Siyaset olgusunun yerel yansımaları yerel yönetimler, yerel seçimler, yerel parti teşkilatları, sivil toplum örgütleri, yerel bürokratik teşkilatlarla yaşamımıza doğrudan veya dolaylı olarak etki etmektedir. Yerel siyasetin genel siyasetle karşılıklı etkileşimi ve ilişkisinin geliştirilmesi demokratik kültürün de gelişiminin önemli bir göstergesi olmakla birlikte, ekonomik, sosyal ve kültürel sorunların rasyonel olarak çözülebilmesi için, öncelikli olarak bu sorunların yerel bazda analizinin yapılması gerekmektedir. Bu anlamda, siyaset olgusunun yerel boyutlarının anlaşılması, demokratik katılım süreçlerinin işlerlik kazanabilmesi, sivil toplum kültürünün toplumun tüm katmanlarına nüfuz edebilmesi ve dolayısıyla bölgesel ve toplumsal kalkınmanın sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Genel siyasetin tüm boyutlarıyla anlaşılması için genel siyaset zincirinin en önemli halkası olan yerel siyasetin işleyiş süreci iyi anlaşılmalıdır. Bu çalışmada, siyasetin yerel olarak işleyişi, aktörlerin rolü ve aralarındaki etkileşim teorik arka plan çerçevesinde alan çalışması ile birlikte ele alınmış ve çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada öncelikle siyasetin yerel yapısı teorik olarak ele alınmıştır. İkinci olarak, Nizip ilçesinin sosyo-ekonomik durumu yerel arka plandaki önemli yapıtaşı olması açısından değerlendirilmiştir. Üçüncü olarak ise siyasetin yerel unsurlarına yönelik alan araştırması anket çalışması ile değerlendirilmiştir. ; The local reflections of politics phenomenon affect our life directly or indirectly through local administrations, local elections, local party organizations, NGOs and local bureaucratic organizations. Although the interaction between local politics and general politics and improvement of their relation are significant indicators of the progress of democratic culture, in order to solve social, economic and cultural problems rationally, these problems require to be analyzed on local basis. In this sense, understanding the local dimension of politics phenomenon is of great important with respect to the fact that democratic participation process can gain functioning, civil society culture can penetrate into all the layers of the society and consequently regional and social develeopment can be achieved.Operation process of local politics must be understood well in order that all aspects of general politics can be understood. Hence, local politics is the most important circle of general politics.In this study, local operation of politics, rol of actors and interactions between them were dealt with in the theoretical background frame with the literature review and were tried to be resolved. In the study, firstly, local structure of politics was covered theoretically. Secondly, socio- economic situation of town of Nizip were evaluated in terms of its being significant basis in local background. Thirdly, field research o local elements of politics was evaluated through survey. ; Nizip Kaymakamlığı ; Kırıkkale Valiliği Özel Kalem Müdürlüğü
Yüksek Lisans Tezi ; Yönetime katılma söz konusu olduğu zaman akla ilk gelen şey kuşkusuz ki yönetimdir. Bu sebepledir ki yönetim sisteminin ayrılmaz parçası 'yönetime katılmadır'. Yönetenler ve yönetilenler insanlık tarihi kadar eskidir. Hemen hemen tüm toplumlarda ve uygarlıklarda bir azınlık çoğunluğa hükmetmiş ve çoğunluk da yönetime dâhil olarak azınlığın kararlarına ortak olmayı ve demokratik bir şekilde sonuca ulaşılmasını istemiştir. Bu katılım her zaman erkekler çerçevesinde düşünülmüş, kadınlar çok fazla ön plana çıkmamıştır. Kadınların siyasete katılımı ve siyasal katılımı etkileyen faktörler son yıllarda birçok araştırmacı tarafından incelenen konulardır. Bu çalışmada güncel literatür taranmış; kadınların siyasal katılımı, genel anlamıyla siyaset ve siyasal katılım kavramları, toplumsal cinsiyet anlayışı ile politik katılımın arasındaki ilişki, kadın hakları ve kadınların siyasal katılımının tarihsel gelişiminin şu anki konumu, uluslararası ilişkilerin tarihsel sürecinde feminizm, nüfuzu olan kadınlar, Türkiye'deki kadınların siyasetteki yerleri ve katılımlarını etkileyen etmenler incelenmiştir. ; The first thing that comes to mind when it comes to participation in management is undoubtedly management. For this reason, the integral part of the management system is parç participation in management. The rulers and the ruled are as old as the history of mankind. In almost all societies and civilizations, a minority dominated the majority, and the majority also included in the ruling of the minority to join the decisions of the minority, to achieve a democratic conclusion. This participation was always considered within the framework of men, women did not come to the fore. The participation of women in politics and the factors influencing political participation are the subjects examined by many researchers in recent years. In this study, the current literature was reviewed; political participation of women, literally politics and political participation concept, the relationship between political ...
Son yıllarda küreselleşmenin etkisiyle, dünya ekonomisi gelişme göstermektedir. Dünya ekonomisindeki bu gelişmeye paralel olarak, insanların yaşam şekilleri değişmeye başlamış buda enerjiye olan talebi küresel ölçekte arttırmıştır. Dünya, tükettiği enerjinin önemli bir kısmını fosil kaynaklardan sağlamakta olup, bu tür kaynaklar dünyanın belirli bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Fosil kaynakların sınırlı ve sonlu olması, dünya ekonomilerinin bu kaynaklara ulaşma ve egemen olma mücadelesine neden olmaktadır. Bu çalışmada Avrupa Birliği ve Türkiye'nin enerji politikaları incelenmiştir. İthal kaynaklara bağımlılığı yüksek olan iki ekonominin, enerji arz güvenliği bağlamında karşılıklı menfaatleri üzerinde durulmuştur. Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyanın ikinci büyük enerji tüketimi olan AB ile dünyanın en önemli enerji rezervlerinin olduğu Ortadoğu ve Hazar Bölgesi arasında kalan Türkiye'nin, enerji koridoru olarak Avrupa Birliği'nin enerji arz güvenliğine etkileri incelenmiştir. ; The world economy has grown significantly with the impact of the globalization. In parallel with this development in the world economy, peoples life styles have started to change and hence this increased demand for energy on global scale. The world gets the most significant part of the energy it consumes from fossil energy resources and this kind of resources are concentrated in some specific regions of the world. The fact that fossil energy resources are scarce and problematic creates the struggle between world economies to reach these resources and to be hegemonic on these resources. In this study, energy policies of European Union and Republic of Turkey have been analyzed. Conjugate interests of these two economies that are highly dependent on imported resources have been studied within the context of safety of energy supply. As an energy corridor, which remains between E.U. that is the second energy consumer after United States of America, and Middle East and Caspian Sea that have the most important part of the energy reserves, impacts of Republic of Turkey on the safety of energy supply to European Union has been studied.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda, eğitim ve onun yükselen değerleriyle yeni bir inşa dönemi başlamıştır. Avrupa Birliği, bu sürece kayıtsız kalamamış; Birlik olmanın getirdiği öncelikler olan sanayi, ticari, politik, güvenlik ve temel haklar konularında başladığı bütünleşme çabalarına eğitimle devam etmiştir. Eğitim başlığı, Birlik için önemli bir konudur. Birliğin gelişimi incelendiğinde eğitimin özellikle ekonomi politikalarıyla ilintisi dikkat çekmektedir. AT aşamasında mevcut ekonomik koşullar Topluluğun ilgisini ekonomik gelişmeye ve kalkınmaya ve diğer bazı alanlara çekmiştir. Bu ilginin Birliğin elli yılına mal olduğu düşünülmektedir. Sosyoekonomik gelişmelerle beraber gelişen Birlik özellikle seksenli yılların başlangıcıyla beraber eğitim politikalarına oldukça önem vermeye başlamış; iki binli yıllarla beraber politikaların ve programların meyvelerini toplamaya başlamıştır. Bu sonuçlar ise ?Avrupalılaşma? ve bir ?Avrupa Kültürü? inşa etme çabalarında Birliğin aldığı yolu en açık bir biçimde göstermektedir. ; In our century, with education and its upgrade values, a new construction period has begun. European Union has not been indifferent to this process; it has kept on the integration efforts in the areas of industry, commerce, politics, security and fundamental rights, which are the priorities coming with being a union, with education. The title of ?Education? is an important issue for Union. When looked at the progress of Union, it calls attention the relation of education with especially economy politics. At the time of European Community, the present economic conditions have attracted Community?s attention to economical progress and development and some other areas. It is thought that this attention has cost fifty years for Union. Union that develops together with socio?economic progression has attached importance considerably to education politics with especially the beginning of 1980s; together with 2000s, it has begun to take the results of politics and programs. As for these results show clearly the distance that Union gains in the efforts of constructing ?European Culture? and in ?Europeanization?.
Demokrasi, ortaya çıkışından günümüze dek çok farklı kavramlarla tanımlanmaya çalışılmıştır. Bunlar içinde en kabul göreni, siyasal bir rejim olduğu ve esas itibariyle yönetilen kitlenin kararlara katılarak kendi kendini yönetmesi olmuştur. Eski çağlarda yönetilenlerin kararlara doğrudan katılımı söz konusu iken günümüzde, teknolojiden nüfus artışına, devletlerin büyüklüğünden örgütsel yapıların değişimine kadar çok farklı nedenler genel ölçekte halkın yönetime doğrudan katılımına imkân vermemektedir. Ancak buna karşın demokratik yönetimlerde halkın yönetime katılma taleplerini karşılamak üzere yerel örgütlenmelerde uygun bir model olarak katılımcı demokrasi modeli benimsenmektedir. Demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak görülebilen siyasi partiler ise halkın yönetime katılma taleplerini en iyi şekilde karşılamak üzere çeşitli politikalar üretmekte, seçim öncesi konuya ilişkin vaatlerde bulunmakta ve seçilmeleri durumunda neler yapacaklarını halka duyurmaktadırlar. Bu çalışmanın amacı Türkiye'deki siyasi partilerin yerel seçimler öncesi yerel demokrasi bağlamında ortaya koydukları ve seçilmeleri durumunda hayata geçirmeyi vaat ettikleri politikaları karşılaştırmalı olarak analiz etmektir. Araştırmanın evrenini; Türkiye'de 2014 ve 2019 yılı içinde gerçekleştirilen yerel seçimlere katılan siyasi partiler oluşturmaktadır. Örneklemini ise bu seçimlerde en yüksek oyu alan 5 siyasi parti oluşturmaktadır. Araştırmada, nitel yöntemlerden betimsel yöntem tercih edilmiş, doküman incelemesi tekniği kullanılarak siyasi partilerin yerel seçim bildirgeleri/beyannameleri/manifestoları incelenmiş ve konuya ilişkin veriler elde edilmiştir. Yerel katılımın siyasi partilerce önemli bir politika olarak görüldüğü ve seçim öncesi vaatlerde çeşitli düzeylerde yer verildiği görülmüştür. ; Democracy has been tried to be defined with many different concepts since its emergence. The most accepted among these was that it was a political regime and that the self-directed mass of the principally managed group was self-directed. While there is a direct involvement of the rulers in the ages in the past, many different reasons, from technology to population growth, from the size of the states to the change of organizational structures, do not allow the direct participation of the people in the administration on a general scale. However, in democratic governments, participatory democracy model is adopted as an appropriate model in local organizations to meet the demands of the people to participate in the administration. Political parties, which can be seen as indispensable elements of democracy, produce various policies in order to best meet the demands of the public to participate in the administration, make promises about the issue before the elections and announce what they will do if they are elected. The purpose of this study; before the local elections of political parties in Turkey put forward in the context of local democracy and the policies they promised to implement if elected it is to analyze comparatively. The universe of the research; Turkey is the political parties who participated in the local elections held in 2014 and 2019. The sample consists of 5 political parties with the highest votes in these elections. In the research, descriptive method was preferred from qualitative methods, local election declarations / manifestos of political parties were examined by using document analysis technique and data on the subject were obtained. It has been observed that local participation is seen as an important policy by political parties and various levels of pre-election promises.
Uluslararası sistemde temel örgütlenme birimi olarak kabul edilen ulus devlet sistemi Ortaçağ döneminde Avrupa'dan tüm dünyaya yayılarak gelen bir yapıya karşılık gelmektedir. Bu yapının 1648 Westphalia Antlaşmasından başlayarak bir dizi siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeler sonucunda özellikle Fransız İhtilali sonrasında tüm dünyaya yayıldığı ve uluslararası politikada hakim siyasal örgütlenme biçimi olduğu kabul görmektedir. Modern devlet sistemi olarak adlandırılan bu yapıda tüm devletlerin sınırları belirli bir toprak parçası üzerinde vatandaşları üzerinde son sözü söyleme yetkisine sahip oldukları ve meşru güç kullanma tekelini elinde bulundurdukları genel kabul gören bir anlayıştır. Söz konusu bu modern devlet sistemi tüm devletlerin aynı özelliklere sahip olduğu veya olması gerektiği ön kabulüne dayanmaktadır. Tüm ulus devletlerin benzer gelişmeler neticesinde kurulduğunu öngören bu yaklaşım sistemde var olan tüm devletlerin bazı asgari standartlara sahip olduğunu ve standart kalıplar içinde var olduklarını ifade etmektedir. Bir başka deyişle modern ulus devlet modeli esasında tek tip ve standart bir devlet modeli öngörmektedir. Oysaki ulus devlet sistemi Avrupa dışındaki bölgelerde Avrupa'da yaşanan sürece benzer bir gelişim süreci göstermemiştir. Bu nedenle dünyanın birçok bölgesinde ortaya çıkan ulus devlet modelleri bir ulus devlette olması gereken şartları taşımadan ortaya çıkarak varlıklarını sürdürmektedirler. Özellikle Birleşmiş Milletler Sisteminin kurulmasının ardından bağımsızlıklarını kazanan birçok eski sömürge devleti bir ulus devlette olması gereken asgari standartlara sahip olmadan devletleşme sürecine girmişlerdir. Bu devletler hukuki olarak uluslararası toplum tarafından ulus devlet formunda kabul edilmiş olmalarına rağmen fiili olarak bir ulus devlette olması gereken özelliklere sahip olamadıkları için standart bir ulus devlette olması gereken işlevleri yerine getiremedikleri görülmektedir. Gelinen noktada bu tür devletler başarısız olarak adlandırılarak diğer devletlerden olumsuz olarak ayrışmaktadırlar. ii Bu durum bu devletlerin başarısız ve uluslararası sistemin hatalı veya bozuk parçaları olarak görülmelerine neden olmaktadır. Çünkü bu devletler vatandaşlarına diğer başarılı devletlerin sağladığı güvenlik, sağlık, eğitim gibi temel hizmetleri sağlayamadıkları gibi ülke içinde yaşadıkları silahlı çatışmalar nedeniyle gerek komşuları gerekse küresel sistem için kitlesel göçler, salgın hastalıklar, küresel terörizm gibi birçok soruna neden olmaktadır. Bu çalışma uluslararası politikada başarısız devlet sorununa odaklanarak başarısız devletselliğe neden olan unsurları tartışmaya açmaktadır. Bu noktada çalışmanın ortaya koyduğu tez; başarısız devletselliğin başarısız devletlerin kendilerinden kaynaklanan bir sorun olmasının yanında bu durumun aynı zamanda küresel kapitalist sistem ve sömürge devletlerinin uyguladıkları yanlış politikalardan kaynaklanmasıdır. Bu açıdan çalışma öncelikli olarak modern ulus devletin oluşum süreci ve unsurlarını inceledikten sonra başarısız devletlerin temel özelliklerini ortaya koyarak bu duruma neden olan sebepleri incelemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca başarısız devletlerin neden olduğu uluslararası sorunlara dikkat çekerek bu sorunun çözümü için yeni yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu vurgulamaya çalışmaktadır. ; The nation state system, which is accepted as the basic organization unit in the international system, corresponds to a structure that has spread from Europe to the whole world starting from in the middle ages. It is accepted that this structure has spread all over the world especially after the French Revolution as a result of a series of political, economic and social developments starting from the 1648 Treaty of Westphalia. It is a dominant form of political organization in today's international politics. In this structure, which is called the modern state system, it is generally accepted that all states have the authority to say the last word on the territory of a certain territory and hold the monopoly of using legitimate power. This modern state system is based on the assumption that all states have or must have the same characteristics. This approach, which envisages that all nationstates are established as a result of similar developments; states that all the states in the system have some minimum standards and exist within standardized patterns. In other words, the modern nation-state model provides a uniform and standardized state model. However, the nation-state system has not shown a similar development process in the regions outside Europe. Therefore the nation-state models that emerged in many parts of the world continue to exist without having to meet the requirements of a nation-state. Especially after the establishment of the United Nations System, many former colonial states, which gained their independence, entered the process of state building process without having the minimum standards required in a nation state. Although these states were legally accepted by the international community in the form of nation-state, they cannot fulfill the functions they should have in a standardized nation-state because they do not actually have the characteristics that should be in a nation-state. At this point, such states are considered to be unsuccessful and they are negatively differentiated from other states. This causes these states to fail and be seen as faulty or damaged parts of the international system. Because these states do not provide basic services to their iv citizens like other successful states, such as security, health and education and also they cause many problems such as mass immigration, epidemics, global terrorism for both the neighbors and the global system due to the armed conflicts in the country. This study focuses on the problem of the failed state in international politics and discusses the factors causing failed statehood. At this point, the thesis of the study; Besides the fact that the failed statehood is a problem arising from the failed states themselves, this is also due to the false policies implemented by the global capitalist system and the colonial states. In this respect, the study primarily aims to examine the main features of the failed states after examining the formation process and elements of the modern nation-state and to examine the reasons that cause this situation. It also tries to emphasize the need for new approaches to solve this problem by drawing attention to the international problems caused by the failed states. Key Words: State, Nation State, Failed State, Modern State, Capitalist System, International Policy, Failed State, Colonialism, Patrimonialism.
ÖZET Bu çalışmada Türkiye-Suriye ilişkileri dört dönem altında incelenmiştir. Birinci bölümde Suriye Arap Cumhuriyeti ve genel olarak Suriye siyasetinin uzun dönemini şekillendiren Baas iktidarı incelenmiş, ikinci bölümde Soğuk Savaş Dönemi'nden başlayarak Türkiye-Suriye ilişkilerini etkileyen önemli olaylar değerlendirilmiş, üçüncü bölümde ise Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki ülkelerin neredeyse tamamına yakınını etkileyen Arap Baharı akımının ortaya çıkışı ele alınmıştır. Son bölümde ise Suriye'de Arap Baharı ve Türkiye-Suriye ilişkileri incelenmiş, Türkiye'nin yanı başındaki olaylara karşı verdiği siyasi ve askeri tepkilerle bu tepkilerin değişim nedenleri ileriye yönelik değerlendirmelerle birlikte analiz edilmiştir. Çalışmada, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından hemen öncesinde Suriye üzerindeki ilgisini hep yüksek seviyede tutan batılı devletlerin Arap Baharı karşısındaki tutumları ele alınmıştır. Arap Baharı'nın Suriye'ye etkilerinin neden daha uzun sürdüğü, etnik ve mezhepsel yapının ülkenin sınırlarını dahi değiştirebilecek bir yapıya nasıl dönüşebileceği, demokrasi öğesinin ne denli önemli bir kavram olduğu ve Arap Baharı'nın iç ve dış nedenleri analiz edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın son bölümünde, Arap Baharı ile birlikte sıfır sorun politikası ile yola çıkan Türkiye'nin, Suriye ile karşı karşıya kaldığı krizler incelenmiştir. Karşılaşılan bu krizler Irak'tan sonra Suriye'nin de yeni yapısıyla, krizi bölgesel olmaktan çıkarıp uluslararası bir sorun haline getirişi ele alınmış ve karşılaşılan bu sorunlar araştırılarak Türkiye'nin siyasi öncelikleri belirlenmeye çalışılmıştır. ; ABSTRACT In the study, Turkey-Syria relations have been researched within four stages. Baath regime which shaped Syrian policy for a long time and Syrian Arab Republic, have been researced in the first stage. Significant events which affected Turkey-Syria affairs since the begining of the Cold War, have been examined in the second stage. In the stage three; Arab Spring, which affected North Africa and nearly all Mid-Eastern countries, have been scrutinized from its arousal. In the final stage; "Effects of Arab Spring in Syria" and Turkey-Syria affairs had been criticized. Turkey's reactions which include political and armed responses to the on-going proceses in its neighbourhood, have been expressed as conclusion; causes of the evoluton in Turkey's political attitudes and motivations of armed force projection towards the Syrian territory, have been depicted. Later, changes in those attitudes and motivations have expressed with the foreseeing future analysis. Manners of Western-States whose high-level interests have never been decreased since the beginning of the collapse of Ottoman Empire, are also the subject of this study. Intense and prolonging affects of Arab Spring, evolution of ethnical and sectarian structures into border forming apparatus, ideal of democracy in the realm of Arab Spring and causes of the movement are in the scope of this research. Struggles between Turkey and Syria after the Arab Spring despite of Turkey's "zero problem with neighbours" policy, causes of these struggles and becoming of territorial crisis into global problem with the contribution of Syria'a new paradigm following after Iraq's re-establishment are the key elements while determining Turkey's political priorities and conclusive subjects of this research.
Yerel siyasette demokrasi ve sivil toplum ilişkisi metropol, büyük kentler ve orta ve küçük kentler açısından farklılıklar gösterebilir. Türkiye'de 2003-2004 yılından itibaren idarenin yeniden yapılanması çerçevesinde yerel yönetimler ile ilgili yasalarda değişiklikler yapılmıştır. Türkiye'de yerel seçimler 29 Mart 2009 tarihinde yenilenmiştir. Yeni düzenlemelerin uygulanma süreci yerel siyasetin dinamiklerinde değişmeler yaratmıştır. Türkiye'de yerel siyaset ve yerel demokrasi yeni yasal koşullar altında yerel sivil toplumun örgütlenmesini harekete geçirmiştir. Yazının amacı Türkiye'de yerel siyasetin yerel sivil toplum (Non-Governmental Organizations) ile ilişkisini yerel seçim süreci içinde ortaya koymaktır. Bu çalışma yeni yasaların oluşturduğu yerel sosyal aktörleri (NGOs) yerel siyasal aktörler ile ilişkileri çerçevesinde incelemek için bir çerçeve belirlemiştir. Buna göre sivil toplum örgütlerinin (NGOs) Türkiye'deki ve Muğla'daki durumu betimlenmiştir. Yerel siyasal alan ve yerel sosyal aktörler arasındaki ilişki, çalışmanın verilerine dayalı olarak, Türkiye'de 1990'lardan itibaren değişen devlet-toplum ilişkileri bağlamında demokrasi ve sivil toplum ilişkisi çerçevesinde tartışılmıştır. Muğla'da yapılan çalışma çerçevesinde Muğla kent merkezinde sivil toplumun yapısı ve değişimi incelenmiş ve yerel siyasetteki etkinliği değerlendirilmiştir. Yerel siyasette demokrasi ve sivil toplum ilişkisini ortaya koymak için niteliksel verilere başvurulmuştur. Buna göre sivil toplum örgütlerinin başkanları ile yürüttükleri faaliyetler ve yerel politika ile ilişkileri mülakat yoluyla saptanmıştır. Mülakatlar tematik kodlamalarla betimlenmiş ve yerel sosyal aktör olarak yerel siyasal alan ile ilişkilere ilişkin veriler karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. ; Democracy and civil society relations in local politics may display significant differences when metropolis, big cities and small or-medium size cities are considered. In Turkey, as of 2003-2004, several changes have been made in the legislation related to local governance within the framework of the reconstruction of administration. The local elections in Turkey are renewed in 29 March 2009. The implementation process of the new arrangements has created changes in the dynamics of local politics and democracy in Turkey, and has obligatorily empowered and activated civil society organization under the new legislative measures. This paper aims to highlight such issues by placing emphasis on the local political relationships with civil society and non governmental organizations (NGOs) during the local election process. This paper is defined a framework, in order to inspect the situation of the actors created by the new legislation. According to this is described state of NGOs in Turkey and Muğla. The interaction between local political social actors as of 1990s is discussed in this paper within the context of changing state-society relations in Turkey. Within the framework of a study carried out in the regional city of Muğla, civil society structure and its transformation is inspected and its effect on local politics is evaluated. According to this, by comparing the characteristics of governance politics within the local political sphere with its institutional results, the effect of local social problems on the political actors are identified, and characteristics of the legislative measures arranging the political sphere in Turkey are analysed and evaluated within a national and international context.
Bu makale ile cumhuriyetin ilk yıllarında izlenen güvenlik politikasının analiz edilerek, bugünkü politikalara yol göstermesi amaçlanmıştır. Konuyla ilgili literatürün taranmasıyla elde edilen veriler, dönemin dış politikasının özellikle üzerinde durulmayan güvenlik boyutuyla değerlendirilmiştir. Araştırma, dönemin dış politikasıyla sınırlı tutulmuş, günümüzde izlenen politikanın ayrıntısına girilmemiştir. Çalışmada önce dönemin uluslararası ortamının genel çerçevesi çizilerek, ülkenin durumu ve bu dönemde yapılan önemli antlaşmalar ortaya konmuş, sonrasında Türkiye'nin diğer ülkelerle olan ilişkileri ve bölgesel ittifakları açıklanmıştır. Sonuçta, Atatürk dönemi dış politikasının günümüz dış politikasının esasları mukayese edilerek bir analiz yapılmıştır. Bu çalışma, dış politikada izlenen denge ve bölgesel ittifak politikalarının ulusal güvenliğin sağlanmasında temel bir rol oynadığını ortaya koymaktadır ; It has been aspired to analyze security policies in the period of building The Republic of Turkey and to make an example for today's policies by this paper. The literature has been scanned for the same period and the data has been considered especially about the security framework. The research has been delimited by the period's international policies and does not have detailed information about today's policies. In this study, while the general framework of the international environment has been explained, the situation of the country and important treaties within this period has been told. Then, Turkey's relations with other countries and regional alliances have been described. After all, the foreign policy principles of Atatürk's period and the present foreign policy have been compared. It is determined that the stability security policy is very important at the national and regional security
İnsanlığın refahı için iktisadi karar alma süreçlerinde piyasanın belirleyici olması gerektiğini savunan ve 1980'li yıllarda hızla yayılan neoliberal iktisat politikaları, tüm ülkeler gibi Türkiye'yi de derinden etkilemiştir. Türkiye'de liberal politikalara yeniden dönüşün başlangıç tarihi olan 24 Ocak 1980'de alınan kararlar ile birlikte serbest piyasa ekonomisi benimsenmiş ve dış ticaret rejimi liberalleştirilmiştir. Türkiye'nin dış ticaret hacmi, 1980 sonrası dönemde, tüm dünya ile paralel olarak büyük bir artış göstermiş ve dış ekonomik ilişkiler yoğunlaşmıştır. 1980 yılından sonra Türkiye'de uygulanan neoliberal politikaların dış ekonomik ilişkilere etkisinin incelendiği bu çalışmada, serbest piyasa ekonomisine geçildikten sonra benimsenen dış ticaret politikası ele alınmış, Türkiye'nin dış ekonomik ilişkileri bu çerçevede irdelenmiştir. ; Neo-liberal economy politics defending that the market must be deterministic in economical decision-making process and expanding speedily through the world has affected Turkey deeply too like other countries. Decisions which was taken on 24th January 1980 has been date of turning back to liberal politics in Turkey and market economy has been adopted and foreign trade regime has been liberalized.Foreign trade volume of Turkey in period after 1980 has been increased in parallel with all world and foreign trade relations has been intensified. In this study, effects of neo-liberal policies which has been implemented after 1980 on foreign trade relations has been dealt with and foreign trade relations of Turkey has been examined in this framework.
Ülkemizde siyasi iktidar ve silahlı kuvvetler arasındaki ilişki sürekli gündemde olan bir konu olmuştur. Özellikle toplumlar devlet haline dönüşmeye başladıktan sonra yöneticilikle askerlik görevleri birbirinden ayrılmaya başlamış ve bu ilişkiler daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. Türkiye'de siyasi hayat ve demokrasinin işleyişine ilişkin süreçte ordu varlığını her zaman hissettirmiştir. Çalışmada bu süreç kimi zaman doğrudan kimi zaman dolaylı müdahalelerin örnek gösterilmesiyle yerini almıştır. Milli Mücadele Döneminden itibaren değerlendirilen ulus devlet bilinci Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşunda temel anlayışlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır Literatür taramasıyla, bu dönemden günümüze değin ordunun ulus devlet süreci konusundaki değerlendirmeleri ışığında Türkiye'nin bu konu ile ilgili durumu ve beraberinde yaşananlar üzerine bilgi verilmiştir. Taramanın temel amacı, ordu siyaset ilişkisini ulus devlet anlayışı ile analiz ederek bu süreçte birbirleriyle olan ilişkilerini ve birbirlerine olan etkilerini daha net ve anlaşılır hale getirmektir. Bu çalışmada ülkemizde ulus devlet anlayışının temelinde ordunun olduğu belirtilerek günümüzde de küreselleşme ile birlikte AB sürecinde yaşanan ordu ve ulus devlet anlayışının çeşitli uygulamaları ele alınarak sistematik bir bütün haline getirilmeye çalışılmıştır. ; The relationship between the political government and armed forces is always a popular topic in our country. Especially administration and soldiering duties were diverged from each other and these relationships gained more importance after socities started to transform into governments. Military is always substantive in the process of political life and democracy mechanism in Turkey. In the study, this process sometimes attends directly and sometimes with giving examples of indirect interventions. The nation government knowledge, analysed starting from the National Struggle Period, is standing as one of the basic mentalities in the foundation of Turkish Republic Government. Information about Turkey?s situation related with this subject and subsequent happenings is given in the literature search by the help of military?s evaluations about nation government process beginning from that period till now. The fundamental purpose of the search is to make the relationships between military politics relationship and nation government discipline and effects to each other be understood more clear and perceptible by analyzing the military politics relationship with nation government discipline. In this study, some applications of military and nation government discipline seen in EU process with globalization are analyzed and are tried to be integrated while indicating that military is fundamental in nation government discipline in our country.
DergiPark: 326005 ; trakyasobed ; Even though it has been rather a lot studied that to what extent participation to politics is occurred with regard to general politics, the studies relating to levels and means of political participation at local level remains relatively weak. This paper aspires to reveal the aspects of participation of voters to local politics in Edirne. In parallel with this goal, firstly, certain qualitative and quantitative characteristics of voters are specified, such as age, gender, level of income, level of education. Then, the relation between these characteristics and political participation at local level is tried to be proved by some hypothesis tests. The results suggested that the higher the level of education or the level of income, the more intensive the participation to local politics. It is also deduced that political participation of voters differs according to neighbourhood they settle in. The evaluation of political participation is based on A. Robert Dahl's typology of political participation picked out amongst others in the literature and questionnaire form tried to be generated in accordance with the typology ; Siyasete katılımın ne boyutta gerçekleştiği genel siyaset açısından oldukça araştırılmış olmasına rağmen, yerel düzeydeki siyasete katılımın düzey ve araçlarına ilişkin çalışmalar görece zayıf kalmaktadır. Bu çalışma, Edirne'deki seçmenlerin yerel siyasete katılım düzeyini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, seçmenin yaşı, cinsiyeti, gelir düzeyi, eğitim düzeyi ve benzeri nitel ve nicel özellikleri belirtilmiş; ardından, bu özellikler ile yerel siyasete katılım arasındaki ilişki hipotez testleriyle sınanmaya çalışılmıştır. Yapılan testler sonucunda Edirne'de eğitim düzeyi veya gelir düzeyi arttıkça yerel siyasete katılımın yoğunlaştığı ve seçmenlerin siyasete katılımlarının, yerleşik oldukları mahalleye göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Siyasete katılımın ölçülmesinde, literatürdeki katılım tanımlamalarından A. Robert Dahl'ın tipolojisi esas alınmış olup, anket soruları bu tipolojiye uygun olarak oluşturulmaya çalışılmıştır
Demokrat Parti geleneği ile başlatılabilecek olan merkez sağ siyaset, Türk Sağı'nın temsil gücü açısından en büyük kanadını oluşturmaktadır. Bu merkez sağ siyasetin milliyetçi ve İslâmcı ideolojilerle olan rabıtası 'devlet' kavramı söz konusu olduğunda ontolojik bir ortaklaşmanın nüvelerini göstermektedir. Devlet, kutsal bir varlık olarak milletin sadece koruyucusu olarak anlamlandırılmaz aynı zamanda pedagojik bir görev de atfedilerek yüceltilir. Böylece, millet olmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan devlet, milleti de etik değerlerle kodlar. Devletin 'hikmet-i devlet' olarak takdimi her ne kadar modern öncesi dönemin kutsallığına atıf yapsa da hizmet söylemi ve Makyavelist siyaset anlayışı merkez sağı, modern siyasetin gereklerini yerine getirmeye zorlamaktadır. Milletin koruyucusu olarak anlamlandırılan devletin bürokratik ve ceberut yapısı merkez sağ siyaset tarafından modern/temsili demokrasi bağlamında eleştirilir ancak bu eleştiri de pragmatizmin ve çizdiği sınırlar çerçevesinde kalır. Öte yandan 'laf değil hizmet' üreten siyaset, her ne kadar merkez sağın kurucu unsuru olsa da Adalet ve Kalkınma Partisi ile bu siyaset, bir nümayiş siyasetine dönüşmüştür. Diğer bir anlatımla, hizmetin yapılması kadar onun gösterimi de merkez sağ siyasetin önemli bir unsuru haline gelmektedir. Hizmetin nümayişle buluşması son kertede siyaseti de teknik bir alana sıkıştırmaktadır. Bu makale, Türkiye'deki merkez sağ siyasetin pre-modern ve modern öncüllerini incelemeyi amaçladığı gibi bu ikili arasındaki çelişkileri de açığa çıkarmayı hedeflemektedir. ; The center-right politics that can be traced back to the legacy of the Democratic Party in Turkey constitutes a major part of the Turkish Right with respect to its representative power. The connection between the center-right politics with the nationalist and Islamist ideologies essentially demonstrates an ontological rapprochement when the term 'state' is taken into account. The state as a sacred entity is not only perceived as the protector of the nation but also ...
Ortadoğu, jeopolitik ve ekonomik olarak dünya politikasının en önemli ve sorunlu bölgelerinden birisidir. Orta Doğu bölgesi, gerek sahip olduğu doğal kaynaklar bakımından olsun, gerekse de siyasi istikrarsızlıklar ve etnik-dini çatışmaların merkezi olması bakımından olsun, sürekli göz önünde olmuştur. Tarih boyunca da büyük güçlerin dikkatini üzerine çekmiştir. Özellikle, Soğuk Savaş sonrasında ABD'in en önemli müdehale alanlarından birisi olmuştur. Rusya ise, bu dönemde daha çok enerji politikası bakımından bölgeye ilgi duymaktadır. Bu tez çalışmasında, Soğuk Savaş sonrasında ABD ve Rusya'nın Orta Ddoğu politikaları karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. ABD, Orta Doğu politiksını İsrail'in ve bölgeye yerleştirdiği askeri varlığının güvenliği üzerine kurgulamaktadır. ABD, Irak'ın istikrarı ve İran'ın nükleer silahlara sahip olmasının engellenmesi konusunu da böleye yöenlik politikalarında en önemli başarı kriteri olarak kabul etmektedir. Rusya ise, SSCB tecrübesinden de hareketle bölgeye oldukça ilgilidir. Rusya, ABD'nin 11 Eylül sonrası giriştiği saldırgan politikasını iç istikrarını sağlamak için kullanmıştır. Rusya, ABD'den farklı olarak daha çok bölgedeki yerleşiklere yakın olma yolunu seçmiştir. Rusya için en önemli amaç, kendi enerji havzasını genişletmek ve bölgenin de bu bakımdan güvenli olmasını sağlamaktır. ; As geopolitically and economically, the Middle East is one of the most important and problematic region in the world politics. The Middle East has rich natural resources, but the region is politically unstable and centre of ethnic-religious conflicts, all of these aspects attract the attention to the region. The region attracted the attention of big powers during the history. The region became the most important intervention land of USA, especially after the Cold War. But Russia has interested in the region mostly because of its energy politics. Middle East politics of the USA and the Russia after Cold War were evaluated by comparison in this thesis study. USA installs the Middle East politics on the safety of the Israel and the military existence in the region. USA accepts that the Iraq stability and prevention of Iran to have the nuclear weapons are the most important success criterions in the politics which are directed to the region. And Russia is pretty interested in the region because of the experience from USSR. Russia used the aggressive policy of USA after September 11, to provide internal stability. Russia, unlike the United States, has chosen to be close to residents in the region. The most important objective for Russia, is to expand its energy basin in the region, and in this regard, to ensure security of the region.
Bu çalışmada üniversitede okuyan öğrencilerin kimlik ve siyaset algıları ölçülmüştür. Araştırmaya katılanların ,2'si kadın, ,8'i erkektir. Araştırma kapsamında Gümüşhane Üniversitesi'nde farklı bölüm ve sınıflarda okuyan öğrenciler arasından basit tesadüfü örneklem yöntemi kullanılarak belirlenen 233 öğrenciye anket uygulanmıştır. Araştırmanın saha çalışması Aralık 2017'de yapılmıştır. Araştırma tarama modeline uygun şekilde tasarlanmıştır. Araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin kimlik ve siyaset algılarını tespit etmektir. Bu bağlamda araştırma, üniversite öğrencilerinin kimlik ve siyaset algıları nasıldır?, siyasete katılım düzeyleri nedir?, siyasi-dini-ideolojik olarak ve modern-geleneksel düzlemde hangi kimlikleri kendisine uygun görüyorlar?, vatandaşlığı nasıl tanımlıyorlar? gibi soruların cevaplarını aramaktadır. Araştırmanın sonuçlarından bazıları şöyledir: Katılımcıların çok yüksek bir oranı (,5), modern-gelenek düzleminde, kendilerini biraz modern biraz geleneksel olarak görmektedir. Katılımcıların önemsedikleri ve önceledikleri üç toplumsal aidiyetin/kimliğin Müslüman gibi dini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi siyasi ve Türk gibi etnik/siyasi aidiyetler olduğu görülmektedir. Araştırmanın bir başka sonucu ise, katılımcıların siyasal katılımlarının daha çok seçimlerde oy verme şeklinde olduğudur. Ayrıca, katılımcıların sivil toplum örgütlerine katılım düzeyi çok düşüktür. Yine katılımcılara göre, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak için, hukuki statü yeterlidir; ancak bir kişinin Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olması için ise Müslüman olması gerekmektedir. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'nin en önemli sorunları arasında öne çıkan ilk üç sorun sırasıyla; terör, adaletsizlik ve eğitim olduğu görülmektedir. ; In this study, the identity and political perceptions of the students studying at university are measured. 54.2% of the participants were female and 45.8% were male. Within this research from the University of Gumushane students studying in different sections and classes using a simple coincidence sampling method was applied to 233 students in the survey. The fieldwork of the research was carried out in December 2017. The research was designed in accordance with the screening model. The aim of this study is to determine the identity and political perceptions of university students. In this context, how is the identity and political perceptions of university students?, What are the levels of political participation?, What identities do they see fit politically, religiously, ideologically and on a modern-traditional level?, How do they define citizenship? are looking for answers to such questions. Some of the results of the survey are as follows: A very high proportion of participants (88.5%) regard themselves as somewhat modern and somewhat traditional on the modern-tradition level. They care about the participants and they preceded the three social belonging / religious identity as Muslims, citizens of the Republic of Turkey as well as political and ethnic Turks as / is observed that political affiliations. Another consequence of the survey is that the political participation of the participants is more like voting in the elections. In addition, the level of participation of NGOs in civil society organizations is very low. According to the participants, to be citizens of the Republic of Turkey, it is sufficient legal status; but for a person to become Turkey's president must be a Muslim. According to the survey, Turkey's most important outstanding issue between the top three issues respectively; terror, injustice and education.