BİBLİYOGRAFYA : SELECTIVE TURKISH BIBLIOGRAPHY ON INTERNATIONAL RELATIONS* 2007
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, Band 38, Heft 0, S. 1
22 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, Band 38, Heft 0, S. 1
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-036
Avrupa Senedi ile telaffuz edilmeye baslayan Avrupa Birligi içinde ortak bir dıs politika gelistirme iradesi, 1990'lı yıllarda hem uluslararası sistemde hem de Avrupa Birligi sisteminde ortaya çıkan yeni olgular temelinde hızlanarak, Maastricht Antlasması'nın imzalanmasının ardından Ortak Dıs Politika ve Güvenlik Politikasının olusturulmasının kabul edilmesiyle, somut bir görünüm kazanmıstır. Avrupa Birligi, Ortak Dıs Politika ve Güvenlik Politikası'nın dogal bir uzantısı olarak, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasının gelistirilmesini de burada kabul etmislerdir. Bu dogrultuda, çalısmalar hızlandırılmıs, Amsterdam ve Nice Antlasmaları ile AGSP'na iliskin sistemin gerekli araç ve yeteneklere kavusturulması saglanmaya çalısılmıstır. Bu süreç devam ederken Avrupa Birligi içerisinde, Türkiye'nin 1987'de tam üyelik basvurusuyla yeni bir görünüme kavusan iliskiler, 1990'lı ve 2000'li yıllarda ortaya çıkan gelismeler ısıgında Avrupa Birligi'nin Genisleme Politikası, ODGP ve AGSP ile de baglantılı hale gelmistir. Son dönemde Türkiye ve Avrupa Birligi arasındaki iliskileri etkileyen en önemli konulardan birisi olan AGSP, kültür ve kimlik açılımları da içermektedir. Türkiye'nin gelistirilmeye çalısılan AGSP'na olan yaklasımı, kaygıları ve bu politikaya getirecegi açılımlar, hem uluslararası etkenler hem bölgesel dinamikler hem de tarafların dıs politik çıkarları ve güvenlik algılamaları dogrultusunda islenecektir. Ulusüstü bir deger dagıtım sistemi olarak, siyasal bütünlesme sürecini tamamlama yolundaki Avrupa Birligi'nin, ortak yarar temelinde, ortak degerler ve normlar dogrultusunda gelistirmeye çalıstıgı AGSP'nın, bölgesel ve küresel etkileri ile Türkiye'nin buradaki konumu, kamuoyu destegi, siyasi irade ve dıs politika gelismeleri ele alınarak incelenecektir. ; Development of a common foreign and security policy in the EU, was emphasized with the Single European Act in1986. Process of development a common foreign policy accelerated in 1990's. In this era, some radical changes occurred in international system, such as declining Soviet power and communist system, existing new independent states, transformation process of Central European countries. The EU, as a supranational system and as a global actor, affected from all these developments and started improving its strategic interests and security aims. With signing Maastricht Treaty, Europeans began to work on design a Common Foreign and Security Policy (CFSP) and also, they took responsibilities of creating a credible European Security and Defense Policy (ESDP). ESDP is being created as a dimension of the Union's Common Foreign and Security Policy. Relevant with these developments, the EU began strengthening its identity and own statue at global and regional level. Arrangements of Amsterdam and Nice Treaties are known as important developments because of aiming to provide assets and capabilities which are necessary to development a credible Foreign and Security policy in the EU. The EU is eager to be part of the picture whenever security problems arise in Europe. Since the Turkish full membership application to the EC in 1987, relations between two parties gained a new phase. Turkey and the European Union relations were affected by European Union Enlargement Policy, CFSP and ESDP. These there policy areas of the EU have strong cultural roots and identity dimensions. So, the Turkish concerns and opinions according to integration, enlargement process of EU and its position according to ESDP were examined in the basis of international effects, regional dynamics, political interests and security perceptions.
BASE
ÖZETGELİŞEN ULUSLARARASI HUKUK SİSTEMİNDEİSTANBUL VE ÇANAKKALE BOĞAZLARIİLE MARMARA DENİZİTürk Boğazları, geçmişte olduğu gibi 21.yüzyılın başlarında da jeostratejik, askeri, ekonomik ve siyasal önemini muhafaza etmektedir. Bunun en önemli nedeni, SSCB'nin dağılmasıyla ortaya çıkan Kafkas Ülkeleri'nin sahip olduğu petrol rezervlerinin, uluslararası pazarlara Boğazlar kanalıyla açılmasıdır. Burada iki sorun ortaya çıkmaktadır. İlki Boğazlar ve İstanbul'un çevresel güvenliğinin zedelenmesi, ikincisi ise ABD'nin Karadeniz'deki ticareti güvene almak için burada asker bulundurmak istemesidir. Bu çalışmayla, Cumhuriyet dönemindeki Boğazlar'a ilişkin antlaşmalar ve uluslararası kritik gelişmeler incelenerek; Türkiye'nin Boğazlar sorunun kaynağı tespit edilmeye çalışılmıştır. Sorunun sebebi Montrö Antlaşması'nın yetersiz kalması gibi görünsede, aslen bu Antlaşma'nın; Türkiye'nin 'Askeri Güvenliğini' ve Karadeniz'deki 'Uluslararası Güçler Dengesini' sağladığı görülmüştür. Ayrıca Montrö Rejimi'nin, bir önceki Lozan Antlaşması'nda ve 1982 BM Hukuk Konvansiyonu'nda belirlenen rejimlerden, Türkiye lehine üstün olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak Türkiye'nin Çevresel Güvenlik problemlerinin, atılmayan somut adımlardan kaynaklandığı, bu alanda hükümet destekli çalışmaların sürekli olmasının sorunları çözümleyeceği anlaşılmıştır. Bunun en güzel örneği ise şu anda uygulanan Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü ve onu destekleyen Gemi Trafik Yönetim ve Bilgi Sistemi'dir. ABSTRACTTHE TURKISH STRAITS AND SEA OF MARMARA IN THE DEVELOPING INTERNATIONAL LAW SYSTEMTurkish Straits keep their geostrategic, military, economic and political importance at the beginning of 21st century as it was in the past. Because, reserves owned by Caucasian countries, which appeared after Soviet Russia was collapsed, were opened to international markets through straits. There are two problems arising: First one is damaging environmental safety of the Straits and Istanbul and the second one is USA's desire of deploying its army there to ensure the trade in Black Sea Region. The source of Turkey's Straits problem is tried to be found by examining the contracts related to the Straits and international critical developments of the Republic. Even if the reason of the problem is seen as the deficiency of Montreux Convention, actually this Convention ensured Turkey's Military Security and 'International Balance of Powers' in Black Sea Region. Furthermore, Montreux Regime was determined to be superior in favor of Turkey over the regimes determined in Lausanne Convention and 1982 UN Law of the Sea Convention. Consequently, Turkey's environmental security problems result from concrete steps that are not taken. The continuity of government-supported activities will solve the problems in this field. The best example is the Turkish Straits Maritime Regulation which is in use now which is supported by the Vessel Traffic Management and Information System.
BASE
ÖZETİsrail ve İran, 1991 Körfez Savaşı döneminde Ortadoğu'da savaşın sebepleri ve sonuçlarını etkileyen güçlü aktörler arasında yer almıştır. 1991 Körfez Savaşı öncesinde SSCB'nin çöküşü dünya düzenini değiştirmiştir. Uluslararası ilişkilerin yeni koşulları bu iki devletin ulusal güvenlik ve dış politika karar alma sürecini belirlemiştir. ABD, Ortadoğu'da İsrail ve diğer devletler arasında başat rol oynamaya başlamıştır. İsrail ve İran'ın bölgesel rekabetini etkileyen terörizm ve nükleer teknoloji, 1990'lı yıllarda dış politika ve uluslararası ilişkilerin önemli bir unsuru olmuştur. ABSTRACT Israel and Iran took place among powerful actors which influenced the reasons and results of the war during 1991 Gulf War in the Middle East. The collapse of the USSR changed the world order before the 1991 Gulf War. New terms of international relations determined the national security, and the process of foreign policy decision-making of these States during the war. The USA began to play a major role between Israel and other states in the Middle East. Terrorism and nuclear technology became the important part of foreign policy and international relations affecting the regional competition between Israel and Iran in 1990s.
BASE
In: Kultur und soziale Praxis
Deutschland ist von Zuwanderung geprägt, ca. 20 Prozent der Menschen haben schon jetzt einen Migrationshintergrund. Die vielfältigen Kulturen bereichern unser Land und bringen internationale Akzente in unser Alltagsleben.Wie lassen sich die Brücken zwischen der zugewanderten und einheimischen Kulturszene ausbauen? Wie kann man Migrantinnen und Migranten den Zugang zu Kultureinrichtungen, Veranstaltungen und Förderprogrammen erleichtern? Wie kann man den Zugang zu den kulturellen Szenen der Zugewanderten für die Mehrheitsgesellschaft öffnen?Dieses Buch stellt Konzepte und Projekte vor, die institutionelle und freie Kultureinrichtungen und -verwaltungen sowie Künstler_innen mit Migrationshintergrund in ihrer Arbeit vor Ort unterstützen.Gezeigt wird ein Perspektivenwechsel: Kulturelle Vielfalt ist eine gesellschaftliche Ressource und Chance, denn die Innovationskraft und neue Perspektiven der Künstler_innen mit Migrationshintergrund sind wichtige Impulsgeber für die Zukunft der Kommunen.
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-017
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-014
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-018
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, Band 38, Heft 0, S. 1
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-044
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-030
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-006
In: http://hdl.handle.net/11727/2237
Bu tezde srail-Filistin çatısması örnek olayı üzerinden Avrupa Birligi'nin (AB) uluslararası alandaki etkinliginin ortaya koyulması amaçlanmaktadır. Avrupa dıs politikasının niteligi, srail-Filistin çatısması olayı karsısında sergilenen yaklasım ve eylemlere yansımıstır. Bu olay Avrupa dıs politikasının uzun vadeye yayılan gelisim sürecinin ve sonuçlarının sınanmasında uygun bir örnegi olusturmaktadır. Tezde Avrupa dıs politikasının, srail-Filistin çatısmasının ve AB'nin çatısmaya yönelik yaklasım ve eylemlerinin gelisimleri incelenerek, AB'nin örnek olay üzerindeki siyasi, ekonomik, sosyal etkileri analiz edilmeye çalısılmıstır. Buna göre birinci bölümde Avrupa Ortak Dıs ve Güvenlik Politikası'nın (ODGP) gelisimi anlatılmıstır. kinci bölümde, AB'nin Avrupa Siyasi sbirligi ve ODGP baglamında çatısmaya yaklasımı incelenmistir. Üçüncü bölümde ise AB'nin uluslararası alanda örnek olay üzerinden etkinligi analiz edilmistir. Sonuçta, AB'nin srail-Filistin çatısmasına yönelik uluslararası politikaların uygulanmasına yardımcı olan, katkı saglayan ikincil bir role sahip sivil güç konumunda bulundugu görülmüstür. Aynı zamanda, AB'nin yaklasımlarında, eylemlerinde ve üye ülkeler arasında ortaklık, tutarlılık ilkelerinin karsılandıgı sonucuna ulasılmıstır. This study aims at assessing the international effectiveness of the European Union (EU) with special reference to the Israeli-Palestinian conflict. The nature of the European foreign policy is reflected in the positions and actions of the EU in the Israeli-Palestinian conflict. Therefore, the Israeli-Palestinian conflict is a convenient case for examining the long term progress and outcomes of the European foreign policy. In the thesis, the political, economic and social impacts of the EU on the Israeli-Palestinian case are analyzed by studying the development of the Israeli-Palestinian conflict and the European foreign policy. In the first chapter, the development of the European Common Foreign and Security Policy (CFSP) is reviewed. In the second chapter, the approach of the EU to the conflict is evaluated within the context of European Political Cooperation and CFSP. In the third chapter, the activities of the EU in international arena are analyzed with special reference to the case in question. In conclusion, it is observed that the EU as a civilian power plays a secondary role, assisting and contributing to the implementation of international policies on the Israeli- Palestinian conflict. It is also observed that in the case of the Israeli-Palestinian conflict, the approaches and actions of the EU and the member states are harmonious and consistent.
BASE
ÖZETİran İslam Cumhuriyeti'nin uluslararası ve bölgesel rolünü belirleyen en önemli faktör jeopolitik konumudur. İran, büyük ölçüde sahip olduğu jeopolitik faktörler üzerine bölgesel ve uluslararası diğer siyasi birimlerle ilişki ve politik tutumunu belirlemektedir. İran'ın küresel ve bölgesel rolünün anlaşılması için jeopolitik öneminin incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgesel bir güç olarak jeopolitik önemini ve buna bağlı olarak da diğer bölge ülkeleri ve küresel aktörlerle ilişkilerini analiz etmektir. Bu bağlamda birincil ve ikincil kaynaklardan yararlanılarak literatür taraması yapılmış ve konuyla ilgili olaylar ve olgular analiz edilmiştir. Çalışma çerçevesinde birincil kaynak olarak kitaplar kullanılırken ikincil kaynak olarak konuyla ilgili raporlar, makaleler, dergiler ve internet kaynakları kullanılmıştır. Çalışma dört ana bölüm ve sonuç kısmından oluşmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın ilk bölümünde teorik bilgiler verilmektedir. Bir bölge veya bir ülke jeopolitiğinin değerlendirmesi için izlenen yönteme uygun olarak ikinci bölümde İran'ın coğrafi gücü incelenecektir. Bu bölüm jeopolitiğin değişmeyen unsurları olan ülkenin dünya coğrafyasına göre konumu, coğrafi bütünlüğü, sahip olduğu stratejik kaynaklar analiz edilerek diğer bölümleri anlamada yardımcı olacaktır. Üçüncü bölümde jeopolitiğin değişen unsurları olan İran'ın sosyo, ekonomik, politik ve askeri yapısı analiz edilecektir. Dördüncü bölümde ise ilk üç bölümde elde edilen bulgular ışığında jeopolitiğin değişmeyen ve değişen unsurlarının zaman unsuruyla birbirlerine olan etki ve katkılarıyla birlikte toplu değerlendirmesi yapılarak İran'ın jeopolitik önemi analiz edilecektir. Bu bağlamda İran dış politikası, dünya ve bölge güç merkezlerine göre konumu incelenecektir. ABSTRACTThe most important determining factor that effects Islamic Republic of Iran's regional and international role is its geo-strategic position. The foreign policy of an Iran is an expression of its geopolitic position and reflections of its benefit and opportunity perception. In order to understand Iran's regional and international role, its geopolitical structure should be examined. The focal point of this research is to analyse the geopolitical importance of Iran as a regional power and also its relations with its region and global powers. In this context, by the help of both primary and secondary resources the analyse of the literature was copleted and events relevant to the issue are used for the analyse. In this frame, books are used as a primary resourse and reports, articles, journals and internet relevant to the issue are used as secondary resources. The research is formed from four sections and conclusion part. The first part gives the theoretical information. As a part of geopolitical analyse method, the second part evaluates the geographical power of Iran. By the analyse of the constant components of the geopolitic like geographical location, entireness and stretegic resourses, this parts help us to understand the rest of the study. The third part evaluates changeable components of the geopolitic like the socio-economic, political and military structure of Iran.The forth part analyses the geopolitic importance of Iran by the evaluation of both the constant and changeable components of the geopolitic with time compenent. In this context, foreign policy of Iran and its position towards regional and international powers are evaluated.
BASE