ADVISERS TO MINISTERS IN TURKISH PUBLIC ADMINISTRATION
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 52, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
1396 Ergebnisse
Sortierung:
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 52, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 26, Heft 2, S. 1
ISSN: 1309-1034
Liderlik ve strateji kavramları genel olarak önemli amaçların iki başat öğesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Birisi amaçlar, hedefler, misyon gibi diğer kavramlarla bütünleşik bir şekilde yapılanın ne şekilde yapılacağını ortaya koyarken; lider ve liderlik kavramı yapılanların iradi kaynağını ortaya koyar. Son dönemlerdeki küresel ölçekli değişimlere bağlı olarak ülkemizin içinde olduğu değişim sürecinin hangi dayanaklara sahip olduğunun ele alınması gerekmektedir. Ülkemiz yönetim yapısındaki değişimin dinamiklerine baktığımız zaman öz olarak öne çıkan kavramlar 1980'lerden itibaren Dünya Bankası, OECD, IMF gibi küresel kuruluşlarca birer reçete olarak ileri sürülen yönetişim, desentralizasyon, reform, yeni kamu yönetimi, toplam kalite yönetimi gibi kavramlardır. Bu yönüyle ülkemizde görülen değişimin kendisi de reçetesi de ülkenin kendine özgü dinamiklerine uzak bir görünüm sergilemektedir. Çalışma küresel trendlerin tüm dünya ülkelerini olduğu gibi ülkemizi de etkilediği bir süreçte yaşanan yapısal değişimlerin arka planını ele alan bir çalışma olarak özellikle 2002'den itibaren hız kazanan kurumsal dönüşümleri yönlendiren ana stratejiyi ele almaktadır. ; The terms strategy and leadership are usually regarded as the two principals of significant goals.While the former one presents how a specific goal to be reached integrated with the terms aims, targets and missions, the latter one and leader presents the voluntary source of the actions. Associated with the recent global scaled changings, which base the changing period through which our country is passing has should be dealt with. When we consider the dynamics leading changes in our country's governing structure, the principal terms have been governance, decentralization, reform, new public administration and total quality management, which have been recommended as recipe by global institutions like World Bank, OECD and IMF since 1980. However, not only its recipe but also the changing itself seems to be for from being suitable to the dynamics peculiar to our country. This study deals especially with the main strategy which directs institutional transformation gainig speed since 2002 as a study dealing with the background of structural changings in a period in which global trends affect our country like all other countries in the world.
BASE
Yeni kamu yönetimi insan odaklı bir yönetim anlayışına sahiptir. Bu nedenle insanın yaşam kalitesini ve süresini uzatmak için politikalar geliştirilmesini savunur. Ayrıca problemler ortaya çıkmadan önlem alınması gerektiğini vurgular. Kamu yönetimi, bu yaklaşımlar çerçevesinde ortaya koyduğu politikaları merkezi idare, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri aracılığıyla uygulamaya çalışır. Bu bağlamada insan sağlığını tehdit eden ve onun yaşam kalitesini düşüren toplumsal bir salgın hastalık haline gelen obezite ile ilgili gerekli tedbirleri almak, politikaları üretmek ve uygulamak zorundadır. Diğer yandan, yerel yönetimler ile sivil toplum örgütlerinin obezite ile mücadele de etkin bir rol oynaması için merkezi idarenin yasal ve mali yönden bu örgütleri desteklemesi gerekir. Bir başka deyişle toplumun tüm güçlerini obezite ile mücadelede harekete geçirmek ve bu konuda toplumsal bir bilinç oluşturmak zorundadır. Merkezi idare yeni kamu yönetiminin hem insan odaklı olma anlayışı hem de kamu kaynaklarını etkin ve verimli kullanma prensibinin bir sonucu olarak obezite ile mücadele etmek durumundadır. Zira obez olan insanların pek çoğu düşük bir verimlilikte çalışmakta ve ülke kalkınmasına yeterli ve gerekli katkıyı sağlamaktan aciz bir durumda bulunmaktadırlar. Diğer yandan kamu kaynaklarının önemli bir kısmı obez insanların tedavisi için harcanmaktadır. Sağlıklı bireyler sağlıklı bir toplumu oluşturur. Sağlıklı bir toplumun bireyleri ise ülke kalkınması ve gelişmesi için önemli bir kaynaktır. Günümüzde, yeni kamu yönetiminin bir sonucu olarak, üretim için gerekli olan unsurların en önemlisinin insan kaynağı olduğu artık kabul edilmektedir. Bütün bu nedenlerle kamu yönetimi obezite ile mücadele etmek zorundadır ; New public management has a people-oriented management approach. It is therefore in favor of developing policies to extend the quality and duration of human life. It also stressed the need to take measures before the problems. Public administration, this approach within the framework of policies put ...
BASE
Bu çalışmada iyi yönetim yolsuzluk için bir çözüm olarak önerilmiştir. yi yönetim insan hakları için en uygun yönetimidir. Hükümetler iyi yönetimi sağlarsa,yolsuzluk kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Yolsuzluk kamu sektöründe kamu gücünün özel çıkarlar için kötüye kullanılmasıdır. Politikacılar yada memurlar uygunsuz ve kanunsuz bir şekilde kendilerini zenginleştirirler. Rüşvet iki sebep için ödenir. Bunlardan biri kıt kaynaklara ulaşmak için; diğeri masraflardan sakınmak içindir. Yolsuzluğun iki farklı kategorisi vardır. Birincisinde kamu görevlisi kanun gereği yapmak zorunda olduğu bir şeyi yapmak için meşru olmayan kazanç edinir. ikinci durumda rüşvet yapılması yasaklanmış bir hizmetin elde edilmesi için ödenir.Hükümet kademelerinin her seviyesinde kanuna uygun yada kanuna aykırı yolsuzluk meydana gelebilir. Değişik derecelerde ve büyük yolsuzluktan küçük dereceli yolsuzluğa kadar etki gösterebilir. Eğer yolsuzluk kontrol altına alınamazsa, demokratik kurumların güvenilirliğini tehdit edebilir. Yolsuzlukla mücadele programları iyi yönetimi ve kamu sisteminde şeffaflık ve hesap verilebilirliği sağlamak zorundadır. ; In this study, Good Administration is offered to solve corruption. Good Administration is most suitable governance for human rights. f goverments brings good governance, corruption would be eliminated by itself. Corruption is the misuse of entrusted power for private benefit. Officials in the public sector, whether politicians or civil servants improperly and unlawfully enrich themselves. Bribes may be paid for two reasons. One of them is access to a scarce benefit, the other is for avoidance of a cost. There are two quite separate categories of corruption. In the first situation, an official is receiving private gain illegally for doing something which he is ordinarily required to do by law. In the second situation, the bribe is paid to obtain services which the official is prohibited from providing. "According-to-rule" and"against-the-rule" corruption can occur at all levels of the government hierarchy and range in scale and impact from "grandcorruption" to small scale varieties. If corruption cannot be brought under control, it can threaten the viability of democratic institutions. Anti corruption programs must provide Good Administration and transparency and accountability in public systems.
BASE
Türkiye, 2000'li yıllardan sonra çok önemli bir reform hareketi sürecine girmiştir. Türkiye'yi söz konusu bu reform sürecine sürükleyen temel sebeplerden biri ise Avrupa Birliği (AB)'dir. AB'ye tam üyelik hedefi bulunan Türkiye, AB müktesebatına uyumluluk göstermekle yükümlüdür. AB karşısındaki bu yükümlülük durumu, Türkiye'yi politika transferi olgusuyla karşılaştırmıştır. Politika transferi ise herhangi bir zamanda ve alanda kullanılan yönetsel düzenlemelerin başka bir zamandaki ve alandaki yönetsel düzenlemelerde uygulanmak üzere alınması, geliştirilmesi veya kullanılması süreci olarak tanımlanmaktadır. Politika transferi ile gerçekleştirilen reformların amaç ve içeriği incelenebilmekte, ilgili reformun oluşturulmasına sebep olan asıl kaynak anlaşılabilmektedir. Bu bağlamda, bu tez çalışması, AB müktesebatının önemli bir konusu olarak kabul edilen AB bölgesel politikasının Türk kamu yönetimi yapısı üzerindeki etkilerini incelemeyi ve bu etkileri politika transferi çerçevesinde değerlendirmeyi amaçlamaktadır.Çalışmanın temel hipotezi, AB bölgesel politikası ile Türkiye'nin yönetim yapısı üzerinde hem yasal hem de kurumsal boyutlarda çok önemli değişikliklerin gerçekleştirildiğidir. Çalışma daha özelde, AB bölgesel politikası bağlamında Türkiye'de gerçekleştirilen Kalkınma Ajanslarının bir politika transferi olup olmadığı sorusunu ele almaktadır. AB bölgesel politikasının Türkiye'deki etkisini politika transferi perspektifiyle ele almak, Türkiye'deki kamu yönetimi çalışmalarına büyük katkı sağlama potansiyeli taşımaktadır. Çalışmada uygulanılan temel yöntem, konu üzerine hazırlanmış ikincil kaynakların analiz edilmesidir. Çalışmanın kapsamı ise AB'ye üyelik sürecinde Türkiye'de geliştirilen yönetsel uygulamaların ele alınmasıyla ilgidir. Bu uygulamalar da AB'nin bölgesel politika boyutu ile sınırlandırılmıştır. Çalışma sonucunda, Kalkınma Ajanslarının AB etkisiyle Türkiye'de gerçekleştirilen önemli bir kamu yönetimi uygulaması olduğu tespit edilmiş ve Kalkınma Ajanslarının, politika transferinin daha çok zorlayıcı politika transferi yönüyle ilişkili olduğu kolaylıkla belirlenmiştir. ; Turkey has entered a very important reform movement process after the 2000 years. One of the main reasons that leading Turkey to this reform process is the European Union (EU). Turkey which has a target of full membership to th EU, is obliged to demonstrate compliance with the European Union acquies. This obligation situation aganist EU compared Turkey with the case of policy transfer. Policy transfer is defined as the process of development or use of administrative arrangement used at any time and on the ground to be applied at administrative or other administrative arrangement. The purpose and content of the reforms carried out by policy transfer can be examined and the real source of the relevant reform can be understood. In this context, this thesis study aims to examine the effects of EU regional policy, which is considered as an important issue of the EU acquis, on the Turkish public administration structure and to evaluate these effects within the framework of policy transfer. The basic hypothesis of the study is that significant changes have been made in both the legal and institutional dimensions of the EU regional policy and governance structure of Turkey. More specifically, the study addresses the question of whether the Development Agencies in Turkey in the context of EU regional policy are a policy transfer. Addressing the impact of the EU regional policy in Turkey from a policy transfer perspective has the potential to make a major contribution to the public administration efforts in Turkey. The basic methoda applied in the study is the analysis of secondary sources on the subject. The scape of the study is that the EU is interested in the administrative practices developed in Turkey during the membership process. These practices are also limited by the EU's regional policy dimensions. As a result of the study, it has been determined that the Development Agencies are implementing a significant public administration practice in Turkey under the influence of the EU. It has been identified that Development Agencies are associated with a more obliged policy transfer direction of policy transfer.
BASE
Dünya genelinde yaygınlaşan küresel reform girişimleri, geleneksel kamu yönetimi anlayışının değişimine zemin hazırlamış ve bu yönde bir takım iyileştirme ve düzenlemelerin yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu dönüşüm süreci bazı ülkelerde daha çabuk kabullenilmiş olmakla birlikte, bazı ülkelerde ise bu dönüşüme nasıl tepki verileceği sorunsalını ortaya çıkarmıştır. Karşılaştırmalı kamu yönetimi ve reform transferi gibi konuları ön plana çıkaran bu sürecin iyi yönetilmesi ise kamu politikalarının belirlenmesi için büyük önem kazanmaya başlamıştır. Bu aşamada kamu yönetiminde meydana gelen dönüşüm sürecine ne ölçüde uyum sağlanacağının tespiti de üzerinde durulması gereken diğer bir konudur. Peki, düzenlemelere kaynaklık eden hâkim düşünce nedir ve düzenlemelerin transfer edilmesi sürecinde hâkim düşüncenin de transfer edilmesi gerekli midir? Yönetsel anlamda son yıllardaki gelişmelerin birbirine benzer uygulamaları ortaya çıkarması küresel bir düzenlemeye doğru gidildiğine mi işaret etmektedir? Ve son olarak çalışmamızın ana unsurunu oluşturan yönetimlerin karşılaştırmalı olarak incelenmesinde ideolojik faktörler ne derece önem kazanmaktadır? Bu doğrultuda çalışmanın amacı karşılaştırmalı kamu yönetimi bağlamında reform transferlerinin ideolojik boyutlarının ön plana çıkarılması olarak belirlenmiştir. ; The global reform initiatives that have become widespread throughout the world have laid the groundwork for the change of traditional public administration understanding and have made it necessary to make some improvements and regulations. While this process of transformation has been acknowledged more quickly in some countries, some countries have raised the question of what will be the reactions to this transformation. Good governance of this process, which gives prominence to issues such as comparative public administration and reform transfer, has gained great importance for the determination of the public policies. In this phase, it is also necessary to focus on the determination of the extent to which the transformation process will take place in public administration. So, what is the dominant idea leading to these regulations and is it necessary to transfer the dominant idea in the process of the transfer of the regulations? Does the fact that the developments on the managerial level have resulted in similar practices in recent years points out to a trend towards a global regime? Finally, to what extent are the ideological factors important in the comparative study of the administrations that constitutes the main element of our work? The aim of this study is to give prominence to the ideological dimensions of reform transfers in the context of comparative public administration.
BASE
999yılında Rusya'da başbakanlık 2000yılında ise cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Vladimir Putin Rus Dış Politikası 'nda önemli değişiklikler yapmıştır. Öncelikle ekonomik alanda sağlanan başarı Rus dış politikasına yansımış, bu doğrultuda daha aktif bir dış politika izlenmiştir. Rus dış politikasında yaşanan revizyonun en önemli boyutu Rusya'nın Batı dünyası ile olan ilişkilerinde görülmektedir. Zira Batı'nın ekonomik yardımlarına muhtaç olmaktan kurtulan Putin yönetimi, birçok konuda Batıyla rekabet etmeye başlamıştır. Diğer yandan Rusya'nın Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleriyle olan ilişkileri yeni bir zemine oturtulmuştur. BDT içinde özellikle Güney Kafkasya ülkelerinin Rus dış politikasında farklı bir yeri vardır. Çalışmada Putin döneminde Rusya'nın Güney Kafkasya 'daki üç bağımsız ülke ile geliştirdiği ilişkiler analiz edilmektedir. ; Vladimir Putin, who took a sit to the chair of prime ministry in 1999 and to the chair of Presidency in 2000, has made major alterations in the Russian foreign policy. The success ensured primarily in the field of economy reverberated to the Russian foreign policy, and thus a more active foreign policy was followed. The most significant dimension of the overhaul experienced the Russian foreign policy is observed in the relations of Russia with the Western world. Russia being no more dependent upon economical aids of West is now competing with Western world in many areas. On the other hand, the relations of Russia with the Commonwealth of Independent States (CIS) was nested to a new ground. Within the CIS, three South Caucasus countries in particular have a particular place in the Russian foreign politicy. In the present study, the policies which Russia developed towards the three countries in the South Caucasus are analyzed in the Putin period.
BASE
Kamu politikası, devletlerin devamlılığı gereği hükümetler tarafından vatandaşın hizmetine sunmak amacıyla yapılan faaliyetleri kapsamaktadır. Devletin oluşumundan günümüze kadar herkes, kendi amaçları doğrultusunda farklı yöntemler izleyerek bu faaliyetleri sağlamışlardır. Kamu politikaları, 21. Yüzyıl itibariyle gelişim göstermiş ve teorik olarak üzerinde çalışmalara yoğunlaşılmıştır. Kamu politikası kavramı bir oluşum aşamasıyla başlayıp değerlendirme aşamasıyla biten bir süreç yaşamaktadır. Bu sürecin içerisinde farklı organlardan oluşan birçok aktör bulunmaktadır. Devletlerin yönetim sistemlerine göre aktörler farklılık gösterebilmektedir. Bu çalışma, kamu politikası aktörlerinden birisi olan ve ülkemizde mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile oluşturulan Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları'nın, ABD'de bulunan Başkanın Yürütme Ofisleri ile karşılaştırmalı analiz yapılarak, kamu politikası sürecinde üstlendiği görev ve sorumluluklar ele almaktadır. Çalışma kapsamında, birinci bölümde kamu politikası kavramına ilişkin kavramsal bilgilendirme yapılmıştır. Kamu politikasının oluşum ve uygulama aşamalarının arasında geçen süreçten ve süreç içerisinde etkili aktörlerden, uygulama modellerinden bahsedilmiştir. İkinci bölümde hükümet sistemleri hakkında genel bir değerlendirme yapılarak, Türkiye özelinde geçmişten günümüze hükümet sistemleri geniş perspektifte ele alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilişkin kapsamlı bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde, Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarına ve ABD Başkanın Yürütme Ofisleri hakkında bilgi verilmiştir. Kamu politikası sürecinde üstlendikleri görev ve sorumluluklar ele alınarak, yazın taraması analizleri yapılarak faaliyetlere ilişkin genel değerlendirme yapılmıştır. ; Public policy covers activities carried out by governments to serve the citizens in accordance with the continuity of the states. From the formation of the state until today, everyone has provided these activities by following different methods for their own purposes. Public policies have developed since the 21st century and theoretical studies mainly focused on these policies. The concept of public policy has a process that starts with a formation phase and ends with an evaluation stage. In this process, there are many actors consisting of different organs. Actors may differ according to the management systems of the states. This study investigates the comparisons of the duties and responsibilities of the Presidential Policy Councils, which are one of the public policy actors and formed by the current presidential government system in Turkey, with the Executive Offices of the President located in the United States. Within the scope of the study, conceptual information on the concept of public policy was discussed in the first chapter. The process between the formation and implementation stages of public policy and the effective actors and implementation models in the process were analyzed. In the second chapter, a general evaluation of government systems is conducted and the government systems from past to present in Turkey are taken into consideration in a broad perspective. Extensive information on the Presidential System of Government is provided. The third chapter provides information on Presidential Policy Councils and the Executive Offices of the president of the United States. The duties and responsibilities of these councils in the public policy process were taken into consideration and the general evaluation of the activities was carried out by reviewing the literature.
BASE
Kamu politikası analizi, kamu politikası çalışmalarının ilgilendiği temel konulardan biridir. Toplumun ve siyasetin giderek karmaşıklaşması, karşılaşılan sorunların daha karmaşık hale gelmesine neden olmaktadır. Bunun sonucunda, sorunların çözümüne yönelik karar verme süreçlerinin daha güçlü şekilde desteklenmesi gerekmektedir. Kamu politikası analizi, kamu politikalarına karar verme aşamasında başvurulan önemli bir yöntemdir. Anketler, istatistikler, veri setleri, diğer sayısal gereçler ve düzenleyici etki analizi gibi teknikler politika analizinin zanaat boyutunu meydana getirirken içe bakış, sezgisel unsurlar, öngörü ve çeşitli informal süreçler ise sanat boyutunu meydana getirir. Bu karmaşık olgu, hem üstlendiği işlevler, hem de karar vericilere sağladığı çok yönlü içebakışla daha sağlıklı karar vermeye yardımcı olmaktadır. ; Public policy analysis is one of the basic areas of interest of public policy studies. The increasingly complicated structure of society and politics leads to the complexity of problems encountered. As a result, decision-making processes aiming at the solution of problems have to be supported more robustly. Public policy analysis is an essential method used in decision-making stage of public policy processes. Surveys, statistics, datasets, other numerical instruments and techniques such as regulatory impact analysis create the craft aspect of policy analysis whereas insight, intuitive elements, foresight and various informal processes represent its art aspect. This complicated phenomenon helps more robust decision-making with the functions it offers and the multidimensional insight it provides to decision-makers.
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 23, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: http://hdl.handle.net/11499/1423
Kamu politikası çözümlemesi, hükümetin ne yaptığı, neden yaptığı, ilgili politika sonucunda ne çeşit çıktıların elde edildiğine dair soruların irdelendiği bir süreçtir. Alan yazınında kamu politikası çözümleme modellerine ilişkin çeşitli modeller yer alsa da, süreç modeli akademik çalışmalarda en yaygın kullanılan modellerden birisidir. Resmi, sivil ve uluslararası aktörlerin rol oynadığı ve karmaşık bir yapıya sahip olan kamu politikası süreci, süreç modeli çerçevesinde aşamalara bölünerek çözümlenebilir. Süreç modeline dayalı son dönem çözümlemelerde; gündeme geliş, formüle ediliş, kanunlaştırma, uygulama ve değerlendirme gibi aşamaları içeren bir döngü kullanılmaktadır. 1929 yılında yürürlüğe giren Cumhuriyet tarihinin en köklü kanunlarından biri olan 1416 sayılı "Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun" ile binlerce öğrenci yurtdışında burslu öğrenim görmüştür. Öğrenimlerini başarıyla tamamlayan bursiyerler, çeşitli alanlarda ve disiplinlerde Türkiye'nin ilkleri arasında yer almayı başarmıştır. Buna ilaveten, Türkiye'deki üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanabilmesi için araştırma görevlileri, 1981'de kanunlaşan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu çerçevesinde, 1986'da yapılan değişiklikle, lisansüstü öğrenim görmeleri amacıyla yurtdışına gönderilmiştir. 2000'li yıllarla birlikte özellikle uluslararası aktörlerinde etkisiyle başlayan reform süreci Türkiye'nin yükseköğretim eğitim alanında etkisini göstermiştir. Bu bağlamda, onyıllar içersinde etkinliğini ve verimliliğini kaybeden Türkiye'nin yurtdışı lisansüstü burs politikasının yeniden ivme kazanabilmesi için 2006 yılında "5 Yılda 5 Bin Öğrenci Projesi" uygulamaya konulmuş ve yıllar içerisinde işlevsel düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Bu çalışmada, Türkiye'nin yurtdışı lisansüstü burs politikası süreç modeli başta olmak üzere çeşitli kamu politikası çözümleme model ve çerçeveleri kullanılarak çözümlenmektedir. Buna ek olarak, "5 Yılda 5 Bin Öğrenci Projesi" kapsamında yurtdışına gönderilen 558 eski ve mevcut bursiyere anket uygulanmıştır. Bu araştırma için oluşturulan hipotezler Bağımsız Örneklemler için t-Test ve Varyans Analizi (ANOVA) ile analiz edilmiştir. Eski ve mevcut bursiyerlerin yurtdışı lisansüstü burs politikası uygulamalarına ilişkin tutumları ölçülmüş ve karşılaştırmalı değerlendirmeler yapılmıştır. ; Public policy analysis is a process in which questions such as what the government has done, why it has done it, and what kind of outputs have gathered as a result of the relevant policy are scrutinized. Although there are various models in the literature on public policy analysis, the stages (heuristics) model is one of the most commonly used models in academic studies. Public policy process in which official, unofficial and international actors play role and has a complex structure can be analysed by dividing into stages within the framework of stages model. In the analyses conducted based on stages model, a cycle is used which comprises of the stages such as agenda setting, formulation, legitimation, implementation, and evaluation. Thousands of students studied in abroad through government scholarships with the Law No. 1416 referred to as "Students to be Sent to Foreign Countries" enacted in 1929, considered one of the most rooted laws of the history of Republic. The students who successfully completed their education have managed to be pioneers in variety of fields and disciplines in Turkey. In addition to this, research assistants were sent to abroad in order to meet the needs of the teaching staff in Turkish universities within the scope of the Higher Education Law No. 2547 enacted in 1981 re-arranged in 1986 for this specific purpose. The reform process that started especially with the effect of international actors in 2000's has been influential in the field of Turkish higher education. In this regard, in order to ensure that abroad graduate scholarship policy of Turkey which has lost its efficiency along the decades, gained its former pace once again, "5 Thousand Students in 5 Years" project was introduced in 2006 and functional regulations were put in practice. In this study, abroad graduate scholarship policy of Turkey is analysed by applying public policy analysis models and frameworks and especially by the stages model. Furthermore, a survey study was conducted on totally 558 former and present students sent abroad within the context of "5 Thousand Students in 5 Years" project. The hypotheses generated for this study were analysed by Independent Sample t-Test and Analysis of Variance (ANOVA). Attitudes of former and present scholarship students towards abroad graduate scholarship policy were measured and comparative evaluations were made.
BASE
This study examines conceptually the relationship between sustainable security approach and public administration. Sustainable security represents the latest approach to security understanding within sustainable development policy which establishes a causality relationship between security and development. According to sustainable security approach, the focus should be on developmental and environmental root causes that undermine security conditions of individuals and communities, rather than on merely security issues and the state. In this respect, sustainable security approach contends that national security paradigm and pertinent security organization should change accordingly. The study first examines sustainable security approach drawing upon pertinent literature and policy documents. Then it discusses its implications for public administration. In this context, as an emerging security approach, sustainable security points to a long-reaching security organization in public administration, which relies on strategic management and foresight, and where coordination and policy coherence come to forefront. It can be asserted that sustainable security organization will be shaped by a public policy process which is multidisciplinary and integrated, in addition to the balances between effectiveness and accountability as well as between short-term and long-term. It is likely that a relevant security ethics will emerge and the relationships of both "economics-security" and "urbanization-security" as well as urban security policies will come to the fore. ; Bu çalışma, sürdürülebilir güvenlik yaklaşımı ve kamu yönetimi arasındaki ilişkiyi kavramsal olarak incelemektedir. Sürdürülebilir güvenlik, kalkınma ile güvenlik arasında nedensellik ilişkisi kuran sürdürülebilir kalkınma politikası içerisindeki en son güvenlik anlayışını temsil etmektedir. Sürdürülebilir güvenlik yaklaşımına göre, sadece güvenlik sorunlarına ve devlete odaklanmak yerine bireylerin ve toplulukların güvenlik koşullarını olumsuz etkileyen, kalkınma ve çevre sorunlarına ilişkin kök nedenlere odaklanılmalıdır. Bu yönüyle, sürdürülebilir güvenlik ulusal güvenlik anlayışının ve buna ait ulusal güvenlik örgütlenmesinin değişimini talep etmektedir. Çalışma öncelikle sürdürülebilir güvenlik yaklaşımını ilgili literatür ve politika belgelerinden incelemekte; daha sonra bu yaklaşımın kamu yönetimi bağlamında sonuçlarını tartışmaktadır. Bu kapsamda, sürdürülebilir güvenlik henüz gelişmekte olan bir yaklaşım olarak kamu yönetiminde uzun vadeli, stratejik yönetim ve uzgörüye dayanan, eşgüdüm ve politika uyumunun öne çıktığı bir güvenlik örgütlenmesine işaret etmektedir. Sürdürülebilir güvenlik öğütlenmesini ise, etkililikhesapverebilirlik ve kısa vade-uzun vade dengeleri yanında çok disiplinli ve bütünleşik bir kamu politikası sürecinin biçimlendireceği ileri sürülebilir. Bu güvenlik yaklaşımı çerçevesinde güvenlik etiğinin gelişmesi; yönetimde "ekonomigüvenlik" ve "kentleşme-güvenlik" ilişkileri ile kentsel güvenlik politikalarının öne çıkması olası görülmektedir.
BASE
DOI:10.17336/igusbd.14844 ; Kamu yönetiminde 1980 sonrasında paradigma düzeyinde büyük değişim ve dönüşümler gerçekleşmiş ve bunlar asıl olarak postmodern kamu yönetiminin felsefi, sosyolojik ve siyasal zemini üzerine kurulmuştur. Postmodern kamu yönetimi anlayışı ile yeni kamu yönetimi, yönetişim gibi önemli yönetsel teori ve kavramlar ortaya çıkmış, bu süreçte yerel yönetimlerin önemi ve etkisi artmıştır. Ayrıca yerel yönetişim anlayışı ile yerel yönetimlerin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün siyasal karar alma sürecindeki gücü öne çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı, postmodern kamu yönetimi çerçevesinde yerel yönetişim ve yerel yönetimler arasında katılımcılık ve demokrasi odaklı bir ilişki kurulmasını ve yerelde bunu güçlendiren olanakların ve modellerin analiz edilmesini kapsamaktadır. ; Big changes and transformations have taken place in public administration in paradigm level after the year 1980 and they have essentially been established on philosophical, sociological and political base of postmodern public administration. New managerial theories and concepts such as new public management and governance emerged with postmodern understanding of public administration, The importance and impact of local governments increased in this process. Furthermore, with local government understanding; as well as power of local governments, power of non-governmental organizations and private sector in political decision-making stood out. The purpose of this study is to analyze the establishment of a relationship among local governments and local governance focused on participation and democracy within the scope of postmodern public administration and the opportunities and models locally strengthening this case.
BASE
Kamu yönetiminde 1980 sonrasında paradigma düzeyinde büyük değişim ve dönüşümler gerçekleşmiş ve bunlar asıl olarak postmodern kamu yönetiminin felsefi, sosyolojik ve siyasal zemini üzerine kurulmuştur. Postmodern kamu yönetimi anlayışı ile yeni kamu yönetimi, yönetişim gibi önemli yönetsel teori ve kavramlar ortaya çıkmış, bu süreçte yerel yönetimlerin önemi ve etkisi artmıştır. Ayrıca yerel yönetişim anlayışı ile yerel yönetimlerin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün siyasal karar alma sürecindeki gücü öne çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı, postmodern kamu yönetimi çerçevesinde yerel yönetişim ve yerel yönetimler arasında katılımcılık ve demokrasi odaklı bir ilişki kurulmasını ve yerelde bunu güçlendiren olanakların ve modellerin analiz edilmesini kapsamaktadır ; Big changes and transformations have taken place in public administration in paradigm level after the year 1980 and they have essentially been established on philosophical, sociological and political base of postmodern public administration. New managerial theories and concepts such as new public management and governance emerged with postmodern understanding of public administration, The importance and impact of local governments increased in this process. Furthermore, with local government understanding; as well as power of local governments, power of non-governmental organizations and private sector in political decision-making stood out. The purpose of this study is to analyze the establishment of a relationship among local governments and local governance focused on participation and democracy within the scope of postmodern public administration and the opportunities and models locally strengthening this case
BASE