International journal of current approaches in language, education and social sciences: CALESS
ISSN: 2687-2528
1301 Ergebnisse
Sortierung:
ISSN: 2687-2528
Teknoloji her geçen gün ilerlemektedir. Gelişen ve değişen teknolojiye ayak uydurmak güç hale gelmiştir. Değişen bu teknolojiye ayak uyduran ülke ekonomileri ayakta kalabilmektedir. Özellikle gelişen teknolojik faaliyetleri lojistik sektörüne uyarlayan devletler, ekonomide çığır açmaktadır. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda "Dünyada İlk On Ekonomi İçerisine Girme" planı olduğu bilinmektedir. Türkiye bu hedefe akıllı siyaset, planlı altyapı ve güçlü ticari ilişkilerle ulaşılabilecektir. İran ve Türkiye arasındaki ilişkiler çok eskiye dayanmaktadır. İran, ticari ilişkilerimizin güçlü olduğu sınır komşumuzdur. Aynı zamanda İran ile siyasi birlikteliğe, sosyal ilişkilere, kültürel alışverişlere ve ticari altyapıya sahibiz. İki ülke arasında özellikle enerji alanında anlaşmalar mevcuttur. Dış ticaretimizin önemli bölümünde söz sahibi olan İran ile ilişkilerimiz ilerleyen yıllarda da devam edecektir. ; Technology advances each passing day. It is getting hard to keep pace with developing and changing technology. Especially countries adapting that technology to logistic sector achieve a significant breakthrough in economy. Turkey is known to have plan to become one of top ten countries in economies in the World. She'll reach her goal only with smart policies, planned infrastructure and strong commercial relations. Relations between Iran and Turkey date back to very old times. Iran is a border neighbour with which Turkey has not only a strong commercial relations, but also political union, social relations, cultural exchanges and commercial infrastructure. Besides there are accords on energy sector between two countries. It is clear that relationship between Turkey and Iran which has a say in a huge part of foreign relations of Turkey is going to be continued.
BASE
Uluslararası Politik Ekonomi (UPE); devletlerin, ekonomik ajanların, uluslararası örgütlerin karşılıklı etkileşimlerini çıkar ve çatışma olguları üzerinden yorumlamaya çalışmaktadır. Bu yorumlamayı yaparken de ortaya çıkan sonuçların uluslararası hukuk sistemine uygunluğu test edilmektedir. Bu testin sonucunda ortaya "meşruiyet" sorunu çıkmaktadır. "Yasallık" kavramından ayrılan "meşruiyet" uluslararası hukukun da sorgulanmasına neden olmaktadır. Ancak UPE'nin ilgilendiği ve açıklamaya çalıştığı bir konu olan devletlerin ekonomik çıkar ve kaygıları, uluslararası hukukta meydana gelen bu sorunların kimi zaman göz ardı edilmesine kimi zaman da gündeme getirilmemesine yol açmaktadır. Başka bir deyişle, uluslararası hukuktaki bu ikilemin ortaya çıkmasına da genellikle devletlerin ekonomik ve politik çıkarlarının bir ahenge dönüştüğü politik ekonomi perspektifleri sebep olmaktadır. Bu çalışmada uluslararası hukukun UPE bağlamında kısa bir değerlendirmesi yapılarak ve Ukrayna-Kırım Krizi üzerinden ekonomik kaygılar göz önünde bulundurularak mevcut uluslararası sistem tartışılacaktır. ; The International Political Economy (IPE) tries to interpret the mutual interactions of states, economic agents, international organizations by revealing over the cases of conflicts and interests. During this interpretation, the results are tested for compliance with the international legal system. As a result of this test, "legitimacy" problem arises. "Legitimacy", separated from the concept of "legality", causes international law to be questioned. However, the economic interests and concerns of the states, in which the IPE is interested and which it tries to explain, are sometimes leading to ignore these problems in international law. In other words, the emergence of this dilemma is often caused by the political and economic perspectives of the states which are transformed into a harmony. In this study, an evaluation of the international law in the context of IPE will be presented shorthly and the current international system over the UkraineCrimean Crisis will be discussed in view of economic concerns.
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-043
ISSN: 2149-5645
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
Çocuk Çalışmaları (Childhood Studies) bir dizi akademik disiplinde görece olarak kendine yer bulmuş olmasına rağmen, Uluslararası İlişkiler disiplini açısından durum biraz daha farklıdır. Uluslararası ilişkiler disiplini bağlamında çocukluk ve çocuklara ilişkin analizlerin oldukça sınırlı olduğu görülmektedir. Nitekim çocuğun uluslararası sistemdeki rolünden bahsedildiğinde, genellikle verilen yanıt böyle bir rolün var olup olmadığını sorgulamak olmaktadır. Öte yandan çocukların evrensel insan haklarına ilişkin siyasi tartışma bağlamında ciddi anlamda önem verilen aktörler olarak öne çıktıkları ve merkezi bir konumda oldukları ileri sürülebilir. Ancak her ne kadar uluslararası örgütler nezdindeki kodifikasyon çalışmalarıyla uluslararası çocuk hakları rejimi giderek artan biçimde gelişme gösterse de, bu rejimin çocukları yalnızca pasif 'kurbanlar' olarak gören yaklaşımının, çocuklara ihtiyaç duydukları şekilde ve etkin bir biçimde yardım edebileceği belirsizdir. Bununla birlikte, uluslararası ilişkiler disiplininin geleneksel devlet merkezli yaklaşımlarında daha önce büyük ölçüde ihmal edilen çocukların ve çocukların failliğinin -diğer disiplinlere kıyasla geç olsa- giderek daha fazla öne çıkmaya başladığı gözlemlenmektedir. Bu itibarla çalışma, uluslararası ilişkiler disiplinine çocuğun aktör olarak dâhil edilmesinin elzem olduğunu ileri süren bir anlayışla, Uluslararası İlişkiler disiplininin çocuk ve çocukluk bağlamındaki bakış açısının ne yönde ve nasıl geliştiğini ele almaktadır. Bu bağlamda öncelikle çocukluğun sosyal inşasına ilişkin literatürdeki gelişmeye ve sonra da uluslararası ilişkiler disiplininde özellikle savaş ve çatışma bağlamında çocuk ve çocukluk nosyonuna ilişkin çalışmaların kapsamına odaklanmaktadır.
One of the major weaknesses of the studies on the development of International Relations (IR) curricula in Turkey is the lack of systematic data on the characteristics history development and current status of the IR academia. In order to reveal research practices of academicians and how international relations is taught and how IR scholars perceive the discipline an online survey was conducted among the faculty members of the IR Departments in Turkey in June-July 2009. Scholars were asked to answer 55 questions about the IR curriculum courses research subjects and major theoretical approaches political attitudes funds language and types of publication academic journals universities the involvement of academy in policy-making process and non-academic intellectual activities. The results of the survey indicates that IR studies in Turkey seems to be foreign policy oriented focus on Turkey and the big power policies and the discipline is under the influence of Realism.
BASE
Uluslararası İlişkiler Disiplini özünde barış nasıl tesis edilebilir sorusu üzerinden ortaya çıkmış bir disiplindir. Süreç içerisinde barış olgusu güvenlik ile paralel şekilde ele alınmış; güvenliğin sağlanarak aynı sorunların tekrar yaşanmaması için neler yapılabileceği konusunda çaba sarf etmektedir. Disiplinin temel inceleme alanı ve baş aktörü devlet olduğu için; devletlerin var olduğu süreçten itibaren disiplinden bahsetmek mümkündür. Modern anlamda 1648 Westfalya Antlaşması ile kurulduğu belirtilen disiplin, günümüze kadar içerisinde birçok farklı tartışma ve düşünceye ev sahipliği yapmıştır. Lakin birçok tartışma ve düşünce özünde güvenlik odaklı olup, devletlerin güvenliğini nasıl tesis edileceği veya güvenliğin neden gerekli olup, hangi koşullarda bunun ihlal edildiği konusu üzerinde tartışılmıştır. Güvenlik devletlerin en vazgeçilmez olgusu olduğu için disiplin içinde hemen hemen her teorik tartışma güvenliğe atıfta bulunmuştur. Çalışmada güvenlik ile ilgili tüm yaklaşımlar geçmişten günümüze kadar incelenecektir. Devamında 21.Yüzyıla doğru güvenliğin çeşitlendiği, yeni paradigmaların ortaya çıktığı süreç ele alınacaktır. Küreselleşme ve teknolojik gelişmelerin yatay bir şekilde ilerlediği süreçte yeni bir alan olarak ortaya çıkan Siber Uzay ise çalışmanın temelinde yer alacak; siber uzayda meydana gelen yeni meydan okuma olarak Siber Güvenlik olgusu ele irdelenecektir. Siber güvenliğin Uluslararası İlişkiler içerisine nasıl dâhil edildiği ve nasıl analiz edildiği çalışmanın önemli ve kilit noktasını teşkil edecektir ; International Relations is essentially a discipline that emerged from the question of how peace can be established. In the process, the peace case is handled in parallel with the security and efforts are made to ensure that the same problems do not happen again. Since the main subject of discipline is the state, it is possible to talk about discipline from the time when states exist. In the modern sense, the discipline established by the Treaty of Westphalia of 1648 has hosted many different debates and conventions within the day. However, many discussions and thoughts are essentially security oriented and discussed on how to establish the security of the states or why security is necessary and in which conditions it is violated. Since security is the most indispensable state of the states, almost every theoretical discussion in the discipline has been found in safety. The study will examine all approaches to security in the past to the present. Then the process of emerging new paradigms, where security is diversified towards the 21st century, will be addressed. Globalization and technological developments in the form of a horizontal Cyber emerged as a new field in the process of promoting space will take place on the basis of the work; Cyberspace as a new challenge occurring in cyberspace Security will handle cases examined. How cyber security is incorporated into the International Relations and how it is analyzed will be an important and key point of study.
BASE
Uluslararası iletişim düzenindeki asimetrik karşılıklı bağımlılık, reform tartışmalarına yol açmaktadır. Alanyazında bu sorun sıklıkla eleştirel kuram bağlamında özellikle ekonomi politik açıdan ele alınmıştır. Uluslararası İlişkiler'in temel paradigmaları realizm ve liberalizme göre yapılandırılmış olan ve güç ilişkilerine dayalı bu düzende, reforma yönelik çabalar beklentileri karşılamaktan uzaktır. Bu çalışmanın amacı, soruna farklı bir açıdan yaklaşarak, iki baskın teorinin uluslararası iletişim düzeninde reforma yönelik katkı potansiyellerinin incelenmesidir. Neorealist ve neoliberal analizlerde sosyolojik ve normatif unsurların giderek daha fazla dikkate alınmasının gerekçesi yine küreselleşmeyle artan karşılıklı bağımlılıktır. Dolayısıyla bu teorik çalışmada, karşılıklı bağımlılık ve reform kavramlarının, uluslararası iletişimin farklı analiz düzeylerini içeren (1) enformasyon toplumu, (2) kültürlerarası iletişim ve kamu diplomasisi ve (3) küresel yönetişim unsurları bağlamında betimsel ve karşılaştırmalı bir analizi yapılmaktadır. Teorik çerçeve olarak realizm ve liberalizmin seçilmesinin nedeni, realist ve liberal temellere dayalı iletişim düzeninde reformun yine bu teorilerin kavramları üzerinden tartışılmasının faydalı olacağı tezidir. Reform ve çözüm çabalarında politika üretilmesi ve harekete geçilmesi beklenen alanlar; küresel bir enformasyon toplumu, ortak değer ve çıkarlar için uluslararası kamuoyunun oluşturulmasını sağlayacak kamu diplomasisi uygulamaları ve uluslararası kuruluşlar aracılığıyla daha etkin ve adil bir küresel yönetişimdir. ; In the international communication order, the asymmetry in mutual interdependence leads to discussions on reform. In the literature, this dilemma is mostly studied through political economic lenses of the critical theory. The major paradigms, realism and liberalism in International Relations have shaped the structure of this order based on power relations and the efforts for a reform have been far away from meeting the expectations. The purpose of this paper is to approach the problem differently and investigate the potential of these theories for a reform. In the neorealist and neoliberal analyses, the sociological and normative concerns are increasingly taken into consideration also owing to increasing mutual interdependence with globalization. Therefore, in this theoretical paper, a descriptive and comparative analysis of the concepts mutual interdependence and reform is made according to (1) information society, (2) intercultural communication and public diplomacy and (3) global governance that involve different levels of analysis in international communication. The theoretical framework is constructed on realism and liberalism because of the thesis that a discussion on reform according to their perspective may prove more fruitful since the communication order is already based on realist and liberal concepts and arguments. In the quest for reform, the issue areas that require policies and action are a global information society, public diplomacy for an international public opinion and an effective and just global governance through initiatives of the international organizations.
BASE
"Türkiye ve Rusya Arasındaki Ticari İlişkiler" konulu tez çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde, önce Osmanlı İmparatorluğunun üç kıtaya yayıldığı ve Karadeniz'in bir Osmanlı - Türk gölü haline dönüştüğü 17. Yüzyıldan itibaren o dönemlerde Rus Çarlığı olarak adlandırılan Rusya Devleti arasındaki ilişkiler özetlenmektedir. İkinci bölümde ise, dış ticaret konusunun teorik çerçevesi incelenmektedir. Üçüncü bölümde, "Uluslararası Ticarette Türkiye - Rusya Arasındaki Dış Ticaret ve Analizi" başlığı altında; Rusya hakkındaki genel bilgiler derlenecek, Türkiye-Rusya ticaret ilişkileri ile iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik nitelikteki anlaşmalar ele alınacaktır. ; "Foreign Trade Relations Between Turkey and Russia" on our thesis consists of three parts. The first part of the study summarizes the relations between the Russian State, which was called the Russian Tsarist at that time, since the 17th century, when the Ottoman Empire spread over three continents and the Black Sea turned into an Ottoman – Turkish lake. In the second part, the theoretical framework of foreign trade is examined. In the third chapter, "International Trade in Turkey – Trade between Russia and Analysis" under the heading; General information will be compiled on Russia, Turkey and agreements on trade-economic characteristics between the two countries and trade relations with Russia will be discussed.
BASE
Uluslararası toplumda ortaya çıkan uyuşmazlıkların tarafları dikkate alınarak incelendiğinde, uluslararası hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar ve uluslararası hukuk kişileri ile özel hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar biçiminde bir tasnif yapılmaktadır. Diplomatik uyuşmazlık çözümü, uluslararası hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlık çözümünü konu edinmekte özel olarak ise uyuşmazlık taraflarından en azından birinin devlet olduğu uyuşmazlık çözüm yollarını ifade etmektedir. Uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözümü gerek tarihsel açıdan bakıldığında gerekse çağdaş uluslararası toplum düzeni incelendiğinde en çok tercih edilen ve tüm uyuşmazlıkların konu itibarıyla sınırlandırılmadan çözülebileceği yolları bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmada uyuşmazlıkların tanımlanmasından başlanarak uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin incelemesi yapılacaktır. Öncelikle bir uluslararası uyuşmazlığın yargı içtihatları çerçevesinde belirlenmesi ve tasnifi için öngörülen kıstasların değerlendirilmesi yapılacaktır. Ardından uyuşmazlıkların barışçı çözümü yükümlülüğünün içeriği kişi, konu ve nitelik itibarıyla işlenecektir. Diplomatik müzakereler, dostça girişim, arabuluculuk, soruşturma ve uzlaştırmadan oluşan yerleşik diplomatik uyuşmazlık çözüm yolları, hukukî dayanakları çerçevesinde temel vasıfları açıklanmak suretiyle değerlendirilecektir. Bu yolların tercih nedenleri ve hangi durumlarda işletildikleri incelenirken somut örneklere yer verilerek anlatım zenginleştirilecektir. Devam eden kısımda ise uluslararası ilişkilerde meydana gelen değişimlerin bu yolları nasıl etkilediği ve ne tip yönelimlerin diplomatik uyuşmazlık çözümünü etkilediği ele alınacaktır. Bu değişimlerden yola çıkarak diplomatik uyuşmazlık çözümünün geliştirilmesi adına dikkate alınabilecek tavsiyeler dile getirilecektir. ; The disputes that rise in the international community can be classified as the ones between intenational law persons and the ones between international law persons and private law persons when they are studied by the charecter of parties. The subject of diplomatic dispute settlement is the disputes that are between intenational law persons and specifically the disputes which at least one of the parties is a state. Diplomatic dispute settlement contains the most preferred and comprehensive means that can settle all disputes without any limitations on subject matter both historically and in contemporary international community. In this study, dispute settlement with diplomatic means will be reviewed by describing disputes at the beginning. Firstly international disputes and criterions used in classfication of disputes will be determined within the scope of case law. After that, the obligation of peaceful dispute settlement will be handled by characteristics of obligation including ratione personae and ratione materiae. The established means of diplomatic dispute settlement which are diplomatic negotiations, good offices, mediation, inquiry and conciliation will be studied within the frame of legal basis of these means by stating their fundemental characteristics. When preferability and most suited conditions of these means examined the subject will also be enriched by concrete examples. In following part, the effects of changes in international relations to diplomatic means and what kind of tendencies can be observed will be discussed. Based on this discussion recommendations on enhancing the diplomatic dispute settlement will be stated.
BASE
In: Alternatif politika: Alternative politics, Band 15, Heft 1, S. 167-195
ISSN: 1309-0593
Afrika Birliği, 2014 yılında başlattığı girişimle, Afrika kıtasını bölgesel bir uluslararası ceza mahkemesine kavuşturmayı amaçlamaktadır. Bu girişim, Nüremberg'ten bu yana evrensel olarak uygulanagelen uluslararası cezai muhakemede daha önce örneği olmayan yeni bir araçtır. Söz konusu girişimin önemi, uluslararası ceza hukukunda bölgeselleşme kavramını tartışmaya açma potansiyeli taşımasındandır. Kıta düzeyinde bütünleşmeyi hedef alan Afrika Birliği, 2000'li yılların başından itibaren artan şekilde uluslararası ceza adaletini gündemine almaktadır. Afrika Birliği, uluslararası cezai muhakeme araçlarının Afrikalıları haksız yere hedef aldığı iddiasına dayanmaktadır. Ancak bu durum, uluslararası ceza hukuku normlarının tümden reddi anlamına gelmemektedir. Talep edilen, bu normların Afrika devletlerinin önceliklerini, değer ve farklılıklarını içerecek şekilde reforme edilmesidir. Bu anlamda "Afrika Ceza Mahkemesi", uluslararası cezai muhakemenin bilinen araçlarından pek çok açıdan farklılaşan bir yargı yetkisine sahip olacaktır. Bölgesel ve evrensel olan mutlak surette birbirine karşıt olmak zorunda değildir. Her ne kadar işler bir mekanizma kurabilmek için Afrika Birliği'nin aşması gereken pek çok sorun olsa da Afrika Ceza Mahkemesi sayesinde yaratılacak bölgesel uygulama ve teamüllerin uluslararası ceza hukukunun gelişimine katkı sunması beklenmektedir.
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 71, Heft 3, S. 827-853
ISSN: 1309-1034
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 72, Heft 2, S. 445-466
ISSN: 1309-1034
In: Sosyal siyaset konferansları dergisi, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2548-0405