Türkiye'de büyük sermaye grupları: finans kapitalin oluşumu ve gelişimi
In: Sosyal Araştırmalar Vakfı 29
In: Küreselleşme dizisi 13
9 Ergebnisse
Sortierung:
In: Sosyal Araştırmalar Vakfı 29
In: Küreselleşme dizisi 13
In: İnsan & toplum: Human & society, Band 13, Heft 2, S. 338-358
ISSN: 2602-2745
Bu çalışmada kentsel ayrışmanın keskin bir biçimi olan gecekondu mahallelerindeki yoksulluk, dışlanmışlık ve marjinallik görünümlerinin turizm faaliyeti içerisine dahil edildiği getto turizmi ele alınmaktadır. Niş bir turizm türü olarak tanımlanan gecekondu turizmi, dünyanın en büyük gettolarının bulunduğu Rio de Janerio, Cape Town ve Mumbai'de hizmet veren tur firmalarının (Daytours4u, African Trails ve Reality Tours & Travel) web sitelerindeki tanıtım metinlerinin söylem analizi üzerinden tartışılmaktadır. Getto turizminin toplumsal faydalarına gönderme yapan bu firmaların söylemleri birbirleriyle ilişkili "otantik tüketim, farkındalık ve bölgesel kalkınma" temaları altında analiz edilmektedir. Otantik tüketim söylemi turistlere eşsiz deneyim vaadi sunarken, gettolardaki yoksulluğu deneyimlemenin ve kültürler arası etkileşimin bir farkındalık oluşturması beklenmektedir. Farkındalığın gettolara dair küresel medyadaki sterotiplerle mücadele edilmesi, yardımseverliğin ve bölgedeki ticari hareketliliğin artması ve STK'ların desteklenmesi üzerinden gettolarda ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlayacağı varsayılmaktadır. Bu ilişkisel temalar ise getto turizmini fırsat olarak gören ve bu turları "alternatif turlar", "gerçeklik turları", "otantik turlar" olarak ele alan yaklaşımlar ve onu "sosyal röntgencilik", "yoksulluğun ticarileştirilmesi" noktalarından hareketle "yoksulluk turizmi", "kara turizm", "safari turları" olarak ele alan eleştirel yaklaşımların yer aldığı literatürden ve diğer kaynaklardan hareketle tartışılmaktadır.
In: Insight Turkey, Band 24, Heft Fall 2022
ISSN: 2564-7717
YÖK Tez No: 472345 ; Yüksek Lisans ; Geleneksel dış politika çalışmaları uluslararası politikada devletleri verili olarak kabul eder. Uluslararası politikanın başat aktörü olarak devlet, dış dünyadan farklı olarak belirgin bir karaktere sahiptir. Geleneksel Türk dış politikası çalışmaları, Türkiye'nin Westfalyan ulus devlet düzeninin bir üyesi olduğunu ve dış dünyaya yönelik bir takım siyaseti ve eylemleri olduğunu öne sürer. Bu tez geleneksel literatürü sorunsallaştıran post-yapısalcı bir dış politika çalışmasıdır. Devletlerin verili olmadığı, Türk ulusal kimliğinin ne homojen ne de istikrarlı olduğu, ve Türk dış politikasının kimlik üreten söylemsel bir pratik olduğu tartışılacaktır. Bu çalışma, Türk dış politikası söylemlerinin ulusal kimliği tekrar tekrar ürettiğini ortaya koymak adına, Gelibolu Harekatı üzerine yıllık Cumhurbaşkanlığı açıklamalarını irdelemektedir. Analiz iki farklı döneme odaklanmaktadır. İncelenen ilk dönem 2001 ve 2007 yıllarını, ikinci dönem ise 2015 ve 2017 yıllarını kapsamaktadır. Çalışma, harekat üzerine yapılan Cumhurbaşkanlığı açıklamalarının her bir dönemde Türk kimliğini oluşturmayı amaçladığını tartışmaktadır. Günümüzde Gelibolu Harekatı ötekinin kaynağıdır. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı açıklamalarının söylemsel otoritesi Türk kimliğini oluşturmaktadır. ; Orthodox foreign policy studies take states as given in international politics. As the principal actor in international politics, the state has a distinct character different from the outside. Orthodox Turkish foreign policy studies postulate that Turkey has been the member of the Westphalian nation state order and it has had a set of policies and actions oriented towards the external world. This thesis is a post-structural foreign policy study that problematizes the orthodox literature. It will be argued that the state is not given, the Turkish national identity is neither homogenous nor stable, and Turkish foreign policy is an identity productive discursive practice. The study scrutinizes the annual presidential statements on Gallipoli Campaign in order to demonstrate the way in which Turkish foreign policy discourses produce and reproduce the national identity. The analysis focuses on two different periods. The first period under the scope is between the years of 2001 and 2007 and the second period is between the years of 2015 and 2017. The study argues that the presidential statements on the battle aim to create the Turkish self in each period. Gallipoli Campaign is the source of the other in the present. Thus, the discursive authority of the presidential statements constitutes the Turkish self.
BASE