Search results

Her ne kadar yetki-paylaşımı sistemleri etnik anlamda bölünmüş toplumlar açısından elverişli siyasal formüllerden biri olarak görülse de sorunsuz da değildirler. Özellikle, uygulamaya konulduklarında söz konusu siyasal yapının çeşitli sorun ve tıkanmalardan kaynaklanan sorunlara rağmen kendisini dönüştürmesini engelleyen bir çekim etkisi yaratmaktadırlar. Bu çalışma yetki paylaşım sistemlerinin özde mono-etnik patronaj şebekelerini sıkı bir biçimde kontrol eden siyasal elit arasındaki uzlaşmayla ayakta durduğunu, dolayısıyla etnik ayrılık ve düşmanlıkların kemikleşerek sürmesine neden olduğunu göstermeyi hedeflemektedir. Burada ki iddia Kosova'daki UNMIK idaresinin oluşturduğu etnik komitelerin Bosna Hersek'teki yetki paylaşım sisteminden kaynaklanan tıkanıklığın aşılması açısından dikkat çekici çözümlere esin vermiş olduğudur. ; Although power-sharing arrangements are seen as favorable political formulas for the societies divided along ethnic lines, they are problematic in some aspects. Particularly, once put into operation they generate a kind of gravity pull avoiding the self-transformation of polity despite consociational arrangements' visible malfunction because of some reasons. This study essentially tries to point out that power-sharing arrangements are relied upon the consent among the ethnic elite which firmly control their own mono-ethnic patronage networks, thereby sustaining and cementing ethnic segregation. It claims thats that ethnic committees of UNMIK in pre-independence Kosovo may offer a model to solve the problem of mono-ethnic patronage networks in Bosnia in an unconventional way.

This article critically analyses Turkish security discourses connected to the meta-geography of the Broader Middle East and North Africa (BMENA) before and after the developments of the Arab Spring. A critical geopolitics approach and critical security theories in international relations provide the theoretical framework, as security discourses are considered to be a product of geopolitical imaginations and codes that, in turn, shape the making of foreign and security policies. First, the article examines the invention of BMENA as a meta-geography within Turkey's new geopolitical imagination, as well as the new geopolitical codes underlying the new security discourses. Then, the article assesses the impact of the Arab Spring, which led to major changes in Turkey's newly established geopolitical codes, formulated in the pre-Arab Spring period, and analyses the ruptures and continuities in Turkey's security discourses in the light of those developments. Finally, the article concludes that the Arab Spring, especially the Syrian crisis, shifted the focus of Turkey's foreign policy in BMENA from cooperation to conflict. This has led to a resecuritization of Turkey's geopolitical codes, discourses and security practices in the region, revealing the limitation of Turkey's current geopolitical imagination.

Bu çalışma, Avrupa'da göç karşıtı politikalarının güvenlikleştirme sürecinin bir ürünü olduğunu ve bu sürecin en etkin aktörlerinden olan radikal sağ partilerin, göç karşıtı söylem ve yaklaşımlarını ortak bazı güvenlik temalarını kullanarak inşa ettiklerini ortaya koymaktadır. Bu temalar ulusal güvenlik, ekonomik güvenlik, kültürel güvenlik ve iç güvenlik şeklinde sınıflandırılabilmekte, temaların kullanım ağırlıkları da ülkelerin tarihsel, sosyal ve kültürel farklılıklarından yoğun biçimde etkilenmektedir. Çalışma içerisinde bu farklılıkların etkileri ve güvenlikleştirme süreci, eleştirel söylem analizine dayalı kurgulanmış bir yöntem çerçevesinde, popülist ve göç karşıtı politikalarıyla seçim başarısı kazanmış iki radikal sağ parti olan Avusturya'dan Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) ve İsveç'ten İsveç Demokratları (SD) partilerine yönelik analizlerle incelenmiştir. ; This study reveals that anti-immigrant policies in Europe result from a process of securitization, and that, within this process, radical right parties have been formulating discourses and approaches through a construction process by using some common security themes. These security themes can be classified as national security, economic security, cultural security and internal security. the frequency with which radical right parties use these themes may vary according to the specific historical, social and cultural characteristics of a particular country. the impact of these differences is studied in by a methodology based on securitization theory and critical discourse analysis and by analysing two radical right parties that achieved election success with their anti-immigrant policies: Freedom Party of Austria ( FPö) from Austria, and Sweden Democrat (SD) from Sweden.