Search results

The seventeenth century in England can be seen as the age which marked the beginning of modernity as well as the beginning of empirical thought. Rationalization of viewpoints combined with the political turmoil of the century, causing immense setbacks within the English literary traditions. One of these setbacks took place within the romance tradition which had been a major mode of writing during the earlier centuries. In this sense, this article analyses reasons of the decline of the romance tradition throughout seventeenth century English literature as well as examining how the genre managed to survive either implicitly or explicitly in several works like Oroonoko by Aphra Behn, pastoral poems by Andrew Marvel and Milton, and in some parts of Milton's Paradise Lost.

Din ile sosyo-politik hayat arasındaki ilişkilerin mahiyeti meselesi, uzun zamandan beri önemli bir tartışma konusu olmuştur. Lâiklik, bu ilişkinin somutlaştığı modellerden biridir. Farklı varyantları olsa da lâiklik nihaî tahlilde, din ile siyasetin birbirinden ayrılmasını ifade eder. Bir sosyo-politik örgütlenme biçimi olarak laiklik lehinde yaygınlıkla kullanılan argümanlar özgürlük, adalet, barış, hoşgörü ve demokrasi gibi kavramlardan oluşmaktadır. Ancak bunların sadece lâik paradigmaya ait olmamaları bir yana, görmezden gelinemeyecek denli dinsel köken ve muhtevaya sahip olduklarına
dair iddialar vardır. Bir yandan tarihsel süreklilik, diğer yandan din ile sosyal hayatın karşılıklı etkileşimleri göz önünde bulundurulduğunda, mezkûr iddiaların mesnetsiz olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, mezkûr argümanlar dizisinin özsel olarak lâik olup olmadıklarını ve sadece lâik rejimlerle mi tetabuk halinde olduklarını ilgili tartışmalar ışığında irdelemektir.