Irregular migration towards EU and Balkan Countries: FBA conference proceedings : Third Sarajevo International Conference, April 27-30, 2017, Sarajevo, Bosnia and Herzegovina
In: FBA conference proceedings
117 results
Sort by:
In: FBA conference proceedings
Uluslararası Politik Ekonomi (UPE); devletlerin, ekonomik ajanların, uluslararası örgütlerin karşılıklı etkileşimlerini çıkar ve çatışma olguları üzerinden yorumlamaya çalışmaktadır. Bu yorumlamayı yaparken de ortaya çıkan sonuçların uluslararası hukuk sistemine uygunluğu test edilmektedir. Bu testin sonucunda ortaya "meşruiyet" sorunu çıkmaktadır. "Yasallık" kavramından ayrılan "meşruiyet" uluslararası hukukun da sorgulanmasına neden olmaktadır. Ancak UPE'nin ilgilendiği ve açıklamaya çalıştığı bir konu olan devletlerin ekonomik çıkar ve kaygıları, uluslararası hukukta meydana gelen bu sorunların kimi zaman göz ardı edilmesine kimi zaman da gündeme getirilmemesine yol açmaktadır. Başka bir deyişle, uluslararası hukuktaki bu ikilemin ortaya çıkmasına da genellikle devletlerin ekonomik ve politik çıkarlarının bir ahenge dönüştüğü politik ekonomi perspektifleri sebep olmaktadır. Bu çalışmada uluslararası hukukun UPE bağlamında kısa bir değerlendirmesi yapılarak ve Ukrayna-Kırım Krizi üzerinden ekonomik kaygılar göz önünde bulundurularak mevcut uluslararası sistem tartışılacaktır. ; The International Political Economy (IPE) tries to interpret the mutual interactions of states, economic agents, international organizations by revealing over the cases of conflicts and interests. During this interpretation, the results are tested for compliance with the international legal system. As a result of this test, "legitimacy" problem arises. "Legitimacy", separated from the concept of "legality", causes international law to be questioned. However, the economic interests and concerns of the states, in which the IPE is interested and which it tries to explain, are sometimes leading to ignore these problems in international law. In other words, the emergence of this dilemma is often caused by the political and economic perspectives of the states which are transformed into a harmony. In this study, an evaluation of the international law in the context of IPE will be presented shorthly and the current international system over the UkraineCrimean Crisis will be discussed in view of economic concerns.
BASE
Uluslararası toplumda ortaya çıkan uyuşmazlıkların tarafları dikkate alınarak incelendiğinde, uluslararası hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar ve uluslararası hukuk kişileri ile özel hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar biçiminde bir tasnif yapılmaktadır. Diplomatik uyuşmazlık çözümü, uluslararası hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlık çözümünü konu edinmekte özel olarak ise uyuşmazlık taraflarından en azından birinin devlet olduğu uyuşmazlık çözüm yollarını ifade etmektedir. Uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözümü gerek tarihsel açıdan bakıldığında gerekse çağdaş uluslararası toplum düzeni incelendiğinde en çok tercih edilen ve tüm uyuşmazlıkların konu itibarıyla sınırlandırılmadan çözülebileceği yolları bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmada uyuşmazlıkların tanımlanmasından başlanarak uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin incelemesi yapılacaktır. Öncelikle bir uluslararası uyuşmazlığın yargı içtihatları çerçevesinde belirlenmesi ve tasnifi için öngörülen kıstasların değerlendirilmesi yapılacaktır. Ardından uyuşmazlıkların barışçı çözümü yükümlülüğünün içeriği kişi, konu ve nitelik itibarıyla işlenecektir. Diplomatik müzakereler, dostça girişim, arabuluculuk, soruşturma ve uzlaştırmadan oluşan yerleşik diplomatik uyuşmazlık çözüm yolları, hukukî dayanakları çerçevesinde temel vasıfları açıklanmak suretiyle değerlendirilecektir. Bu yolların tercih nedenleri ve hangi durumlarda işletildikleri incelenirken somut örneklere yer verilerek anlatım zenginleştirilecektir. Devam eden kısımda ise uluslararası ilişkilerde meydana gelen değişimlerin bu yolları nasıl etkilediği ve ne tip yönelimlerin diplomatik uyuşmazlık çözümünü etkilediği ele alınacaktır. Bu değişimlerden yola çıkarak diplomatik uyuşmazlık çözümünün geliştirilmesi adına dikkate alınabilecek tavsiyeler dile getirilecektir. ; The disputes that rise in the international community can be classified as the ones between intenational law persons and the ones between international law persons and private law persons when they are studied by the charecter of parties. The subject of diplomatic dispute settlement is the disputes that are between intenational law persons and specifically the disputes which at least one of the parties is a state. Diplomatic dispute settlement contains the most preferred and comprehensive means that can settle all disputes without any limitations on subject matter both historically and in contemporary international community. In this study, dispute settlement with diplomatic means will be reviewed by describing disputes at the beginning. Firstly international disputes and criterions used in classfication of disputes will be determined within the scope of case law. After that, the obligation of peaceful dispute settlement will be handled by characteristics of obligation including ratione personae and ratione materiae. The established means of diplomatic dispute settlement which are diplomatic negotiations, good offices, mediation, inquiry and conciliation will be studied within the frame of legal basis of these means by stating their fundemental characteristics. When preferability and most suited conditions of these means examined the subject will also be enriched by concrete examples. In following part, the effects of changes in international relations to diplomatic means and what kind of tendencies can be observed will be discussed. Based on this discussion recommendations on enhancing the diplomatic dispute settlement will be stated.
BASE
İnsani müdahalenin konusu Birleşmiş Milletler Antlaşması'nda kuvvet kullanımının yasaklanması ile gerçekleşmiştir. Kuvvet kullanımının yasaklanması ile birlikte, eskiden var olan tüm kuvvet kullanma yöntemleri gibi insani müdahale de bu yasağın kapsamında kalmıştır. BM Antlaşması gereğince çözmeye zorlamayacağını ifade eden madde 2/7'ye uygun olup olmadığı, yine Birleşmiş Milletler Antlaşması VII. Bölümü çerçevesinde uluslararası barış ve güvenliği ihlal edip etmediği değerlendirilmiştir. Ayrıca insani müdahalenin uluslararası örf ve âdet hukukuna uygunluğuyla "jus cogens" bir kural olup olmadığı incelenmiştir. 1991'de Irak'taki Saddam rejiminin saldırılarına karşı Kuzey'deki Kürt grupların ve güneydeki Şii grupların korunması için oluşturulan çekiç güç, Kuzey Irak'a ABD liderliğinde gerçekleştirilen "Huzur Operasyonu" Irak'ın içişlerine müdahaledir. 1992'de Irak'ın kuzeyinde ve güneyinde oluşturulan "uçuşa yasak bölge" ile Saddam Hüseyin rejimine karşı korunması amaçlanmıştır. ; The subject of huminitarion intervention has been actualised with the prohibition of using forces of United Nations agreement, Huminitarion intervention took plase in the scope of this prohibition lik an the procedule of using forces in the past with the prohibition of using force. Within the agreement of United Nations, whether the peace and security has been violated and It is proper for 2/7 in the frame of the part of united nations o greement or not is evaluated. Besides, Convenience of humminitarion intervation was eromined in the perspective of ( jus cogens) unwritten law of nations. Combined task force that is constituted for protecting the Kurdish groups in the north and the shi'a groups in the south. Against the attacks of Saddam Rejime in 1991 inter fered in the internal affairs of Iraq with the "peace operations" which is organized under the authority of U.S.A. In 1992, no flight zone was constituted in the north and south of Iraq for the purpose of protecting civilians against Saddam Rejime.
BASE
Uluslararası ilişkiler (Uİ) yazınındaki İngiliz Okulu Kuramı, çoğulcu bakış açısına sahip teorik yapısı içerisinde "uluslararası toplum" kavramına vurgu yaparak bir uluslararası siyaset anlayışı geliştirmiştir. Uluslararası toplum kavramını, farklarını daha belirgin şekilde ortaya koyarak tanımlayan ve daha da somutlaştıran Hedley Bull, sadece İngiliz Okulu'nun kuramsal varsayımlarının yerleşmesini sağlamamış, aynı zamanda uluslararası ilişkileri incelerken "kurum tartışmaları" gibi yenilikçi bir tartışmaya da ilham vermiştir. Bu makale, Bull'un (evrilmiş) kurumları ile uluslararası toplum kavramsallaştırmasının Uİ'yi anlama/açıklamada nasıl bir katkı sunduğunu analiz etmeyi amaçlamıştır. Çalışmada, uluslararası toplum kavramıyla birlikte, onu ayakta tuttuğu varsayılan "güç dengesi, uluslararası hukuk, diplomasi, savaş ve büyük güçler yönetimi" kurumları tartışılarak Bull'un çizmiş olduğu genel çerçevenin, Uİ disiplinindeki kuramsal tartışmaların geliştirilmesi için sürdürülebilir bir zemin teşkil ettiği savunulmuştur. ; English School Theory of International Relations (IR) has developed an understanding of international politics with a great emphasis on the conception of 'international society' within the limits of its pluralist theoretical structure. Hedley Bull, as the leading scholar who has distinctively defined and boldly concretized the concept has not only consolidated the theoretical assumptions of the School but also inspired innovative discussions such as the "institution debate" for the examination of international relations. This article aims to analyse how Bull's conception of international society along with its evolved 'institutions' have contributed into understanding/explaining IR. After having discussed Bull's conception of 'international society' which assumes to be sustained by five institutionsbalance of power, international law, diplomacy, war, and the great power management, this paper argues that Bull's framework is a candidate to be a sustainable ground for further theoretical discussions within the discipline of IR.
BASE
Despite the increasing interest in the studies inquiring the limits autonomous character of and the interactions between the International Relations (IR) discipline and other academic fields the scope and scale of empirical research on these issues are relatively small. In order to contribute to the discussion on the limits and peculiarities of the IR discipline and to shed light on the development current status and major characteristics of the IR studies in Turkey its place in the global IR discipline and the views of LR. scholars on major issues on the global regional and national agenda two surveys were conducted by the International Relations Council of Turkey (IRCT) in 2007 and 2009. Later on the IRTC collaborated with the Institute for the Theory and Practice of International Relations at the College of William and Mary to conduct further surveys in 2011 and 2014. This paper presents findings of the last survey on Turkey based on the worldwide research simultaneously conducted in 31 different countries in September 2014.
BASE
In: Necmettin Erbakan Üniversitesi kültür yayınları 18
Uluslararası örgütlerin, dünyanın herhangi bir yerindeki devlet-içi çatışmaya çeşitli gerekçelerle ya müdahil olmayı seçtikleri ya da müdahil olmadıkları görülmektedir. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası örgütlerin uluslararası barış ve güvenliği sağlama adına devlet-içi çatışmaları sonlandırması arzu edilen bir durumdur. Müdahale etmeleri durumunda nadir de olsa başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Bununla birlikte, devlet-içi çatışmaları sonlandırmak için harekete geçen uluslararası örgütlerin başarısız olduğu durumlar olabilmektedir. Uluslararası örgütlerin devlet-içi çatışmalara müdahalesinin başarısız olmasının bazı önemli nedenleri bulunmaktadır. Hangi durumlarda başarısız olduğuna dair literatürde farklı bakış açıları mevcuttur. Bu makalenin amacı da uluslararası örgütlerin devlet-içi çatışmalara müdahalelerinde başarısız olma nedenlerini sınıflandırmak ve analiz etmektir ; It appears that international organizations prefer to intervene or not to intervene in intra-state or internal conflict anywhere in the world for different reasons. It is expected that international organizations, especially the United Nations, solve internal conflicts to provide international peace and security. In case of intervention of international organizations, successful results can be obtained in some cases. However, there are many cases in which international organizations fail to resolve internal conflicts. There are some important reasons for the failure of the interventions of international organizations. There are different perspectives in the literature explaining in which circumstances do interventions of international organizations fail. The purpose of this paper is to analyze and classify causes of the failure of interventions of international organizations to intra-state conflicts
BASE
Öz Cumhuriyet Dönemi'nde ülke gerçeklerine dayalı, ülkenin kalkınması ve savunulması gibi milli ihtiyaçlara göre tespit edilen bir demiryolu politikası izlenmişti. Sınırlara ulaşmak, bu politikanın temelini oluşturmuştu. II. Dünya Savaşından sonra İngiltere başta olmak üzere Avrupalı ülkeler, Süveyş Kanalı Bunalımından dolayı Asya ve Hindistan'a giden deniz yolunun tehlikeye girmesinden sonra yeni imkânlar araştırılmış ve Türkiyeİran- Pakistan arasında yapılacak demiryolunun önemi artmıştı. Böyle bir ortamda kurulan Bağdat Paktı (CENTO), bu hattı üye ülkeler arasında kurmaya çalıştığı güvenlik ve savunma işbirliğinin bir parçası olarak görmüştü. Aynı şekilde başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa, Afganistan ve Çin bu projeye destek vererek bunun uluslararası bir karakter kazanmasını sağlamışlardır. Van Gölü üzerinden feribotlar vasıtasıyla trenlerin Van'a taşınması gerçekleşmiş ve bu bağlantı ile İran demiryolları Türkiye demiryolları üzerinden Avrupa'ya, Akdeniz'e, Karadeniz'e çıkış kazanmıştı. Daha sonra İran-Pakistan ve İran-Afganistan bağlantıları geliştirilmiş ve Türkiye Asya-Avrupa yolu üzerinde büyük transit köprüsü konumuna gelmişti. Anahtar Kelimeler: Demiryolu, Bağdat Paktı, Türkiye, İran, Pakistan ; A railway policy, which was based upon facts of the country and was determined according to national needs, such as the development and the defense of the country, was followed in the Republican Period. Reaching the borders has been the basis of this policy. After World War II, European countries, particularly Britain, explored new possibilities after the endangerment of sea routes leading to India and Asia due to the crisis of the Suez Canal and the importance of Turkey-Iran- Pakistan railway to do held had increased. The Baghdad Pact (CENTO), which was established at such an environment, was seen the line between member countries as part of the attempt to establish security and defense cooperation. Same way, particularly in the USA, UK, France, Afghanistan and China had provided the project to gain an ...
BASE
İçinde bulunulan yüzyılda dünya mercek altına alındığı takdirde, karşı karşıya kalınılan manzara pek de iç açıcı görünmemektedir. İç savaşlar, insan hakları ihlalleri, ulusal ve uluslararası güvenlik sorunları, etnik çatışmalar, doğal felaketler, küresel iklim değişiklikleri sonucu yaşanan problemler, açlık ve yoksulluk, terör, şiddet ve daha niceleriyle çevrelenen bir dünya kompozisyonu bulunmaktadır. Her birinin altında farklı nedenlerler veya birbiriyle iç ilişkili sorunlar kümesi olsa da küreselleşmenin sunduğu olumlu etkilerden biri olan bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle, dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen olumsuz bir durum karşısında uluslararası toplum bu sorundan kısa sürede haberdar olmakta ve soruna karşı gerekli tepkiyi ortaya koyabilmektedir. Bu bağlamda da pek çok sorun uluslararası platformda ortak bir payda ekseninde ele alınmaktadır. Karşı karşıya kalınan sorunlar ekseninde altı çizilmesi gereken en önemli sorunlardan birisi de iç savaş olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada da niceliksel olarak artış gösteren iç savaşların mevcudiyeti, insani diplomasi kavramına alan açmaktadır. İnsani diplomasi denildiğinde de bu alanda çeşitli bölgelerde faaliyet gösteren fakat literatürde bu kavramla bağdaştırılarak analiz edilmeyen aynı zamanda da özellikle Türkiye'deki faaliyet alanının sınırlı olması ekseninde yeterli düzeyde bilinmeyen Uluslararası Kızılhaç Komitesi, insani diplomasi alanındaki baş aktörlerden biri konumunda bulunmaktadır. Bu bağlamda çalışma çerçevesinde insani diplomasi kavramı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin deneyimleri ekseninde sorunsallaştırılacaktır. Nihai amaç ise insani diplomasi kavramı ve bu alanda önemli bir rol oynayan Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin görev ve misyonuna dair farkındalık ve bilinçlilik düzeyinin artmasını sağlamaktır. Nitekim dünyanın geniş bir kısmında devam etmekte olan çatışmalar ve her daim yeniden ortaya çıkabilecek çatışma tehdidi, karşı karşıya kalınılan temel realiteyi yansıtmaktadır. ; If the world put under the scope in the current century, there is the underwhelming scene. There is a world composition that is surrounded by civil wars, human rights abuses, national and international security problems, ethnic conflicts, natural disasters, problems regard to global climate cahanges, starvation and poverty, terror, violence and many more. Although there are different reasons or interrelated problem clusters under the each of them, international community is aware of these problems that occur anywhere in the world and gives reaction to them in a short time with the progress of information technologies that are one of the positive impacts of globalization. In this context, many problems are addressed by international platform with in the scope of common ground. In the axis of living problems one of the most important problems that must be underlined is civil war. In this point, the presence of civil wars that is showing an increase quantitatively open space to the concept of humanitarian diplomacy. When it called humanitarian diplomacy, International Committee of Red Cross is one of the main actors in this field. Although it is active in regard to humanitarian diplomacy, in literature its humanitarian diplomacy isn't analyzed. Also, it is well known because of being limited its area of activity especially in Turkey. In this context, the concept of humanitarian diplomacy will be problematized with in the axis of the experiences of the Committee by this study. Also, ultimate purpose is to bring to light for the level of awareness and conciousness with regard to the concept of humanitarian diplomacy and the task and the mission of Committee, which plays an important role in this field. Hence, continued conflicts in the large of the world and conflict threat that can occur again at any time reflect main reality.
BASE
In: Uluslararası vergi hukuku konferansları serisi 4
In: Interkulturelle und interreligiöse Symposien der Eugen-Biser-Stiftung Band 6
İkinci dünya savaşından sonra dünyaya yön veren Avrupa çok yıpranmış ve bu savaşlardan güçlenerek çıkan Sovyet tehdidi karşısında güçsüz kalmışlardır. Avrupalılar Sovyet tehdidine karşı askeri ortaklıklarla karşı koymaya çalışsalar da ekonomilerinin iyi olmaması nedeniyle bunu başaramamışlardır. Sovyetler Birliği tehdidinin mutlaka önlenmesi gerektiğini düşünen Avrupalılar dünya savaşlarının diğer galibi olan ABD ile yakın bir iş bilirliği yaparak NATO'yu kurmuşlardır. Soğuk Savaş boyunca dünyadaki güvenlik, ABD'nin liderliğini yaptığı NATO ve Sovyetlerin öncülüğünü yaptığı Varşova Paktı askeri örgütleri tarafından yönlendirilmiştir. Ancak Berlin duvarının yıkılması ve Soğuk Savaşın sona ermesiyle Varşova Paktı dağılmış, NATO ise değişen ve gelişen uluslararası güvenlik ortamına göre stratejik konseptlerini sürekli yenileyerek günümüze kadar gelmeyi başarabilmiştir. Bu kapsamda NATO, Soğuk Savaş süresince Sovyet tehdidine karşı Kuzey Atlantik ve Avrupa bölgesini kolektif bir şekilde savunmayı misyon edinmiştir. Soğuk Savaş sonrasında ise kolektif savunmanın yanında çatışmaların önlenmesi, kriz yönetimi ve işbirliğine dayalı güvenlik misyonlarını üstlenerek görev alanlarını genişletmiştir. NATO hâlihazırda kullandığı stratejik konseptini 2010 yılında yapılan Lizbon Zirvesi ile yenilemiş ve bu konseptte füze savunma sisteminin konuşlandırılması benimseyerek kolektif savunma anlayışının temeline resmi olarak yerleştirmiştir. Bu çerçevede NATO, İran'ın balistik tehdidine karşı hem Avrupa bölgesini hem de harekât alanındaki kuvvetlerini korumaya yönelik balistik füze savunma sistemi kurmaya çalışmakta ve bu konuda başarılı gelişmeler kaydetmektedir. ; After the Second World War, the world-leading European states were very worn and they remained powerless in the face of the Soviet threat that the war strengthened. Europeans tried to fight against Soviet threat military by way of military partnerships but failed because of poor economic resources they have. Europeans, who thought that Soviet threat should have been absolutely prevented, established NATO with US. They closely cooperated with this country as another ally and winner of the World War II. During the Cold War, global security issues were generally handled by both NATO, which was dominated by US military power, and Warsaw Pact which was pioneered by USSR. However, after the end of Warsaw Pact and by implication end of cold war, NATO was alone and unrivaled. It was able to survive with continuous renewing of strategic concepts according to the changing and evolving international security environment. In this context, before the end of the cold war NATO's mission was mainly collective defense of North Atlantic and Europe region against the Soviet threat. But, after the end of cold war, allied countries' collective defense mission was expanded with other missions like conflict prevention, crisis management and cooperative security initiatives with Non-NATO Nations. NATO renewed its valid strategic concept in 2010 at the Lisbon Summit and it has placed officially 'the deployment of the missile defense system' issue at the center of collective defense concept. In this context, NATO is trying to build a ballistic missile defense system to protect both Europe region and deployed forces in theatre against Iran's ballistic missiles and it has accomplished a lot as of today.
BASE
Westfalya Barış Antlaşmaları ile başlayan modern uluslararası ilişkilerde uluslararası sistemin yapısında, temel özelliklerinde ve aktör sayısında çeşitli dönemlerde farklı değişimler yaşanmıştır. Özellikle Post Westfalyan dönemin başlarında uluslararası sistemde ABD'nin siyasi, askeri ve ekonomik anlamda hegemon olduğu bir döneme şahit olmaktayız. Bu dönemde uluslararası sistemde yeni risk ve tehditleri içeren birtakım dinamikler görülmekte ve değişen güvenlik algısına paralel olarak da çeşitli dönüşümler yaşanmaktadır. Aynı şekilde diplomasi anlamında da farklı uygulamaların yaşandığı bir döneme girilmektedir. Çalışmada, Richard Rosecrance'nin uluslararası sistem tanımlamasında siyasi elitlerin ve yöneticilerin iç politikada karar alma mekanizmasındaki rolünden hareketle, Soğuk Savaş'ın hemen sonrasındaki dönemde uluslararası sistemin yapısı ve özelliklerine değinilmiştir. Bunun yanında devletlerin iç politikadaki ekonomik yapısının uluslararası sistemdeki politikalar üzerindeki rolü incelenmiştir. Ayrıca ABD'ye karşı gerçekleştirilen 11 Eylül 2001 Saldırıları sonrası yaşanan Post Westfalyan dönemde ABD önderliğinde diğer aktörlerin de katılımıyla oluşan uluslararası sistemin yapısında ve özelliklerinde ne gibi değişim ve dönüşümlerin yaşandığı ve bu durumun 2000'li yıllara nasıl yansıdığı analiz edilmiştir. ; In the modern international relations starting with Westphalian Peace Treaties, the different changes occured in the structure main features and actor number of international system in different period. Particularly, in the early of Post Westphalian era, we have witnessed the period that in the international system USA has been hegemonic in the military, politic and economic sense. In this phase in the international system several dynamic faced involving new risks, threats and several transformations occured correspondingly changing security perception. Similarly, different practices occured in the meaning of diplomacy in this phase. At this study, act on role decision making mechanism in the internal politics of the political elites and managers in the Richard Rosecrance's international system definition has touched upon the structure and characteristics of the international system in the post-Cold War era. In addition, the role of states's internal economic policy on policies in the international system has been examined. It was analyzed what sort change and transformation in the structure and features of international system has experienced with the participation of other actors in the leadership of USA and how this situation was reflected in 2000s.
BASE
Bu çalışma; uluslararası ilişkilerde çevre gündemi, çevre bilincinin gelişimi ve çevre rejimlerinin başarısını tartışmakta ve büyük oranda durum tespit edici bir analiz sunmaktadır. Bu bağlamda çalışma üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde, uluslararası ilişkilerin çevresel gündemi ele alınmaktadır. "Çevre" sepeti içine atılan güvenlikten biyoçeşitliliğe kadar birçok alt başlığın çevresel gündemin gelişmesine katkıda bulunduğu değerlendirilmektedir. İkinci bölümde, çevresel bilincin gelişimi bağlamında 1972 Stockholm ile başlayan ve 2015 Paris İklim Anlaşması'na kadar olan süreçte çevreyi korumaya yönelik uluslararası girişimler/sözleşmeler tartışılmaktadır. Üçüncü bölümde ise, uluslararası ilişkilerin önemli bir sorunu/konusu haline gelen çevreye ilişkin uluslararası rejimlerin başarısı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, bazı konularda başarılı şekilde kurulan ve işleyen rejimlerin çevre konusunda aynı şekilde kurulamamış olduğu görülmektedir. Bu başarısızlıktaki en büyük etmen ise çevreyi en çok kirleten veya çevreye en fazla zararı veren aktörlerin korumaya dönük düzenlemelere taraf olsa bile aynı zamanda sorumluluk almaktan kaçan temel aktörler olmasıdır. Çevresel/doğal kaynaklara sahip olma ve onları aşırı kullanarak çevreye zarar verme noktasında aktörlerin aynı kapasitede olmaması da rejimlerin başarısını etkilemektedir. Karşılıklı bağımlılığın oranı da bu anlamda önemlidir. Karşılıklı bağımlılığın çok derin olduğu çevre konusunda da kolektif eylemlerde sorumluluktan kaçma davranışının zararları fazlası ile gözlenmektedir. Bu çalışmanın uluslararası ilişkilerde çevresel gündemin inşası, çevre bilincinin gelişimi ve uluslararası çevre rejiminin birlikte değerlendirilerek özellikle Türkçe literatüre katkı sağlaması umulmaktadır ; This study argues the environmental agenda, the development of environmental awareness, and the success of environmental regimes in international relations. In this context, the study consists of three parts. In the first chapter, the environmental agenda of international relations is discussed. It is evaluated that many sub-topics from environmental security to biodiversity contribute to the development of environmental agenda. In the second chapter, international initiatives/conventions for environmental protection are discussed in the context of the development of environmental awareness, in the process from Stockholm in 1972 and up to the Paris Climate Agreement in 2015. In the third chapter, the success of the international regimes related to the environment, which has become an important issue of international relations, is evaluated. In this respect, it appears that in some cases regimes have been successfully established and functioned but in issue of environment have not been established in the same way. The biggest factor in this failure is that the actors who the most polluter the environment, or the ones that cause the most damage to the environment, are the main actors to escape from taking responsibility at the same time, even if they are shareholders to the protective regulations. The fact that actors are also not at the same capacity at the point of having environmental/natural resources and overusing them, is affecting the success of the regimes. It is observed harms of buck-passing behaviors in collective actions in issue of environment in which interdependence is so profound. It is hoped that this study will provide significant contributions to Turkish literature
BASE