A PEACE AND SECURITY STRATEGY IN INTERNATIONAL RELATIONS: THE DIALOGUE BETWEEN THE WEST AND ISLAM
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 073-098
40 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 073-098
Bu çalışmada hem enerji hem de silah olarak kullanılabilen nükleer malzemeyle ilgili uluslararası hukuktaki düzenlemeler çerçevesinde İran'ın nükleer programı incelenmektedir. İran'ın enerji durumu ile nükleer programının niteliğine değinen çalışma, nükleer malzemenin enerji amacı dışında kullanımını önlemek için kurulan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun İran'da yaptığı incelemeler ışığında İran'ın nükleer programının barışçı amaçlı olup olmadığını değerlendirmektedir. Uluslararası hukukun gelişimine katkıda bulunmak amacıyla nükleer malzemeye sahip olan bütün devletlerde denetim mekanizmasının güçlendirilmesi noktasından hareket eden bu çalışma, Birleşmiş milletler güvenlik konseyine sevk edilen İran'ın nükleer programıyla ilgili gelişmeleri analiz ederek ancak müzakereler yoluyla İran'ın nükleer programının getirdiği sorunların çözülebileceğini ön görmektedir. ; This study examines Iran's nuclear programme in the context of arrangements of international law related to nuclear materials used to both produce energy and weapon. Researching energy sources of Iran and nature of her nuclear programme the study analyzes and evaluates weather Iran's nuclear programme is peaceful or not in the light of investigations conducted by International Atomic Energy Agency founded to prevent nuclear proliferation and to control over the use of nuclear material other than producing energy. From point of view that control measures should be taken and strengthened on the nuclear activities and materials of all States to contribute growth of international law, the study analyzes developments concerning Iran's nuclear programme referred to the United Nations Security Council, and suggests that nuclear problem should be resolved only by means of negotiations.
BASE
Özet: İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Birleşmiş Milletler (BM), kurulduğu andan bugüne değin hiç olmadığı kadar derin bir kriz ile yüz yüze kalmış du-rumdadır. BM'nin varlık ve etkinlik sorununu oldukça etkileyen bu kriz; meşruiyet krizidir. BM'nin bu krizden hasıl çıkacağı, hayata geçireceği reformlara ve kaybettiği siyasi kararlılığı yeniden kazanıp kazanamayacağına bağlıdır. Öncelikle üyelerin reform çalışmaları konusunda samimi olmaları ve Genel Ku- rul'daki görece demokratik ortamın başta Güvenlik Konseyi olmak üzere BM'nin diğer tüm organ ve kuruluşları için de sağlanması gerekiyor. Örgütün kurulduğu ilk yıllardan beri gelen reform ihtiyacı karşılanamadığı, Konsey'deki veto ve temsil adaletsizliği giderilemediği sürece BM'nin meşruiyeti büyük yara almaya devam edecektir. Anakronik yapı, orantısız temsil sorunu, veto yetkisinin sınırlı sayıda üyeye verilmiş olması, fin ansal sorunlar, siyasi kararlılık eksikliği, kolektif güvenlik mekanizmasının işlevsiz hale gelmesi, bölgesel entegrasyon ve yapılanmaların giderek daha etkili olması, uluslararası toplumun BM'ye olan güveninin sarsılması vb. gibi bir dizi sorun içinde BM meşruiyet krizini en azından öngörülebilir bir gelecekte aşabilecek gibi görünmüyor. Ayrıca, kriz aşılmadığı sürece BM Antlaşması ile tesis edilmiş ve büyük ölçüde kabul görmüş normlar bütünü de özünden sarsılabilir. Bu bağlamda, meşruiyet sorunu sadece bir etkinlik değil aynı zamanda bir varlık sorunu olarak da değerlendirilmelidir. ; Abstract: The United Nations (UN), having founded following the World War II, is face to face with a deep crisis that never experienced before. This is the legitimacy crisis heavily affecting the raison d'etat and the UN's question of efficiency. The way how the UN will break through this crisis is conditional upon its reforms and will to regain its political determination. Before all else, the member states have to be sincere about the reform endeavors and there is a certain need to settle the relatively democratic medium of the General Assembly in all bodies of the UN. The legitimacy crisis of the UN will continue to bleed unless the needs for the reforms since the early years is fulfilled and the injustice of veto and representation in the Security Council are removed. Yet, the UN does not seem to overcome the legitimacy crisis in the foreseeable future due to problems such as anachronic structure, disproportionate representation, very limited veto authority, financial difficulties, lack of political determination, malfunctionality of collective security, the rising effectiveness of regional integrations and such organizations and convulsion of international trust towards the UN. Moreover, as much as this crisis continues the norms founded with the UN Charter and adopted on a large scale could wither away substantially. In this context, legitimacy crisis should be evaluated not as a matter of strength but also a question of existence.
BASE
Globalization; Agriculturel policy; economic aspectsTurkey
Bu tezde 1 Mart 2003 Tezkeresi süreci ve bu sürecin devamı incelenmistir.Tezde zaman ve kaynak açısından sınırlandırmaya gidilerek 1 Subat 2003-30Mayıs 2003 tarihleri arasındaki gelismeler ve Türkiye'de faaliyet gösteren bes gazeteele alınarak incelemeler yapılmıstır. Bununla beraber degerlendirilen konudabaglantının saglanması amacıyla Türk Amerikan iliskilerinin tarihsel kökenleri deincelemeye dâhil edilmistir.Tezde genel olarak 1 Mart Tezkeresi süreci ve bu süreç sonrası gerek TürkAmerikan iliskileri'nin içinde bulundugu durum gerekse Türkiye'nin Irak savası sonrasıkarsılastıgı önemli sorunlar degerlendirilmistir. Bu çalısmada Türkiye'deki basınorganlarının 1 Mart sürecine iliskin degerlendirmelerinden yararlanma yolunagidilmistir.Tez üç asamalı bir sekilde hazırlanmıs ve konunun ayrıntılı olarak incelenmesineçalısılmıstır. Birinci bölümde Türk Amerikan iliskilerinin geçmisi incelenmistir. Ayrıcayine bu bölümde Amerika'nın dıs politikasına yön veren doktrinler konu edinilmistir.ikinci bölümde Türk Amerikan iliskilerinde meydana gelen bunalımlar ele alınmıstır.Üçüncü bölümde ise 1 Mart Tezkeresi süreci degerlendirilmis ve bu sürecin Türkiyeüzerindeki etkileri tartısılmıstır.1 Mart Tezkeresi, Türk Amerikan iliskilerinde derin yaralar açan önemli birolaydır. ; Within this thesis; the process of `March 1 Parliament Rejection of US Troops inTurkey? and continuation of this period have been studied.A limitation was used in time and source and the research has been carried out byanalysing five different journals published between the dates of 1st February 2003 and30th May 2003. In addition; The historical background of the relations between Turkeyand America have also been included into the research in order to link and visualize thesubject matters clearly.In the thesis, on the whole, the process of `March 1 Parliament Rejection of USTroops in Turkey? and ongoing period; the status of the Turkish American relations; andthe major problems that Turkey encountered after The Iraq war have been discussed.During the research, the way of benefiting from the Turkish media evaluationsconcerning 1 March Permission has been used.This thesis has been organized in three parts and within the thesis the subjectmatter is analysed in detail. The history of Turkish-American relations finds its place inthe first part. Besides; the doctrines shaping the American foreign policy are dealt in thesame part. In the second part; the turmoils that occurred in Turkish-American relationsare researched. And finally, in the third part; the process of `March 1 ParliamentRejection of US Troops in Turkey? is assessed and the influences of this process onTurkey are discussed.`March 1 Parliament Rejection of US Troops in Turkey? can be considered as aturning point which leads to deterioration in Turkish-American relations.
BASE
Bu çalışma, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliğine engel olan faktörleri incelemek üzere hazırlanmıştır. AB ile ilişkiler, Türk dış politikasının her zaman en önemli konularından biri olmakla birlikte son yıllarda daha ön plana çıkmıştır. 6 Mart 1995'den günümüze AB üyeliği, iktidar yada muhalefet partilerinin üzerinde uzlaştıkları ortak bir hedef olarak belirlenmiştir. Türkiye, yaklaşık elli yıldan beri Avrupa bütünleşmesinin bir parçası olmaya çalışmaktadır. Bu, tarihsel süreçte kendini Avrupalı görme eğilimi ile örtüşmektedir. Ancak son dönemde tam üyeliğin bir türlü gerçekleşmemesi nedeniyle kamuoyunda bir bıkkınlık hakimdir. Ayrıca, Avrupa kamuoyunun bir kısmında da Türkiye'nin Avrupa değerlerini özümseyemeyeceği görüşü hakimdir. İçinde bulunulan süreçte, Türkiye'nin AB üyeliğini engelleyen önemli sorunlar olduğu açıktır. Çalışmanın, birinci bölümünde AB'nin kendi içinde gelişimi açıklandıktan sonra ikinci bölümde Türkiye-AB ilişkileri tarihsel perspektif ile açıklanmaktadır. Üçüncü bölümde, AB ile ilişkilerde, sorunların özellikle Avrupalı karar vericilerce nasıl ortaya konulduğu bu yönde hazırladıkları raporlar çerçevesinde ele alınmaktadır. Çalışma, Kıbrıs sorunu, Kürt sorunu, Yunanistan'la ilişkiler, insan hakları gibi meseleleri kapsayan bu raporların Türkiye'nin AB üyelik sürecini nasıl etkilediği sorusu üzerinde odaklanmaktadır. Bu soruların cevaplandırılması, uzun ince bir yol olarak tanımlanabilecek üyelik sürecinin geldiği noktanın anlaşılması bakımından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, Entegrasyon, İlerleme Raporu ; This study is prepared to examine the factors that counteract Turkey's membership of European Union (EU). However the relations with EU is one of great importance in Turkish foreign policy it looms large in recent years. Since March 6, 1995 membership of EU is modified as common target that parties in power or opponents compromise on. Turkey tries to be a part of EU nearly for fifty years. This overlaps with tendency of perceiving itself as European in historical process. But boredom covers the public opinion because of not fulfilling of full membership in the last period. Moreover there is an opinion in some part of the European public opinion that Turkey can not adopt European values. It is clear that there are important problems that counteract Turkey's membership of EU throughout the current process. In the fist chapter of study, foundation of EU explained in itself. After that in the second chapter Turkey-EU relations is explained with historical perspective. In the third chapter how the problems especially displayed by European decision-makers argue with the reports which is prepared in this way. This study focuses on the question of how reports including the issues like Cyprus problem, Kurdish problem, relations with Greece and human rights affect the process of Turkey's membership of EU. To understand the point in the membership process that can be defined as long and thin way is considerable in answering these questions. Key Words: European Union, Integration, Progress Report
BASE
Yüksek Lisans Tezi ; Bu çalışmada; Kyoto Protokolünün Avrupa Birliği tarafından imzalanmasının ardından çevreye zarar vermeyen enerji kaynaklarına yönelen ve bu doğrultuda çevreye en az zarar veren fosil yakıt olan doğal gaz tüketiminde meydana gelen artışla beraber Avrupa Birliğinin en büyük doğal gaz tedarikçisi Rusya'ya aşırı bağımlığının nasıl bir enerji güvenliği ile karşı karşıya olduğu incelenmektedir. Konunun genel çerçevesini çizmek adına birinci bölümde enerji tüketiminin tarihsel süreç içinde nasıl arttığına, genel olarak enerjinin hayatımızdaki yeri ve doğal gaz dışında kalan enerji çeşitleri üzerinde kısaca durulmakta; doğal gaz ayrıntılı bir şekilde tarihsel süreci ve özellikleri ile birlikte irdelenmekte; enerjinin ekonomik ve politik boyutu ele alınmakta ve enerji güvenliğinin ne anlama geldiği konusunda görüşlere yer verilmektedir. Bu bağlamda, Kyoto Protokolünün imzalanmasına giden süreç tarihsel bağlamda incelenmekte; tarihsel süreç incelenirken enerji-çevre bağlamında meydana gelen gelişmeler ele alınmaktadır. İkinci bölümde, Avrupa Birliği'nin enerji kaynaklarının kısıtlı oluşuna vurgu yapılıp; enerji konusunda dışa bağımlı olan Avrupa Birliği'nin uygulamaya çalıştığı enerji politikasının tarihsel gelişimi ve temel unsurları hakkında bilgiler yer almaktadır. Bu perspektifte doğal gazı Avrupa Birliği enerji güvenliğinde ki yeri irdelenmiştir. Üçüncü bölümde, Rusya'nın enerji politikasında petrol yerine doğal gazın öne çıkarılması irdelenmekte olup, bu Rus doğal gazının en önemli alıcısı olan Avrupa Birliği ile enerji çerçevesinde ekonomik ilişkilere ve doğal gaz özelinde gelişen ilişkiler üzerinde durulmaktadır. Dördüncü bölüm de ise, doğal gaz özelinde Avrupa Birliği-Rusya ilişkilerinde Türkiye'nin konumu üzerinde durulacaktır. ; In this study; it has been analyzed how Russia demands to use natural gas as a tool for international relations after the collapse of Soviet Russia and after the compromise of Kyoto Protocol that Europe directs its interest to environment- friendly energy sources. As favorable source natural gas, this is less harmful to green, made EU more dependent to Russia and how EU energy security would be influenced from this partnership. For the common perspective of matter; firstly, how energy consumption rose within historical process, the importance of natural gas in life and shortly assessment of substitute; the features and history of natural gas have been considered, the economical and political sides of energy were explicated and the views about the meaning of energy security have been placed in this work. Within this framework, the process followed to be signed Kyoto protocol has been discussed, while it has been analyzing, developments in energy and environment was considered. In second chapter, the scarce energy sources of EU were highlighted. Then how energy dependent Union has followed its energy policies and basic principles were argued out. Within this concept, the significance of natural gas was discussed in EU energy security. In third chapter, it was examined that why Russia made natural gas as primary energy source instead of oil and how their relations would proceed with EU, mainly in natural gas, in its economic dimension. Lastly in chapter forth, it has been discussed, in the concept of natural gas, Turkey's role over EU and Russia relations.
BASE
In: Yayın 2008,51
In: Sosyal Araştırmalar Vakfı 20
In: Küreselleşme dizisi 8
Yüksek Lisans Tezi ; 1946 yılında bağımsızlığını kazanan Suriye ile Türkiye arasındaki ilk ciddi bunalım 1957'de yaşanmıştır. Suriye'de 1960'ların ikinci yarısından itibaren yönetimde etkili olmaya başlayan Baas Partisi, Hatay'ın Suriye'nin toprağı olduğunu iddia etmiş ve bu konuda hem kendi kamuoyunda hem de Arap dünyasında propagandalar yapmıştır. Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Projesi'ne başlamasından sonra su sorununu gündeme taşıyan Suriye, Türkiye'yi su emperyalizmiyle suçlamış ve Arap ülkelerini Türkiye aleyhine kışkırtmıştır. Arap ülkelerinden, Suriye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden tehdit algılayan Türkiye, İsrail ile stratejik işbirliği içine girmiştir. Güneydoğu Anadolu Projesini engellemek için Türkiye'ye karşı olan terörist örgütlere destek veren Suriye, Türkiye'ye 1984'ten bu yana ciddi zararlar veren PKK Terör Örgütü'ne 1998 yılına kadar yardım etmiştir. Türkiye'nin İsrail ile işbirliğine gitmesi Suriye'nin kendini bir anda çevrelenmiş hissetmesine yol açmıştır. 16 Eylül 1998'de Orgeneral Atilla Ateş ile başlayan Suriye'ye uyarı ve tehdit mesajları Ekim ayında Türkiye ile Suriye'yi savaşın eşiğine kadar getirmiştir. Özellikle Mısır'ın arabuluculuğu ve diğer Arap ülkelerinin desteğiyle imzalanan Adana Mutabakatı sonrası Suriye, PKK'ya olan desteğini kesmiş ve PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ı sınır dışı etmiştir. Adana Mutabakatından sonra ilişkiler yumuşamaya başlamıştır. 2000 yılında Suriye'de iktidarı devralan Beşar Esad, Türkiye ile olan ilişkilere önem vermeye başlamıştır. ABD'nin Orta Doğu'daki emperyalist tutumu Suriye ve Türkiye'yi 2002'den sonra yakınlaştırmıştır. ; First serious conflict between Turkey and Syria which gained its indendency in 1946, occured in 1957. Ba'ath Party which had taken the power since second half of the 1960s, claimed Hatay was a Syria's land and made propagandas both in Syria community and in the Arabic World. After Turkey had decided to begin the Project of Southeastern Anatolia, Syria brought up the water conflict issue, accused Turkey of water imperialism and provoked Arabian Countries consistently against Turkey. Turkey perceiving threats from Arabian Countries, Syria, Greece and even Greek Cypriot Administration of Southern Cyprus formed a strategic association with Israel in this period. To hinder the Southeastern Anatolia Project, Syria supported the terrorist groups against Turkey with material and logistics and helped and laid up the PKK terrorist organization which has been seriously harming Turkey since 1984. Association with Israel and Turkey caused Syria to feel itself encirled. The warning and threat messages which were started on 16th September 1998 by General Atilla Ates brought Turkey and Syria on the verge of a war. After Adana Congruity signed by the support of Arabian Coutries and especially with the help of mediatoring efforts of Egypt, Syria interrupted its support for PKK and deported the terrorist Abdullah Ocalan, following the Adana Congruity, Relations have started to calm down. Bashar Asad, who took over the government of Syria in 2002 started to attribute importance to the relations with Turkey. The imperialist manner of conduct of USA in Middle East caused Turkey and Syria to become Closer after 2002.
BASE
In: https://hdl.handle.net/20.500.12469/2160
Bu calisma uluslararasi terorizm olgusunu kuresellesen dunya cercevesinde incelenmistir. Gerek terorizm gerek kuresellesme tum boyutlariyla irdelendiyse de asil olarak uluslararasi terorizm ve kuresellesme ile etkilesimi uzerine odaklanilmistir.Tarihinde ideoloji din milliyetcilik gibi bircok sebepten meydana gelmis olan teror dunya capindaki hizli gelismeler ve teknoloji nedeniyle esitsizlik adaletsizlik tatminsizlik ve kuresellesme karsitligi gibi nedenlerle ortaya cikmaya baslamistir. Bunun sebebini aciklamak amaciyla terorizm ve kuresellesme oncelikle iki ayri tanim olarak ele alinarak tanimlanmistir. Dunyanin modernlesme teknoloji iletisim ve ulasimdaki kolayliklar nedeniyle kuculmesiyle terorun de yayginlastigi kuresellestigi siddetini ve sikligini arttirdigi gorulmektedir. Kuresellesme hem terore kolaylik saglamaya baslamis hem de olumlu etkileri sayesinde onlenmesi yolunda fayda saglamistir. Ortaya cikan teror-kuresellesme baglantisi bu kapsamda incelenmis kuresellesmenin teror uzerine pozitif ve negatif etkileri sorgulanmis pozitife dondurulebilecek etkilerinden soz edilmistir. Gelisen ve degisen dunyada terorle savas icin suregelmis olan askeri diplomatik yollarla beraber uluslararasi birlesim ve hukukun onemi artmistir. Tamamen ortadan kaldirilmasi mumkun olmayan terorle savasin en onemli ayagini uluslararasi alanda guclu bir isbirligi ile hazirlanacak hukuki kural yaptirim ve cezalar olusturmaktadir. Ýsbirliginin yayginlastirilmasi ve kuvvetlendilmesi kadar bu isbirliginin surekli olusu da buyuk onem tasimaktadir. Bu calismanin amaci terorizm ve kuresellesmeyi aciklayarak aralarindaki somut ve kuvvetli bagi gostermek ve terorle savas icin kuresellesmenin de yardimiyla uluslararasi ve sureklilik arzeden bir birligin kurulusunun onemini vurgulamaktir. ; This thesis analyzes the concept of terrorism in the age of globalization. Despite both concepts, globalism and terrorism, being studied by its all aspects, mainly the relationship between international terrorism and globalism is concentrated on. Terrorism, which has been motivated by ideological, religious and national reasons all through its history, has added issues to its concern like inequality, injustice, dissatisfaction and anti-globalist movements. In order to clarify this shift in the policies, the concepts of terrorism and globalization are first explained as distinct issues. Terrorism has become global because of modernization, developments in technology, communication and the ease in transportation. Thus, globalization has started to serve terrorism. At the same time, with its positive effects it became helpful in the fight against terrorism. The connection of globalization and terrorism has been explained in this respect. As the previous tools of diplomacy and military measures started to lose their validity, international cooperation and law have emerged as the tool to fight against terrorism. Since terrorism is a phenomenon that cannot be totally abolished, the best way to minimize terrorism is the use of international law, with necessary organizations established to form cooperation at the international level. The main aim of this thesis is to point out to several facts like there being a directly proportional relationship between globalization and terrorism concepts, furthermore continuous, determined international efforts and cooperation is a must and most important tool while fighting against terrorism.
BASE
In: Kulturaustausch: Zeitschrift für internationale Perspektiven, Band 58, Heft 5, S. 58 S.
ISSN: 0044-2976
World Affairs Online
World Affairs Online
In: Bağlam yayınları 305
In: Araştırma inceleme 210