Enduring the Freedom; A Rogue Historian in Afghanistan
In: Međunarodne studije: časopis za međunarodne odnose, vanjsku politiku i diplomaciju, Band 7, Heft 1, S. 134-136
ISSN: 1332-4756
74 Ergebnisse
Sortierung:
In: Međunarodne studije: časopis za međunarodne odnose, vanjsku politiku i diplomaciju, Band 7, Heft 1, S. 134-136
ISSN: 1332-4756
Yüksek Lisans Tezi. ; Afganistan'ın tarihini ve sosyo-kültürel yapısını incelediğimiz zaman, şuralar (konseyler) ve "Jirga"lar ülkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla Afganistan'da sivil toplum, şura ve "Jirga" çerçevesinde çok eski zamanlardan itibaren geleneksel biçimde varlığını göstermiştir. " Jirga"lar tarih boyunca sosyal ve siyasal alanda önemli roller oynamıştır. 2001 yılından önceki dönemlerde sivil toplum kuruluşları, geleneksel bir statüye sahip ve resmiyete geçmemişken, 2001'den sonraki dönemlerde modern bir statüye sahip olan bugünkü anlamıyla oluşmuşlardır. Diğer bir ifadeyle, sivil toplum terimi bugünkü anlamıyla ilk kez 2001 yılından sonra Afganistan'ın siyasal ve sosyal alanına girmiştir. Demokratik değerler üzerine kurulan yüzlerce sivil kuruluş yeni siyasi yönetimde ardı ardına kurulmaya başlamıştır. Öte yandan çalışmada ele alınan Afganistan Sivil Toplum Forumu (AFSTF) 29 Kasım - 2 Aralık 2001 tarihleri arasında Almanya'nın Bad Honnef kentinde, Afganistan'ın siyasi temsilcilerinin katıldığı Bon konferansıyla paralel olarak düzenlenen bir konferansta gündeme gelmiştir. Konferans'a aralarında gençlerinde olduğu kadın ve erkeklerden oluşan 76 sivil toplum aktivisti katılmıştır. Konferans'ta Afganistan'da sivil toplumun geleceği, Afganistan'ın yeniden inşa edilmesinde sivil toplumun konumu ve sivil toplum kuruluşları arasında bir diyalogun başlatması gibi konular değerlendirildikten sonra, "Afganistan Sivil Toplum Forumu"nun kurulması kararı alınmıştır. Bu kapsamda, Mart 2002'de AFSTF'nun ilk ofisi başkent Kabil'de açılmıştır. Bu kapsamda hazırlanan çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde teorik olarak sivil toplum kavramının tanımı, tarihçesi ve sivil toplumun devlet, iktidar ve siyasetle olan ilişkisi ele alınmıştır. İkinci bölümünde, Afganistan'da sivil toplumun tarihsel gelişimine odaklanmıştır. Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde ise, Afganistan Sivil Toplum Forumu'nun tarihçesi, idari yapısı, çalışma alanları ile devlet, iktidar ve siyasetle olan ilişkisi üzerine ...
BASE
Erdoğan, İbrahim (Balikesir Author) ; Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistem yapısı içerisinde egemen güç olma vasfını sürdüren yegâne ülke olarak ABD'nin dış politikasında dönemler arası süreklilik ya da değişim yaşanıp yaşanmadığı tartışmaları literatürde geniş yer bulmuştur. Bu anlamda Obama'nın dört yıllık iktidarı sürecinde Bush dönemi politikalarıyla kesişme ya da çatışma noktaları mercek altına alınmış ve değişik görüşler öne sürülmüştür. Bu tartışmalara belki de en net kaynaklık edebilecek alan, küresel terörle savaş konsepti ile doğrudan irtibatlı olan ABD'nin Afganistan stratejisidir. Bush ve Obama dönemlerinde ABD'nin Afganistan stratejisinin belirlenmesinde tercihlerden çok, pragmatizmin ağırlıklı rol oynadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Obama dönemi Afganistan stratejisi savunma bağlamında büyük oranda Bush dönemi stratejisini devam ettirmiş, ancak bu stratejiyi başarılı kılacak daha etkin bir yaklaşım benimsenmiştir. Diğer taraftan ilgili stratejinin yalnızca güvenlik boyutunu öne çıkararak başarılı olunamayacağı düşüncesiyle, Afganistan'da sivil kapasiteyi artırarak yerel unsurları kendi yaşam alanlarını kontrol edebilen, daha sonra da ülkelerinin geleceğinde söz sahibi olabilen ortaklar konumuna getirme hedeflenmiştir. Yine, Taliban dâhil yerel unsurlarla uzlaşma arayışına gidildiği, diplomatik çabalara ağırlık verilerek bölge ülkelerinin de çözüme dâhil edilmeye çalışıldığı bir sürece girilmiştir. Obama dönemi Afganistan politikasının, Bush dönemi ile kıyaslandığında kısmen birbiriyle örtüşen kısmen de farklılaşan boyutlara sahip olduğu, ancak daha başarılı bir sonuç ürettiği görülmektedir. ; Following the demise of the Cold War, the question of continuity or change in US foreign policy, a country which kept the position of the only remaining hegemonic power in the international system, has found broad acceptance in the literature. In view of that during Obama's four-year long term in power points of overlap and contradictions between his and Bush's presidency have been the focus of attention and several heated debates. In order to test these debates the most suitable foreign policy area has appeared to be the US strategy in Afghanistan, a subject that has commonly and closely been related to the concept of global war against terrorism. A closer look at both Bush and Obama's presidency would reveal that pragmatism rather than choice has played a greater role in the determining US strategy in Afghanistan. In terms of the principle of defence, Obama's Afghanistan strategy resembled closely to that of Bush's, while the search for making the adopted strategy more successful and effective has been kept alive. Meanwhile, with the realization that the existing strategy would not work by merely putting security considerations at forefront of attempts to resolve the conflict, new targets have been set up such as paving the way for local elements to control their living environment by strengthening civil capacity in Afghanistan and then turning them into partners who could have a say in the future of their country. Yet again in the area of diplomacy, attempts to reconcile with local elements including the Taliban and efforts to bring the regional actors to take part in the ongoing peace process have become the new strands of the evolving strategy. In view of all these, it is possible to argue that in some respects Obama's Afghanistan strategy resembles Bush's while differing from it time to time and producing better results for the US.
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 051-073
URL: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/1067 ; Afganistan'da 1979 ve 1989 yılları arasında devam eden Sovyet işgali Soğuk Savaş'ın son büyük silahlı çatışmasına yol açmıştır. "Savr Devrimi" olarak adlandırılan 1978 hükümet darbesinin Sovyet yanlısı yönetimine karşı başlayan münferit ve örgütsüz ayaklanmalar Sovyet Ordusu'nun Afganistan'a girmesiyle üçüncü tarafların desteklediği geniş kapsamlı bir direniş mücadelesine dönüşmüştür. Krizin asıl aktörleri Sovyetler Birliği ve Marksist Afgan Hükümeti ile bunların karşısındaki direnişçilerdir. Afganistan topraklarındaki direniş grupları, Pakistan ya da İran'da yerleşik dinî nitelikli siyasi partilerin şemsiyesi altında faaliyet gösterirlerken aynı zamanda ABD, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden finansal yardım ve silah desteği alıyorlardı. Bu siyasi partiler söylemlerinde yoğun olarak İslami temaları kullanmalarına rağmen aslında etnik temel ve arka planda oluşmuşlardı. Genel olarak Afganistan'daki halkın bir kısmı etnik yakınlık duydukları siyasi partilerin himayesindeki direnişçi gruplara katılmışlar, bazıları ise Sovyet yanlısı hükümet tarafında olmayı tercih etmişlerdir. Çoğunlukla Kuzey Afganistan'da yerleşik Türkler de diğer etnik gruplarda olduğu gibi aynı yolu izlemişler, Kâbil hükümetini desteklemeyi ya da Sovyet askerî güçlerine karşı koymayı seçmişlerdir. Afganistan harekâtına katılan Türk kökenli Sovyet vatandaşları da göz önüne alındığında bu coğrafyadaki Türklerin silahlı çatışmanın farklı taraflarında savaşmak zorunda kaldığı olgusu ile karşılaşılır. Bu çalışmada, Sovyet işgali ve sonrasındaki yakın dönemde Afganistan'daki ve Sovyet ordusunda görev alan Türklerin durumu ve faaliyetleri öne çıkan Türk kökenli şahsiyetler çerçevesinde incelenmiştir. ; Soviet invasion of Afghanistan which lasted between the years 1979 and 1989 sparked off the last principal armed conflict of the Cold War. The seperate and unorganized uprisings against the pro-Soviet government of the 1978 coup d'etat, namely "Saur Revolution", had transformed to be far-reaching resistance with the help of third parties wherafter the Soviet invasion took place. The primary actors of the crisis were the Soviet Union, Marxist Afghan government and the per contra insurgents. While the resistance groups in Afghan territory were operating under the umbrella of religious political parties, stationed in Pakistan or Iran, they were also enjoying financial aid and arms supply, procured by the countries like the US, Pakistan and Saudi Arabia. Although these political parties were extremely making use of the islamic themes in their discourses they had actually been shaped on ethnic basis and background. In the general sense, part of Afghan people partook in the resistance groups under the auspices of a political party with affiliation motives and some other preferred to be on the side of pro-soviet government. The Turks, mostly resident in Northern Afghanistan followed the same course as is the case with the other ethnic groups and they either chose the option to support Kabul government or to resist the Soviet military forces. Taking into account the Soviet citizens of Turkic origin who participated in the military expedition in Afghanistan, it is deducible to say that Turks in this geography had to fight on different sides of the armed conflict. In this paper, the situation and activities of Turks in Afghanistan and the ones who partook in the armed conflict as soviet soldiers are examined during the Soviet invasion and soon after within the scope of prominent personalities of Turkic origin.
BASE
In: http://hdl.handle.net/20.500.11787/278
This dissertation aims to clarify the applicability of federal state model into Islamic Republic of Afghanistan with its advantages and disadvantages. Islamic Republic of Afghanistan has begun the modernization attempts concurrently with Turkey but its attempts have been failed because of the many internal or external reasons. Originating from the geographical, political, economic and demographic characteristics of Afghanistan, many ethnic groups are supporting unitary state model while many others are supporting federalism. The academic researches about governing structure of Islamic Republic of Afghanistan in Turkish literature are so rare. It is estimated that this study will fill an important gap in the literature. In the study, the theoretical part is fulfilled by searching the federal state model and federalism in national and international literature. One of the leading practitioners of federalism, the United States and the Federal Republic of Germany as a Western European State have been examined. By examining the similarities and differences between Afghanistan and these two countries, it has been tried to determine the level of federalism compliance for Afghanistan. ; Bu tez çalışmasının amacı federal devlet modelinin Afganistan İslam Cumhuriyeti'nde uygulanabilirliğini fayda ve mahzurlarıyla birlikte ortaya koymaktır. Afganistan İslam Cumhuriyeti Türkiye ile eş zamanlı olarak modernleşme çalışmalarına başlamış ancak bu çabaları iç ve dış bir takım etkenlerce başarıya ulaşamamıştır. Ülkenin coğrafi, siyasi, ekonomik ve demografik yapısına bağlı olarak, bazı etnik gruplar üniter devlet modelini savunurken bazı etnik gruplar ise federalizmi savunmaktadır. Türk yönetim alan yazınında Afganistan İslam Cumhuriyeti'nin yönetim yapısı hakkında yapılan akademik çalışmaların oldukça az olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın alan yazındaki önemli bir boşluğu dolduracağı değerlendirilmektedir. Çalışmada federal devlet modeli ve federalizm hakkındaki ulusal ve uluslararası alan yazın taranarak teorik kısım tamamlanmıştır. Federalizmin önde gelen uygulayıcılarından biri olan ABD ve bir Batı Avrupa Devleti olarak Federal Alman Cumhuriyeti'nin yapısı incelenmiştir. Bu iki ülke ile Afganistan'ın benzer ve farklı yönleri ele alınarak Afganistan için federalizmin uygunluk düzeyi ortaya konmaya çalışılmıştır.
BASE
Amerika'nın izlemiş olduğu dış politikalar akademik ortamda sıkça çalışma konusu olmuştur. Bu akademik çalışmada ise Amerika'nın Makyavelist dış politika anlayışı Afganistan üzerinden örnek alınarak incelenmiştir. Machiavelli siyaset biliminin en önemli düşünürlerinden birisidir. Machiavelli, pragmatizm ve realizm konusunda önemli bir düşünce sistemi ortaya koymuştur. Bu anlamda Amerikan dış politikası ile örtüşen Makyavelist siyaset felsefesi, bu akademik çalışma için önemli bir referans noktası olmuştur. Bu çalışmada Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikadaki Makyavelist tarzı, tarihten örnekleri referans alınarak ortaya konmuştur. Amerika'nın Soğuk Savaş öncesi ve sonrasında nasıl bir dış politikaya yer verdiği incelenmiştir ve Makyavelist felsefe ile örtüşen yönleri ortaya konmuştur. Machiavelli'nin devlet anlayışının nasıl olduğu ve gücün nasıl elde edileceği çalışmada incelenmiştir. Diğer yandan Machiavelli'nin prens yani hükümdara yönelik tavsiyelerinin neler olduğuna da yer verilmiştir. Amerika'nın uluslararası sistemde Makyavelizm ile örtüşen dış politika anlayışı çalışmada yer almıştır. Bu anlamda Amerika'nın, Afganistan üzerinde nasıl bir gelişim gösterdiği incelenmiştir. Ayrıca 11 Eylül saldırıları ve gösterdiği reaksiyonlar da ele alınmıştır. Amerika'nın terör saldırıları neticesinde kendi çıkarlarına uygun bir şekilde nasıl bir savunma ortaya koyduğu irdelenmiştir. Bu anlamda Amerika'nın, 11 Eylül Saldırıları sonrasında kendi çıkarlarını Birlemiş Milletler ve NATO nezdinde nasıl koruduğu uluslararası hukuk ve antlaşmalar çerçevesinde incelenmiştir. 11 Eylül Saldırılarına karşılık olarak Amerika'nın Afganistan'ı işgal etmesinin, Amerika için ne gibi bölgesel ve stratejik kazanımlar sağladığı ortaya konmuştur. Bu bağlamda Afganistan işgalinde, Amerika'nın stratejik kazanımları ve uluslararası ilişkilerdeki çıkarcı yani pragmatist tutum şekli, Makyavelist siyaset anlayışı üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır. ; Foreign policies pursued by the United States have been the subject of frequent study in an academic environment. In this academic study, America's understanding of Machiavellian foreign policy has been studied by taking an example from Afghanistan. Machiavelli is one of the most important thinkers of political science. Machiavelli has put forward an important system of thought on pragmatism and realism. In this sense, Machiavellian political philosophy, which overlaps with American foreign policy, has been an important reference point for this academic study. In this study, the Machiavellian style of the United States in foreign policy has been revealed by taking the examples from history. What kind of foreign policy America has included before and after the Cold War has been examined and its aspects overlapping with Machiavellian philosophy have been revealed. How Machiavelli's understanding of the state and how to obtain power is examined in the study. On the other hand, the recommendations of Machiavelli for the prince, the ruler, are also included. America's understanding of foreign policy, which coincides with Machiavelism in the international system, was included in the study. In this sense, how America has developed over Afghanistan has been examined. In addition, the September 11 attacks and their reactions were also discussed. As a result of the terrorist attacks of the United States, it was examined what kind of defense they put forward in accordance with their own interests. In this sense, how America protects its interests before United Nations and NATO after the September 11 attacks has been examined within the framework of international law and treaties. It is revealed what kind of regional and strategic gains the America's invasion of Afghanistan in response to the September 11 attacks. In this context, in the invasion of Afghanistan, the strategic achievements of America and the manner of pragmatist attitude in international relations are tried to be explained through the Machiavellian politics.
BASE
Günümüz uluslararası sisteminde ABD'nin dış politikası bu sistemin bir parçası olan tüm devlet ve kuruluşları yakından ilgilendirmektedir. Zira Soğuk Savaş'tan sonra süper güç olarak ortaya çıkan ABD, uluslararası sistemin birçok alanında büyük söz sahibidir. Bu çalışmada ABD'nin dış politikası Afganistan örneği üzerinden değerlendirilecektir. Bunu yaparken ilk olarak ABD'nin dış politikasının kökenlerine ve gelişimine değinilecektir. Afganistan'daki SSCB işgaline kadar olan dönemde ABD'nin dış politikası Soğuk Savaş dinamikleri üzerinden yön bulmaktaydı ve SSCB'nin dağılmasının ardından bu politika büyük bir değişime uğramıştır. Süper güç olarak ABD'nin dünya genelinde nüfuz ve kontrol sağlama çabaları kendini en çok Ortadoğu bölgesinde göstermiştir. İşgal süresince ve sonrasında ABD jeo-stratejik konumu oldukça önemli olan Afganistan'a özel bir ilgi göstermiştir ve işgal süresince ülkede, komünizme karşı İslam dinini bir kalkan olarak kullanmıştır. Fakat 11 Eylül'e gelindiğinde ABD'den büyük destekler alan bu İslamcı gruplar Amerikan dış politikasının en büyük düşmanları haline gelmişlerdir. ABD Afganistan politikasını SSCB işgali öncesi, işgal sırasında ve işgal sonrası olmak üzere üç bölüme ayırarak incelemek en doğrusu olacaktır. ABD Afganistan politikası işgal öncesi jeo-stratejik konuma odaklanırken, işgal süresince SSCB ve komünizm tehdidine göre şekillenmiştir. İşgal sonrası süreçte ise özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından küresel terörizmle mücadele, Usame bin Ladin'in ele geçirilmesi ve Taliban tehdidinin ortadan kaldırılması yönünde şekillenmiştir. Günümüzde ise Afganistan topraklarında halen ABD askeri varlığı mevcuttur fakat 2010'lu yıllar itibariyle uzlaşı ortamı oluşmaya başlamış ve barış süreci hızlandırılmıştır. ; In today's international system, the foreign policy of the USA is closely related to all states and organizations that are part of this system. The USA, which emerged as a superpower after the Cold War, has a great say in many areas of the international system. In this study, the foreign policy of the USA will be evaluated on the example of Afghanistan. While doing this, the origins and development of the foreign policy of the USA will be mentioned first. In the period until the occupation of the USSR in Afghanistan, the foreign policy of the USA had been guided by the Cold War dynamics, and this policy has undergone a great change after the collapse of the USSR. As a superpower, the efforts of the USA to gain influence and control around the world are mostly seen in the Middle East region. During and after the invasion, the USA showed a special interest in Afghanistan, where its geo-strategic position was very important, and during the occupation, the USA used Islam as a shield against communism. However, by September 11, these Islamist groups, which received great support from the USA, became the biggest enemies of American foreign policy. It would be best to examine the US Afghanistan policy in three parts: before, during and after the USSR occupation. The US Afghanistan policy focused on the geo-strategic position in the pre-occupation period, and it was shaped according to the threat of the USSR and communism during the occupation. In the post-occupation period, especially after the September 11 attacks, it shaped by the fight against global terrorism, capturing Osama bin Laden and eliminating the Taliban threat. Today, there is still a US military presence on the territory of Afghanistan, but as of 2010's a reconciliation environment has begun to form and the peace process has been accelerated.
BASE
Afganistan devleti, 20. yüzyılın en çatışmalı ve istikrarsız ülkelerinden biri olarak bilinmektedir. Ancak 21. yüzyıl ülkede çatışmaların sona erdiği, barış ve istikrarın yeniden sağlanmaya çalışıldığı bir dönem olarak başlasa da ilerleyen yıllarda bu istikrar yeniden sekteye uğramıştır. Afganistan son 20 yılda kendi çabalarıyla ve aynı zamanda uluslararası toplumun yardım ve desteğiyle yapılan katkılar sonucunda birçok alanda önemli gelişmeler kaydetmiştir. Ekonomik, siyasi, askeri ve sosyal alanlarına yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Özellikle ekonomik alana yönelik önemli adımlar atmaya çalışmıştır. Fakat Afganistan ekonomisinin büyük bir bölümü halen dış yardımların oluşturduğu mali yardımlara bağlı olup, kendi ulusal kalkınma sistemini hayata geçirene dek dış yardım ve yatırımlara bağlı bir ekonomik politikası izleme durumundadır. Bu amaçla Türkiye de Afganistan'a yardım ve yatırımda bulunan en baştaki ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye Afganistan'ın bağımsızlık, işgal ve özellikle yeniden yapılanma döneminde yardımlarını ve desteklerini esirgememiştir. Bu amaçla Afganistan'ın refaha ve istikrara kavuşması için ve gelişimi için Türkiye tarafından birçok alanda her daim desteklenmiştir. Afganistan'ın yeniden yapılanma süreci itibarıyla Türk-Afgan ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkiye Afganistan'ın yeniden yapılandırılmasında aktif bir rol oynamakta olup, bu rollerden biri ekonomik ve ticari işbirliği alanlarında gerçekleşmektedir. Bu araştırmanın amacı Afganistan dış ticaretinde 2001 yılı sonrasında yaşanan yapısal dönüşüm, bu yapısal dönüşümün Afganistan ile Türkiye arasındaki dış ticarete etkisinin incelenmesi ve Afganistan ile Türkiye arasındaki dış ticaret ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sunulmasıdır. ; The state of Afghanistan is known as one of the most conflicted and unstable countries of the 20th century. However, the 21st century started as a period when the conflicts in the country ended, and peace and stability were tried to be restored, this stability was again ...
BASE
Afganistan devleti, 20. yüzyılın en çatışmalı ve istikrarsız ülkelerinden biri olarak bilinmektedir. Ancak 21. yüzyıl ülkede çatışmaların sona erdiği, barış ve istikrarın yeniden sağlanmaya çalışıldığı bir dönem olarak başlasa da ilerleyen yıllarda bu istikrar yeniden sekteye uğramıştır. Afganistan son 20 yılda kendi çabalarıyla ve aynı zamanda uluslararası toplumun yardım ve desteğiyle yapılan katkılar sonucunda birçok alanda önemli gelişmeler kaydetmiştir. Ekonomik, siyasi, askeri ve sosyal alanlarına yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Özellikle ekonomik alana yönelik önemli adımlar atmaya çalışmıştır. Fakat Afganistan ekonomisinin büyük bir bölümü halen dış yardımların oluşturduğu mali yardımlara bağlı olup, kendi ulusal kalkınma sistemini hayata geçirene dek dış yardım ve yatırımlara bağlı bir ekonomik politikası izleme durumundadır. Bu amaçla Türkiye de Afganistan'a yardım ve yatırımda bulunan en baştaki ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye Afganistan'ın bağımsızlık, işgal ve özellikle yeniden yapılanma döneminde yardımlarını ve desteklerini esirgememiştir. Bu amaçla Afganistan'ın refaha ve istikrara kavuşması için ve gelişimi için Türkiye tarafından birçok alanda her daim desteklenmiştir. Afganistan'ın yeniden yapılanma süreci itibarıyla Türk-Afgan ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkiye Afganistan'ın yeniden yapılandırılmasında aktif bir rol oynamakta olup, bu rollerden biri ekonomik ve ticari işbirliği alanlarında gerçekleşmektedir. Bu araştırmanın amacı Afganistan dış ticaretinde 2001 yılı sonrasında yaşanan yapısal dönüşüm, bu yapısal dönüşümün Afganistan ile Türkiye arasındaki dış ticarete etkisinin incelenmesi ve Afganistan ile Türkiye arasındaki dış ticaret ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sunulmasıdır. ; The state of Afghanistan is known as one of the most conflicted and unstable countries of the 20th century. However, the 21st century started as a period when the conflicts in the country ended, and peace and stability were tried to be restored, this stability was again ...
BASE
Bu tezin temel amacı, Afganistan'ın demokratikleşme süreci ve 2001 sonrası yapılan reformların yansımalarını incelemektir. Afganistan'ın Orta Asya'da stratejik bir konuma sahip olmasından dolayı, ülkenin kuruluşundan bu yana defalarca İngilizler ve Ruslar gibi dönemin egemen ülkeleri tarafından müdahale ve işgallere maruz kalmıştır. Bu müdahaleler Afganistan'ın kurumsal anlamda tam ve işleyen bir devlete sahip olmasını engellemiştir.11 Eylül terör saldırısının ardından ve ABD Afganistan'a askeri müdahalede bulunmuş ve ülke Taliban rejimine son vermiştir. 2001'de Taliban rejimi sona erdikten sonra Afganistan'da kurulacak olan yeni sistem ile ilgili başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin katılımıyla pek çok uluslararası toplantılar yapılmıştır. 2001 sonrası yapılan toplantılar neticesinde yaklaşık 40 yıl iç çatışmalar ve dış müdahalenin ardından ülkede uluslararası toplumun desteğiyle yeni bir devlet düzenini temel unsurlarını kurmaya çalışmışlardır. İlk olarak geçici bir hükümet kurulmuştur, ardından anayasa düzenlenip yürürlülüğe girmiştir, ülke tarihinde ilk kez Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış, yıllar sonra milli meclis seçimi yapılmıştır. Bunlarla beraber ülkede insan hakları, kadın hakları, siyasi partiler gündeme gelmiştir. Böylelikle uzun zamandan sonra ülkede kısmende olsa demokratikleşme başlamıştır. Ayrıca güvenlik, sağlık, eğitim, idari ve siyasi reformlar gerçekleşmiştir. Bu reformlar günümüzde de hala devam etmektedir. ; The main aim of the thesis is to examine the reflections of Afghanistan's democratization process and the implications of the reforms that has been made after 2001. As Afghanistan has a strategic position in Central Asia, Since the establishment of the country, it has been exposed to interventions and invasions many times by the sovereign countries such as the British and the Russians. These interventions have prevented Afghanistan from having a fully institutionalized state. Following the 11 September terrorist attacks, US has intervened militarily in Afghanistan and the country ended Taliban regime. After the end of the Taliban regime in 2001, several international meetings were held with the participation of some countries, including the USA, regarding the new system that will be established in Afghanistan. After nearly 40 years of internal conflicts and foreign interventions in the meetings which held after 2001, they tried to establish the basic elements of a new state with international support in the country. First, a provisional government was established, and then editing of the constitution has entered by force, the country made the first Presidential election in its history, after years of national parliamentary election was made.In addition, human rights, women's rights and political parties came to the agenda of the country.In this way, After a long time in the country, although partially encountered in democratization. Also in this study for the development of the country and complement the deficiencies of the state in some areas, reforms have taken place. For example, security, health, education, administrative and political reforms have taken place. These reforms are still continuing until today.
BASE
Afganistan Devleti (resmi adıyla Afganistan Ġslam Cumhuriyeti) üzerinde 20. yüzyıla kadar devam eden egemenlik mücadelesi çeĢitli yönetim anlayıĢlarının benimsenmesini beraberinde getirmiĢtir. Ülkenin modern anlamdaki ilk Anayasası 1923 yılında yapılmıĢ ve akabinde bir dizi Anayasal faaliyet gerçekleĢtirilmiĢtir. Ülkenin temel problemi yönetim Ģekillerinin Anayasallarda belirlenen ilkeler doğrultusunda gerçekleĢtirilememesidir. Afganistan"da idari sistem genellikle her yöneticinin kendi anlayıĢına göre değiĢmiĢtir. Bu yüzden ülkede sabit bir idari sisteminden bahsetmek çok zordur. Günümüzde ise 2004 yılında yürürlüğe giren Anayasal ilkeler hâkimdir. Bu ilkelerle Afganistan"daki idari sistem merkezi yönetim ve yerel yönetim temelinde kurulmuĢtur. Örgütsel yapının ve çağdaĢ düzenin sağlanması adına bir dizi reform ve yenilik getirme çabaları baĢlamıĢtır. Ülkede merkezi yönetim teĢkilatının taĢra kuruĢları yanı sıra yerel yönetimlerin Anayasal ve yasal zemine oturtulma çabası, modern anlamda yetersiz görülse de, yerelleĢme açısından umut verici bir geliĢmedir. Ülkede yerelleĢme açısından dikkat çeken bir diğer önemli nokta ise 2007 yılında Bağımsız Yerel Yönetim genel BaĢkanlığı"nın kurulmasıdır. Bu baĢkanlık merkez teĢkilat ile taĢra teĢkilatı ve yerel yönetim arasındaki iliĢkiyi düzenleyecek bir birimdir. Ancak uygulamaya bakıldığında bu kurumun yanı sıra gerek taĢra teĢkilatında gerekse yerel yönetimler üzerinde birden çok birimin söz sahibi olduğu görülmektedir. Ayrıca özellikle yerel yönetimlerde yasal çerçevede seçimle gelmesi öngörülen birimlerin seçimle gelmediği dikkat çekmektedir. Dolayısıyla Afganistan"da yerelleĢme çabaları istenen sonuca ulaĢamamıĢtır. Bu kapsamda, çalıĢmada öncelikle yerelleĢmeye iliĢkin kavramsal ve kuramsal alt yapı incelenmiĢtir. Daha sonra idari yerelleĢme çabaları özelinde Afganistan"ın yapılanmasına yön veren Anayasal ve yasal çerçeve ele alınmıĢtır. Son olarak idari yerelleĢme çabalarının önündeki engeller irdelenmiĢtir. Sonuç olarak ülkenin yerelleĢme çabalarını; dıĢ güçlerin ülkenin iç iĢlerine karıĢması, etnik farklılıkların yoğunluğu, merkezin idari ve mali açıdan hâkimiyeti elinden vi bırakmama istemi, hesap verilebilirlik olgusunun etkin iĢletilememesi gibi nedenler etkilediği görülmüĢtür. Anahtar Kelimeler: YerelleĢme, Ġdari YerelleĢme, Afganistan"da YerelleĢme Çabaları ; Afghanistan officially known as (Islamic Republic of Afghanistan) has examined various systems and approaches for her sovereıgnty till 20th century. The country's first modern constitution was inacted in 1923, followed by a series of Constitutional activities and amendments. The main problem of the country is that the ruling governments do not considers the principles of constitutional law. The administrative system standards in Afghanistan has been changing in accordance to each manager's own understanding. Therefore, it is very difficult to talk about a fixed administrative system in the country. The Constitutional principles that came into force in 2004 is prevailed. With these principles, there is dual administrative system central government and local government. It provides organizational structure and modern order to be started Despite the establishment of local government which is a strong pillar for implementation of constitution at provincial and district level, but still more effort is needed. Another important point for localization of administrations is the establishment of the Independent Directorate of Local Governance (IDLG) in 2007. This institution is a unit that regulates the relationship between central and local government. However, when looking at the application, it is seen that, besides this institution, multiple units can organise in both the district administrations and local governance. In addition, it is noteworthy that the some units at provincial level should be elected in accordance with constitution provisions but in practice it has never happened which has affected the administration negatively. Therefore, localization efforts in Afghanistan did not reach the desired result. In this research, firstly, the conceptual and theoretical infrastructure regarding localization was examined. Then, the Constitutional and legal framework, which directs the structuring of Afghanistan in terms of administrative localization efforts, was discussed. As a result, the country's localization efforts; It has been observed that some major reasons like intervention of foreigners in domestic matters, the tribal structure of the society and ethnic viii discrimination are the main obstacles to distribute power between centre and local government, hence the central government have domination in all aspects of state affairs. Keywords: Localization, Administrative Localization, Localization Efforts in Afghanistan
BASE
In: Polemos: časopis za interdisciplinarna istraživanja rata i mira ; journal of interdisciplinary research on war and peace, Band 11, Heft 21, S. 137-141
ISSN: 1331-5595
Bu çalışmada, Afganistan'da olası federal bir sistemin yapılandırılması ele alınmış ve bu sistem doğrultusunda etnik sorunların çözümüne ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Afganistan'da kimi etnik gruplar üniter, kimileri ise federal sistemi savunmaktadır. Bu durum ülkedeki coğrafi, ekonomik, siyasi ve nüfusa bağlı farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Afganistan'da çok sayıda iç ve dış nedenlerden kaynaklanan problemler jeostratejik ve jeopolitik bağlamda önem taşıyan ülkede bir çözüm arayışını ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmanın amacı, Afganistan'ı jeopolitik, siyasi tarih ve siyasi yapı bağlamında değerlendirmek, etnik kavramını detaylı biçimde açıklayarak Afganistan'da etnik grupları ele almak, federalizm ve federal devleti açıklayarak Afganistan'da federalizmin uygunluğunu değerlendirmek ve bu bağlamda etnik sorunlara olası etkileri incelemektir. ; In this study, the possible structuring of Afghanistan as a federal system in is discussed and considerations regarding the solution of ethnic problems are offered in line with this federal system. In Afghanistan, some ethnic groups advocate a unitary system and some advocate a federal system. This is due to geographical, economic, political and population-related differences within the country. Numerous problems arising from internal and external reasons in Afghanistan have led to the search for a solution in a country that is important in the geostrategic and geopolitical context. The aim of this study is to evaluate Afghanistan in the context of geopolitics, political history, and political structure, to explain ethnic concept in detail, to discuss ethnic groups in Afghanistan, to explain federalism and federal state, to evaluate the suitability of federalism for Afghanistan and to inspect the possible effects of ethnic problems in this context.
BASE
Bilindiği üzere 11 Eylül 2001'de dünya kamuoyu ABD'ye gerçekleştirilen terör saldırıları ile sarsılmıştır. Saldırılar sonrasında yapılan istihbarat çalışmaları neticesinde olayların Afganistan'da yönetimde yer alan Taliban ve El Kaide mensuplarınca yapıldığı ortaya çıkmıştır. Bu gelişmelerle birlikte ABD ve NATO'nun Afganistan'daki terör unsurlarını yok etmek üzere askeri operasyonları başlamıştır. Tamda bu dönemde Türkiye'de siyasi çalkantılar yaşanmaktayken 2002 yılında siyasi iktidar değişmiş ve günümüze kadar süren Ak Parti iktidarı dönemi başlamıştır. Bu kapsamda araştırmanın amacı Ak Parti dönemi Türkiye-Afganistan ilişkileri ve bu ilişkilerde ABD'nin etkisi şeklinde belirlenmiştir. Yapılan literatür araştırması neticesinde oldukça köklü bir geçmişe dayanan Türkiye Afganistan ilişkilerinin günümüze kadar olumlu fakat çalkantılı geçtiği söylenebilir. Özellikle Taliban yönetimi döneminde Türkiye Afganistan ile ilişkilerini askıya almıştır. Fakat 11 Eylül saldırıları sonrasında Türkiye'nin Afganistan'a askeri personel göndermesi sonrasında, gerek ekonomik, gerek askeri gerekse sosyo-politik ilişkilere önem verdiği bir dönem olmuştur. Taliban rejiminin devrilmesi ile farklı boyut kazanan Türk Afgan ilişkilerinde ABD'nin etkisine değinecek olursak genelde ABD'nin bu ilişkilerde olumlu yaklaşımının olduğunu söylemek mümkündür. ; On 11 September 2001, the terror attacks on USA was shaked the openion of public in the world. After the events of terror attacks and according to investigations of intelligence revealed that the events were conducted by al-Qaeda and Taliban members in Afghanistan. Therefore, The USA and NATO have begun their military operations in Afghanistan in order to destroying the teror element in Afganistan. So, it was the time that Turkey govenrnment was turmoil with its political crises and changing of the polıtical administration systim by AKP (Justic and development party) in 2002 which is still in power. The purpose of this research is the relationship between Turkey and Afghanistan during the ruling of AKP (Justic and development party) and the ingluence of USA regarding to this relationship. Accordıng to researches and conducted literature reviews; there is a positive relationship base of on a long relation between two countries. Except some turbulent especially during the rule of Taliban in Afghanistan which the Turkey has suspended theirrelation. After the 11 september events, the relation between Afghanistan and Turkey get an importance step which start by sending army troops, improving in many areas such as econumy socio- politics of the countries. İf we have a look to Turkish- Afgan relations and the US influence, its possible to say that the USA has a positive role after overthrowing of the Taliban regime in Afghanistan. Key words: Afghanistan, Turkey, United States of America, 11 September
BASE