Sayın Bayanlar ve Baylar, Almanya´da kiracılar için herkesin uyması gereken çeşitli davranış şekilleri ve kurallar vardır. Bu kira rehberinde topluca bir bakış elde edebilmeniz için bilgiler verilip, açıklamalar yapılmaktadır. Bu konu hakkında yardım ve destek aradığınız durumlar için, rehberin son sayfasında ilgili kişiler yahut danışma merkezlerinin adresleri belirtilmiş olan bir tabloyu bulabilirsiniz.
In this article, I will address the topic of the Turkish minority in Bulgaria in the interwar period through the interpretive lens of the "linguistic" or better " alphabetic" fights,(1) placed in the context of the "Latinization" processes taking place in the wide Eurasian space, as well of the post-imperial sociopolitical dynamics.(2)To this aim, I describe the interesting and little known case of the writing practices of the Turkish community in Bulgaria in the period between the two world wars. In particular, I take into account the repercussions of Atatiirk's alphabetical reform in Bulgaria, demonstrating how the adoption of the Latin alphabet in Turkey represented a significant challenge for the country, triggering the fears of both the Bulgarian authorities and of the more conservative factions of the local Turkish community. In this context, I analyze the attitudes towards the Arabic and the Latin alphabet employed to write the Turkish language in the Balkan country, illustrating the reasons for the prohibition of the Turkish Latin alphabet, in an unprecedented combination of interests between Bulgarian authorities and Islamic religious leaders. I will try to show how in that specific historical moment, writing systems, far from being "neutral" communication elements, lent themselves to various manipulations of an ideological and political nature.My paper does not intend to represent a comprehensive contribution to the analysis of the complex subject of this community's religious or political identity, but it rather aims to shed light on the limitations faced by the Turks of Bulgaria in terms of their linguistic rights in a period when other communities in Southeast Europe were encountering similar difficulties.(3)
Bu çalışma da Farklı ülkelerdeki elit güreşçilerin sportif başarıda devamlılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma da Altı Ülke; Türkiye, Rusya, Azerbaycan, Gürcistan, Amerika ve İran 2000 ile 2017 yılları arasın da yıldızlar, gençler ve büyükler kategorilerinde SR – GR stillerinde Kıta (Avrupa, Asya, Amerika), Dünya ve Olimpiyat Şampiyonalarında elde edilen başarılar ve bu başarıların devamlılıkları incelenmiştir. Toplam 364 şampiyona, 11456 madalya ve 2173 sporcu araştırmamıza konu olmuştur. Araştırmamızın evreni Dünya Güreş Birliği'ne United World Wrestling'e (UWW) üye olan ülkelerin tamamı olan 186 ülkedir. Araştırmanın örneklemi ise UWW' ye üye ülkeler içerisinde yer alan Türkiye, Rusya, Azerbaycan, Gürcistan, Amerika ve İran'dır. UWW Database' den veri çekilerek ve veriler frekans ve yüzde değerleri verilerek çözümlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; Ülkelerin bu zaman zarfında toplam 0 (f=2173) sporcusundan, ,2'si (f=1591) sporda devamlılık sağlayamazken, ,8'i (f=582) sporda devamlılık sağlayabilmişlerdir. Ülkelerin devamlılığı olan ve devamlılığı olmayan sporcularına baktığımızda; Türkiye'nin toplam 0 (f=291) sporcusunun ,9'u (f=212) devamsız ve ,1'i (f=79) devamlı sporcudur. Rusya'nın toplamda 0 (f=556) sporcusunun ,9'u (f=422) devamsız ve ,1'i (f=134) devamlı sporcudur. Azerbaycan'ın toplam 0 (f=237) sporcusunun 'ü (f=173) devamsız ve 'si (f=64) devamlı sporcudur. Gürcistan'ın toplam 0 (f=233) sporcusunun ,4'ü (f=157) devamsız ve ,6 (f=76) devamlı sporcudur. ABD'nin toplam 0 (f=346) sporcusunun ,1'i (f=253) devamsız ve ,9'u (f=93) devamlı sporcudur. İran'ın toplam 0 (f=510) sporcusunun ,3'ü (f=374) devamsız ve ,7'si (f=136) devamlı sporculardan oluştuğu görülmektedir. Devamlılığı olan bir güreşçinin, güreş kariyeri boyunca +5 ile +15 arasında kilogram almasının başarısında olumlu etkisinin olduğu görülmüştür. Dünya ve Olimpiyat Şampiyonalarında toplam 0 (F=2514) madalya dağıtılmış, altı ülke bu madalyaların ,8'ini (f=1403), diğer ülkeler ise ,2'sini (f=1111) aldığı görülmüştür. Çalışmada ele alınan ülkelerin erkek nüfusu ve toplam madalya sayısı kıyaslandığında madalya başına düşen kişi sayısı Gürcistan 3 520, Azerbaycan 8 938, İran 41 563, Rusya 62 968, Türkiye 66 407 ve Amerika 256 526 kişi olduğu tespit edilmiştir. Kıta, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonalarında 18 yıllık süreçte tüm şampiyona, kategori ve stiller dahilin de 1.Rusya 1058 madalya, 2.İran 980 madalya, 3.Amerika 631 madalya, 4.Türkiye 603 madalya, 5.Azerbaycan 559 madalya ve 6.Gürcistan 539 madalya almıştır. Stillere bakıldığında; Rusya, Azerbaycan, Gürcistan, ABD ve İran'ın serbest stilde (SR), grekoromen stile (GR) göre daha başarılı olduğu görülürken, Türkiye'nin ise grekoromen stilde (GR) daha başarılı olduğu tespit edilmiştir. Şampiyonalara bakıldığında; Kıta Şampiyonalarında en başarılı ülke İran, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonalarında ise en başarılı ülkenin Rusya olduğu görülmektedir. Kategorilere bakıldığında; yıldızlar, gençler ve büyükler kategorilerinde en başarılı ülkenin Rusya olduğu tespit edilmiştir. ; This study aimed to examine the continuity of elite wrestlers in sport performance in different countries. In this research, six countries; Turkey, Russia, Azerbaijan, Georgia, USA and Iran between 2000 and 2017, the success achieved in FS – GR styles (continental Europe, Asia, Pan America), World and Olympic Championships and their continuity in the categories of cadet, junior and senior were examined. A total of 364 championships, 11456 medals and 2173 wrestlers have been the subject of our research. The sample of the study is Turkey, Russia, Azerbaijan, Georgia, USA and Iran, which are among the member countries of UWW. The data is analyzed by withdrawing data from UW database and by giving frequency and percentage values. According to the results of the research, a total of 0 (f=2173) athletes of six countries during this time, ,2 (f=1591) could not provide continuity, ,8 (f=582) were able to provide continuity in wrestling. Looking at the continuity of athletes in countries; Iran has total 0 (f=510) athletes ,7 (f=136) continuous, 73,3 (f=374) discontinuous, Russia has total 0 (f=556) athletes ,1 (f=134) continuous, ,9 (f=422) discontinuous, USA has total 0 (f=346) athletes ,9 (f=93) continuous, ,1 (f=253) discontinuous, Turkey has total 0 (f=291) athletes ,1 (f=79) continuous, ,9 (f=212) discontinuous, Georgia has total 0 (f=233) athletes ,6 (f=76) continuous, ,4 (f=157) discontinuous, Azerbaijan has total 0 (f=237) athletes (f=64) continuous, (f=173) discontinuous. It was observed that a continuing wrestler had a positive impact on the success of gaining between +5 and +15 kilograms during his wrestling career. In the world and Olympic championships, a total of 0 (f=2514) medals were distributed, six countries received ,8 (f=1403), while the other countries received ,2 (f=1111). In the study, it was found that the number of men and the total number of medals per medal was compared to the number of persons per medal in the countries studied, Georgia 3 520, Azerbaijan 8 938, Iran 41 563, Russia 62 968, Turkey 66 407 and America 256 526. In the 18-year period of the continent, the world and the Olympic championships, the entire championship, including the category and styles. 1stRussia 1058 Medal, 2ndIran 980 medals, 3rdAmerica 631 medal, 4thTurkey 603 medals, 5thAzerbaijan 559 medals and 6thGeorgia received 539 medals. Looking at Styles; Russia, Azerbaijan, Georgia, USA and Iran are more successful in the free-style (FS) than the greco-romen style (GR), while Turkey is more successful in the greco-romen style (GR). When we look at the championships, it is seen that Russia is the most successful country in the continental championships, Iran is the most successful country in the world and Olympics. When we look at the categories, it was found that Russia was the most successful country in the categories of cadet, junior and senior. ; İÇİNDEKİLER Sayfa KABUL VE ONAY – i ETİK BEYANNAMESİ -- ii ÖNSÖZ -- iii İÇİNDEKİLER -- iv KISALTMALAR -- v ÇİZELGELER -- vi ŞEKİLLER --vii ÖZET --viii SUMMARY --ix 1.GİRİŞ -- 1 1.1. Çalışmanın Amacı ve Önemi -- 2 1.2. Problem ve Alt Problemler -- 2 1.3. Sınırlılıklar -- 3 1.4. Sayıltılar -- 3 2. GENEL BİLGİLER -- 4 2.1. Türkiye'de Güreş -- 4 2.2. Olimpik Düzeyde Güreş -- 5 2.3. Çalışmaya Konu Olan Ülkeler -- 8 2.3.1. Türkiye -- 9 2.3.2. Rusya -- 15 2.3.3. Azerbaycan -- 24 2.3.4. Gürcistan -- 26 2.3.5. Amerika Birleşik Devletleri -- 28 2.3.6. İran -- 37 3. MATERYAL VE YÖNTEM -- 45 3.1. Araştırma Modeli -- 46 3.2. Evren ve Örneklem -- 46 3.3. Verilerin Toplanması -- 46 3.4. Verilerin Çözümlenmesi -- 46 4. BULGULAR -- 47 4.1. Başarıda Devamlı ve Devamsız Sporcu Sayıları -- 48 4.2. Başarıda Devamlı Sporcuların Kilogram Takipleri -- 51 4.3. Altı Ülkenin UWW' ye Üye Ülkelere Göre Başarı Durumu -- 54 4.4. Erkek Nüfusuna Göre Başarı Durumu -- 56 4.5. Altı Ülkenin Kupa ve Madalya Durumu -- 58 5. TARTIŞMA -- 66 6. SONUÇ VE ÖNERİLER -- 78 KAYNAKLAR -- 83 ÖZGEÇMİŞ -- 85
Gümrük Vergileri, geçmişten günümüze ülkelerin önemli gelir kaynaklarından biri olarak kabul edilmiştir. İlk olarak gümrük vergileri insanoğlunun varoluşu ile birlikte aile, kavim, toplum, devlet çerçevesinde oluşturdukları birlikler ile birlikte doğmaya başlamıştır. Ülkeler zamanla oluşan karşılıklı ilişkileri çerçevesinde birlikler oluşturmuş bu çerçevede gümrük vergilerinde düzenlemeler ve üçüncü ülkelere karşı vergilerin tarife, oran ve ayrıcalıklar kapsamında bazı düzenlemelere gidilmiştir. Bu çalışmada gümrük vergilerinin sistematik olarak tarihçesi ile birlikte mevzuat çerçevesinde uygulanış biçimi ele alınarak ülkemizdeki yapısı ele alınmıştır. Ülkemizde zamanla Avrupa Birliği'ne Gümrük Birliği ile birlikte yapısal değişikleri ve uygulanış biçimleri yıllar itibari ile ithalat ve ihracat rakamları ile ele alınılmaya çalışılmıştır. Bu kavramsal çerçevede gümrük istisna ve muafiyetleri, uygulanacak olan oran ve tarifelerindeki değişikler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Başlangıcında verginin konusu, gümrük mevzuatına göre gümrük vergilerinin uygulanışı, gümrük vergilerinin önemi, amacı ve etkileri göz önünde bulundurularak açıklanmaya çalışılmıştır. Son olarak Türkiye'de uygulanan gümrük vergileri incelenerek Gümrük Birliği ile birlikte Avrupa Birliği ve Türkiye'nin karşılıklı olarak etkileri ortaya sunulmaya çalışılmıştır. Oluşan birliğin üçüncü ülke ve bazı topluluklara göre yapısal eksiklikler nedeni ile Türkiye'nin tam ve etkin bir şekilde kaynak sağlayamadığı sonucuna varılmıştır. ; Customs Taxes have been recognized as one of the major sources of income of the past day-to-day countries. First of all, customs taxes have begun to emerge along with the existence of human beings, together with the unity they have formed within the frame of family, people, society and state. The countries have formed unions on the basis of mutual relations that have formed over time, and some arrangements have been made within the scope of tariffs, rates and privileges of taxes against third countries and regulations in customs taxes in this framework. In this study, the structure of the customs tax systematically in the framework of the legislation along with its history has been considered and its structure in our country has been discussed. Over time, the European Union with the Customs Union, structural changes and their forms of implementation have been tried to be handled with import and export figures by years. In this conceptual framework, customs exemptions and exemptions, changes in tariffs and tariffs to be applied were tried to be put forward. At the outset, it was tried to explain the subject of taxation, the application of customs taxes according to customs legislation, the importance of customs taxes, the aims and effects. Finally, examining the customs duties applied in Turkey, we tried to show the mutual effects of the European Union and Turkey together with the Customs Union. As a result of structural deficiencies in the third country and some communities, the result is that Turkey can' not provide resources in a complete and effective way.
Bir ülkenin imajı, uluslararası ilişkilerin oluşumunda en önemli faktörlerden birisidir ve günümüzde imaj kavramının artan önemi, bilgi teknolojilerin hızlı gelişimi, medya ve diğer iletişim araçlarının toplumsal algı ve görüşleri yönlendirebilme özelliğinin, devletin uluslararası düzeyde siyasi karar verme süreciyle doğrudan bağlantılı görülmektedir. Tezin amacı, kültürel ve etnik bağlamda birbirine yakın olan bu ülkelerin faaliyetlerinin başarılı bir dayanışma modeli olarak sunulması, hem Türkiye, hem de Azerbaycan açısından imaj konsepti kapsamında, gelecekte ortak çalışmaların hayata geçirilmesine zemin oluşturarak katkıda bulunmasıdır. Özellikle, bu yönde akademik çalışmaların artması ümit edilmektedir. Yapılan literatür taramasında, her iki ülkenin uluslararası imaj yönetimi çerçevesinde sınırlı çalışmaların bulunması, bu konuya yönelik ilginin artmasına katkıda bulunabilir. Çünkü günümüzde oluşturulan ve yönetilen imaj bir ülke açısından ekonomik gücü kadar stratejik bir öneme sahiptir ve özellikle ülkeye yönelik algının oluşmasında tesirli bir faktör olarak görülmektedir. Bu çerçevede çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Bu çalışma, genel olarak, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin kuramsal açıdan değerlendirmesi yapılmıştır. İkinci bölümde, Azerbaycan ve Türkiye arasında siyasal ilişkilerin tarihsel gelişimi ele alınarak, günümüzdeki boyutuna kadar incelenmiştir. Üçüncü bölümde, iki ülke arasında kurulmuş olan ekonomik işbirliği ele alınmaktadır. Bölgesel bağlamda bu işbirliğini pekiştiren enerji ve ulaşım projelerinin gerçekleştirilmesiyle her iki ülkenin elde edeceği olanaklar ve uluslararası alanda bu bölgenin bir enerji merkezine çevrileceği yönünde gelecek perspektifler incelenmektedir. Dördüncü bölümde ise, Türkiye ve Azerbaycan'ın uluslararası tanıtımında yükselen eğilimler değerlenderilerek, her iki ülke arasındaki ilişkilerin uluslararası imaj açısından analizi yapılmıştır. Aynı zamanda, ülke imajını pekiştiren etkinliklerin organize edilmesiyle sağlanan olanaklar, örneğin uluslararası etkinlikler gibi bazı örnekler üzerinden ele alınmıştır. Özellikle, son yıllarda Azerbaycan'da düzenlenen uluslararası spor ve kültürel etkinliklerin ülke imajına sağladığı katkı çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak, imaj üzerinde olan tesiri incelenmiştir ; The image of a country is one of the most important factors for the development of international relations and the growing importance of today's image concept, the rapid development of information technology, the influence of media and other communication tools on a social perception and managing feedback feature seems directly linked to the political decision-making of the state at the international level. The aim of the thesis, is to present the activities of these countries, which are close to each other in the cultural and ethnic context, as a successful solidarity model, and in terms of both Turkey and Azerbaijan to create the ground for the of future collaboration, in particular it is hoped to increase the academic work in this direction. In a literature search, the limited sources in the context of the image management of both countries, contribute to the increasing interest in this issue. Because today the right image has a strategic importance at least in the foreign policy and economic power of the country, especially as an effective factor in the formation of the perception of the country. In this context, the study consists of four parts. In the first part, Turkish Azerbaijani relations were analyzed through thepretical approach. In the second chapter, the historical development of political relations between Azerbaijan and Turkey is examined. Especially after gaining the independence, Azerbaijan established close relations with Turkey and it has been described as a new era for both countries. In the third chapter, it was discussed the economic cooperation between the two countries. In a regional context, the realization of energy and transport projects carried out by both countries, reinforces this cooperation, which will gain opportunities in the international arena and the region's future direction to be converted into energy hub. In the fourth chapter, there were analyzed Turkey-Azerbaijan relations in terms of international image, has been transferred the general characteristics of country image concept and aspects of positive image development. At the same time, the possibilities provided by organizing events that enhance the image of the country have been addressed through some examples, such as international events. At the same time, it was analyzed how global events organization activities reinforce the country's image, for example through international events. Particularly, an assessment made in the framework of the contribution of the sporting, cultural events held in Azerbaijan in recent years to the country's image in parallel, and the effect on the image that has been examined
Bu çalışmada siyasal mesajların tasarımında dilsel öğelerin kullanımının önemli bir etkiye sahip olduğu varsayımından hareketle 16 Nisan 2018 Referandumunda üretilen siyasal iletiler üzerine karşılaştırmalı bir analiz gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda ilk bölümde siyasal iletişim olgu ve süreci üzerinde durulmuş; ikinci bölümde ikna ve ikna edici iletişim süreci detaylıca ele alınarak iknaya giden yolda dilsel öğelerin ve retorik unsurların nasıl bir rol oynadığı açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise ilk iki bölümde ele alınan kavram ve kuramlar ışığında 16 Nisan 2018 Referandumu kampanya sürecinde üretilen siyasal mesajlar üzerine karşılaştırmalı bir analiz yapılmıştır. Çalışma sonucunda analize konu olan Binali Yıldırım ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarında dilin ve dilsel öğelerin kullanımı açısından anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. --- Based on the assumption that the use of linguistic elements has an important influence on the design of political messages in this study, a comparative analysis of the political messages produced in the Referendum of April 16, 2018 was carried out. In this context, the first part focuses on the phenomenon and process of political communication; In the second part, the persuasion and persuasive communication process has been studied in detail and tried to be explained how the linguistic and rhetoric elements play a role on the way to persuaion. In the third part of the study, a comparative analysis was made on the political messages produced during the April 16 Referendum campaign process in the light of the concepts and theories covered in the first two chapters. In the end of the study, significant differences were found in the use of language and linguistic items in the stump speeches of Binali Yıldırım and Kemal Kılıçdaroğlu
Siyaset sahnesine çıkması 1990'lı yıllara rastlayan ve ağır-lıklı olarak Kürtlerin sorunlarını, etnik siyaseti ve kimlik prob-lemlerini ön plana çıkaran Kürt siyaseti; ana omurgasını Halkın Emek Partisi (HEP), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP), Demokrasi Partisi (DEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Halkların Demokra-tik Partisi (HDP) gibi sol tandanslı partiler oluşturmaktadır. Sol söylemi benimseyen ve sosyal demokrat partilerle ittifak eden bu hareket, özellikle nüfusun yoğunluğunu Kürtlerin oluştur-duğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden oy almakta-dır. Bu makalede; Kürt siyasal hareketinin dine, laikliğe, din eğitimine, Diyanet İşleri Başkanlığı'na, İmam Hatip Okullarına, Aleviliğe bakışı partinin resmi yayınlarına, parti sözcülerinin ve eş başkanların konuşmalarına müracaat edilerek analiz edile-cektir. HDP'nin din söylemi bütüncül bir perspektifle ortaya koymak için belirlenen metodoloji ise deskriptif yöntem ve kısmen söylem analizidir. Bunın içinde öncelikle Kürt siyasal hareketinin kısa tarihçesi ve ideolojik bagajı verilerek HDP'nin din söylemi, belli parametreler doğrultusunda incelenecektir. ; The Kurdish politics which go on political scene coin-cided with the 1990s and predominantly address Kurdish prob-lems, ethnic politics and identity problem; its main backbone is formed with left-handed parties such as The Peoples' Labor Party (HEP), Freedom and Democracy Party (ÖZDEP), Democ-racy Party (DEP), The People's Democracy Party (HADEP), Democratic Peoples Party (DEHAP), The Democratic Society Party (DTP), the Peace and Democracy Party (BDP) and the Pe-ople's Democratic Party (HDP). This movement which embra-ces the left-wing discourse and alliances with social democratic parties takes votes in the eastern and southeastern Anatolia re-gion where the population is especially consist of mostly by the Kurds. In this article, The Kurdish political movement will be analyzed by referring ...
Türkiye'ye yönelik iç ve dış tehdit unsurlarının çokluğu savunma harcamalarının yüksek seviyede tutulmasına sebep olmaktadır. Savunma harcamalarının makroekonomik değişkenlerle ilişkisi birçok çalışmaya konu olmuştur. Buna karşın, savunma harcamalarının enflasyonla etkileşimi hakkında ortak bir kanı bulunmamaktadır. Çalışmada, Türkiye'de 1966- 2016 döneminde savunma harcamaları ve enflasyon arasındaki ilişkinin analizi hedeflenmiştir. Dönemin uzunluğu yapısal kırılmaları dikkate almayı gerektirmektedir. Bu amaçla, Maki yapısal kırılmalı eşbütünleşme testi ve Toda-Yamamoto nedensellik testinden faydalanılan araştırma sonuçları kısa ve uzun dönemde savunma harcamalarından enflasyona doğru tek yönlü pozitif nedensellik ilişkisine işaret etmektedir. ; Internal and external threats to Turkey lead her to have its military expenditures at a high level. The relationship between military expenditures and macroeconomic variables has been of great interest to a number of studies. However, there is no common view about the relationship between military expenditures and the inflation. In this study, the relationship between military expenditures and the inflation in Turkey is aimed to be analysed for the period 1966-2016. The length of the study period requires considering structural breaks. Therefore, according to the results of our study that benefits from a Maki cointegration test with structural breaks and Toda-Yamamoto causality test, a unidirectional positive causality between military expenditures and the inflation has been found both in the short- and the long- run. ; WOS:000455456200008
Bu makalede self determinasyon hakkının yirminci yüzyılda Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler dönemleri uluslararası hukukunda geçirdiği aşamalar; hakkın, tarihsel, siyasal ve felsefi kökleri ile birlikte özellikle 1980'li yıllardan sonra self determinasyon hakkı konusunda akademik yazında geliştirilen bazı teoriler incelenecektir. Bu bağlamda, self determinasyonun uluslararası hukukta gözetilmesi istenen siyasal bir ilkeden 1960'lı yıllarda Birleşmiş Milletler bünyesinde yapılan çalışmalarla birlikte yükümlülük doğuran bir hakka doğru evrildiği gösterilecektir. Self determinasyonun bir hak olarak değerlendirilmeye başlanması ile birlikte iç ve dış self determinasyon ayrımları da yapılmaya başlanmıştır. Ancak meselenin, uluslararası hukukun diğer ilkeleri, güç ilişkileri, milliyetçilik, demokratik yönetim, kültürel haklar ve insan hakları ile olan ilişkisinden kaynaklanan çok boyutlu bir yapısı vardır. Özellikle hakkın kompleks yapısı ve dış self determinasyonun bir formu olan ayrılma hakkı ile mevcut uluslararası hukuk arasındaki uyumsuzluk nedeni ile akademik yazında self determinasyon hakkı üzerine bazı (liberal) teoriler geliştirilmiştir. Bu teoriler, bu hakkı gerekçelendirmeye, kapsamını belirlemeye ve pratik uygulamasına ilişkin kısıtlamaların neler olabileceği gibi konulara odaklanmıştır. Bu çalışmada ağırlıklı olarak bu teoriler hakkında bilgi verilecektir ; This article will examine the degrees of right to self determination in international law through the stages of the League of Nations and United Nations in the twentieth century; article also will examine historical, political, and philosophical roots of right as well as some theories developed in academic literature on the right to self-determination, especially since the 1980s. In this context, it will be shown that the self-determination is a political principle that is required to be observed in international law has evolved into a right bearing obligations with the works done in the United Nations in the 1960s. With the start of being ...