Suchergebnisse
Filter
125 Ergebnisse
Sortierung:
Orta asya devletlerinde siyasal istikrar ve ekonomik gelişmenin karşılıklı etkileşimi ; Interaction of political stability and economic development in central asian countries
SSCB dağıldıktan sonra bağımsızlığa kavuşan Orta Asya Cumhuriyetleri, planlı ekonomik sisteminden rekabete açık Pazar sistemine geçtikten sonra zor şartlara karşı karşıya geldiler ve bu güçlükler hala daha devam etmektedir. 20 yıl geçmesine rağmen anılan ülkeler gelişme yolunda iken devamlı zorluklar çekmektedirler. Orta Asya Ülkeleri için turizm ve ticaret fazlasıyla önem taşımaktadır. Çalışmada asayiş ile istikrar konularına değinmiştir. ; Central Asian Countries decolonized by break up of USSR, struggle with the important and unsolvable problems during the process of transition from an implicit and statist economic system to the capitalist system. Although 20 years have passed, the liberal countries adopted the free market economy, face the big handicaps in the transition process of their economic system to the modern capitalist system. I have been in these territories in the transition process from socialist system to the capitalist system. So I am sure that the field of tourism, trade, industry, agriculture and service has the important role in the development planning of the countries. In this study I will try to emphasize the significance and necessity of political stability and social peace and comfort to the development of tourism and trade. My former studies focused on some countries of the Central Asian Countries, had got great attention in the international congresses. Now, I will try to review the importance of tourism and trade in the development of Kazakhstan, Turkmenistan, Kyrgyzstan, Uzbekistan and Tajikistan, and necessity of political stability and the advantages and disadvantages of these countries in this way. Naturally, underground and over ground treasures, geopolitical, geostrategic, geo-economic positions, political systems, social structures of this region and regional balances affect directly or deviously the political stability of above countries. In this study I will try to offer suggestions in view of the fact that these interactions.
BASE
Doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve siyasi istikrar arasındaki ilişki: Türkiye örneği ; The relationship between foreign direct investment and political stability: The case of Turkey
Yüksek Lisans Tezi ; Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları ve Siyasi İstikrar Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği Uluslararası sermaye hareketlerinden biri olan DYSY fiziksel üretimi temsil eden ve gelişmekte olan ülkelerin en çok arzu ettiği yabancı sermaye türüdür. DYSY diğer yabancı sermaye türlerinden farklı olarak riskli yatırımlar olarak ifade edilmektedir. Yüksek kar beklentisi içinde hareket eden DYSY, risklerini en aza indirmek için yatırım yapmayı planladıkları ülkelerde istikrarlı güven ortamı ararken, yatırımlarını belirsiz bir ortamda yapmayı tercih etmemektedir. Bu noktada DYSY'yi üstlenen çok uluslu şirketler, yatırım yapacakları ülkelerin siyasi istikrar unsurunu değerlendirmeye almaktadır. Siyasi istikrarın sağlanması siyasi risk unsurlarının en alt düzeye indirilmesi demektir. Siyasi istikrarın sağlandığı bir ülkede sosyal ve politik riskler azalma eğilimi içine girerken, sosyal ve politik huzursuzlukların azalması DYSY için tercih edilir bir yatırım ortamı sağlamaktadır. Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye, siyasi istikrar konusunda oldukça ilginç bir geçmişe sahiptir. Türkiye siyasi geçmişinin her döneminde DYSY'ye büyük önem verdiğini belirterek ülke için gerekliliğinin üzerinde durmuştur. Ancak ülkede DYSY'nin öneminin vurgulanmasına rağmen bazı dönemlerde siyasi yönetimin aldığı kararlar ve sergiledği tutum DYSY için dışlayıcı olmuştur. Türkiye'de DYSY ile siyasi istikrar arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu, ülkedeki DYSY artışlarının sağlanan yönetim istikrarına paralel olarak gelişim gösterdiği görülmektedir. Bu durum siyasi istikrarın sağlandığı 2002 sonrası dönem ile siyasi istikrarın sağlanamadığı 2002 öncesi dönem ayrımı yapıldığında net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Türkiye 2002 sonrasında DYSY hususunda patlama yaşamış ve büyük başarılara imza atmıştır. Ancak 2002 öncesi her dönemde DYSY'ye yönelik alınan kararlarda ya arzu edilen başarı yakalanamamış, ya da bir takım olumlu gelişmelerde süreklilik sağlanamamıştır. Bunun nedeni yasal sistemde bir düzen ...
BASE
İstanbul süreci'nin Afganistan'ın istikrarına etkisi: Bölgesel Güvenlik Kompleksi Teorisi çerçevesinde bir değerlendirme ; Impact of Istanbul Process on Afghanistan's stability: An evaluation in the context of Regional Security Complex Theory
İstanbul Süreci Afganistan da dâhil olmak üzere tüm bölge ülkelerinin aynı kadere sahip olduğunu göstermek amacıyla 2011 yılında başlatılmıştır. Ülkenin Asya kavşağı ve imparatorluklar mezarlığı olarak bilinmesi onun jeostratejik konumunun önemine işaret etmektedir. Tarih, Afganistan'ın Orta Asya, Güney Asya ve Orta Doğu'yu etkileyebilen konumuna tanıklık etmektedir. Soğuk Savaş sonrası özellikle 21. yüzyılın gelişmeleri ülkenin hassas konumunu etkilemiştir. Afganistan komşu ülkelerin, bölgesel ve küresel güçlerin ilgi odağı olmuştur. İran, Pakistan, Hindistan, Çin, Rusya ve ABD gibi devletlerin dış politikasında Afganistan önemli bir yer kaplamaktadır. NATO'nun ilk ve ciddi deniz aşırı operasyonu Afganistan'da gerçekleşmiştir. Bu operasyon aynı zamanda Avrupa için ne denli önemli olduğunun göstergesidir. Gerçi İstanbul Süreci'nden önce bölgedeki devletler arasında Afganistan'a odaklanan işbirliği projeleri başlamıştır, İstanbul Süreci tüm siyasi, ekonomik, güvenlik, sosyal ve kültürel işbirliğini kapsamaya çalışan TAPI ve CASA-1000 gibi bölgesel projelerin başlatılması, ilerlemesi ve tamamlanması üzerine vurgu yapan süreç olarak devreye girmiştir. En azından bölgedeki devletler arasında siyasi diyalogu ve güveni arttırması beklenen, İstanbul Süreci'n faaliyet alanı giderek genişletmektedir. Süreç, Afganistan merkezli olduğu için ülkenin adı geçen üç bölgeye olan etkisi dikkate değer bir konudur. Ayrıca, Afganistan'ın komşu ülkeleri, bölgesel ve ABD gibi küresel güçlerle olan ilişkisinde önemli faktörler irdelenmiştir. Bu devletlerin İstanbul Süreci'ne 14 ülke olarak katıldığı için Afganistan'la olan karşılıklı etkileşimin incelenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu faktörler dikkate alarak İstanbul Süreci ayrıntılarıyla incelenmiştir. ; In order to show the common fate of all countries in the region including Afghanistan, Istanbul Process lanuched in 2011. Graveyard of Empires and Crossroad of Asia features point to its geostragic location. History testifies the impact of its location to Central Asia, South Asia and Middle East. Post-Cold War and developments in 21 century emphasized on country's sensitive position. It has been the center focus of neighboring, regional and far states. It continues to be an integral chapter of Iran, Pakistan, India, China, Russia and US foreign policy. The first NATO's serious overseas mission demonstrates the importance of country to European countries. Although cooperation among regional countries based on Afghanistan had started before the Istanbul Process, the Process tries to include all political, economic, security, social and cultural cooperation. Moreover, it has begun to start, progress and complete regional projects such as TAPI and CASA-1000. The scop of Istanbul Process which at least aims to build confidence and start a political dialogue among regional countries, is gradually expanding. As the process is centered on Afghanistan, the country's impact on three metioned regions should be considered. The important factors of country's relation with its neighbors, regional countries and US analyzed and explained. It is imperative to examine the ineraction of those countries that participated to Istanbul Process. Taking into account those factors, the Istanbul Process has been examined in detail.
BASE
Türkiye'de seçim sistemlerinin temsilde adalet-yönetiminde istikrar ilkesi çerçevesinde demokrasi ve ekonomi ilişkisinin incelenmesi ; Investigation of democracy and economic relations in the framework of justice stability-management principles in the representation of the election system in turkey
Demokratik katılım ve seçim kavramları ülkemizde son zamanlarda üzerinde durulan konulardan birisi olmuştur. Seçim sistemleri, uygulanan seçimlerin demokratik süreci hakkında bilgi vermektedir. Her şeyden önce uygulanan seçim sistemlerinin demokratik olması ve pek tabi ki ülkenin yararı ön planda olması gerekmektedir. Ülkemizde çok partili dönemden bu yana çok sayıda seçim sistemleri denenmiştir. Ya her seçimde yeni kanunlara gidilmiş ya da bir önce uygulanan kanunda çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Bu tür bir uygulama ise demokratik siyaset açısından sakınca göstermektedir. Temsilde Adalet ve Yönetimde istikrar ilkeleri ise günümüzde birçok siyasi tartışmaların sebebi olmuştur. Anayasamızın 67. Maddesinde seçim kanunlarının bu iki ilkeyi bağdaştıracak biçimde düzenlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ancak bir seçim sisteminde bu ilkelerin bağdaştırılmasını sağlamak her zaman mümkün olmamaktadır. Keza ülkemizde uygulanan seçim sistemlerinde çoğunlukla bu ilkelerden biri ön plandayken diğeri arka plana itilmektedir. Aynı zamanda hükümetlerin ekonomik performansı seçmenler açısından önem arz etmektedir. Bu nedenledir ki hükümetler çoğunlukla iktidara gelmek için seçim öncesi seçmenlerin yararına birçok ekonomik düzenlemeler yapmakta, halk için kısa dönemde genişletici politikalarla refah oluşturmaktadır. Ancak seçim öncesi yapılan bu uygulamalar seçim sonrası uzun vadede ekonomide birçok olumsuzluk yaratmaktadır. ; Democratic participation and selection concepts in our country has been one of the issues highlighted recently. Electoral systems, provide information on the implementation of the democratic process of elections. Everything democratize the electoral system applied before and the benefit of many countries, of course, must be at the forefront. Our country has been tested a number of electoral systems since the multiparty period. Or go to the new law has been in every election or have made several changes to the law that applied before. Such a practice shows the drawbacks in terms of democratic politics. The principles of justice and political stability represented today have been the cause of many political discussions. Article 69 of the election law in our Constitution it is emphasized that the two countries should be organized in the form of this adapter. But to ensure that these principles be reconciled in an electoral system is not always possible. Likewise, the selection system implemented in our country is mostly one of these principles in the foreground while the other is pushed into the background. At the same time the economic performance of the government is important in terms of voters. This is why governments often make many economic regulations for the benefit of voters before the elections to come to power, constitute prosperity for people with expansionary policies in the short term. But after the election before the application process has long made the choice to create many adversities in the economy.
BASE
Turkey and the Caucasus: Transition from reactive foreign policy to proactive rhythmic diplomacy [Türkiye ve Kafkasya: Reaksiyoner dip politikadan proaktif ritmik diplomasiye geçiş]
The consequences of the August 2008 Russian-Georgian War have deeply infl uenced not only the Caucasus but overall global stability as well. Turkey as a regional actor which claims to follow active diplomacy in her region has also been directly aff ected. Currently Turkey has positioned itself as a regional actor with a 'new' political perspective and has responded to developments in order to give the events shape and to ensure stability in the region. This attitude has caused controversies. The Caucasus became an interesting example to monitor Turkish foreign policy implementations with mottos such as 'zero problems with neighbors' 'problem-solving country' and 'rhythmic diplomacy.' Turkey's policies and reactions to developments taking place in the Caucasus will help us to analyze and understand foreign policy objectives policy-making processes and the overall course of Turkish foreign policy. This study makes a comprehensive assessment of Turkey's foreign policy in the Caucasus before and after August 2008.
BASE
Turkey and the Caucasus: Transition from Reactive Foreign Policy to Proactive Rhythmic Diplomacy
The consequences of the August 2008 Russian-Georgian War have deeply influenced not only the Caucasus but overall global stability as well. Turkey as a regional actor which claims to follow active diplomacy in her region has also been directly affected. Currently Turkey has positioned itself as a regional actor with a 'new' political perspective and has responded to developments in order to give the events shape and to ensure stability in the region. This attitude has caused controversies. The Caucasus became an interesting example to monitor Turkish foreign policy implementations with mottos such as 'zero problems with neighbors' problem-solving country' and 'rhythmic diplomacy' Turkey's policies and reactions to developments taking place in the Caucasus will help us to analyze and understand foreign policy objectives policy-making processes and the overall course of Turkish foreign policy This study makes a comprehensive assessment of Turkey's foreign policy in the Caucasus before and after August 2008.
BASE
Demokrasinin kurumsallaşması üzerine bir deneme: 1982'den sonra Türkiye'de demokrasi ; An essay on institutionalization of democracy: Democracy in Turkey post-1982
In: http://hdl.handle.net/11499/2939
Türkiye, demokrasinin siyasal olmayan bir takım güçler tarafından kesintiye uğraması sorununu dönem dönem yaşamış bir ülkedir. Bu bakımdan demokrasinin kurumsallaşması konusu, üzerinde incelikle durulması gereken bir konudur. Demokrasinin kurumsallaşmasının sosyolojik temellerinin ortaya konulması ve siyaset bilimi çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada da bu amaçlanmıştır. Bu anlamda, çalışmanın birinci bölümünde; araştırmanın amacı, konusu ve kapsamı ile ilgili genel bilgiler verilmiş; ikinci bölümünde, kurum ve kurumsallaşma kavramları üzerinde durulmuş, bu kavramların demokrasi ile bağlantısı incelenmiştir. Üçüncü bölümünde, demokrasi kavramı açıklanmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde, demokrasinin kurumları belirtilerek, kurumsallaşmasının teknik boyutlarına değinilmiş ve demokrasinin kurumsallaşmasının kriterleri ortaya konulmuştur. Çalışmanın beşinci bölümünde, söz konusu kriterler ekseninde, 1982'den sonra Türkiye'de demokrasi konusu incelenmiştir. Çalışma, tarihsel anlamda ?1982'den günümüze? olarak, coğrafî anlamda ?Türkiye? ile sınırlandırılmıştır. Türkiye'de 1980 müdahalesinden sonra getirilen 1982 Anayasası'ndan sonra yeni bir anayasa yapılmadığı için ve demokrasinin yakın tarihteki kurumsal durumunu tartışabilmek için bu çalışmada 1982'den sonraki Türkiye incelenmektedir. İyi bir yönetim biçimi olarak benimsenen demokrasinin nasıl daha kurumsal, daha istikrarlı hale gelebileceği, işlevselliğinin nasıl daha da artırılabileceği, toplumsal kurumlar içerisindeki yerinin araştırıldığı bu çalışma, kesintisiz bir demokrasi modeli uygulama konusunda katkı sağlayabilir. Anahtar Kelimeler: Kurum, Kurumsallaşma, Demokrasi, Kurumsal Demokrasi, İstikrar ; Turkey is a country which cyclically experienced the issue that her democracy process was interrupted by several unpolitical powers. In this context, the institutionalization of democracy is a topic which should be meticulously handled. The sociologic basis of the institutionalization of democracy should be put forth and analyzed in accordance with political science and this is the principal aim of this study. In the first part, general information related to the aim, subject and the scope of the study are given. The second part focuses on the concepts of institution and institutionalizing and their tie with democracy is analyzed. The concept of democracy is explained in the third part. The forth part points out the institutions of democracy, mentions the technical dimensions of the institutionalizing and introduces the criteria of the institutionalization. The fifth part deals with the developments in Turkish democracy of post-1982 in the axis of the mentioned criteria. This study is limited with ?from 1982 to present time? in historical sense and ?Turkey? in regional sense. In order to discuss the institutional status of democracy in the near history, Turkey of post-1982 is analyzed in this study as no new constitution was prepared after the constitution of 1982 which was presented following the military intervention of 1980. This study dealing how to increase the stability of democracy which is accepted as one of the best polity more, increase its functionality and define its place in the social institutions may have contributions to an uninterrupted democracy model. Key Words: Institution, Institutionalization, Democracy, Institutional Democracy, Stability
BASE
Türkiye'de hükümetlerin ekonomi üzerine etkisi : 1990-2012 ; Governments' effect on economy in Turkey : 1990-2012
Demokratik sistemlerde, halkın seçimiyle kurulan hükümetler, sadece siyaseti değil, aynı zamanda ülke ekonomisini de yönlendirmektedir. Bu bağlamda, Türkiye'deki yönlendirmelere açıklık getirmesi düşüncesiyle, 1990-2012 döneminde yapılan seçimler ve sonrasında kurulan hükümetlerin ekonomik göstergelerle olan ilişkisi ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, 1990-2012 yılları arasında Türkiye'deki hükümetler ile ekonomik göstergeler arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Hükümetlerin yapılarına göre tek parti hükümetleri mi ya da koalisyon hükümetleri mi ekonomi alanında istikrar sağlamışlardır sorusuna yanıt aranmıştır. Bu konu üzerinde yazılmış mevcut çalışmalar göz önünde bulundurulduğunda, genellikle hükümetlerin ya siyasi yönleri ya da ekonomiye olan katkılarının incelendiği görülmüştür. Ancak bu çalışmada hükümetlerin hem siyasi hem de ekonomik yönleri birleştirilerek önemle vurgulanmıştır. Türkiye'de 1990-2012 dönemindeki hükümetlerin ekonomi ile ilişkisi incelenmiştir. Öncelikle belirli kavramlar açıklanmış ve sonrasında ekonomik göstergeler belirtilmiştir. Daha sonra bu kavramlar çerçevesinde ekonomik göstergeler değerlendirilmiştir. Değerlendirmelerin sonucunda ise siyasi istikrarsızlığın olduğu dönemde ekonomik istikrarsızlık ve ekonomik krizler meydana gelmiştir. Siyasi istikrarın oluşmasıyla birlikte ekonomik istikrar da beraberinde gelmiştir. ; In democratic systems, governments, which are founded with public elections, direct not only politics but also country's economy. In this context with the thing of throwing light on directions in Turkey, elections, which were made in the area of 1990-2012, were considered with the interaction with economic indicators of governments which were founded after these elections. The aim of this study is that evaluates interaction between economic indicators with governments in Turkey among 1990-2012. With respect to governments' frameworks, it is searched for an answer that whether single-party governments or coalition governments assure stability on economy. Available thesis and articles which are writter on this subject, are considered. Generally, it is shown that governments study whether political directions of contributions on economy. However, in this thesis, it is momentously emphasized that governments are incorporated both politics and economic aspects. Interaction with economy of governments in the area 1990-2012 are considered in Turkey. Initially, spesific consepts are explained and then, the indicators of economy are stated. There after, in the frame of these concepts, economic indictors are evoluated. In the conclusion of these evaluations, economic instabilitiy and economic crisis occur when political instability happens. With the consisting of political stability, economic stability is accompanied by it, as well.
BASE
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve Türkiye'de seçim sistemi arayışları ; Presidential government system and the search for electoral system in Turkey
Yüksek Lisans Tezi ; Seçim sistemleri ülke gündeminde her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Türkiye'depek çok sistem denenmiş ve neredeyse her seçim öncesi kanun değişikliği meclisten geçirilmiş ya da var olan seçim kanunları üzerinde değişiklikler yapılmıştır. Türkiye'debelli bir istikrarın yakalanamadığı, adaletin sağlanamadığı yıllar tecrübe edilmiştir.Her dönem farklı sistemler uygulanmasının temelinde tabii Türkiye'nin ihtiyaçlarına en iyi cevabı verecek sistemin aranması yatmaktadır. Günümüzde de kullanılan barajlı D'hondt sistemi fazlasıyla eleştirilmeye devam etmektedir. Aslında siyasi tartışmaların temel sorunu temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıran bir sistemi hayata geçirme çabasıdır. Ne yazık ki uygulanan seçim sistemlerinde genel olarak bir ilke ön plandayken diğer ilke geri planda kalmıştır. Bu çalışmada Türkiye'deuygulanan seçim sistemleri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve sonrası sürecin değerlendirilmesi yapılıp, bir sistem önerisinde bulunulmuştur. ; Election systems have always played an important role in the country's agenda. Many systems have been tried in our country and almost every election, the election law was amended. In the past, there have been years in our country where a certain stability has not been achieved and justice has not been provided. The basis of the implementation of different systems in every period lies in the search for the best response to the needs of our country. The D'Hondt system, which is a election threshold system, continues to be widely criticized. In fact, the main problem of political debates; it is an attempt to implement a system that harmonizes principles of stability in representation, justice and governance. Unfortunately, in the election systems implemented, in general, while a principle is in the forefront, the other principle has remained in the background. In this study, electoral systems applied in our country, Presidential Government System and the process after this new system were evaluated, some recommendations ...
BASE
AVRUPA'NIN GÜVENLİK VE SOSYAL İSTİKRARINA TÜRKİYE'NİN KATKISI: SIĞINMACI SORUNU ÖRNEĞİ
International Congress of Management Economy And Policy, 26-27 Kasım 2016, İstanbul ; Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin güç ve çıkar noktasında sorgulandığı şu günlerde; iki aktör arasındaki politikalarda görüş ayrılıkları da derinleşmektedir. Enerji, Terör, Sığınmacı sorunu gibi ağır sorunları bulunan AB ve Türkiye'nin ilişkileri, Uluslararası sistem için önemli gelişmeler doğurmaya adaydır. Avrupa'nın, güvenlik sorunlarını çözmede, Sığınmacı Sorununu çözmede ve istikrarını sağlama noktasında en önemli partnerlerinden biri, 56 senedir Avrupa Birliği'ne almadığı Türkiye'dir. Türkiye'nin içinde bulunduğu çetin coğrafya, işbirliği alanlarını genişletmesini zaruri kılmaktadır. Bu noktada ekonomisi ve siyaseti ile Uluslararası sistemde önemli bir oyun kurucu olan Avrupa Birliği Türkiye için çok önemlidir. Uluslararası sistemde güçlü olmak ve sürekli güçlü kalabilmek aktörlerin yegâne hedefidir. Bu noktada güçlü ve istikrarlı bir Avrupa Birliği için Türkiye önemli bir stratejik ortak ve müttefik konumundadır. Çalışmada Avrupa'nın güvenliği ve sosyal istikrarına Türkiye'nin katkısı sığınmacı sorunu üzerinden incelenmiş; Türkiye'nin Avrupa'nın sığınmacı sorununu çözmede kilit ülkelerden biri olduğu görülmüştür. Ayrıca çalışmada Sığınmacı sorununun gittikçe daha fazla büyümesinin muhtemel sonuçları analiz edilmiştir. ; Nowadays, relationship between Turkey and the European Union is inquiried in terms of power and conflict of benefits and this cause divergence of views is increasing in politics between the two actors. Relations of the EU and Turkey, which have various problems such as energy, terrorism and the issues of asylum seeker, are tentative to bring about significant transformations for the international system. Turkey, who has not be accepted as a member of the EU for 56 years, indeed is one of the most important partner for Europe in case of solving the asylum seeker problem, ensuring border security and providing its stability. The challenging geographical environment where Turkey is located makes it ...
BASE
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının makroekonomik istikrara etkisi: Türkiye örneği
Hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler için Doğrudan yabancı sermaye yatırımları önemli bir finansman kaynağıdır. Çalışmada, Türkiye'de istikrar kavramı ile Doğrudan yabancı sermaye yatırımları arasındaki ilişkiyi ölçmek için VAR analizi yapılmıştır. Analizde, 2003-2017 yılları incelenmiştir ve sonuçta çıkan bulgulara göre DYSY'yi en fazla etkileyen değişken yine kendisi olmuş, kendinden sonra Tüfe Bazlı Efektif Döviz Kuru en etkili olan değişken olmuştur. İktisat literatüründe, uluslararası sermaye hareketlerinin ülkelerin iç ve dış denge şartlarında ne tür etkiler yarattığı yoğun tartışılan konular arasındadır. Özellikle son 20 yılda kısa vadeli sermaye hareketlerinin yarattığı küresel krizlerin sayısında yaşanan artış ve bu hareketlerin bir ülkedeki krizi diğer ülkelere taşıma kapasitesi literatürdeki çalışmaların artışında en önemli nedenlerden biridir. Bununla beraber uzun vadeli yatırımların doğru kullanıldığı takdirde makroekonomik istikrara avantaj sağladığı araştırılmalarda sıklıkla görülmektedir. Bu çalışma, Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve makroekonomik istikrar arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, birinci bölümde doğrudan yabancı sermaye yatırımı tanımı ve türlerine ilişkin kavramsal çerçeveye yer verilecektir. İkinci bölümde makroekonomik istikrara ilişkin çeşitli sınıflandırmalar ve istikrarın yabancı sermaye yatırımları açısından önemi incelenecektir. Üçüncü bölümde ise Türkiye'de makroekonomik istikrar ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına ilişkin sayısal verilere yer verilecektir. Son bölümde ise doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve makroekonomik istikrar arasındaki ilişkiyi test etmek amacıyla ekonometrik analiz gerçekleştirilmiştir. Anahtar Sözcükler Doğrudan Yabancı Sermeye Yatırımı, Makroekonomik İstikrar, VAR Analizi, Finansman Kaynakları, Etkileşim. ; Foreign Direct Investment is a major source of financing for both developed and developing countries. In this study, the concept of stability in Turkey, Foreign Direct VAR ...
BASE
Türkiye ve Avrupa Birliği müzakere süreci ; Turkey and the European Union negotiations process
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Ticaret Üniversitesi -- Kaynakça var. ; Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki görüşmeler, 3 Ekim 2005 tarihinden sonra, devam eden bir müzakere sürecidir. Müzakereleri iki taraflı bir süreç olarak ele almak üçüncü tarafları göz önüne almamak eğilimine işaret eder. Üçüncü taraflar, sadece sürece katılmakla kalmayıp, aynı zamanda dikkatli bir şekilde yönetilmesi gereken süreci daha karmaşık hale getirirler. Bu yaklaşım ışığında, müzakereler çok taraflı olarak ve Türkiye ve Avrupa Birliğindeki kurumlar tarafından, çok taraflılığın doğasından kaynaklanan istikrar ve sınırlılıklara uygun olarak gerçekleştirilmelidir. ; Turkey and European Union accession talks process is an ongoing negotiation process after the 3rd Oct, 2005 decision. Taking the negotiations as a bilateral process has a tendency which ignores the third parties. Third parties are not only involving the process, but also making more complex that needs to be held negotiations carefully managed. In the light of this approach, negotiations should be held as a multilateral process and its nature of stability and limitations in which determined by the institutions of Turkey and the European Union.
BASE
Demokrasi, hesap verme sorumluluğu ve hükümet modelleri ; Democracy, public accountability and the systems of government
Çağdaş demokrasilerin temel özelliklerinden sorumlu/hesap verebilir hükümet ilkesi, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı gibi anayasal demokrasinin temel ilkeleriyle yakından ilişkilidir. Devleti oluşturan erklerin karşılıklı "denge ve fren" sistemi içinde işlemeleri, hem istikrar ve güven açısından hem de hesap verme sorumluluğu açısından vazgeçilmezdir. Hükümet modelleri yasama ve yürütme erkleri arasındaki güç paylaşımı ve ilişkiye göre biçimlendiğinden, hesap verebilirlik ve etkinlik bağlamında her iki hükümet modelinin de bir takım güçlü ve zayıf noktaları bulunmaktadır. Genel olarak, parlamenter sistemlerde yasama ve yürütme erklerinin fonksiyonlarının kaynaşması, siyasal kararların etkinliğini artırırken, erkler arasındaki sınırların belirsizliği hesap verebilirliği güçleştirmektedir. Başkanlık modelinde, ise başkanın yasama organınca düşürülememesi "istikrar" ve "katılık" paradoksuna neden olabilmektedir. Sonuç olarak, her siyasal sistem için ideal bir hükümet modelinden bahsetmek mümkün değildir. Hükümet modellerindeki güçlü ve zayıf noktaların sistemde ne ölçüde tıkanmalara yol olacağı veya istikrar ve hesap verebilirliği ne ölçüde destekleyeceği her ülkedeki demokrasinin yerleşme düzeyi ve sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyi gibi faktörlere bağlı gözükmektedir. ; The principle of responsible government, which features the contemporary democracy, is relevant to the principles of constitutional democracy such as the rule of law and the divisions of power. For ensuring democratic stability and confidence as well as democratic accountability, it is necesary for powers to operate in line with the system of checks and balances. Since the systems of government are determined by divisions of power and relations between parliament and executive, each system of government has some strong and weak fetaures as regards accountability and efficiency. Generally, in parliamentary models, while the fusion of powers enhances the efficiency of political decisions, the unclear boundary between powers may pose a challenge for public accountability. In presidency model, the fact that the directly elected president can not be dissolved may cause the dichotomoy of stability and rigidity. Accordingly, there exists no ideal the system of government for all political systems. The fact that the extent to which the strong and the weak features of each government system lead to bottlenecks or promote stability and accountability seems dependent on the factors such as the level of demomcracy and socio economic level of development.
BASE
Türkiye-Azerbaycan İlişkileri: Söylemden Reelpolitiğe ; Turkey Azerbaijan Relations: From Discourse to Realpolitic
8 Ağustos 2008 tarihinde başlayan beş günlük Rus-Gürcü çatışması, Kafkasya politikası için bir dönüm noktası olmuştur. Kafkasya'da dengelerin değişerek yeni bir jeopolitik durumun ortaya çıkardığı yeni konjonktür, bölge ülkelerinin ve bölgeye yönelik çıkarları olan aktörlerin politikalarını yeniden gözden geçirmelerine neden olmuştur. Bu çerçevede Türkiye, Kafkasya politikasını yeniden yapılandırma içerisine girmiştir. Bu anlamda Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu önerisini beklenmedik bir hızla ortaya atan ve Ermenistan ile Ağustos 2007 tarihinde başlatılan normalleşme sürecine çatışma sonrası ivme kazandıran Türkiye, Kafkasya politikasında proaktif ve ön alıcı açılımlarda bulunmuştur. Ancak, Türkiye'nin bu yeni açılımlarından özellikle normalleşme açılımı, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde tansiyonun yükselmesini de beraberinde getirmiştir. Bu araştırmada Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin daha çok söylem düzeyinde kaldığı ve beklenen stratejik düzeye çıkarılamadığı ileri sürülmektedir. Ayrıca, ilişkilerde sadece enerji alanında somut işbirliği gerçekleştirilmiş, ancak bu siyasal alana yansıtılamamıştır. Buna karşın Davutoğlu döneminde Türkiye, Kafkasya politikasını yeniden dizayn etmeye başlamış ve bununla Azerbaycan ilişkilerinin de stratejik ortaklık boyuta geçilmesi hedeflenmiştir. ; Started on August 8, 2008, the five-day Russian-Georgian conflict has become a turning point for Caucasian politics. A new emerging geopolitical balance in the Caucasus changed the situation, provided for a new conjuncture and caused the regional actors to change their policies. Under these circumstances, Turkey has started to re-structure her Caucasian policy as well. In this framework, Turkey, one of the most important actors of the region, swiftly initiated the Caucasus Cooperation and Stability Platform and normalization process in terms of relations with Armenia in the Caucasus. Turkey's new proactive Caucasian policy and particularly normalization process with Armenia have caused tension over TurkishAzerbaijani relations." In this study, it is proposed that Turkey-Azerbaijan relations have remained at the level of discourse dimension instead of expected strategic level. Furthermore, in the bilateral relations, concrete cooperation materialized only in energy field, but it could not widen into the political sphere. However, Turkey has begun to redesign its Caucasus policy in the era of Davutoglu and in this context; it has been aimed to raise relations between Azerbaijan and Turkey to the strategic dimension.
BASE