Bölgesel araştırmalar dergisi: Journal of regional studies
ISSN: 2587-1234
301 Ergebnisse
Sortierung:
ISSN: 2587-1234
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-007
Yerel dinamiklerin harekete geçirilerek, bölgesel kalkınma hareketine son yıllarda önem ve öncelik verildiği görülmektedir. Kalkınma hamlesi aynı zamanda sosyal hukuk devleti olabilmenin de bir gereğidir. Devlet, bu ödevini oluşturduğu kural ve kurumları aracılığıyla yerine getirmeye çalışmaktadır. Çağımızda devletin kalkınma ve ekonomik yaşamda önemli bir aktör durumundadır. Devlet bir yandan ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek, diğer yandan da toplumsal barışı ve kamu düzenini korumakla ödevlidir. Türkiye?de sosyo-ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi maksadıyla son yıllarda idari teşkilata dahil edilen kalkınma ajansları, gerek kuruluş ve gerekse işleyiş yapıları bakımından birtakım sorunlar barındırmaktadır. Kalkınma sürecinin bürokratik engelleri bu türden idari yapılarla aşılmaya çalışılırken, "her şeye rağmen kalkınma mı?" sorusu akla geliyor Kuşkusuz değil. Çevresel değerleri yok edici bir kalkınma düşünülemeyeceğine göre, devlet sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını göz ardı eden bir sosyo-kalkınma sürecine evet diyemez. Devlet, elindeki hukuk enstrümanları ile rasyonel bir denge kurmak zorundadır. Türkiye?nin kalkınma arayışında bölge ajansları kamu ve özel sektör paydaşlığında amacına uygun biçimde işletildiğinde olumlu sonuçlar elde edileceği söylenebilir. Ancak kalkınma ajanslarının uluslararası sermayenin doymak bilmeyen iştahını körüklemekten çok, toplum yararını kollaması şartıyla bu sonucun elde edilmesi mümkündür. Çevresel değerlerin feda edildiği ekonomik bir büyümenin kalkınma anlamına gelmeyeceğini acı deneyimler ortaya koymuştur. ; In recent years regional development and the movement is given priority by activating the local dynamics. Development is a requirement of being a social state governed by the rule of law. The State tries to fulfill these obligations by means of special rules and institutions. In our age the state is an important actor in the development process and economic life that steering, not rowing. The state on the one hand achieves economic development and ...
BASE
Yüksek Lisans Tezi ; Küreselleşmeyle birlikte, dünyada yaşanan hızlı ve çok yönlü yapısal değişimler sosyal, ekonomik ve yönetsel yapıları da yeniden yapılanma süreci içine sokmuştur. Küreselleşme, ekonomik rekabete hız kazandırarak, bölgesel ve yerel ekonomilerin de küresel ekonomide birer aktör olarak yer almasını zorunlu kılmıştır. Küreselleşmenin getirdiği yeniden yapılanma süreçleri, başta batılı ülkeler olmak üzere birçok ülkede, yerel/bölgesel düzeyde yeni düzenleme mekanizmalarının oluşmasına, yasal düzenlemelerin yapılmasına ve yeni yerel ekonomik gelişme kurumlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türkiye, AB'nin zorlamaları ile birlikte uzun yıllardır uygulamakta olduğu teşvik sistemi üzerine oturan bölgesel gelişme politikalarını terk ederek yeni bir uygulama içine girme aşamasındadır. AB'nin bütün aday ülkelere benimsettiği bu yeni yaklaşım; sermayeyi, özel sektörü ve bölgesel rekabeti ön planda tutmaktadır. Bu yeni yaklaşımın temel yapısı Bölgesel Kalkınma Ajanslarıdır. Bu kapsamda tezin başlıca amacı; Avrupa ve Türkiye'de bölge kalkınma ajanslarının kurulmasını hızlandıran yeni liberal politikaların ele alınması, bölge kalkınma ajanslarının Avrupa ve Türkiye'deki anlamlarını ve yapılarını irdelemek, Avrupa'da ve Türkiye'de bölge kalkınma ajansı örneklerini incelemek. Trakya bölgesine bu gelişim ve değişimlerin ne kadarının ve ne boyutunun uygulanabildiği araştırmaktır. Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, Yeni Kamu Yönetimi, Bölgeselleşme-Yerelleşme, Bölge Kalkınma Ajansı ve Trakya Bölgesi ; The rapid transition in the process of globalization and world multi-dimensional structural changes in social, economic and administrative structures has also brought the process of restructuring. By speeding up the economic competition, process of globalization obliged local and regional economies to take place in global economy. Globalization and the concomitant restructuring processes led the emergence of new regulation mechanisms, the constitution of legal arrangements, and the appearance of new local economic institutions both in local and regional level in many countries, especially in Western countries. In her EU accession process, Turkey, with the EU's enforcement, is about to enter into a new form of regulation by leaving her stimulative regional development policies that she applied for many years. All EU candidate countries have adopted this new approach which keeps capital, private sector and regional competition in the foreground. The basic institution of this new approach is the Regional Development Agency. In this context, the main purpose of this thesis is to address the changes that makes the establishment of European and regional development Agencies mandatory in Turkey, to explore the means and structures of regional development agencies in Europe and Turkey, and to examine the structure of the regional development agencies of some European countries. The main purpose of this thesis is to investigate these development and changes are applicable in what level and in what size in the Thrace region. Key Words: Globalization, New Public Management, Regionalization-Localization, Regional Development Agency and Thrace Region
BASE
Avrupa'da bölgeselleşme, Birliğin ekonomik ve sosyal alanlarda bütünlük içinde gelişi-minin ve entegrasyonunun sağlandığı, ve bölgeler arasındaki gelir dağılımı farklılıklarının neden olduğu kalkınmayla ilgili problemlerin üstesinden gelindiği bir süreçtir. Türkiye'de bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik farklılıklar AB üyesi ülkelerdekilerden daha belirgindir; bu nedenle, Türkiye'de bölgesel politikalara daha fazla önem verilmelidir. Bölgesel Kalkınma Ajansları (BKA'lar) 2005 yılında gündeme gelmiştir; o tarihten itibaren işlevleri ve amaçları hakkında yoğun tartışmalar yaşanmaktadır. İki yıl süren ve Danıştay ve Anayasa Mahkeme-si'ni de içeren bir yargı mücadelesini kazanan BKA'lar bölgesel kalkınma farklılıklarının ortadan kaldırılması ve daha iyi entegrasyon için bir fırsat sunmaktadır; bu, AB'nin bölgesel-leşme idealleriyle de paraleldir. ; Regionalization in Europe implies a process through which coherent development and in-tegration of the Union in economic and social areas is ensured, and employment and devel-opment problems caused by income distribution differences between regions are overcome. Inter-regional socio-economic differences in Turkey are more noticeable in Turkey compared to EU member states; for this reason, greater importance has to be attached to regional policy in Turkey. Regional Development Agencies (BKAs) were introduced in 2005, and since then there has been intensive debate on their functions and the goals they serve. Having won a two-year-long juridical struggle, which involved Council of State and Constitutional Court, BKAs provide an opportunity for better integration and elimination of regional development differ-ences, which is an important element of regionalization policies of the Union.
BASE
Bölgelerarası gelişmişlik farkları ülkelerin geçmişten günümüze kadar uğraştıkları en önemli sorunlardan biri olmaktadırlar. Bu sorunların çözümünde hükümetlerin bölgelerarası gelişmişlik farklarını azaltmak için finansal teşvikler ve alt yapı yatırımları gibi çeşitli politikalar uyguladığı dönem, 1970'li yıllarda yaşanan kriz süreci ile birlikte önemini kaybetmeye başlamıştır. Bu dönemde üretim sisteminde yaşanan dönüşümler, teknolojide yaşanan gelişmeler ve tüm dünyayı içine alan küreselleşme süreci ile birlikte uygulanan bölgesel politikalarda da değişim gündeme gelmiştir. Bölge artık geçmişin ulus devlet denetiminde ve ulus devlet dışına kapalı bir ekonomik sistemden, uluslar arası direk ilişkilere açık olan bir birim halini almıştır. Bölge kavramı ile birlikte bölgesel politikalarda yaşanan değişim, bölgesel farklılıkları giderme problemi olmaktan çıkmış bölgenin küresel rekabetçiliğini arttırmaya yönelik yerel aktörlerin başını çektiği bir yenilikçi ve sürdürülebilir rekabetçi bir model yaratma sorununa dönüşmüştür. Bu doğrultuda bölgesel politikaların uygulanmasında, kamu kesimi, özel kesim, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteleri bir araya getiren, bölgelerarası gelişmişlik farklarını eşitleyici değil bölgelerarası rekabet anlayışını benimseyen, bölgenin sorunlarına çözüm bulmayı amaçlayan kurumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu kurumlardan biri olan Bölgesel Kalkınma Ajansları tüm dünyada uygulama alanı bulmuştur.Bu çalışmada, bölgesel politikalarda yaşanan değişim süreci ve bu sürecin kurumsal yansıması olan kalkınma ajanslarının ortaya çıkışı ve Avrupa Birliğine aday ülke konumundaki Türkiye'nin bu süreç ile birlikte bölgesel politikalarındaki yapısal dönüşüm incelenmiştir. ; The development differences among the regions have been the most important problem that the countries have been dealing with so far. In the solution of these problems, the period in which governments' implementing several policies such as financial incentives ve infrastructural investments to reduce the interregional development differences, lost its importance with the crisis period during the 1970s. In this period, some changes have come up with the transformations in production systems, developments experienced in the technology and regional policies implemented with globalization process including the whole world. Region has become a unit that is open to the international direct relationships from an economic system under the control of nation state and close to the out of nation state. With the region concept, the change experienced in regional policies has converted the problem of regional development from the issue of eliminating regional differences into creating a innovative, sustainable and competitive model directed to increase the global competitiveness, in which the local actors lead. Accordingly, in the implementation of regional policies, institutions adopting not equalizing the development differences among the regions but the conception of interregional competitiveness, gathering public and private sectors, non governmental organizations and universities, aiming to find solutions to the problems of the regions, have started to occur. Regional Development Agencies, which is one of these institutions, have found an implementation area in the whole world.In this study, period of change which is experienced in the regional policies and occurance of the development agencies which are institutional reflections of this period and structural conversion of Turkey, which is in the position of being a candidate country to European Union, in regional policies, has been examined.
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 78, Heft 3, S. 479-503
ISSN: 1309-1034
Bu makale, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (AGİT) örneğine odaklanarak bölgesel örgütlerin çatışma çözümündeki konumlarını anlamaya çalışmaktadır. Mevcut literatür, bölgesel örgütlerin çatışma çözümündeki konumlarını çoğunlukla avantajları ve sınırlılıkları açısından küresel örgütlerle karşılaştırmaktadır. Makale, özellikle Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra bölgesel örgütlerin çatışma çözümündeki konumlarını analiz edebilmek için kurumsallaşma kapasitesi, ortak tarih ve/veya ortak değerlere sahip olma, coğrafi yakınlık, homojenlik, çatışmaya aşinalık, demokratik üyelere sahip olma ve sahip olunan kaynaklar şeklinde yedi spesifik kriter belirlemektedir. Détente döneminde konferanslar serisi olarak ortaya çıkan AGİT, bu yedi kriteri incelemek için güçlü bir bölgesel örgüt örneği sunmaktadır. Makale, üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm, uluslararası belgeleri inceleyerek bölgesel örgütlerin çatışma çözümündeki rolüne işaret eder ve çatışma çözümündeki pozisyonlarını analiz etmek için yedi kriter belirler. İkinci bölüm, AGİT'in çatışma çözümü yaklaşımının gelişimini tartışır. Üçüncü bölüm ise belirlenen kriterler çerçevesinde AGİT'in
çatışma çözümündeki avantajlarını ve sınırlarını analiz etmektedir. Makale, çatışma çözümünde bölgesel örgütler için avantaj olarak tanımlanan kriterlerin AGİT'in çatışma çözümü eylemlerinde belirleyici bir avantaj oluşturmadığı sonucuna varmaktadır.
Kurumsalcı yaklaşımlar, bölgesel iktisadi gelişme yörüngesini şekillendirmede kurumsal faktörlerin önemini vurgulamaktadır. Kurumsallaşma kapsamında ortaya atılan ve yerel/bölgesel ekonomik kalkınma çerçevesinde yoğun olarak tartışılan kavramların (kurumsal yoğunluk, yerel yerleşiklik, ağlar, yönetişim, yerel beceriler) yerel ekonomik kalkınma sürecinde önemli bir rol oynadığı iddia edilmektedir. Bölgeler bu yeni kapitalist gelişme çizgisinde mekânsal organizasyon ve üretimde temel birimler olarak görülmekte ve bölgesel düzenleme, ekonomik gelişmenin devam ettirilmesinde kritik bir rol üstlenmektedir.Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yerel/bölgesel ekonomik kalkınmanın teorik temelleri, üretim ve düzenleme mekanizmalarındaki dönüşümler ve bölgesel kalkınmada etkili olduğu düşünülen kurumsal unsurlar incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise Kırklareli ilinin gelişiminde kurumsal unsurların etkinliği, bölgede faaliyet gösteren imalat sanayi firmalarında anket çalışması yapılarak değerlendirilmiştir. Anket çalışmasının sonuçlarına göre kurumsal atmosferin iktisadi kümelenmelerin yaratılması ve devamlılığından etkin birincil faktör olmadığı, gelişmede bölgenin İstanbul ard bölgesinde yer alması başta olmak üzere, iktisadi ve fiziki unsurların etkili olduğunu anlaşılmıştır. ; Institutional approaches emphasize institutional factors in shaping in regional economic development trajectories. The concepts which has been introduced within the context of institutional turn in economic geography and discussed intensively in local economic development context (institutional thickness, embeddedness, networks, governance, local competence ) are claimed that has important implications in local economic development. In this capitalist development trajectory regions are seen the primary unit of spatial organization and production and regional regulation has a critical role to maintain economic development in the new global competition.In this thesis, since Second World War foundations of regional economic development, transformations in production and regulation mechanisms, institutional factors which are claimed to have a direct impact on regions competitive potential have been examined. After this theoretical perspectives, finally, for the importance of on institutional atmosphere a survey have been performed with in the regions manufacturing industry through the case of Kırklareli. Survey results showed that in the creation and maintenance of an agglomeration, economic and physical conditions are more effective rather than institutional factors. The fast industrialization is related to the spatial distrubition of industry around İstanbul.
BASE
Bu makale ile cumhuriyetin ilk yıllarında izlenen güvenlik politikasının analiz edilerek, bugünkü politikalara yol göstermesi amaçlanmıştır. Konuyla ilgili literatürün taranmasıyla elde edilen veriler, dönemin dış politikasının özellikle üzerinde durulmayan güvenlik boyutuyla değerlendirilmiştir. Araştırma, dönemin dış politikasıyla sınırlı tutulmuş, günümüzde izlenen politikanın ayrıntısına girilmemiştir. Çalışmada önce dönemin uluslararası ortamının genel çerçevesi çizilerek, ülkenin durumu ve bu dönemde yapılan önemli antlaşmalar ortaya konmuş, sonrasında Türkiye'nin diğer ülkelerle olan ilişkileri ve bölgesel ittifakları açıklanmıştır. Sonuçta, Atatürk dönemi dış politikasının günümüz dış politikasının esasları mukayese edilerek bir analiz yapılmıştır. Bu çalışma, dış politikada izlenen denge ve bölgesel ittifak politikalarının ulusal güvenliğin sağlanmasında temel bir rol oynadığını ortaya koymaktadır ; It has been aspired to analyze security policies in the period of building The Republic of Turkey and to make an example for today's policies by this paper. The literature has been scanned for the same period and the data has been considered especially about the security framework. The research has been delimited by the period's international policies and does not have detailed information about today's policies. In this study, while the general framework of the international environment has been explained, the situation of the country and important treaties within this period has been told. Then, Turkey's relations with other countries and regional alliances have been described. After all, the foreign policy principles of Atatürk's period and the present foreign policy have been compared. It is determined that the stability security policy is very important at the national and regional security
BASE
Bölgesel Kalkınma Ajansları, küresellesme sürecinin getirdigi yeni yönetisim anlayısının araçlarından biridir. Avrupa modelinde Bölgesel Kalkınma Ajnaslarının görevi, yerellik için kalkınma stratejileri hazırlayarak, yerelin var olan kapasite ve olanaklarını harekete geçirerek bölgelerin kalkınmasını saglamaktır. Bu çalısmada öncelikle Bölgesel Kalkınma Ajansları açıklanmıs; ardından dünyada ve Avrupa'daki Bölgesel Kalkınma Ajansı örnekleri incelenmistir. Son bölümde ise Türkiye'de AB'ye katılım sürecinde kurulması öngörülen Bölgesel Kalkınma Ajanslarının yapısı analiz edilmis, ajanslara getirilen olumlu/olumsuz elestiriler sıralanmıs ve Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Türkiye'de uygulanabilirligi dünyadaki modellerle karsılastırılarak tartısılmıstır. Çalısmanın sonucunda; farklı yapı, model ve uygulama biçimlerine ragmen tüm dünyadaki Bölgesel Kalkınma Ajanslarının aynı amaç ve hedefe ulasmak için çaba gösterdigi görülmüstür. Bu baglamda Türkiye'deki Bölgesel Kalkınma Ajansı modeli bölgesel ve yerel ihtiyaçları dikkate almalı ve bölgelerin rekabetçi potansiyel ve stratejik niteliklerini ön plana çıkarmalıdır. Sonuç olarak bölgesel kalkınma ajansları Türkiye'de hedeflenen yüksek kalkınma seviyesine ulasmak için en etkili yol olarak görülmektedir. Bununla birlikte, bu konu hakkında pek çok tartısma bulunmaktadır ve tüm aktörler arasında isbirligi olmaksızın bu tartısmaların önümüzdeki dönemde de devam edecegi söylenebilir. ; Regional Development Agency is one of the means of new governance understanding that emerge at the globalization process. At the European model of Regional Development Agencies, the main task of them is to develop their regions by preparing and applying the development strategies for the local and mobilizing the existing capacity and potential of local. In this study, firstly RDA have been explained; afterwards the Regional Development Agency samples in the Europe and the world have been examined. In the last chapter, the structure of the RDA, that are supposed to be established in Turkey in the EU participation process has been analyzed, the positive/negative critics to the agencies have been enumerated and the applicability of the RDA in Turkey when it has been compared to the models in the world has been discussed. At the result of this study, it has been seen that the all RDA in the world have endeavored to achieve the same goal and target although their different structures, models and methods of application. In this respect, the RDA model in Turkey has to regard regional and local necessities and highlight competitive potential and strategic features of regions. Consequently, the RDA are seen as the most effective way to reach the desirable high development level in Turkey. However, there are many discussions about this subject and without cooperation among all actors, it can be said that these discussions will continue in the future.
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-012
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 1-12
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Ana Bilim Dalı ; Sanayi Devrimi'nin başlangıcıyla gelişen kapitalizmin 1929 yılında yaşanan "Büyük Kriz" ile çöküntüye uğraması, Keynesyen iktisat politikalarının doğmasına yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşı ile bölgesel dengesizliklerin hızla artması, temel iktisat politikalarına mekan boyutunu katarak bölgesel iktisadın doğmasına neden olmuştur. İkinci Dünya Savaşı'ndan 1970'li yıllara kadar Keynesyen odaklı bölgesel iktisat politikalarının dünya genelinde hakim olduğu görülürken bu dönemden sonra Neo-Klasik odaklı "Yeni Bölgesel Kalkınma Teorilerinin" ağırlığının arttığı görülmektedir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra belirgin hale gelen bölgesel dengesizlikler Avrupa'da da görülmeye başlanmıştır. Topluluğu kuran Roma Antlaşması'nda da üye devletler arasında var olan bölgesel dengesizliklere dikkat çekilmiş ve bunların giderilmesi için Topluluğun ortak önlemler ve politikalar geliştireceği açıklanmıştır. Bu bağlamda Roma Antlaşması ile birtakım mali araçlar oluşturulmuş ve bunların kapsamı sonraki dönemlerde yaşanan genişleme dalgalarıyla geliştirilmiştir. 1980'li yıllarda yaşanan genişleme Topluluk içerisindeki bölgesel dengesizlikleri arttırırken söz konusu mali araçlarda reformların yapılmasını gündeme getirmiştir. Avrupa Birliği'ni (AB) kuran Maastricht Antlaşması ile Uyum Fonu oluşturulmuş ve söz konusu tüm mali araçlar "Yapısal Fon" çatısı altında toplanmıştır. Buna göre Yapısal Fonların üye devletlere belli hedefler doğrultusunda dağıtılması öngörülmüştür. Yapısal Fonlardaki reformların son halkasını Gündem 2000 oluşturmuştur. Türkiye'de uygulanan bölgesel kalkınma politikalarını planlı dönem öncesi ve planlı dönem olarak ikiye ayırmak mümkündür. Planlı dönemde uygulanan bölgesel kalkınma politikaları, beş yıllık kalkınma planları şeklinde devlet eliyle yürütülmüş fakat var olan bölgesel dengesizlikleri gidermede etkin olamamıştır. 1999 yılında Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'ye aday ülke sıfatının verilmesiyle bölgesel politikalarda yeni bir döneme girilmiş ve bu dönemde uygulanan politikalar AB desteği ile yürütülmeye başlanmıştır. Öte yandan Türkiye'nin AB'den bölgesel politika bazında aldığı mali yardım tutarı gerek diğer aday ülkelerle gerekse mevcut üye ülkelerle karşılaştırıldığında sınırlı olduğu görülürken AB bölgesel politikalarına uyumun sınırlı kaldığı yıllık yayınlanan İlerleme Raporları'nda açıkça görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye'nin AB bölgesel politikalarına uyum sağlaması için hem kurumsal hem de yasal bazda yerelleşmeyi sağlaması gerekmektedir. ; The fall of capitalism which had been developed by the beginning of The Industrial Revolution caused the birth of Keynesian economic policies. Increase in regional disparities by The Second World War caused the arise of the regional economics by considering the spatial dimension. From The Second World War to 1970s it is observed that Keynesian based regional economic policies were dominant and afterwards the weight of the "New Regional Development Policies" that are based on Neo-Classical theories had been increased. The evident regional disparities were observed in Europe Post Second World War. Treaty of Rome which established the European Community, had pointed the existing regional disparities between member states and it is declarated that The Community would develop common measures and policies to get rid of those disparities between member states. In this context some financial instruments were constituted by The Treaty of Rome and their scope were developed by the experienced enlargement waves at later periods. Enlargement of The Community in 1980s increased the regional disparities within The Community and brought the reforms of Financial instruments in question into the agenda. Cohesion Fund was constituted by establishing Treaty of European Union which is called The Treaty of Maastricht also collected all financial instruments in question under the name of Structural Funds. It was anticipated that Structural Funds would be distributed to the member states according to the some certain objectives. Agenda 2000 constituted the last ring of the reforms in Structural Funds. It is possible to separate the regional policies into two groups in Turkey as pre-planning period and planning period. At planning period, regional development policies were ruled by state as in the form of five-year development plans, but were not effective to remove the existing regional disparities. In 1999 at Helsinki Summit, Turkey was named as the candidate state of EU, afterwards new era started and at this period regional development policies started to be exercised by the support of EU. On the other hand, the amount of financial asistance that Turkey has received from EU on the basis of regional policies is observed to be limited when it is compared both for the other candidate countries and for the current member states. It is obviously seen from the yearly published Progress Reports that cohesion of Turkey to the EU regional policies is limited. In this context, in order to provide the cohesion of Turkey to the EU's regional policies, subsidiarity principle must be satisfied at both institutional and legal level.
BASE
Soğuk Savaşın bitmesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, uluslararası sistem yeni yapılanma sürecine girmiştir. Bir yandan sistem tek kutuplu hal alırken, diğer yandan Doğu Avrupa, Orta Asya ve Güney Kafkasya'da yeni bağımsız devletler oluşmuş ve bu bölgelerde güç boşlukları meydana gelmiştir. Böylelikle Ortadoğu bölgesine ek olarak, Orta Asya ve Kafkasya bölgeleri de istikrarsızlık alanlarına eklenmiştir. SSCB'nin varisi olarak Rusya da bu durum karşısında dış politikasını yeniden belirlemek zorunda kalmıştır. İlk başlarda, Batı eksenli olarak yürütülen Rus dış politikası, zamanla yeniden büyük güç olmayı hedefleyen çok taraflılık ve çok kutupluluk politikaları üzerine oturtulmuştur. Bu politikalar çerçevesinde Rusya, Uzak Doğu, Güney Asya ve Ortadoğu bölgelerine yönelik aktif politikalar izlemeye ve bu bölgelerde ortaklıklar kurmaya çalışmıştır. Bu bağlamda Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu bölgelerinin kesiştiği noktada önemli jeostratejik pozisyona sahip olan İran, Rus dış politikası açısından önemli bir ülke olarak görülmüştür. Nitekim nükleer programı nedeniyle ABD/Batı dünyası tarafından giderek yalnızlaştırılan İran da ulusal gücünü artırmak ve bölgesel güvenlik dengelerinin sağlanması açısından Rusya ile işbirliğine önem vermiştir. Böylelikle, Rusya ve İran, bölgesel dengeleri doğrudan etkileyen enerji, nükleer ve askeri teknoloji alanlarında işbirliğine gitmiş; Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu'daki bölgesel sorunlar karşısında ortak politikalar izlemeye yönelmişlerdir. Bu bağlamda iki ülke de ABD/NATO'nun bu bölgelerde etkinliğini artırmasını temel güvenlik tehdidi olarak görmüş ve önlemeye çalışmışlardır. ; Ending of the Cold War and after the collapse of the Soviet Union, the international system has entered into a restructuring process. On the one hand the system became unipolar, while on the other hand, newly independent states formed in the Eastern Europe, Central Asia and South Caucasus region, and the power vacuum has occurred in these regions. Thus Central Asia and Caucasus regions, were added to the instable areas in addition to the Middle East. This situation was forced Russia, as the successor of the USSR, to redetermine its foreign policy. In the beginning, Russian foreign policy carried on West oriented line, later it was based on multilateralism and multipolarity. Thus Russia, has been tried to follow active policies towards Far East, South Asia, and the Middle East and to establish partnerships in these areas. In this context, at the intersection of important geostrategic position in Central Asia, the Caucasus and the Middle East, Iran has been seen as an important country for Russian foreign policy. Indeed, Iran, who have been increasingly isoleted by U.S. / Western world because of its nuclear program, has given importance to cooperation with Russia to strengthen its national power and in terms of the provision of regional security balance. Thus, Russia and Iran has cooperated in the fields of energy, nuclear and military technology, which directly affects the regional balance of power; and intented to follow common policies on regional issues in the Central Asia, the Caucasus and the Middle East. In this context, these two countries has seen U.S. / NATO's increasing influence in these regions as a main threat, and tried to prevent this. ; TC Başbakanlık Yurt Dışı Türkler Ve Akraba Topluluklar Daire Başkanlığı
BASE
2005 Irak Anayasasına göre resmen özerklik hakkı kazanan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), başta Türkiye olmak üzere birçok ülke ile diplomatik ilişkiler kurarak, bağımsız bir devlet gibi politikalar izlemiştir. Türkiye?nin IKBY?ye yönelik politikası, 2007 yılına kadar güvenlik perspektifi çerçevesinde devam ederken, bu politikalar Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)?nin neoliberal politikalar izlemeye başladığı 2005 yılında yapılanma ve 2007 Habur krizi sonrası işbirliği şeklinde devam etmiştir. Özellikle 2009 yılında Türk Diş İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu?nun Erbil?e ziyarette bulunması, ilişkilere "yeni bir boyut" kazandırmıştır. Ancak IKBY?nin, 25 Eylül 2017? de bağımsızlık için referanduma gitmesi Türkiye ile ilişkileri kopma noktasına getirmiştir Çalışmanın ilk bölümünde; Türkiye?nin Irak ile olan siyasi ve ekonomik ilişkiler incelenmiştir. ?kinci bölümde; Irak Kürt Bölgesel Yönetimi?nin tarihsel süreçleri ve bu süreçlerde, Türkiye ve Irak?ın, bölgeye yönelik politikaları üzerinde durulmuştur. Son bölümde ise; Irak Kürt Bölgesel Yönetimi?nin, özelikle 25 Eylül 2017?de bağımsızlık referandumunu ilan etmesinin doğurduğu krizin aşılıp ikili ilişkilerin sürdürülebilirliği üzerinde durulmuştur. ; Iraq officially won the right to autonomy under the 2005 constitution the Iraqi Kurdish Regional Government (KRG), in particular by establishing diplomatic relations with many countries, including Turkey, has followed the policy as an independent state. Turkey's IKBY oriented policy continued within the framework of security perspective until 2007. This policy continued in cooperation Justice and Development Party (AKP)'s neoliberal policies in 2005, after 2007 Habur crisis. In particular, in 2009 the Republic of Turkey Foreign Minister Ahmet Davutoglu's visit to Arbil present in relation to "a new dimension". However, when the IKBY's relations with Turkey go to referendum for independence on September 25, 2017 has brought to the breaking point. In the first part of the study; political and economic relations between Turkey and Iraq have been investigated. In the second part; Kurdistan Regional Government of Iraq historical processes and in this part historical process Turkey and Iraq on politics towards to the this region was focused. In the last section; for after of the declaration of independence referendum on 25 September 2017 by Iraqi Kurdish Regional Government and the emerging crisis was made on evaluation.
BASE