dünya yüzeyinde en fazla tüketilen enerji kaynağıdır. Dünyanın tüm ülkeleri için olduğu kadar Türkiye açısından da vazgeçilmez stratejik öneme haizdir. Küresel ve/veya bölgesel pek çok askeri ve siyasi gelişme bu çok değerli enerji kaynağı etrafında şekillenmektedir. Türkiye, bu enerji kaynağına sahip ülkelere çok yakın komşu ülke olmakla birlikte kendi yer altı zenginlikleri bakımından fakir bir ülkedir ve petrol tüketiminin % 90'dan fazla miktarını ithal etmektedir. Türkiye ekonomisi petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkilenmekte, cari açık, ödemeler dengesi, dış borç yükü ve enflasyon gibi makroekonomik dengeler petrol fiyatlarına göre şekil almaktadır. Ülkemizde petrol piyasası dikey bütünleşik bir kamusal örgütlenmeye tabi iken 2000'li yıllarda başlayan özelleştirme çalışmaları ile rafineri, petrokimya petrol dağıtım alanlarında yapısal regülasyon tesis edilmiş ve petrol piyasası rekabete açık bir piyasa yapısına kavuşmuştur. Yapısal regülasyon yanında sosyal regülasyonun bir parçası olarak çevresel hassasiyetler ve tüketicilerin korunmasına yönelik kurallar, akreditasyon, standardizasyon ve ürün/hizmet güvenliğini esas alan teknik regülasyon da yasal çerçeveye oturtulmuştur. Bağımsız bir düzenleyici otorite olarak EPDK'nın kurulması ile birlikte petrol piyasası yakın gözetim ve denetim altında bulundurulmaya başlanmıştır. Petrol açısından dışa bağımlı bir ülke konumunda olan Türkiye hazine gelirlerinin büyük miktarını yine bu enerji kaynağı üzerindeki dolaylı vergilerden karşılamaktadır. Akaryakıt satış fiyatlarının % 60-65'e varan miktarlarda vergi yükü bulunmakta olup petrol satışlarından dolayı 2011 yılında devlet kasasına giren toplam vergi miktarı 39,2 milyar liradır. Bu miktar, ülkemizde 2011 yılında toplanan verginin % 13'üne tekabül etmektedir. Petrol ürünleri üzerindeki bu aşırı vergi yükü, komşu ülkelerde 4-5 kat ucuza satılan bu ürünün kaçak yollarla ülkeye sokulması riskini de beraberinde getirmektedir. Ülkemizin oldukça uzun doğu ve güneydoğu kara sınırları ile bu bölgelerdeki istikrarsız yapı, ayrıca 3 tarafının denizlerle çevrili olması ve bu geniş alanda denetim kurulması noktasında yaşanan zorluklar hem karayolu hem de denizyolu ile yapılan kaçakçılığın artmasına yol açmaktadır. Aynı şekilde akaryakıt olarak kullanılabilen atık yağlardan elde edilen ve 10 numara yağ adı altında yapılan satışlar da rekabetçi piyasa yapısı, can, mal ve çevre güvenliği üzerinde tehditler meydana getirmektedir. EPDK özel ve genel kolluk birimleri ile birlikte petrol piyasasında denetime yönelik yoğun çaba sarfetmekte olup Kurum bütçesinin yaklaşık üçte birini bu alana aktarmaktadır. Ülkemizde ulusal marker uygulamasını merkezine alan bir denetim sistemi yürütülmektedir. Ülkemizde rafineri, işleme, depolama, iletim, taşıma, ihrakiye, serbest kullanıcı, dağıtım, bayilik faaliyetleri EPDK tarafından verilen ve belli kurallara bağlı lisanslar çerçevesinde yürütülebilmektedir. Lisans sahiplerine tehlike sorumluluğu çerçevesinde sigorta yükümlülüğü ile piyasa şeffaflığının sağlanabilmesi ve spekülatif fiyat hareketlerinden korunulabilmesini teminen de bildirime ilişkin regülasyon yükümlülüğü getirilmiştir. Ayrıca bu enerji kaynağının ülkenin kamu düzeni üzerinde üstlendiği vazgeçilemez rol nedeniyle acil durum stokları tutuma yükümlülüğü de belli lisans sahipleri açısından zorunlu hale getirilmiştir. Petrol rezervlerinin önümüzdeki 40-50 yıllık süreçte dünya ekonomileri, siyasi ve politik gelişmeleri üzerinde rolünü artırarak sürdüreceği hesaplanmakta olup piyasa yapısının yakın gözetim ve denetim altında bulundurulması hayati önem taşımaktadır. Bu doktora tezinde birincil ve ikincil mevzuat hükümleri ile birlikte EPDK ve Danıştay kararları çerçevesinde piyasa yapısı üzerindeki devlet kontrolü ve idari müdahaleler incelenmeye çalışılmıştır. ; Petroleum, consumed mostly on earth with the biggest share, is an energy sourcewith inescapable strategic importance for all the countries in the world as well as Turkey. Many military and political improvements in the world acquire a shape around this valuable energy source. Turkey, along with being a close neighbor country to the countries with this energy source, is a poor country from underground richness point of view and imports more than 90 % of her consumption. As a country at a position dependent on external sources for this energy source, Turkish economy has been affected from the fluctuations in the petroleum prices; macroeconomic equilibrium such as current gap, payment balance, external debt load and inflation take a shape according to the fluctuations in the price of petroleum. For this reason, stability in the petroleum market has a great importance for our country to continue economic public order. As petroleum market in our country used to have a vertical united public organizational structure, with the privatization efforts in the years of 2000, structural regulation was established in the fields of refinery, petro-chemistry, petroleum distribution areas, and the petroleum market has gained a structure open to competition. As a part of social regulation in addition to structural regulation, rules towards protection of environmental sensitivenesses and consumers, accreditation, standardization and technical regulation based on safety of goods/services have been made fit on legal frame. With the establishment of EPDK as an independent organizer framed below liberal economic understanding in the energy markets, petroleum market has also been started to be kept under supervision and inspection. Turkey, as a country dependent on external sources, has been making most of her treasury income through indirect taxes on this energy source. Tax load reaches up to 60-65 % of fuel oil prices and the total tax collection of the government through petroleum sales is 39.2 billion liras in 2011. This amount is equivalent to the 13 % of the total taxes that have been collected in our country in 2011. This excessive tax load on petroleum products brings the risk of illegal transformation of this product into the country since it is 4-5 times cheaper in neighborhood countries. Quite long east and southeast land borders of our country and the inconsistent structure in those regions, besides being surrounded with seas at 3 sides, and the difficulties that have been faced to set up a control system in this wide area causes the smuggling through both overland routes and maritime lines. In the same way, sales under the name Number 10 Oil that is obtained from waste oils but can be used as a fuel-oil, threatens the competitive market structure, life, property and environmental safety. EPDK has been spending intense efforts by allocating almost one third of the institution?s budget for the inspection of petroleum market together with private and general police force. In our country, an inspection system that is centralized on the national marker application has been performed. Refinery, processing, storage, conveyance, transportation, free user, distribution, franchising activities in our country can only be performed under the frame of licenses bound to certain rules and franchising activities given by EPDK. License owners are also held responsible for regulation related to declaration to be protected from speculative price changes and to provide insurance liability under the frame of threat responsibility with market transparency. In addition to all, due to the inescapable role of this energy source over the public order, responsibility of keeping emergency stocks is brought to be obligatory for some license owners.
Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi tarihi, askeri darbeler tarihidir. Darbeler Türk milletinin tarih boyunca alışkın olduğu ve neredeyse her on yılda bir gerçekleşen olaylar olarak içerisinde yaşadığımız topluma yön vermişlerdir. Bu çalışmamda "28 Şubat 1997 Askeri Darbesi ve Türk Eğitim Sistemine Etkileri" araştırılmıştır. 28 Şubat 1997 post-modern askeri darbesi çok yakın bir geçmişe sahip olmasına karşın ülkemize ve milletimize toplumsal, siyasal, ekonomik ve hukuki açılardan birçok etkisi olmuştur. Yaşanan bu askeri müdahale Türkiye'nin miladı olarak değerlendirilmiştir. Askeri darbeyle, anayasa askıya alınmış, baskı ve zor kullanarak hukuk dışı yollara başvurulmuş, millet iradesi hiçe sayılmış, seçilmiş hükümetler darbe girişimleri sonucunda iktidardan uzaklaştırılmış, devlet ve toplum yapısında ve eğitim sisteminde önemli değişiklikler olmuştur. 28 Şubat 1997 Askeri darbesinden sonraki süreçte de devlet ve toplum yapısında siyasal, sosyal, ekonomik ve hukuki açılardan birçok değişiklikler meydana gelmiş, hatta bu değişiklikler eğitim sistemimize de yansımıştır. ; Turkey's political history is the history of military coups. The coups have given way to the society in which the Turkish nation has become accustomed throughout history and events that take place almost every decade. In this study, Şubat February 28, 1997 Military Coup and its Effects on Turkish Education System "were investigated. Although the post-modern military coup of 28 February 1997 has a very recent history, it has had many social, political, economic and legal effects on our country and nation. In addition this is evaluated as Turkey's military intervention in milan. With the military coup, the constitution was suspended, unlawful ways were resorted to by using pressure and force, the will of the nation was ignored, the elected governments were removed from power as a result of the coup attempts, and there were significant changes in the state and society structure and education system. After the military coup of February 28, 1997, many changes occurred in the state and society in terms of political, social, economic and legal aspects, and even these changes were reflected in our education system
GENERAL KNOWLEDGEName and Surname : Mehmet KaradayıField: İnternational RelationProgramme: DoctorateSupervisor: Professor Cengiz OkmanDegree Awarded and Date: Doctorate- March 2005Keywords: Power Diplomacy, Military ForceABSTRACTIMPLEMENTATION OF POWER DIPLOMACY UNITED STATES OF AMERICA AND TURKEYSeptember 11, 2001 terrorist attacks changed America's political strategies implemented during Cold War and 1990s deeply and made military force the most important element of foreign policy. Undoubtedly, power diplomacy implemented by the USA affects all states. Without any legal basis, USA thinks to have military intervention right, in the framework of 'preemptive strike' doctrine, against states and terrorist organizations seen as threat by the USA. Especially 2001 Afghanistan and March 2003 Iraq military interventions are clear instances.In the 21st century, the concept of the enemy completely changed and the possibility of big powers' fighting with each other by way of alliances fairly decreased. In the 21st century, instead of arsenal wars, there emerged a kind of war against enemy using asymmetric methods. By this thesis, it was mentioned the last position of American power diplomacy in 21st century and the place of military force in its power diplomacy. The national security policy planned by the USA aimed at future, the national security strategy, Joint Vision 2020 and The Army in 2020 established by the USA with direction of military national strategy were researched as bases of military power being basic argument of power diplomacy. It is examined where the USA deploys its forces and gives them which missions by using as an element of foreign policy. Turkey located in the most complicated region of the world is closely influenced by any developments in its region. Therefore, Turkey needs to implement effective power diplomacy in order to manipulate the regional politics and become effective in its region. In this thesis, it is mentioned the practice of power diplomacy of Turkey by taking USA power diplomacy implementation into consideration. It is tried to explain the elements owned by Turkey in order to manage effective implementation of power diplomacy. When taking into consideration of available Turkish military force, in the near future, with effective power diplomacy in accordance with its traditional foreign policy which has new approach, it is reached the result that Turkey would have more words to say in its region.GENEL BİLGİLERİsim ve Soyadı: Mehmet KaradayıAnabilim Dalı: Uluslararası İlişkilerProgramı: DoktoraTez Danışmanı: Prof. Dr. Cengiz OkmanTez Türü ve Tarihi: Doktora - Mart 2005Anahtar Kelimeler: Güç Diplomasisi, Askeri Güç, ÖZET GÜÇ DİPLOMASİSİ UYGULAMALARI ABD VE TÜRKİYE11 Eylül 2001 terörist saldırıları, Amerika'nın soğuk savaş sırasında ve özellikle 1990'lı yıllarda uyguladığı dış politika stratejilerini büyük ölçüde değiştirmiş ve askeri gücü dış politikanın en önemli unsuru haline getirmiştir. ABD'nin uyguladığı güç diplomasisi şüphesiz bütün devletleri etkilemektedir. Amerika Birleşik Devletleri kendine tehdit gördüğü devletlere ve terörist örgütlere karşı herhangi bir meşru zemin aramadan askeri müdahale yapma hakkını 'önleyici saldırı' doktrini çerçevesinde kendinde görmektedir. Özellikle 2001 Afganistan ve Mart 2003 Irak'a müdahaleleri bunun örnekleridir.21.yüzyılda düşman kavramı tamamen değişmiş ve büyük devletlerin ittifaklar yolu ile birbirleri ile savaşma ihtimalleri oldukça azalmıştır. 21. yüzyılda topyekün savaş yerine asimetrik yöntemler kullanan düşmana karşı savaş başlamıştır. Bu çalışma ile ABD güç diplomasisinin 21. yüzyıldaki aldığı son şekil ve askeri gücün bunun içindeki yerine değinilmiştir. ABD'nin geleceğe yönelik tasarladığı ulusal güvenlik politikası, ulusal güvenlik stratejisi, milli askeri stratejisi doğrultusunda oluşturduğu Müşterek Vizyon 2020 ve 2020'de Ordusu, güç diplomasisinde temel aracı olan askeri gücün esasları olarak incelenmiştir. ABD'nin milli çıkarlarını korumak için dünyada askeri kuvvetlerini nerede konuşlandırarak ve bunlara ne gibi görevler vererek dış politikanın bir unsuru olarak kullandığı ele alınmıştır.Dünyanın en karışık bölgelerinden birinde olan Türkiye, bölgesindeki her gelişmede çok yakından etkilenmektedir. Dolayısıyla Türkiye'nin bölgesinde etkin olabilmesi ve bölge politikalarını yönlendirebilmesi için çok etkili bir güç diplomasisi uygulaması gerekmektedir. Bu çalışmada Türkiye'nin kendisine ABD modelini göz önünde bulundurarak güç diplomasisi uygulaması üzerinde durulmuştur. Mevcut askeri potansiyeli dikkate alındığında, Türkiye'nin geleneksel dış politikasıyla uyumlu yeni yönelimlerle, uygulayacağı etkin bir güç diplomasisi ile yakın gelecekte, bölgesinde çok daha fazla söz sahibi olacağı sonucuna ulaşılmıştır.