Die folgenden Links führen aus den jeweiligen lokalen Bibliotheken zum Volltext:
Alternativ können Sie versuchen, selbst über Ihren lokalen Bibliothekskatalog auf das gewünschte Dokument zuzugreifen.
Bei Zugriffsproblemen kontaktieren Sie uns gern.
436 Ergebnisse
Sortierung:
With globalization in the world economic, technological, political and administrative developments, the impact of state structures.Centralized, hierarchical management approach, the location of a democratic participatory, transparent, accountable approach to management has left. Expressed as a definition of the state of governance in this management approach, bringing new dimensions to the role and limits of, the powers and functions of the centralized state and local governments and civil commmunities by sharing provides for a more democratic state structure. Today, attempts to further democratization of public management.Primarily to the realization of democracy in local democracy must be implemented at the national level.The most important actors in local and national democracy would take place, is thought to be nongovernmental organizations and local governments. In this thesis from the perspective of local governance for the realization of full democracy, civil society organizations in decision-making processes of local governments in the place of what is, is what should be the issue In this context, the first part of the study dealt with te conceptual aspects of democracy,local democracy, local governance and management ıssues are discussed on the basis of the relationships between them and Turkey.The second section, the conteptual aspect of civil society, development,features,functions and NGOs focused on the relationship of democracy.The third section is the last part of the study from the perspective of local democracy and governance NGOs participation of local governments,the province of Aydın on the basis of the results of research in the area evaluated. ; Küreselleşmeyle birlikte dünyada yaşanan ekonomik, teknolojik, siyasal ve yönetsel gelişmeler, devlet yapılarını da etkilemiştir. Merkeziyetçi, hiyerarşiye dayalı yönetim anlayışı yerini demokratik, katılımcı, şeffaf, hesap verebilir bir yönetim anlayışına bırakmıştır. Yönetişim olarak ifade edilen bu yönetim anlayışı devletin tanımı, rolü ve sınırlarıyla ilgili yeni boyutlar getirmekte; merkeziyetçi devletin yetkilerini ve işlevlerini yerel yönetimlerle ve sivil topluluklarla paylaşarak daha demokratik bir devlet yapısı öngörmektedir. Günümüzde kamu yönetimi daha fazla demokratikleşme çabasındadır. Demokrasinin ulusal düzeyde gerçekleştirilebilmesi için öncelikle yerel demokrasinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yerel ve ulusal demokrasinin gerçekleşmesini sağlayacak en önemli aktörlerin ise, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler olduğu düşünülmektedir. Bu tezde yönetişim perspektifinden yerel demokrasinin tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için, sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetimlerin karar alma süreçlerindeki yerinin ne olduğu konu edilmektedir. Bu çerçevede çalışmanın ilk bölümünde kavramsal boyutuyla ele alınan demokrasi, yerel demokrasi, yerel yönetim ve yönetişim konuları aralarındaki ilişkiler ve Türkiye bazında irdelenmiştir. İkinci bölümde sivil toplumun kavramsal yönü, gelişimi, özellikleri, işlevleri, demokrasiyle ilişkisi ve STK'lar üzerinde durulmuştur. Çalışmanın son bölümünü oluşturan üçüncü bölümde ise yerel demokrasi ve yönetişim perspektifinden STK' ların yerel yönetimlere katılımı, Aydın ili bazında yapılan alan araştırması sonuçlarıyla değerlendirilmiştir.
BASE
In: ViraVerita: disiplinlerarası karşılaşmalar, Heft 17, S. 29-47
ISSN: 2149-3081
Neoliberal hegemonya, toplumların sadece ekonomik ve siyasi yapılarını değiştirmekle kalmamış aynı zamanda bu toplumların üyeleri olarak neoliberal öznelerin duygusal dünyalarını da dönüştürmüştür. Günümüzde hegemonik neoliberal düzenin sürdürülmesinde hazzın üstünlüğü ve acının müstehcenleştirilerek yok edilmesi iki temel duygulanım biçimi olarak ortaya çıkmaktadır. Neoliberal toplumlar farklı düşünürlerce farklı biçimlerde tasvir edilmişlerdir. Palyatif toplumdan akışkan modern toplumlara kadar birçok toplum modelinin betimlenmesinin temelinde neoliberal siyasal rasyonaliteye hakimiyet vurgusu yatmaktadır. İçinde yaşadığımız toplumda yaşam ve verimlilik övülürken acı ve olumsuzluk gizlenmektedir. Neoliberal toplumlar birer performans ve olumluluk toplumlarıdır. Bu makalede acının toplumsal ve siyasal gelişime koşut bir biçimde gelişiminin ana momentleri vurgulanmaya çalışılacaktır. Bunun için toplumsal gelişmenin üçlü doğası üzerinden bir düşünce geliştirilerek acının da üçlü doğası olabileceği iddia edilecektir. Modernlik öncesi pastoral acıdan, acının ahlakileştirildiği neoliberal topluma uzanan süreçte acının dönüşümü üzerinde durulacaktır. Sonuçta insanın siyasal bir hayvan olduğu vurgusuyla, içinde bulunduğumuz neoliberal haz toplumunda yerinden edilmiş acının doğası üzerine düşünme teşvik edilecektir.
Halkın taleplerinin yönetime iletilmesinde çok önemli araçlardan birisi olan sivil toplum kurulusları, özellikle 1980 sonrasında, katılımı artırmaya ve demokrasinin tabana inmesine yönelik çalısmalara da öncülük etmislerdir. Bu baglamda yerel yönetimlerin demokratiklesmesinin gerekliligi anlasılmıs, güçlü bir yerel demokrasinin ulusal düzeyde de güçlü bir demokrasiyi doguracagı inancıyla, yerel yönetimleri demokratiklestirme çabaları hız kazanmıstır. Sivil toplum kurulusları bu çabaların en önemli aktörlerinden birisi olarak ön plana çıkmıstır. Sivil toplum kuruluslarının bu yöndeki çabalarını ortaya koymayı amaçlayan bu çalısma, yerel yönetim yerel demokrasi iliskisi tartısmasını ve sivil toplum kavramını ele almakta, 1980 sonrası Dünya'da ve Türkiye'deki gelismelere deginerek, Türkiye için kısa bir degerlendirme yapmaktadır. ; Civil society organizations that have been one of the very important instruments of the public's demands' transfered to the administrations –especially after 1980- have guided to upgrade the participation and the works that the democracy's coming down to the substructures . In this context the necessity of local governments' democratization's has been understood, with the belief of a powerful local democracy's giving birth to a powerful democracy in also the national level the efforts of democratization of local governments have gained speed and civil society organizations have been come into prominence as one of the most important actors of these efforts. This article which aims to show the contributions of civil society organization's in this direction explains the debates of the relationships of local government and local democracy, the concept of civil society , with mentioning the developments in Turkey and in the World after 1980, makes a brief evaluation for Turkey
BASE
In: Ephraim Deinard Collection ED-19
Contains Kat ha-Shovtim o Shomre shabat (Shapiro, I. Ephraim Deinard 19). In addition to this title, the work contains, amongst others, Deinard's correspondence with various native American chieftains, folkstories, book reviews written by Deinard, advertisements, several articles about the Zionist movement by Julius Aronson and "Zion and Jerusalem" by Eisenstein
Url: http://josc.selcuk.edu.tr/article/view/1075000405 ; Devlet-sivil toplum-demokrasi üçgeninin ağırlık merkezinde yer alan basının Batı'lı ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de yurttaşlık haklarının gelişmesinde doğrudan katkısı olmuştur. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de yurttaşlık haklarının olgunlaşmasının, özellikle yazılı basındaki gelişmelere koşut bir paralellik gösterdiğinin irdelenmesidir. Betimleyici bir yaklaşımın sergilendiği çalışmanın başlangıç noktasını, Osmanlı'nın son dönemindeki Batılılaşma hareketleri ve basının üstlendiği misyon oluşturmuştur. Bu dönemde, yüzü Batı'ya dönük gazetecilerin yenileşme ve hak arayışları ön plana çıkarken; karşılaştıkları önemli engellemeler, sağlanan kazanımların sınırlılığına neden olmuştur. Bağımsızlık savaşı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti döneminde ise, Batı'lı anlamda bir toplum projesi oluşturulmuştur. Bir yandan temel hak ve özgürlükler anayasal güvence altına alınırken; diğer yandan modern bir yurttaş profili gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, dönemin gerek iç gerekse dış politikasındaki konjonktürel gelişmeler demokrasi fikrinin yaşama geçirilmesinde gecikmelere yol açmıştır. Özellikle bu dönemde, basından beklenilen işlev, kurulan yeni düzeni ve devrimleri desteklemesi ve bu konuda halkı bilinçlendirmesi olmuştur. Kuşkusuz bu dönemde, Cumhuriyet idealine muhalif olan basın üzerinde önemli kısıtlamalara gidilmiştir. Sonuç olarak çok partili siyasal hayata geçiş öncesindeki dönemin ele alındığı bu çalışmada, basının kimi zaman karşılaştığı sınırlamalara rağmen, yurttaşlık haklarının gelişiminde önemli ancak yeterli olmayan bir rol oynadığı vurgulanmıştır. ; Press is to be taken part in the gravity's center of the triangle of state-civil society- democracy that has been contributed directly to the development of citizenship rights in Turkey like western countries. The aim of this study, it is mentioned that the development of citizenship rights shows a conditioned parallellism towards the development of the written press. In the last period of the Ottoman's westernization movements and mission of the press have constituted the begin-ning point of this study that has been exhibited a descriptive approach. At this term, when jour-nalists whose faces became towards West, surpassed their modernization and right seeking, the limitations of the acquired rights were caused by the importance prohibitions. After Independence War and the Republician of Turkey was established, a social project was formed in Western context. Fundemental right and freedoms were taken by constitutional guaranty. And also, the profile of modern compatriot was constituted. However, the concept of democracy was constituted to be delayed by the conjuncturel developments about both internal and external pol-itics. Especially at this period, it was expected that the function of the press supported the estab-lishing, new deal and revolutions and also, educated to public about this subject. Definitely at this term, importance prohibitions on the press which was related to opposition of the ideal of republician, were constituted by the government. As a result of this study which was related to the term about before the plural political life, although the press was confronted with limitations from time to time, it played a significant role about the development of citizenship rights. But, this role did not become efficent for citizenship rights and democracy.
BASE
In: Alternatif politika: Alternative politics, Band 14, Heft 3, S. 486-518
ISSN: 1309-0593
This study investigates the EU's stance on post-Gezi civic engagement, which is based on alternative alliances and against the anti-democratic extremes of state power. Using a Gramscian perspective, the paper underlines the fact that before the protests, Turkey's civil society had been politically socialized by the help of EU financial assistance as a sign of an ideology of consent. That is, the EU has focused on liberal-democratic cooperation with civic organic intellectuals, based on the conviction that civil society is the engine for social and political transformation. However, even though civil society organizations have strengthened their catalysing role and become a new counter-hegemonic political space since the Gezi protests, it is argued that Turkey's normative distance from the EU and the pragmatic links between the EU and Turkey over refugees have led the EU to reduce its financial relationships with Turkey's rights-based civil society.
Bu çalışmada Türkiye'nin İsviçre'deki kamu diplomasisi faaliyetleri araştırılmaktadır. Yapılan bu araştırmada araç olarak İsviçre'de yaşayan Türkler'in kurdukları sivil toplum kuruluşları seçilmiş ve bu kurumların uygulamaları incelenmiştir. Bu bağlamda İsviçre'de kurulmuş olan, Avrupa merkezli kurulan ve İsviçre'de de faaliyet gösteren ve Türkiye'de kurulmuş ancak İsviçre'de de şubesi bulunan kurumlar araştırılmıştır. Bu kurumların faaliyetleri, faaliyetlerinin nitelikleri ve üye profili gibi unsurlar incelenmiş, bu kurumların İsviçre toplumu ile ne kadar etkileşim içerisinde olduğu analiz edilmeye çalışılmıştır. Çalışma sırasında zaman zaman İsviçre toplumunun Türkler ve Türkiye hakkındaki düşüncelerine ışık tutulmuş, Türk toplumunun İsviçreliler tarafından ne derece tanındığı anlaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan bu araştırma ile İsviçre'deki Türk sivil toplum kuruluşlarının İsviçre toplumunun düşüncelerinin şekillenmesinde ne derece etkili olduğu kamu diplomasisi perspektifinden incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda kamu diplomasisi uygulamaları konusundaki eksiklikler ve Türk kurumlarının potansiyeli ortaya konmaya çalışılmıştır. ; In this study investigated Turkey's public diplomacy activities which applies in Switzerland. In this study, non-governmental organizations which established by Turks living in Switzerland were selected as a tool and the practices of these institutions were examined. In this context, established in Switzerland, it operates in Europe and established its headquarters in Switzerland and established institutions with branches in Turkey but also in Switzerland were investigated. Factors such as the activities of these institutions, the characteristics of their activities and the member profile were examined, and it was analyzed how these institutions interact with the Swiss society. During this study, exhibited Swiss society's thinking about Turks and Turkey, investigated that Turkish society the extent recognized by the Swiss. With this research, the effectiveness of Turkish non-governmental organizations in Switzerland in shaping the thoughts of Swiss society was examined from the perspective of public diplomacy. As a result of the study, the deficiencies in public diplomacy practices and the potential of Turkish institutions were revealed.
BASE
other ; İktisatçılar açısından anayasa, bir toplumun iktisadi ve siyasi örgütlenmesini, bu iki örgütlenmenin birbiriyle ilişkisini ve bu iki örgütlenmenin gerektirdiği kaynak tahsis mekanizmalarını düzenleyen ekonomi-politik modeldir. Bu bağlamda, Türkiye'nin kalkınma sorunu ile anayasacılık hareketi arasında bağ aramak yanlış olmaz. Nitekim 1990'lı yılların ortalarından itibaren, Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde mevcut 1982 Anayasası'nın iktisadi hükümlerinde yapılan değişikliklerin, Türkiye için etkin bir ekonomi-politik model inşa etmekten uzak olduğunu söylemek mümkündür. Bu iddia, yaşanan iktisadi krizlerle sabittir. Ne yazık ki, uzun yıllardan bu yana, Avrupa Birliği mevzuatına uyum sağlama çalışmaları, ülkemizde, sadece ve sadece kişi hak ve özgürlükler ile siyasi hak ve özgürlüklerde mesafe alınması gerekliliği üzerine oturtulmuş ve Türk yurttaşlarının iktisadi ve sosyal hak ve özgürlüklerinde mesafe alınması hususu ihmal edilmiştir. İşte bu çalışma ile Türkiye-AB ilişkilerinde, anayasal haklardan olan iktisadi ve sosyal hak ve özgürlükler kategorisinden, iktisadi hak ve özgürlükler konusu ele alınmaktadır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, AB'nin açık toplum ideali; ikinci bölümde, AB-Türkiye ilişkilerinde direnme hakkının kullanımı ve üçüncü bölümde, 1982 Anayasası'nın iktisadi hükümleri AB'nin açık toplum ideali bağlamında değerlendirilmektedir. Çalışmanın Türkiye-AB ilişkilerinde, siyasi örgütlenme ve iktisadi örgütlenme arasındaki bağın/uyumun ihmal edilemeyeceğine dikkat çekmesi bakımından önem arz ettiği düşünülmektedir. ; From the point of view of the economists, a constitution is an economic-political model which arranges the economic and the political organizations of a society and the tie between these two organizations. In this respect, it will not be wrong to search a tie between the development problem and the constitutional movement in Turkey. Nevertheless, for the mid 1990s, it is possible to say that the amendments in the Constitution 1982 in accordance with European Union acquis are distant to build an efficient economic-political model for Turkey. This claim is definite considering the economic crises experienced in Turkey in the past. Unfortunately, for long years, the works done for the conformity of Turkish legal system with European Union legal system are based on the floor of the necessity of progress in the individual rights and freedoms and the issue of progress in the economic and social rights and freedoms of Turkish citizens is neglected. Here, within this paper, the economic rights and freedoms under the economic and social rights and freedoms which is one of the category of constitutional rights is elaborated under the scope of Turkey-EU relationship. The study is formed of three parts. In the first part, the open society ideal of EU, in the second part the use of right of resistance under the relationship between EU and Turkey and in the third part the economic articles of the 1982 Constitution in regard to the open society ideal of EU are evaluated. It is thought that the study has significant considering the fact that the study takes attention the necessity not to neglect the tie/conformity between political and economic organizations in the constitution.
BASE
Doktora Tezi ; Bireylerin farklı ülkelere doğru eğitim amaçlı olarak gerçekleştirdiği hareketlilik binlerce yıl öncesine dayansa da günümüz küresel toplumunda yükseköğretimin uluslararasılaşması süreci ile birlikte uluslararası öğrencilik olgusu müstakil bir çalışma alanı haline gelmiştir. Çeşitli itme ve çekme faktörlerine bağlı olarak her geçen yıl artış gösteren uluslararası öğrenci hareketliliği, günümüzde ulus ötesi kuruluşların, ulus devletlerin, üniversitelerin ve sivil alanın politika ürettiği bir konudur. Bu politikalar, hem Küresel Kuzey ve Batı ülkelerinin ekonomik, siyasi ve kültürel olarak çerçevesini çizdiği ve literatürde hâkim paradigmayı oluşturan algı ve pratikler doğrultusunda hem de ulus devletlerin tarihsel ve bölgesel beklenti, hassasiyet ve uygulamalarına göre şekillenmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'nin dışarıdan gelen uluslararası öğrencilere ilişkin 2010'lu yıllarda şekillenen politikası, literatürdeki hâkim paradigma ve Türkiye'ye has tarihsel, kültürel ve bölgesel paradigmalar doğrultusunda incelenmiştir. Konuyla alakalı politika üreten ve bu politikayı sahaya yansıtan kamu görevlileri, akademisyenler ve sivil alan temsilcileri ile yapılan nitel görüşmelerin tematik olarak incelenmesi sonucu Türkiye'nin mevcut uluslararası öğrenci politikasının, çalışmada detaylı bir şekilde incelenen diğer dünya ülkelerinden çok daha farklı bir konumda olduğu, bu politikaya etki eden temel motivasyonların "öğrencinin kendi ülkesini kalkındırmasına yönelik eğitim ve kalkınma yardımı" üzerinde şekillenen aşkın bir arka plana sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bu aşkınlığa etki eden kültürel ve siyasi faktörlerin beslendiği temel nokta, Türkiye'nin uluslararası öğrenci profiline ağırlık veren ülkelerin geçmişte Osmanlı İmparatorluğuna bağlı olan ülkeler oluşu ve bu durumun önemli bir itme-çekme faktörü olarak Türkiye ile gelen öğrenciler arasında kurduğu bağlantıdır. Tarihsel bağlantı ve bölgesellik gerçeğinden hareketle çalışma, Türkiye'nin mevcut uluslararası öğrenci politikasının, geçmiş on yıllar ve yüz ...
BASE
In: Alternatif politika: Alternative politics, Band 14, Heft 3, S. 453-485
ISSN: 1309-0593
İnsan hakları alanında sosyal hareketlerden ve taban örgütlerinden barolara, iş derneklerine ve gayriresmî iletişim ağlarına kadar uzanan çeşitli aktörler bulunmaktadır. İnsan hakları alanında en etkin aktörlerden biri olan sivil toplum kuruluşları (STK) hem ulusal hem de uluslararası düzeylerde insan haklarının tesisi, korunması ve geliştirilmesi için dünya çapında çeşitli işlevler görmektedir. Bu çalışma, insan hakları temelli STK'lar üzerinden, Türkiye'deki sivil toplum faaliyetlerinin ve mobilizasyon stratejilerinin sistematik bir incelemesini yapmayı amaçlamaktadır. Glasius'un sınıflandırmasından yararlan bu çalışmada, Türkiye'deki STK'ların, insan hakları gözlemcisi ve norm-dönüştürücü olarak seslerini duyurabilseler dahi, kanun yapıcı aktörler olarak bu hakların tesisinde ve korunmasında yetersiz kaldıkları savunulmaktadır. İnsan hakları STK'ları izlemede isim zikretme ve utandırma ve yargısal savunuculuk stratejilerini kullanırken, norm dönüşümünde çerçevelemeyi, kanun yapımında ise savunuculuk stratejileri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma, içerik analiz yöntemini kullanarak STK'ların belgelerine odaklanmakta ve Türkiye'deki insan hakları ve sivil toplum ilişkisini inceleyerek akademik tartışmalara katkı sunmaktadır.
Osmanlı Dönemi'ne kadar dayanan sivilleşme süreci Türkiye Cumhuriyeti döneminde ve günümüzde de halen devam etmektedir. Sivilleşmeyi bir süreç olarak değerlendirdiğimizde, Türkiye Cumhuriyeti döneminde darbelerden kaynaklanan dönemsel kesintilerin olduğunu gözlemlemek mümkündür. Sivil toplumun yapı taşı niteliğinde olan sivil toplum kuruluşlarının gelişmişliği sivil toplumun da gelişmesine katkı sağlayarak sivilleşme sürecinin hızlanmasına sebep olmaktadır. Batı'da doğru şekilde uygulanarak nitelikli sosyal politikaların oluşmasını sağlayan sivil toplum, günümüzde Türkiye'de nitelikli gelişmişlik seviyesinde değildir. Sivil toplum kuruluşlarından biri olan sendikaların sivilleşme sürecine katkı sağlama noktasında önemli etkileri olmaktadır. Bir ülkede nitelikli işgücünü oluşturan ve çalışmakta olan kesimin korunması gereken sosyal, ekonomik, toplumsal ve hukuki haklarını temsilen bir tüzel tüzel kişilik olarak kurulan sendikaların, çalışanların hak ve menfaatlerine hizmet etme noktasında önemli işlevleri mevcuttur. Sendikaların Türkiye'de sivilleşme üzerinde etkilerinin incelendiği çalışmada işçi sendikacılığı ile kamu görevlileri sendikacılığı arasında hukuki zeminde başlayan bir farklılık olduğu gözlemlenmiştir. Bu gözlem üzerine üç farklı sendika konfederasyonu genel başkanları ile yapılan mülakatlar analiz edilerek sivilleşme nasıl katkı sağlanabileceği noktasında çıkarımlar yapılmaya çalışılmıştır. Sivil toplum bilincinin toplumun tabanının tamamına yayılması ile gerçekleşecek olan sivilleşmenin; sosyal, ekonomik, kültürel, hukuki ve siyasi kalkınmayı da beraberinde getireceği öngörülerek, sivil toplum bilincinin oluşarak tüm topluma yayılmasının gerekliliği ortaya koyulmaktadır. --- The civilianization process that dates back to the Ottoman period continued in the first period of theRepublic of Turkey and is also still continuing today. When the civilianization process of evaluation,stemming from the coup is possible to observe that there are periodic interruptions in the period of theRepublic of Turkey. The development of non-governmental organizations, which are the buildingblocks of civil society, contributes to the development of civil society and accelerates the civilizationprocess. Civil society, which ensure that quality social policies applied correctly in the West, is not thelevel of quality development in today in Turkey. Unions, which are one of the non-governmentalorganizations, have an important effect in contributing to the civilization process. Unions, which areestablished as a legal entity representing the social, economic, social and legal rights of the workingsegment, which constitute the qualified workforce in a country and need to be protected, haveimportant functions in serving the rights and interests of the employees. In studies where the effects ofunions in Turkey on demilitarization, it was observed that the legal basis for starting a differencebetween public officials and the labor unionism. Upon this observation, interviews with three differentunion confederations were analyzed and inferences were made on how to contribute todemilitarization. It reveals the necessity of the civil society to be realized with the dissemination of thecivil society consciousness to the whole base of the society, which will bring social, economic,cultural, legal and political development with it, creating the awareness of civil society and spreadingit to the whole society.
BASE